| Diz Boyu Karlı Bir Gece – Nazım HİKMET*
Diz boyu karlı bir gece,*
sofradan kaldırılıp,*
polis otomobiline bindirilip,*
bir tirenle gönderilerek*
bir odaya kapatılmakla başladı maceram.*
Dokuzuncu yıl biteli üç gün oluyor.
Koridorda, sedyede bir adam*
yüzünde uzun demirlerin kederi,*
acık ağzıyla sırtüstü oluyor.
Akla yalnızlık geliyor,*
-iğrenç ve tam,*
delilerin ve ölülerinkine yakin-*
ilki yetmiş altı gün:*
sessiz düşmanlığında üstüme kapanan kapının;*
sonra, sac bir geminin baş altında yedi hafta.*
Lakin yenilmedik;*
kafam:*
ikinci bir insandı yanımda.
Çoğunun yüzünü unuttum büsbütün;*
yalnız, çok ince, çok uzun bir burundur aklımda kalan,*
hâlbuki kaç kere karşımda oturup dizildiler.*
Bir tek kaygıları vardı, hakkımda hüküm okunurken:*
heybetli olmak.*
Değildiler.
İnsandan çok eşyaya benziyorlardı:*
duvar saatleri gibi ahmak,*
kibirli*
ve kelepçe, zincir filan gibi hazin ve rezildiler.
Evsiz ve sokaksız bir şehir. .*
Tonla ümit, tonla keder.*
Mesafeler mikroskobik.*
Dört ayaklı mahlûklardan yalnız kediler.
Yasaklar dünyasındayım.*
Yarin yanağını koklamak:*
yasak.*
Çocuklarınla yemek yiyebilmek ayni sofrada:*
yasak.*
Aranızda tel orgu ve gardiyan olmadan*
konuşmak kardeşinle, ananla:*
yasak.*
Yazdığın mektubun kapatmak zarfını*
ve zarfı yırtılmamış mektup almak:*
yasak.*
Yatarken lambayı söndürmen:*
yasak.*
Tavla oynaman:*
yasak.*
Ve yasak olmayan değil,*
yüreğinde gizleyip elde kalabilen şey:*
sevmek, düşünmek ve anlamak.
Koridorda, sedyede oldu adam.*
Götürdüler.
Artik ne ümit, ne keder.*
Ne ekmek, ne su.*
Ne hürriyet, ne hapislik,*
ne kadınsızlık, ne gardiyan, ne de tahtakurusu*
ve ne de karşında oturup yüzüne bakan kediler,*
bu iş, bitti, tamam.
Fakat devam ediyor bizimkisi,*
sevmek, düşünmek ve anlamakta devam ediyor kafam,*
dövüşemeyişimin affetmeyen öfkesi devam ediyor.*
ve sabahtan beri karaciger sancımakta berdevam.*
Nazım Hikmet RAN |