Cevap: Anadolu Mitolojisi
HİTİTLER’İN KÖKENİ
Anadolu Uygarlıkları içinde en önemlilerinden olan Hititler’in kökeni hala tartışmalıdır. Ancak Hititler’in Anadolu’nun yerli halkı olmayıp dışarıdan geldikleri kesindir. Hatta Hitit adı da daha sonra Eski Ahit’e göre uydurulmuş bir isimdir. Hitit diye andığımız bu halkın kendilerine Nesi dili konuşan Nesili dediklerini biliyoruz.
Batı dünyasındaki bilim adamlarının üzerinde anlaşmaya vardıkları Hititler'in Hint-Avrupa kökenli bir kavim oldukları yolundadır. Konuştukları dil ve ataerkil yapısı ve diğer kültür özellikleri bu görüşü destekler niteliklete.
Ancak Hititler’in nereden göç ettikleri tam olarak açığa kavuşmamıştır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında , o zamanki isimleriyle, Etiler’in Türk olduğu söylenmiştir. Hatta Etibank da adını buradan almıştır. Öte yandan Hititler’in olmasa da Hattiler’in Asiatik kavimlerle alakası vardır. Özellikle dilleri ve kültürleri bu bağlantıyı güçlendirmektedir.
Öte yandan bir başka teori de Hititler’in Çerkes kökenli olduğu yolundadır. Bu tez de Hattiler söz konusu olduğunda dil ve kültür öğeleri bakımından desteklenmektedir ve olanaksız gözükmemektedir. Ancak daha etraflı araştırma yapılmalıdır. Örneğin Çurey Hattiler ile Hititler’i yer yer karıştırdığından ortaya anlaşılması güç ,hatalı teoriler çıkmış.
HİTİT TARİHİNE KISA BİR BAKIŞ
Hititler’in kökeni sorununa göz attıktan sonra, Hititler’i Hint Avrupa kökenli, Kafkaslar yolu ile Anadolu’ya girmiş bir kavim olarak kabul edebiliriz.
Konumuz itibarı ile Hitit tarihini ancak çok kısa olarak gözden geçirmek gerekmektedir. Meraklı okuyucu Kaynakça’da bu konuda çok önemli bilgiler veren eserleri bulacaktır.
Hititler’in tarih sahnesinde görülmesi daha öncelere de dayansa Krallığın MÖ 1660-1630 yılları arasında hüküm sürmüş I. Hattuşili tarafından kurulduğu söylenir. Bu konu belgelere bakıldığında biraz karışıktır, çünkü Hattuşili de kendinden önce gelen Labarna ve başşehir Kussara’dan sözetmektedir. Bu dönem ise oldukça karışıktır çünkü anadolu’da yerel krallar hüküm sürmektedir.
Aslında Hattuşili , merkez Hattuşaş olarak krallığı kuran kişidir. Akurgal bu durumu şöyle özetlemektedir:
“ Yazılı kaynaklardan belli olduğuna göre sonuç olarak diyebiliriz ki, Labarna adlı bir kral Kussara’da hükümdar olduktan sonra yerine yeğeni Labarna ya da Tabarna adı ile kral oluyor. Ancak bu ikinci Labarna, bir süre sonra idare merkezini , başkent olmaya her yönden elverişli Hattuşa’ya neklediyor ve o yüzden de Hattuşili yani Hattuşlu anlamına gelen bir ad alıyor.”
Hattuşili yayılma siyaseti izlemiş ve sınırlarını güneye, bugünkü Suriye’ye ve batıya Arzawa ülkesini alarak genişletmiştir.
Bir seferde ölen Hattuşili’nin yerine Murşili geçmiştir. Murşili de babasının yayılma siyasetini izlemiş, Halpa’ (Halep) yı almış ve Babil’e kadar uzanarak , yaklaşık MÖ1550 senesinde, burayı da yakıp yıkarak Hammurabi sülalesini sona erdirmiştir.
Murşili’den sonra bir çok kral gelmiştir. Bunlar içinde en önemlilerinden biri Telipinu’dur(MÖ 1535-1510) Telipinu zamanından kalma yazılar hem Hitit tarihine ışık tutmaktadır, hem de Telipinu ilk olarak krallığın kime kalacağını belirlemiştir : «Birinci kadından doğan erkek çocuk kral olur. Eğer birinci sıradan bir prens yoksa, ikinci sıradan olan erkek çocuk kral olur. Bir kral çocuğu, bir oğlan mevcut değilse, bu durumda birinci sıradan olan kız evlendirilir, onun kocası kral olur.»
MÖ 1460-1190 yılları Hitit Krallığının “Büyük Krallık” dönemi olarak adlandırılır. Hurri-mitanni Devleti’nden sonra bu dönemde Anadolu’daki en büyük siyasi güç Hitit Krallığı’dır.
Bu dönemin ilk kralı II.Tuthaliya’dır. Bu önemli kralın sülalesi Hitit Krallığının sonuna kadar hüküm sürmüştür.
Bu dönemde en önemli kralardan bir Şuppiluliuma’dır. Bu kral zamanında (MÖ1350-1345) krallık sınırları iyice genişlemiş, Mısırla ilişkiler yoğunlaşmıştır.
Bir başka önemli kral da Muvatalli’dir . (MÖ 1315-1282). Onun zamanında karışıklıklar bastırılmış ve Mısır’a karşı yapılan Kadeş savaşı başarı ile sonuçlanmıştır. Daha sonra III.Hattuşuli ise ünlü Kadeş Anlaşmasını yapmıştır.
MÖ 1200’lü yılların sonuna doğru Hitit Krallığı en parlak devirlerini yaşarken kralın ölmesinden sonra çocuğu olmadığından kardeşi II. Şuppiluliuma’nın tahta geçmesi ile sarayda karışıklıklar çıkmış, hatta halk arasında da başkaldırmalar olmuştur. Bunu üzerine bir de “Kuzey kavimleri” saldırısı eklenince Hitit devleri dayanamamış, istilalar altında tarihe karışmıştır.
Daha sonraları “Geç Hitit” denilen beylikler dönemi yaşanmış, Hitit kültürü güneyde biraz daha yaşamaya devam etmişse de zamanla tarihe karışmıştır. |