Tekil Mesaj gösterimi
Alt 21 Ocak 2015, 01:19   #1
Çevrimdışı
Melodram
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Her gecenin sonu aynıydı, dört mevsim dört gün kadardı.





Şarkımız; Balmorhea - Remembrance olsun.
**

Dört mevsimi yaşamak için ayları devirmeye gerek yoktu ama benim sana gelmem için bir sürü ayı tek tek devirmem gerekiyordu, devirdim.
Hiçbiri kolay olmadı, hepsinin sonunda önüme çıkabilecek en büyük engeller çıktı. Bir engeli aşınca beni öteki bir engel karşıladı. Kimi kollarımdan tuttu, kimi güzel sözler söyledi, kimi en geriye götürmek istedi. Hepsinden sıyrıldım, teker teker onları da aştım, yürüdüm.
Çok yürüdüm, bazen durdum bir yokuşun başında, bazen sokağın en keskin köşesinde durdum, dinlendim.
Dinlenmek bile yasaktı sanki bana, arkamdan geliyorlardı, bırakmayacaklardı beni biliyorum, bu sefer koştum.
Nefes almayı unutarak koştum, düştüm bazen, çocukluğumdaki gibi.
Sonra kalktım, tek başıma. Yoruldum, yine tek başıma. Oturdum bazen, soluklandım, biraz duraksadım.
Acele ettiğimi düşündüm, korktum, geri döndüm. Sonra yeniden inandım, yeniden başladım, yine yürüdüm.
Hayaller kurdum, hayallerin bir kısmı da imkansızlık değil miydi zaten, seni o kısma yerleştirdim.
Yine de pes etmedim, bazen iki adım ilerledim, beş adım geri geldim, bazen attığım bütün geri adımlara inat daha çok yaklaştım.
Senin sokaklarına vardım, sokaklarında yürüdüm, sokaklarını tanıdım, hep bir gün seni de tanıyacağıma inandım, o an yine korktum. Bir alt sokağa çevirdim rotamı, sanki sorsam anlatacaklardı seni, cesaret edemedim. O sokaktan da sessiz sessiz geçtim, yeniden geldim kapına, aylar geçmişti, en güzel mevsimi devirmiştim tek başıma, en güzel soğuklarda boş kalmıştı ellerim, sen baharla birlikte çiçekler serpecektin ellerime, ben sevmezdim yoksa sıcakları çiçekler olmasa, nerden bilecektin.
Zaten bilmiyordun hiçbir şeyi, ben bir çiçeğin yaprağını tutana kadar. Senin sokağına geldim, kapını buldum, saatlerce bekledim. Onca aydan sonra saatler hiç de büyük gözükmüyordu bana, neydi ki saatler, oysa ben her gün o saatleri devirmiştim ama saatleri sayamam diye ay demiştim adına. Çaldım kapını, zor oldu, zor olacaktı. Korkarak çaldım, sanki bir orduydun sen, ben tek başımaydın. Tek başıma olmak için verdiğim savaşın ganimeti sen olacaktın, silip atmıştım her şeyi buna inanarak. Kapıyı açtın, beklemiyordun beni. Davetsiz misafir olmak istemedim, bir uğrayıp gitmeyi hiç istemedim, sen kapıyı biraz daha açtın. Güneş sanki kapının ardındaydı ve ben sabahları bile bu kadar çok görmüyordum güneşi. Bir yabancıya ne kadar güvenebilirsen o kadar güvendin, ben yıllardır tanıyor gibiydim seni, hiçbir fikrim olmamasına rağmen, yine de güzeldi ama korkuyordum, senin kapından içeri girmek beni korkutuyordu, yeni bir rüya başlayacaktı çünkü benim için, en korktuğum şey olacaktı. Olur olmadık güldüğüm saçma sapan şeylerin sebebini bulmuş olacaktım, öyle de oldu. Güzel şeylerden bahsettik ama hep korkuyorduk, kanıyorduk. Ben kabuk olmak isterdim sana ama dokunamıyordum, yine korkuyordum. Ben bütün korkularımla gelmiştim sana, hayatımda hiç yapmayacağım bir şeyi yaparak gelmiştim. Bir şeye cesaret ettim, haddim olmadan. O gün benim baharım gibiydi, aptal gibi gülüyordum, en kötü şeyleri konuşurken bile. Çünkü seninle konuşmak bile bir mucizeydi benim için, ben mucizenin ilk hecesinde kaldım, sonra mevsim değişti, yaz çabuk geçti. Daha ne olduğunu anlamadan, kirpiklerim döküldü yaşlarla. Galiba sonbahardı bunun adı.
Bir kez daha geldim kapına, bu sefer çalmam uzun sürmedi, çünkü sen korkma demiştin, ben de inanmıştım, zaten sonunun ne olacağını biliyor olsam da ne desen inanırdım. Kapıyı açtın, bu sefer daha durgundun, korktum. Yine canın sıkılmıştı, öyle olunca üzülüyordum ama hiç yardım edemedim sana, derken kapıyı biraz daha açtın. Gel dedin, geldim. Girdim kapıdan, ben yürürken yavaşça sen çıkıp gittin. Sen bana kapılarını açıp, beni o kapıların ardında bırakıp gittin. Beraber kapayabileceğimiz o kapının bir tarafında sen kaldın, bir tarafında ben.
Gücümüz bir tek kapıları çekmeye yetti, o gece ellerim buz kesti, oysa mevsim bahardı, ben dört güne dört mevsimi yaşadım ve o kapıyı tek başıma açtım. Seni yerinden edemezdim, yorgunluğuna bir de ben eklenemezdim. Ben her şeyi göze almıştım aslında ama senin benimle mutsuz olmanı göze alamadım, alamam. Sen yorgunsun, ben yorgunum, ayrı yollarda yürüyoruz, ayrı sokaklardan geçiyoruz, ayrı şehirlere bakıyoruz şimdi ama aynı şeyi paylaşma ihtimaline tutunmuştum, onu da kaybettim. Her gecenin sonu aynıydı, ben yine bir sabah uyandım ve her şey bitti.


Haliyle, Melodram yazacak sonunda buraya.

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet