Tekil Mesaj gösterimi
Alt 11 Mart 2015, 03:52   #10
Çevrimdışı
Psinoza
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Esnaf saldırdı: Gazeteci Nuh Köklü hayatını kaybetti




@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] sizi şikayet edip tutuklatırma ihtimalim baya yüksek bilesiniz. hatta kelle başına ikramiye bile alırım hökömetten.. Yeni iç güvenlik paketi ile birlikte hz.tayyip ve hükümetimiz bana bu hakkı veriyor. Ayrıca @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] de bir anarşik, etti sana 4 kelle parası..



F.Nietzsche Ahlakın soy kütüğü üzerine kitabından alıntılayarak başlayalım o halde ''Hiçbir şey görmüyorsam da oldukça iyi işitiyorum. Her köşe bucaktan tedirgin, nazik ve sinsi fısıltı yükseliyor. Her seste tatlı bir yumuşaklık var. Zayıflık marifet sayılıyor. Misilleme yapma aczine “iyilik”, ürkek ezikliğe “alçak gönüllülük” ,nefret edilenlerin boyunduruğuna girmeye “itaat”, zayıfın saldırmazlığı, çokça sahip olduğu korkaklığı ”sabır” ve hatta “erdem” olarak olumlu adlar alıyor. İntikam alma gücünün yetmeyişine gönüllü olarak bağışlayıcılık deniyor. Ayrıca düşmanını sevmekten söz ediyorlar-bunu söylerken ter içinde kalıyorlar.''

Bir çok insan okullarda zehirlendi önce. Bunların içinden bazıları çocukluk figürü olarak öğretmenleri kahraman kabul etti. Bu kabulleniş beraberinde etrafındakilere ilk önce sözlerle, sonra eylemlerle en son da eğlence sırasında tat kaçırmayla eğitmenliğe dönüştü.

Mesela forumlarda, sosyal paylaşım sitelerin de,çöpten yemek yiyen adam fotoğrafı paylaştılar, savaşlarda ya da çatışmalarda yaralanmış çocuk fotoğrafı paylaştılar, sokaklardaki hayvanlara dikkat çekmek için yaralı ya da susuzluktan ölmüş hayvanların fotoğraflarını paylaştılar. Sonra bu fotoğrafların altına bakalım kim paylaşacak, bakalım ne değişecek diye beklentilerini eklediler.

Eğitimci olmadıkları için ya da dürüst olalım ellerinde not silahı olmadığı için etraflarındaki herkesi duyarsız kabul ettiler. Kızdılar, bağırdılar çağırdılar. Geri kalanlar ise ilk önce neden eğitildiklerini anlamadan eğitilmeye devam etmeye direndiler sadece. Bu direnişi haklı hale getirenler yine eğitmeye kalkanlar oldu aslında.

O kadar çok fotoğraf paylaştılar ki savaş normalleşti, o kadar çok ders verdiler ki tersine gitmek normalleşti o kadar çok akıl verdiler ki doğru bildiğini okumak normalleşti. Şu fotoğrafları paylaşanlar ve eğitilmeyenlerin arasına sıkışıp kalan azınlıksa hala ne yapacaklarını bilmiyor. Duyarlı olmakla olmamak, takmakla takmamak, entelektüel görünmekle komik adam olmak arasında gidip geliyor o azınlıkta.


Kimileri Bukowskiyi, Kimileri Atatürk'ü, Kimileri Yılmaz Özdili, Bekir Çoşkunu ya da Aziz Nesin'i Friedrich Nietzsche'yi ya Che'yi bu yüzden paylaşıyor.

Eğitmeye kalkanlar, arada kalanlar ve eğitilmesi gerekenler olarak böldükleri şu ülkede bu grupların tek ortak noktası hepsinin üç kelimeden fazla Türkçe cümleyi yan yana getiremiyor olmaları ve kendi gündemlerini asla belirleyemiyor olmaları.

Birde ahlak yapısı vardır hani mesela yukarı da yorumda bulunan @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] rumuzlu unsurun ahlak yapısı ile benim edindiğim ahlak yapısı arasında dağlarca fark vardır. Tabi yorumlamaya kalksak arkadaş islamı ve allahı kendine referans sayıp beni darma-duman edecektir biliyorum. Çünkü bu sefer Toplumsal ahlaka değineceğiz bu noktada ahlaka ilişkin felsefeciler arasında tartışmalar yoğundur. Halen üzerinde anlaşılmış, mutabık kalınmış bir tanım yoktur. Bunun nedeni herkesin kendi penceresinden, kendi sınıf çıkarlarından bakmasıdır. Bu yüzden, kimine göre bireylerin karakteri; kimilerine göre bireylerin kendileriyle, çevreleriyle, kurumlarla kurdukları ilişkileri bağlamında, toplumsallığın oluşum ilkesi; kimine göre de insanın özgürlüğünü kısıtlayan, engelleyendir. Ahlaki yaşam özünde insan toplumunun var oluş tarzına sürekli zihniyet ve özgür irade ile katılım gücünü göstermeyi ifade eder. İnsanın kendisini fark ederek, farklı bir tür olarak doğadan ayrışması, yani insanlaşması, toplumsallığı ve bilinçli emeğiyle olmuştur. Bilinç, insanın zihniyeti demektir, toplumsallıksa onun ahlakını oluşturur. Demek ki ahlakın oluşmasının iki temel koşulu; bilinç ve toplumsallıktır. Bunlar gelişmemişse ahlakta gelişmemiştir. Ya da bilinci ve toplumsallığı gelişkin toplumlar, ahlakı gelişkin toplumlardır. İnsanın ilk toplumsallaşması, eşitlikçi, komünal ve demokratik tarzdadır. Ahlak bunları bir birine bağlayan harç gibidir. Harcı iyi olmayan veya yetersiz olan bir duvarın uzun ömürlü olamayacağı nasıl gerçekse, ahlakı iyi karılmamış toplumsal yapı da uzun süre dayanamaz. Ulus-devletçi toplumlarda ise istediğimiz bu ahlak anlayışı görünürde olsa da darmadağın bir halde madalyonun diğer bir yüzü olarak karşımıza çıkmaktadır.

Evet gezi direnişinde de gördük toplumun yani çoğunluğun ahlak anlayışını, öyle bıçak falan da değil pala ve zırhların ucundaydı yılların birikimine tecrübesine ruh haline dayanan ahlak yapısını. Tabi bunlar bir kenara dükkanın vitrinine yanlışlıkla atılan kar topundan, öldürülmeye giden bir gerçeklikte var karşımızda, gözümüzün içine girecek bir gerçeklik, keşke girsede kör olmak isteyeceğimiz bir gerçeklik.. İşte sevgili dostlarım bu noktada fazla söze naza gerek kalmıyor toplumsal ahlakın ve ahlak anlayışının canı cehenneme.

 

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları tatlim sohbet Mobil Chat