Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20 Mart 2015, 17:48   #1
Çevrimdışı
500T
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
her aşkın bir cilvesi vardır




bir küçücük güllen, minicik bir bülbülün devasa aşkıdır bu. Asırlardır dillenen, dilden dile söylenen, kahi Leyla, kahi Mecnun; öyle ya her aşığın bir ahı var.

Sakın ola ki biri ottur, bir kuştur diye küçümseme gafletine düşmeyesiniz. Sonra öyle bir bülbül olursunuz ki daha ötmesini bilmeden gülün goncasını açmasını bekler durursunuz.

O minicik bülbül ki boyuna posuna, o bir lokmacık etine bakmadan semada uçuşup dururken, öyle bir koku almış ki bir anda başı dönmüş. Kolu kanadı kırılmış.Gülün rayihasının meftunu olup "Acep nerden gelir bu koku?"diye semadan yere doğru pike yapıp seyirtmiş.
Uzun bir müddet ağaçların,çalıların,otların arasında bu güzel kokunun sahibesini aramış durmuş. Bulamayınca da yüksek bir yere konmuş; yanık yanık öterek sesini duyurmaya çalışmış.

"Kaşları yayım,
çehresi ayım,
benlerin çoktur,
akranın yoktur,
bir yüzü mahım,
zülf ü siyahım,
bakıp durmalı,
cana sarmalı,
hemen almalı."

Gül uzaklardan gelen bu hoş serencamı işitmiş; o da bu güzeller güzeli sesin sahibine bir anda meftun olmuş. Rayihasından olabildiğince kokuları rüzgarın peşi sıra savurmuş. Bülbül rüzgarın ardından gelen bu kokuları takip etmiş.

Dikkatinizi celbederim!

Bülbül gülü görmeden kokusuna meftun olmuş, gül bülbülü görmeden sesine aşık olmuş.
Aşıkla maşuk vuslat hasretiyle yanıp kavrulurken,kavuşmaları çok fazla vakit almamış. Derken vuslat hasrete mani olamamış. Bülbül güle öyle sevdalanmış öyle sevdalanmış ki onun her halini görmek istemiş.

"Yaprağında benim,
dikenin de benim,
ezan da benim,
cefan da benim olsun!" demiş.

Gül de sevdalısının sesine öyle meftun olmuş ki ona en güzel kokularından hediye edebilmek için bir solmuş bir açmış, bir solmuş bir açmış ve ona en güzel halini göstermek istemiş. Gül kokusu ile dile gelmiş.

"Ah benim efendim, selvi bülendim! İzzette yekta, saadette bihemta, muhabbette lanazir, güzellikte bi kusur, candan azizim,şekerden lezizim, efendim, canım, sultanım! Makbulunuz olmaktır niyazım!.."
Her aşkın bir cilvesi vardır. Bülbül ile gülün aşkının cilvesi ise birbirlerine aşık olup, kavuşup hasretlerinin son bulmamasıdır. Yani, vuslatın hep başka bahara kalması. Bülbül öttükçe gül açmış. Gül açtıkça kokusu bütün aleme yayılmış. Gül utancından gonca haline dönmüş. Bülbül gülün bu halini görebilmek için var gücüyle ötmüş...ötmüş... ötmüş... ötmüş...Gel gelelim Gülün tomurcuktan gonca haline geçtiği sıra hep yorgunluktan bitap düşüp uykuya, gaflete dalmış. Her uyandığında da gül açmış, Bülbül feryat figan edip göremediğine yanmış. Ve o günden beri her sabah vakti bu ızdırablı aşk tekerrür edip durmuş.
Bülbül sevdiğinin gonca halini görmek hasretiyle bir ömür ötmüş. Gül ise sevdiğinin en güzel halini görebilmesi ümidiyle bir ömür boyu açmış, açmış solmuş...

Ne gül olmak kolay ne de bülbül. Bülbül olmayı seçtiysen, bir ömür boyu yanacaksın!... Gül olmayı seçtiysen, bir ömür boyu solacaksın!..."

NOT : imla ve yazım hataları için şimdiden özür dilerim..elim,aklım,dilim elverdiğince yazmaya çalıştım.
NOT 2 : yazıyı okurken damardan alacağınız erkan oğur-bülbülüm altın kafeste türküsü ilaç niyetine olacakdır..!!

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet