İnternetin babası, "Dijital karanlık çağ" olarak tanımladığı durumdan son derece endişeli!


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Bulut depolama sisteminin yaygınlaştığı çağımızda, depolanan verilerin sonsuza kadar korunacağı varsayımında bulunmak oldukça kolay. Şu anda endişe edilecek tek şey, "eski çağlardan" kalan analog bilgilerin (kaset kayıtları, kağıt üzerine yazılan veriler ve diğer dijital dönem öncesi bilgilerin) tamamının dijital çağa doğru biçimde taşınmamış olmaları.

Genellikle "Internetin babası" olarak da tanımlanan Vinton Cerf'in bu konuda farklı bir fikri bulunuyor. Şu anda Google'da baş internet sözcüsü olarak görev yapan Cerf, American Association for the Advancement of Science'ın bu haftaki yılık toplantısında konuşarak, düşünülenden oldukça farklı bir tablo çizdi.

Cerf, kalıcılığın ön planda olduğu bir dünya yerine "dijital karanlık çağ" olarak tanımladığı ve teknolojinin hızlı evriminin "bit rot" olarak adlandırdığı bir olgu sebebi ile bir anda depolama formatlarını işlem dışı bıraktığı bir durumun korkusu içerisinde olduğu söylemekte.

Cerf'in çizdiği bu dünyada, günümüzde büyük bir güven ile depoladığımız dosyaları okuyan uygulamalar, yeni teknoloji donanımları ile uyumsuz olduklarından dolayı kaybolabilmekte. Bunun sonucu olarak da, Cerf'in tahminine göre, depoladığımız bütün dosyalar işlem dışı kalarak, gelecek nesillere aktarılamayabilir.

Cerf'in bu sorun için çözümü, "dijital parşömen" olarak adlandırdığı ve en temelinde, eski teknolojileri koruma işine yarayan bir durum. IDC'den Eric Burgener "Yüksek seviyede, bunun çözümü, yeni teknolojiler tanıtıldıkça performans, kapasite ve masraf hakkında endişe etmeden eski veriler ile okuma uyumluluğunu korumaktır" cümlesini kurarken, "tabii ki, şeytan ayrıntıdadır" cümlesini de açıklamasına eklemeyi unutmuyor.

Carnegie Melton University'de geliştirilen Olive projesi, bu alandaki birincil örnek olabilir. Bilgisayar bilimi profesörü Mahadev Satyanarayanan tarafından yönetilen bu projenin amacı ise oyunlar, yazılımlar ve diğer çalıştırılabilir içerikleri korumak için gerekli olan teknolojiyi geliştirmek.

Tabii ki bu konu, depolama endüstrisi için pek de yeni bir şey değil. Örneğin yaklaşık olarak on yıl önce, Storage Networking Industry Association, bu tarz sorunlara karşı "100 yıllık arşiv" fikri üzerinde konuşmaya başlamıştı ancak 451 Research'ten Simon Robinson'un dediği üzere, bu çabaların çoğu "başarı sağlayamadı."

Robinson'un söylediğine göre, bu alandaki en büyük problem, belirli bir karın bulunmaması. "Bu, bir gelir fırsatı olarak görünmüyor ve bu yüzden de gerekli yatırımlar yapılmıyor."