| Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Haftanın Polemiği: 7 Haziran Seçimleri
Bu seçimin bir kurtuluş olmasını ümit etsem de, yine aynı partinin zaferle sonlandırma olasılığı yüksek, burada da ''yıkmadık ama şöyle bir titrettik'' anlayışı girebilir devreye. Seçim anketlerinde veya ülke genelinde iktidarda olan partinin oyları düşüyor gözükse de, bu sandık başında ne olacağı, kimin ne yapacağı hiç belli olmuyor. O an aslında ne reklamların ne de adamların önemi kalıyor, söylediklerini bile hatırlamıyordur birçok seçmen. Sadece ezberlemiş oldukları bir şeyler var ve onlara göre hareket ediyorlar, tamamen dışa kapalı biçimde. İşin ilginç yanı, farklı ortamlarda bir araya geldiğim birçok eşim, dostum, hiç tanımadığım büyüklerim, amcalar, teyzeler hep bir şeylerden şikayetçi. Amcalar, teyzeler emekli maaşlarından elbette, hakkını alamayanlar asgari ücretten, eğitimini harçla değil haraçla sürdürmeye çalışan öğrenciler, benzinden şikayet edip seni 10 dakikalık yol için arabasına bindirmek istemeyen taksicisi, içi kan ağlasa da, evine ekmeği zor götürse de, yine her sabah bir umutla dükkanını açan esnafı büyük büyük avmlerin işlerini bitirdiğinden, herkes bir şeylerden şikayetçi. Oy verip iktidar yapan herkes çok mu mutlu? Değil. Oy vermeyip, başka partiye verecek olanlar çok mu mutlu olacak? Hayır olmayacak. Peki daha iyi günler görebilir miyiz? Şüphesiz görürüz, daha kötüsünü görür müyüz? Evet, aynı parti iktidar olursa görürüz. Hatta bunlar daha iyi günlerimiz diye diye, yaşadığımız onca kötü şeyi, katliamları, vahşetleri bile ''iyi gün'' olarak adlandırmaya başladığımız için biz daha kötüsünü görsek bile, daha kötülerinin yolda olduğunu düşünüp, bugünü de iyiden sayarız. Bizi nasıl bir mutsuzluğa, nasıl bir umutsuzluğa alıştırmışlar farkında mıyız acaba? Değiliz, keşke olsak. Kurtuluş, özgürlük kesinlikle partilerle ve onlara ölesiye bağlılıkla olacak bir şey değil. 8 Haziran günü iktidara CHP gelse, 9 Haziran günü herkes CHP'den devrim niteliğinde yenilikler bekleyecek. MHP gelse, ondan da aynısını bekleyecekler, HDP gelse ondan da bekleyecekler ama AKP yeniden gelirse ondan kimse bir şey beklemeyecek. Aslında hiçbir beklentileri olmadığı halde, bu partiye tutkuyla bağlı insanların bile kurtuluşu olabilir bu seçimler, neden olmasın? Hangi hükümet sonsuza kadar kalacak sanki ya da önceden gelip geçmiş partilerin şimdi adı bile yokken, bir partiye ya da bir başkana bu kadar bağlı olmak sağlığa zarar vermez mi? Bana göre verir, hatta vermiş de. Örneklerini de ''götünün kılıyım, ıstırırım, hatta yalarım'' gibi cümleler kuran 60 yaş üzeri insanlarda görebiliyoruz. İnsanların kendilerini bu kadar aşağı çekerek, birini yüceltme isteği, onu her şekliyle kabul edip tanrılaştırmaya çalışması bir hastalıktır belki de, çünkü hastalıksa bunun en iyi örnekleri bizim ülkemizden çıkar ve tıp literatüründe belki de bu hastalıkla namımız yürür, ha? Seçmen olarak, önce kendimizi sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum ben. Neden oy veriyorum, şikayet ettiğim halde neden hala bu adama oy veriyorum, bir adamın güzel gülüyor olması ya da boyunun uzun olması benim çocuklarımın geleceğine ne kadar katkı sağlayacak, birinin daha sempatik olması mı benim aile bütçemi düzene sokacak, bağlama çalıp türkü söylemesi mi beni yoksulluk sınırından kurtaracak ya da bunun gibi birçok şey. Önce gerçekten ne istediğimizi bilen seçmenler olmamız gerekiyor, her insanın özellikle siyaset ortamında hataları olabileceğini kabullenip, yapmış olduğu duble yola aldanmayıp, o yolu yaparken ne yolsuzluklar yapıldığını görüp ''amaan nasılsa hepsi çalacak'' paranoyasından kurtulup, biraz özeleştiri yapmamız gerekiyor.
Şöyle bir özet geçersem de, ben biriyle tanışınca aklımdaki ilk sorunun ''acaba hangi partiyi seviyor'' olmasını istemiyorum, partiye göre insan ayırıp, iletişim kurmayı kestiğimden değil, bu ayrıştırıcı sistemin beni otomatik olarak bunu düşürmeye sevk etmesinden rahatsız olduğum için istemiyorum. İnsanların gözü kararmışçasına bir şeye bağlı olup, yapılan her şeyi kendi vicdanında aklamasını veya din üzerinden yola çıkarak üzerini örtüp kendilerince bu kadar değerli olan bir şeyi değersizleştirmelerini istemiyorum. Başkan adaylarının söylediği cümleleri ezberleyip, herhangi bir ortamda sadece o cümleler üzerinden düşüncelerini paylaşmasını istemiyorum, ki o da kendi düşünceleri olmuyor zaten. Alt tarafı, hayvanlarla tek farkımız olan düşünebilme yeteneğimizi işler hale getirmemizi istiyorum. Belki insanlar kendini bu şekilde değiştirebilirse, şu an iktidar olan parti bile kendi içinde değişime uğrar. Güç aslında bizim elimizdeyken, bu gücü başkalarına verip kendi hayatlarımızla diledikleri gibi oynamalarına göz yummayalım istiyorum. Çok mu şey istiyorum? Hayır ama ben isteyince de olmuyor işte. Okuma yazma oranının düşük olduğu ülkelerden birinde olmamıza rağmen, birçoğumuz bu lükse sahibiz ve bunu partilerin açılımlarını okumak, vaatlerini dinlemek için öğrenmedik. Kendimizi geliştirebilmemizin tek kaynağı bizken, bizi ışık hızıyla tembelleştirerek düşünmekten uzaklaştıran sisteme, anlayışa karşıyım. Karşıyım da karşıyım işte, bunun sonu gelmiyor yalnız, bitmeyecek bu yazı. Tamam bu sefer en kısa haliyle söylüyorum, bu seçim bir dönüm noktasıdır, en kritik virajı HDP'dir ama o dönüm noktasından hep birlikte dönebilir miyiz orasını 8 Haziran günü göreceğiz. Dedeler dışında oylara da sahip çıkalım, attığın oyun bile sayılıp sayılmayacağından, çalınıp yakılmayacağından emin olamadığın bir sistemde umutlu olmak akıl işi midir, onu da bilmiyorum ama siz sandığınıza da, aklınıza da, vicdanınıza da sahip çıkın. Uzun boyu seven her seçmen için basketbol kursları açacağım! Bu vaatle gelen bir parti yok ki işte, bunlar işi bilmiyor, hadi sustum. Oylar insanlığımıza.
Bu arada @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] konu da kapanmayacaktır, elimizden geldiğince takibini yapacağız. Olayı kişiliklere getirip, hakaret boyutunda mesajlar atılırsa gereken yapılır, mesajlar düzenlenir. Tartışabilmeyi ya da kendimizi ifade edebilmeyi yaş itibariyle öğrenmiş insanlarız, her seferinde konu kapatmak mecburiyetinde kalmayalım, tartışalım bol bol, sakin sakin.
__________________ If you can't measure it, it doesn't exist. |