Tekil Mesaj gösterimi
Alt 17 Ocak 2016, 19:51   #1
Çevrimdışı
AngeL
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Padişah Buyrukları, Eşsiz Sanat Eserleri, FERMANLAR




Üç kıtaya yayılan çok geniş bir coğrafya üzerinde 600 yılı aşkın bir süreyle egemen olan ve çeşitli ulusları bünyesinde barındıran Osmanlı Devleti'nin zengin arşivi, ülkemizin olduğu kadar, yakın geçmişte Ortadoğu, Yakındoğu, Balkanlar, Akdeniz, Kuzey Afrika ve Arabistan'da bağımsız devlet kurmuş ulusların ekonomik, siyasal, sosyal, hukuksal ve kültürel tarihlerinin saptanması, yazılması, uluslararası hakların kanıtlanması ve korunmasında da tek otantik kaynak "FERMAN", "BERAT" ve "VAKFİYE"lerdir.

Estetik yönleriyle yerli ve yabancı sanatseverlerin ilgi ve sevgisini çeken bu eşşsiz sanat eserlerinden FERMANları ayın konusu olarak inceleyip, ince ve soylu güzelliklerinin tadına varacağız ve pek çok koleksiyenere verdiği haz ve mutluluğu birlikte yaşayacağız.

FERMANLAR


Fermanlar, yapılması istenen bir iş yada görev için, Dîvân-ı Hümayûn'da alınan kararlara uygun olarak düzenlenen ve üzerinde tuğra taşıyan padişah emridir

Ferman sözcüğü, Farsça "fermûden" (buyurmak) mastarından gelir ve emirnâme, irâde, buyruk anlamındadır. Padişaha ait olduğu sonuna eklenen pâdişâhî, hümâyûn, âlîşân, şerîfgibi sıfatla belirtilmiştir. Fermanla eşanlamlı olarak hüküm ve emir sözcükleri de kullanılmıştır.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Ferman Sultan II. Mahmud tuğralı H.1228

Fermanların, biçim ve içerik olarak kimi önemli öğeleri vardır.


1. En üstte yer alan Hüve (Allah anlamındaki Arapça O) sözcüğü, aynı zamanda Hû olarak da okunmakta ve söylenebilmektedir. Bu bölümün amacı, Allah'ın ad ve sıfatlarını anarak, onu yardıma çaüırmak ve arka çıkmasını dilemektir. Bazı fermanlarda Hüve sözcüğünün yerine aynı anlamda küçük bir işarette konulmaktadır. Çağrı, şükretme, ululama olarak adlandırılan bu bölüm devlet başkanlarına gönderülen mektuplar, ahitnâmeler ve ülke içinde verilen beratlarda bu denli sade değildir.

2. Çağrı bölümünün altında bulunan Tuğra, padişah emri olduğunun onaylanmasıdır. Arazi sorunlarıyla ilgili ferman müsveddelerini nişancı hazırlar, Dîvân'dan çıkan ferman özel bir bir özeni gerektiriyorsa bizzat reisülküttap tarafından hazırlanır, diğer fermanlar ise katipler tarafından yazılırdı.Tuğralar genellikle nişancılar tarafından çekilirdi. Defter tashihiyle ilgili nişancıya hitaben yazılan fermanların tuğralarını bizzat sadrazam çekerdi. Son derece dürüst ve güvenilir kişilerden seçilen Divân kâtipleri arasında az da olsa sahte ferman düzenleyenler çıkarsa suçun derecesine göre işten el çektirme, el kesme, küreğe konma veya ömür boyu hapse mahkumiyet gibi cezalar uygulanırdı. Yeni padişah tahta çıktığı zaman önceki padişah zamanında verilmiş emirlerin yürürlükte olduğunu göstermek üzere, aynı konuda yeni padişahın tuğralarını taşıyan fermanlar gönderilirdi.

3. Ferman metni "lâkaplar"la başlar. Fermanın muhatabı olan kişi ya da kişilerin rütbe, sıfat ve niteliklerinin, bulundukları mevki ve taşıdıkları göreve göre övücü sözlerin yer aldığı lâkaplarda, resmi hitap formülleri, gerek yabancı devlet adamları, gerekse Osmanlı devlet erkânı için önceden ve ayrı ayrı tesbit edilmiştir. Lâkap ve adın hemen arkasında mutlaka "Allah onun şerefini arttırsın" gibi bir "dûâ" yer alır. Lâkaplarda olduğu gibi, bu dualarda fermanın yazıldığı kişinin mevkiine göre ayrı ayrıdır ve her görevli için önceden tespit edilmiştir.

4. Duadan sonra fermanın çıkarılma nedeninin açıklandığı "nakil" bölümü gelir. Dua ile nakil arasında bağlayıcı olarak "tevkî-i refî-i hümâyûn vasıl olacak, ma'lûm ola ki" sözleri yer alır. Bu anlatım ve açıklamanın uzunluğu, konunun önemine veya nakledilen olayın içeriğine göre değişir. Genellikle tüm fermanlarda bir yada birkaç kez "ferman" sözcüğü geçmektedir. Bu anlamda "emir" sözcüğü de kullanılmaktadır. Nakil bölümü örneğin, başvuru sahibinden söz edilerek "emr-i şerîfim reca itmeğin" gibi bir sözle bitirilir.

5. Fermanın çıkarılma nedeni özetlendikten sonra, bu konudaki "emir" (ya da "hüküm") belirtilir. Padişahın, nakil bölümünde anlatılan konuya ilişkin görüş, tutum ve kararı, neyin doğru ve gerekli olduğundan, eskiden beri var olan uygulamadan söz edilir.Arkasından "buyurdum ki" ya da "gereklidir ki" denildikten sonra "hükmî şerîfim mûcebince" (çıkan fermanım gereğince) denilerek yerine getirilmesi istenen emre geçilir.

6. Emir'den sonra çoğu kez "şöyle bileler, alâmet-i şerîfe i'timâd kılalar" biçiminde açıklanan "tekîd" (pekiştirme) ve temenni (dileme) öğesi yer alır.Sözkonusu iş veya görevin yerine getirilmesi hususundaki ısrar ve ihtarları içeren bölümün farklı biçimlerine rastlanır. Kimi fermanlarda, emrin yerine getirilmemesi halinde ne gibi ceza uygulanacağından söz eden "tehdîd" cümlesi de yer aldığı gibi "Bu hükmü tutmayanları yer ve gök kabul etmesin" türünden beddualara yer verildiği görülmektedir.

7. Ferman metninin sonunda "Tahrîren fî ..." denilerek Arapça sözlerle fermanın veriliş "tarih"i yer alır. Burada Arapça yazılan tarih, herhangi bir nedenle nakil bölümünde geçtiğinde Türkçe ifade edilmektedir.

8. Fermanın sol alt köşesinde "mahall-î tahrîr" denilen, fermanın yazıldığı yerin adı bulunur. Padişahın sürekli olarak bulunduğu İstanbul ve Edirne'de yazılmışsa, şehir adının başına "be-makaam-ı" yada "be-medîne-ti", sonuna da "el-mahrûsa" yada "el-mahmiye" sözcükleri eklenmektedir. Sefer sırasında konaklanılan yerlerde yazılan fermanlarda yazıldığı yer adının başına "be-yurd", "besahrâ", "be- meştâ" sözcükleri kullanılmıştır.

antikalar.com

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet