Tekil Mesaj gösterimi
Alt 22 Ocak 2016, 18:34   #1
Çevrimiçi
PySSyCaT
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Teslis - Kutsal Üçlü Birlik




Hıristiyanlar üç Tanrı'yı kabul edip O'na tapıyorlar, onlar, Allah'ta Peder, Oğul ve Kutsal Ruh'tan ibaret olan bir üçlük kabul ederler, buna Kutsal Üçlü-Birlik ya da Teslis denilir; böylece bir değil, üç Tanrı'ya tapıyorlar.

Bu nevi suçlamaları arasıra duymak mümkündür; ancak bunlar gerçeği yansıtmakta mıdır? Hıristiyanlar gerçekten üç Tanrı'ya mı tapıyorlar?

Bu suçlamalar genellikle Kutsal Üçlü-Birlik veya Teslis'in ne olduğunun bilinmemesinden ileri gelmektedirler. Hıristiyanların bu Teslis denilen inanç hakkında neler öğrettiklerini bilenler, kendileri Teslis'e inanmasalar veya Hıristiyan olmasalar bile, bu nevi suçlamalarda bulunmazlar. Bunun için, ilk önce Hıristiyanlara göre Teslis'in ne olduğunu açıklamalıdır ki, bu yanılgı giderilsin.

Hıristiyan dininin temel taşı tek bir Tanrı'nın, tek Allah'ın varlığı, yani Vahdaniyettir; bu iman hem İncil'de hem de Hıristiyanların Amentüsünde kaydedilmiştir. M. İsa'ya, en büyük ya da en önemli buyruğun hangisi olduğu sorulduğu zaman, şöyle cevap vermiştir: En önemlisi şudur: "Dinle, ey İsrail, Tanrınız olan Rab tek Rab'dir.. " (Mk.12,29). Ve her kilisede, her pazar günü topluca söylenen Hıristiyan Amentüsünün ilk ibaresi de şöyledir: "Tek Allah'a inanıyorum..."

Demek ki, Hıristiyan dininin temeltaşı Tek tanrıcılıktır; zaten Hıristiyanlığın ilk asırlarında binlerce Hıristiyan, putperestliği ve çok tanrıcılığı reddettiler diye idam edilmiş, daha doğrusu din uğruna şehit edilmişler.

Üçtanrıcılık suçlamasına gelince; İncil'e göre tek Allah'ta üç kişilik, şahsiyet, ya da, daha doğrusu, teknik bir terim olan "uknum" vardır; birincisine Peder, ya da Peder Allah denir; ikincisine ise Kelâm, ilâhî Kelâm ya da Oğul, üçüncüsüne ise Kutsal Ruh denir; böylece ne üç Tanrı ne de bir = üç deniyor; fakat bir tek Allah'ta üç şahsiyet ya da, üç uknum vardır, - bir tek üçgende üç açı olduğu gibi, - denilmektedir.
Niçin Hıristiyanlar Allah'ta üç şahsiyetinin veya uknumun varlığına inanırlar, niçin Teslis'i kabul ederler? ve böyle bir Teslis nasıl olabilir?

Hıristiyanlar, izahı zor olan böyle bir inanç kabul ediyorlarsa, bu inancın en önemli ve ilk gelen kaynağı İncil olmalıdır; bu inanç İncil'de bulunmasaydı, hiç bir ilâhiyatçı böyle bir nazariye tasavvur edip uyduramazdı; bilhassa Kilise onu bir itikat, bir inak olarak bütün Hıristiyanlara kabul ettiremezdi.

Nitekim, İncil'de bir çok defa Peder Allah'tan bahsedilir; bizzat M. İsa Allah'ı kendinin Pederi olarak vasıflandırmıştır; birçok defa Allah'a "Peder" diye seslenmiştir örneğin: (Mt. 7, 21; 10,32; 12,50 vs. Yu. 17,1 v.s.); bu yetmezmiş gibi, İncil'in bir yerinde, bizzat kendisinin Pederi ile bir olduğunu açık bir şekilde söyler: "Ben ve Peder biriz!" (Yu.10,30).

Bundan başka İncil, Allah'ın Kelâm'ından bahseder; bu ilâhî Kelâm'ın ezelden beri mevcut olduğunu da ilâve eder, ezelden beri Allah'la beraber olduğunu, hatta Kelâm'ın kendisi de Allah olduğunu açık bir şekilde ifade eder. "Başlangıçta Kelam vardı., ve Kelam Allah idi" (Yu.1,1-2). Ancak, tarihin bel*li bir noktasında bu ilâhî Kelâm insan tabiatını kabul etmiştir "ve Kelâm beden oldu ve aramızda yerleşti" (Yu. 1,14).

M. İsa aynı zamanda bir kaç defa da Kutsal Ruh'tan bahsetmektedir, ve bu Kutsal Ruh'un İncil'de bir kaç defa "Allah'ın Ruh'u" olarak (Mt. 3,16;12, 28; Lk. 3,26; I. Kor. 2,14; 3,16, v.s.), ya da "Peder'in Ruh'u" olarak (Mt. 10,28) vasıflandırılmıştır. M.İsa da O'nu "Allah'ın Ruh'u" olarak vasıflandırmıştır (Mt.12, 28), hatta bizzat M.İsa O'ndan bahsederek O'nu "Peder'in Ruh'u" olarak adlandırmıştır. Fakat İncil, Kutsal Ruh'tan bahsederken O'nu aynı zamanda "İsa'nın Ruh'u", veya "Mesih'in Ruh'u", "Mesih İsa'nın Ruh'u", ya da "Oğlunun Ruh'u" olarak vasıflandırmıştır (H. İ. 13,7; Rom. 8,9; I. Pet. 1,11; Fil. 1,19; Gal. 4, 6). Demek ki, Kutsal Ruh hem Peder Allah'ın Ruh'u hem de M. İsa'nın Ruh'udur. Böylece görebiliriz ki, İncil Allah'ta bu üç unsurun varolduğunu açık bir şekilde ifade etmiştir ve Yeni Antlaşma'da teslis formülasyonuna ait bir izyoktur demek imkansızdır; böyle bir iddia ya cehalet ya da kötü niyet göstermektedir. Aslında ciddi bir araştırmacı böyle bir sav ileri süremez: teslis kelimesi Yeni Antlaşma'da bulunmazsa da.

Şimdi, nasıl tek Allah'ta üç unsurun mevcut olabildiğini açıklamak ya da izah etmek meselesine gelince, ilk önce şunu belirtmeliyiz ki, Allah bir sırdır, insanın aklını aşmaktadır, ona sığamaz; insan aklı Allah'ı kavrayamaz; O, her kavramdan büyük, ulvi ve üstündür; bütün filozoflar ve ilâhiyatçılar, - Hıristiyan olsun olmasın, - bunu kabul ederler; birleştikleri nadir noktalardan biridir. Buna rağmen, O'ndan herhangi bir şey bilmek veya söylemek başarısızlığa mahkûm bir teşebbüstür demek yine bir yanlışlıktır; her şeyi kavrayıp anlamasak ta, yine O'nun hakkında bir fikir yürütmek tamamen imkânsız değildir. Ve Teslis ya da Kutsal Üçlü-Birlik gizinin abes, imkânsız ya da akla aykırı bir şey olmadığını göstermek için şu mukayeseye başvurabiliriz

Allah her kişiyi tanır ve her şeyi bilir, hem de çok iyi bir şekilde bilir ve tanır; O alîmdir; kendisini de çok iyi, mükemmel bir şekilde bilir ve tanır, zira Allah şuursuz bir varlık değildir.

Biz insanlar, bir şeyi kavramak için bu nesnenin mefhumunu, ya da kavramını kurarız; buna benzer bir şekilde Allah da kendisini bir nevi mefhumda bilir ya da tanır, diyebiliriz; bu mefhum tamamen kendisi gibi olmalıdır, aksi halde Allah kendisini mükemmel bir şekilde, tam olduğu gibi tanımazdı, bilmezdi; bu ise düşünelemez. Bu mefhum ya da kavram Allah'ın Kelâm'ıdır, kendisini bildiren ilâhi Kelâmdır; bu Kelâm ezelden beri mevcuttur ve ebediyete kadar varolacaktır, çünkü Allah'ın ezelden beri varolduğu gibi, kendisini ezelden beri tanır ve ebediyete kadar tanıyacaktır. Zaten İncil'de şunları okumaktayız: "Başlangıçta Kelâm vardı ve Kelâm Allah'la birlikte idi ve Kelâm Allah idi." (Yu. 1,1). Ancak, bu ilâhi Kelâm'ın nasıl ve niçin aynı zamanda bir şahsiyete, bir kişiliğe ya da benliğe(1)sahip olabildiğini bilemiyoruz, izah edemiyoruz; bu Allah'ın sırrıdır. (Zaten, biraz önce belirttiğimiz gibi, bütün bu açıklamalar ancak bir benzetme, bir mukayesedir; Teslis'in abes ve imkânsız, akla aykırı bir nazariye olmadığını gösterir, Allah'ın sırrını açıklamaz, bilakis bu sırrı daha açık bir şekilde göz önüne getirir; Aziz Teslis'i de "ispat" etmez ve bunu yapacağını da iddia etmez).

Bu ikinci şahıs birincisinden, yani Peder Allah'tan geldiği için , O'na Oğul da denir; birinci şahısa da Peder veya Peder Allah denir, çünkü beşeriyette oğul pederden veya babadan gelir ve ona benzer(2).

Bu ezeli ve ebedi ilâhi şahsiyet veya kişi, yani Kelâm veya Oğul, Peder'i tanır ve O'nu sever. Peder de O'nu tanır ve sever, zira Allah, şuursuz bir varlık olmadığı gibi, iradesiz de olamaz, sevgi ise iradenin bir özelliğidir; bu iki şahsiyet, yani Peder ve Kelâm, arasında mevcut olan bu sevgi bağlantısına ise Kutsal Ruh denir. İncil'de, biraz önce gördüğümüz gibi, Kutsal Ruh'un hem Peder'in hem de Oğul'un Ruh'u olduğu ifade edilir. Bu bağlantı ya da Kutsal Ruh, Allah'ta bir üçüncü şahsiyet ya da benlik oluşturur; bu üçüncü şahsiyet de ezelden beri mevcuttur ve ebediyete kadar varolacaktır, çünkü Peder ve Kelâm birbirlerini ezelden beri ve ebediyete kadar severler. Yine, Peder ile Kelâm arasındaki bu sevgi bağlantısının nasıl ve niçin aynı zamanda bir şahsiyete, bir benliğe sahip olduğunu ve bilhassa niçin böyle olduğunu beşeri zekamız kavrayamaz; bu, yine Allah'ın sırrıdır(3) Zaten, Allah'tan bahsettiğimiz zaman, "şahsiyet", ya da "kişilik", veya "uknum" gibi deyimlerin manası, aynı deyimleri insanlar ya da diğer yara*tıklar için kullandığımız zaman, tam aynı anlamda geçerli değildir, sözün tam manası ile aynı şeyi ifade etmez; hiç bir deyim hem yaratıklar hem de Yaratan için tıpatıp aynı manada geçerli olamaz. Örneğin, insanlardaki "ilim" ve "dirilik" sıfat*ları, Allah'taki "ilim" ve "dirilik" sıfatları ile eşit değil; tam aynı şey değildir; "ilim", "dirilik" ve diğer sıfatlar Allah'ta daha mükemmel, kusursuzdurlar. Aynı şekilde, "şahsiyet" veya "kişilik" deyimi, hem insan hem de Allah için tam aynı manayı taşımaz; başka bir ibare olmadığı için, insan bu nevi deyimlere başvurmalıdır, bu deyimler bir nevi ahveni şerdir.
En önemli eski ilahiyatçılardan biri olan Kuzey Afrika'lı Augustinus (354-430) "De Trinitate" (Üçlü Birlik Üzerine) adlı eserinde de, yukarıda zikrettiğimiz, Peder, Pederim, Kutsal Ruh" vs. terimlerin bazılarını andıktan sonra, şunları ilave etmektedir: "... Gerçekten Peder Oğul değildir, Oğul da Peder değildir, Kutsal Ruh da ne Peder ne de Oğul'dur; demek ki üçtür; ama 'üç ne?' sorulursa, beşeri ifadelerin derin eksikliğinden dolayı çok dert çekmekteyiz gerçi, 'üç şahıs' diyoruz, fakat bunu, (Üçlü Birliği) tam olduğu gibi ifade etmek için değil, daha çok susmamak için bunu söylemekteyiz". (Trini*tate, Lib. V, cap. IX, 10). Ve daha sonra şunları eklemektedir: "Kaldı ki, en sonunda beşeri ifadenin kıtlığı da bu şekilde konuşmanın kaynağı olduğunu kabul etmeliyiz". (Trinitate, Li-ber VII. cap. IV, 9).

Demek ki, Üçlü Birlik hakkında konuştuğumuz zaman, bu "şahıs, şahsiyet, uknum", vs. diğer terimler kullandığınız halde, bu terimlerin manası, onları beşer dünyası için kullandığımız zaman tam aynı manayı taşımamaktadır; demek ki bu terimler tek anlamlı (univoque veya vahid-ül-mana) değil, fakat benseşim (analogie, temsil) anlamlıdırlar; onlar insanlar için ve Allah için kullanıldığı zaman tam aynı hususiyeti ifade etmezler. Aynca, bugünkü lisanlarda "şahıs" terimi belirli, Özerik, kendine has idrak gücü, iradesi ve sorumluluğu olan bir varlık, hem maddesel ve ruhsal unsurları ihtiva eden bir varlık belirtmektedir; halbuki, eski zamanlarda bu terim böyle bir kavramı ifade etmezdi.

En sonunda Allah'ın gerçek cevheri ve mahiyeti veya özü bir sır veya gizdir, insan dilinin oluşturduğu hiç bir terim, insan aklının oluşturduğu hiç bir kavram onu gerçekten olduğu gibi ifade edemez.

Şunları da ilâve etmeliyiz ki, filozoflar ve ilâhiyatçılar, -Hıristiyan olsun, olmasın, - asırlardan beri buna benzer bir mesele ile başbaşa bulunarak meşguldur ve onu tartışmaktadırlar; bu mesele şundan ibarettir: Allah'a atfedilen "ilim", "vahdaniyet", "hayat", "adalet" v.s. sıfatlar, gerçekten Allah'ta bulunur mu, bulunmaz mı? Bulunursa, Allah'ın özü ya da mahiyeti ile aynı mıdır, ondan ayrı mıdırlar? Ayrı iseler, Allah'ın vahdaniyeti inkâr edilmez mi, tevhid ilkesine aykırı düşmez mi? Çokluk Allaha sokulmaz mı? Aynı iseler, bu deyimlerin manası ve lüzumu var mı, olabilir mi? Bu tartışmalar da asırlar boyunca devam etmiş, devam eder ve devam edecektir, çünkü bugüne dek hiç bir kimse, bütün sorunlara çözüm götüren ve herkesi tatmin eden bir cevap veya bir çözüm bulup ortaya koyamamıştır. Yüzyıllardan beri sürüp giden bu tartışmalar aslında şunu gösterir ki, Allah'ın sırrını çözmek insan*ların aklını aşmaktadır.

Bu kısa açıklamalar Kutsal Üçlü-Birliğin ya da Teslis'in sırrını izah etmez, ancak, onun sadece ilâhiyatçıların bir nazariyesi veya bir uydurması olmadığını, onun İncil'de bulunan bir çok ibarelerden kaynaklandığını, ve onun mantığa aykırı olmadığını, aklen caiz olduğunu göstermek ister. Hıristiyanların ne üç Tanrı kabul edip onlara tapmadığını, ne de 1=3 diye bir saçmalık öğrettiğini izah etmek ister(4).



1). Filozoflar bu şahsiyet veya kişilik kelimesinin yerine daha teknik bir terim olan "uknum" terimini kullanıyorlar. Şahsiyeti ya da uknumu şu şekilde tarif edebiliriz: bilinçli bireyin kendini başkalarından ayırmasına imkân veren unsur ve de onu dile getiren sözcüktür, bir kişinin tüm sıfat ve eylemlerini taşıyan unsurdur, bir kişi onu "ben" demekle ifade eder, kısacası, "kim?" diye soruya cevap veren unsurdur.

2). Görüyoruz ki, bu oğul sıfatında hiç bir cinsiyet, hatta hiç bir maddi taraf yoktur.

3). İncil'de Kutsal Ruh'a, şahıslara ait olan işlem veya etkinlikler ve sıfatlar atfolunur, meselâ: öğretiyor (Lk.12, 12; Yu. 14, 24); yöneltiyor (Yu. 16, 13); konuşuyor (H. İ. 8,29) istiyor (Yu. 4, 8); hayat veriyor (Yu. 6, 63; Rom. 8,11; 2. Kor. 3, 6), vs.

4). Bazı kişiler, Hıristiyanların Teslis veya Üçlü-Birliğin, Allah, İsa ve Hz.Meryem'den ibaret olduğunu ileri sürüyor. Hiç bir Hıristiyan bu nevi bir saçma düşünceyi savunmamıştır, bunun için bu iddia üzerine durmak lüzumunu görmedik.


aLinti..

__________________
#MustafaKemaLAtatürkTorunuyum..ღ ❦

{22~02~`22..∞}
{09~09~`22..ღ}
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet