Merhaba sevgili günlük. [emoji145] Bugün güzel duygular barındırıyorum içimde çünkü mükemmel bir kitabı tekrar okuma fırsatı buldum. Telefonumun sorun çıkarması işime yaradı diyebilirim.
Aslında benim aklım şuan Beylikdüzündeki kitap fuarında. Gitmek için can atıyorum ama henüz o kadar ayakta durabilecek takatim yok. Umarım bir an önce toparlayıp katılırım o güzel ortama.
Sözü kitaba değinmeden noktalayamayacağımın farkındasındır diye düşünüyorum.
Geçen yıl okuduğum tekrar okuma fırsatı bulduğum Trevanian ‘ın en meşur kitabı Şibumi. Bunu okumayan var mıdır dedirten cinste güzel bir kitap. Şibumi biz Türklere uzak olmayan bir varoluşu temsil ettiği için okurken keyf alıyoruz belki de. Yücelikten hiçliğe giden o ulvi yol. Ah ne ilgisi var ne biçim bir benzetme bu demeyin lütfen. Yunus Emre, Mevlana felsefe kısmını bize çok güzel öğretti ama kitabı çekici yapan felsefeyle birlikte savaşçı yanının olması. Şibumiyi okuyupta beğenmeyen iki elin parmaklarının sayısı kadardır herhalde. Müthiş bir casusluk yazarıdır Trevanian, fakat en güzel eseri Şibumi olarak kabul görmüş ama bence diğer eserleri de yabana atılır cinsten değil. Yine okuma fırsatı bulurum umarım diyerek noktaladım kitabı. Eğer felsefesi olan savaşçıları seviyorsanız tam sizin kitabınız.
Not: bu kitabı okuyanlar muhakkak filmi çekilmeli dese de ben aman inşallah filmi çekilipte batırılmaz diyorum.