Merhaba[emoji261][emoji253] sevgili günlüğüm
Yeni bir gün, yeni umutlar, yeşeren yeni aşkların kokusu ve karabulutların altında bitmeye yüz tutmuş sevdalar. Şöyle bir gökyüzüne bakıyorum da kim bilir neler yaşanıyor şuan benim hiç bilmediğim. Kimler aşk ilanı konusunda çıtaları yükseltiyor, kimler terk edilip, kimler aldatılıyor. Çevrem benim duygusuz olduğum kanısına varmış olsa da aslında bende duyguların insanıyımdır. Beni duygusuz kabul etmelerinin tek nedeni her koşulda aklımla hareket etmeyi başarmam sanırım. Fakat bilen bilir aşk romanlarına olan düşkünlüğümü.
Her genç kızın ve kadının hayalini süsleyen cesur,asil,adonisli,renkli gözlü o prens benim de hayallerimi süsler. E hal böyleyken elbette aşk romanları da okurum hem de iyi bir kalemden çıktıysa konusu ve yazarı iyise tadından yenmez. Sonuçta insan aslını ne kadar inkâr edebilir ki? Sürekli felsefe,bilim,tarih okuyup ben entellektüelim desem de aşk romanları okuduğumu saklamanın luzumu yok. Hem o denli sahtekârlaşacakta değilim.
İşte tam bu noktada güzel bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Sabrina Jeffries’in yazmış olduğu serinin ilk kitabı olan Bir prense aşık oldum. Herkesi reddeden ve bu uğurda “acıması olmayan kadın” olarak lakap takılan bir kadının aşk hikayesi. [emoji18] Bu kategoride sevileceğine emin olduğum bir kitap ve tavsiye listemdedir.
Biricik günlüğüm ilerleyen günlerde serinin 2. ve 3. kitaplarından da bahsedeceğim ama şimdilik bu kadar.
Not; Kitapların içeriklerinden fazla bahsetmiyorum çünkü bi girersem o kulvara oturup bir kitabı yazabilirim. Bu konuda acaba neresinden bahsetsem nasıl tanıtsam deyip karar verememekten ve hepsini bi çırpıda yazıp çıkmaktan korkuyorum. Ama ille de içerik bilgisini çoğalt derseniz çoğaltmaya çalışırım. Şimdilik hoşçakalın