Tekil Mesaj gösterimi
Alt 19 Şubat 2018, 23:27   #1
Çevrimdışı
Sanem
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Psikolojik Sorunlar ve Onları Anlatan Filmler




Psikoloji konusuna ilginiz varsa veya bu alanın uzmanıysanız aşağıdaki psikolojik filmlerden bazılarını izlemiş olabilirsiniz.



Bu psikoloji film içeriğine sahip filmlerden izlemediklerinizi de izlemeniz gerektiğini düşünüyoruz.
Eski ve yeni tarihli adlarından çokça söz ettiren 5 psikolojik sorunu açıkladık sonra o psikolojik problemleri anlatan filmleri sıraladık.
Hastalık Adı: Uykusuzluk (İnsomnia)


İnsomnia, genel anlamıyla bir çeşit uyku bozukluğu, uyuyamama sorunudur. Genel olarak 30’lu yaşlarda görülmeye başlanır fakat bu hastalığın ciddi derecede görüldüğü ve ölüme yol açtığı en küçük yaştaki birey, 16 yaşında 2014 yılında ölen bir erkek. İnsomnia, normal olarak ölüme yol açmaz. Fakat kronik rahatsızlığın ciddi derecede arttığı ve ölümcül bir hal aldığı görülürse, ölümcül riskler taşıyan bir uyku bozukluğu sürecine girilmiş olur.
Hastalığın, beyindeki proteinlere bağlı bozukluktan kaynaklandığı, ve bu hastalığın genetik olarak mutasyona da neden olabileceği düşünülüyor. Vücudun doğal uyuma dengesi ve biyolojik saati bozulur, bu birçok çeşitli zihinsel ve fiziksel rahatsızlıklara yol açar. İnsomnia; yani uyuyamama sorunu, çeşitli olaylara karşı duyulan üzüntüden, sürekli kafaya takılan düşüncelerden, obsesif kompülsif (takıntılı) tavırlardan, ilaçlardan ve yoğun stresten dolayı da oluşabilir.
Hasta, yatağa yattığında yatakta bir oraya bir buraya döner durur, gözlerini kapatır ancak bunu belli bir süreden fazla yapamaz, gözlerini kapalı tutmak onu rahatsız eder. Gece boyunca uyuyamamanın acısını çekerler, stres olur ve “Neden uyuyamıyorum?!” diye sinirlenirler. Peki hiç mi uyumaz bu insomnia hastaları? Uyurlar, fakat çok kısa süreli ve belirsiz saatlerde, dengesiz bir biçimde uyurlar ve uyudukları saatler genelde günün aydın saatleridir.



Film Adı: The Machinist (Makinist)




Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

The Machinist (Makinist)


Makinist filmini, rolü için Christian Bale’in normalin dışında zayıflamasına şaşırarak izlemiştik. Çağımızın hastalığı desek yanılmamış olacağımız “insomnia” hastalığının konu alındığı film, zihinlerimizde uykusuzluğun doğuracağı sonuçları ve insan psikolojisinin bu durum karşısında aldığı cepheleri bize sunmakta. İnsomnia, uykusuzluk olarak biliniyor. İnsomnia yanında bir de uykusuz kalmanın getirdiği bilinç kontrolsüzlüğü de insanı iyice çıldırtan bir duruma dönüşebiliyor.
Film, 2004 İspanya yapımı. Filmin ana karakteri Trevor Reznik, sanayide çalışmakta. Yaklaşık bir yıldır düzgün uyku uyuyamayan Trevor, bilincinin iplerini tutmakta zorlanmakta ve halüsinasyonlar görmeye başlamaktadır. İş arkadaşlarıyla arası da bir kaza yüzünden bozulunca paranoya sınırlarını tekrar çizen nitelikteki beyin fırtınaları kaçınılmaz olmuştur.
Filmin bize sorduğu bir soruyu, biz de tekrar size soralım: “How do you wake up from a nightmare if you’re not asleep?”





Hastalık Adı: Disosiyatif Kimlik Bozukluğu




Dissosiyatif kimlik bozukluğu (DKB) daha önce çoklu kişilik bozukluğu olarak adlandırılmıştır. DKB’li kişiler, kendi kişiliklerinin yanında, farkında olarak ya da olmayarak bir veya daha fazla alternatif kişilik geliştirir. DKB, dissosiyatif bozukluklar durumu adı verilen bir grup bozukluktan biridir. DKB hafıza, bilinç ya da farkındalığın, kimlik ve/veya algının parçalanması ya da bozulması durumudur. Zihinsel işlevler normal olarak sorunsuz çalışmaya devam eder.
Bu işlevlerin bir veya daha fazlası bozulduğunda, dissosiyatif belirtiler ortaya çıkabilir. Bu semptomlar hafif olabilir, ancak hem kişisel yaşamda hem de iş yaşamında bir kişinin genel işleyişine müdahale etme noktasına gelecek kadar ciddi de olabilir.



Film Adı: Split (Parçalanmış)




Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Split (Parçalanmış)



James Mcavoy’un akıllara kazınan performansıyla izlediğimiz filmde baş kahramanımız “disosiyatif kişilik bozukluğu” ya da “disosiyatif kimlik bozukluğu” denilen çoklu kişilik bozukluğuna sahip. DKB, kimliğin ve algının bölünmesidir. Kişi farkında olarak ya da olmayarak tek bedende farklı kişilikler geliştir.
Film, 2016 Amerika yapımlı. Baş kahraman Kevin, bu hastalığın farkındadır ancak rahatsızlık Kevin’ın kontrolü dışında ilerlemektedir. Kevin’ın aldığı psikolojik destek farklı kişiliklerin bilinci ele almasıyla ilerleyince, tedavi süreci geçersiz kılınmakta ve ortaya yeni karakterler çıkmaktadır. Tehlikeli bir karakterin, 3 kızı kaçırmasıyla gelişen olaylar ve olayların altındaki ana sebepler. Spoiler olmasın ve izlerken sayıyı duyunca şaşırın diye kaç kişilikli olduğunu söylemiyoruz. Filmin sizi içine çekeceğinden ise şüphemiz yok.





Hastalık Adı: Mükemmeliyetçilik




Aslında araştırmacıların ve uzmanların tek bir tanımda buluşamadıkları mükemmeliyetçilik, genel olarak kişinin kendisi için aşırı yüksek beklentiler koyması ve bu beklentilere ulaşma konusunda oldukça endişe duyması, dolayısıyla bunlarla ilgili kendine aşırı eleştirel yaklaşması durumunu ifade eder. Mükemmeliyetçilik bir bakıma “kusursuzluğu arama” olarak da tanımlanır. Bu tarz bir mükkemmeli arama içinde olan kişiler genellikle başarısızlığa aşırı derecede odaklanır, başarılarını görmezden gelme eğilimde olur, hatalarına olduğundan daha büyük anlam yükler ve kendi ile ilgili olumsuz duygular besler.
Bunun yanında bilimsel araştırmalar bize mükemmeliyetçiliğin farklı boyutları olduğunu gösteriyor. Örneğin biraz önceki tanımı ile “kendi ile ilgili yüksek beklentiler” mesajı verilerek, kişinin kendine odaklı mükemmeliyetçiliğinden bahsedilir. Ancak “başkalarının bireyden yüksek beklentiler içinde olması” da mükemmeliyetçiliğin bir başka boyutunu, diğer bir ifadeyle başkaları odaklı veya sosyal içeriklimükemmeliyetçiliğin de var olduğunu gösteriyor. Bazılarımız her iki ikisini de yüksek derecede gösterirken, bazılarımız sadece birini yaşayabiliyor.
Ancak boyutu ne olursa olsun, bilimsel araştırmaların vardığı ortak bir sonuç var: Mükemmeliyetçilik uyumsuz bir davranıştır! Her ne kadar çevremizde bir miktar mükemmeliyetçiliğin iyi olduğuna, bizi başarı için teşvik ettiğine dair söylemler duysak da aslında orada sözü edilen kavram mükemmeliyetçilikten çok “başarı odaklı olma” veya “üstün olma isteği”dir. Müklemmeliyetçilik konusunda önde gelen bilim adamlarından biri olan Hewitt, mükemmeliyetçiliğin diğer başarı istekleri ile karıştırılmaması gerektiğini vurgular ve aslında mükemmeliyetçi davranışın olumlu bir yanının bulunmadığını söyler.
Film Adı: Black Swan (Siyah Kuğu)




Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Black Swan (Siyah Kuğu)




Filmin başrolü Natalie Portman ve Portman’ın bu filmdeki efsanevi oyunculuğu ona hem Altın Küre hem Oscar kazandırdı. 2010 Amerika çıkışlı film, mükemmeli aramanın ve mükemmele ulaşmanın zorluğu ve mükemmelliğin sonuçları arasında bizi kendine çekiyor.
Nina, filmdeki başrolümüz, prenses mi prenses, kibar mı kibar bir genç kızdır. Hayatını baleye ve balede gelişmeye adamıştır. “Mükemmelliyetçilik” tutkusuyla yanıp tutuşan Nina, kendini yeterince iyi görmemektedir. Anne faktörü de dahildir bu mükemmeliyetçiliğe, hele ki annesi eski ve hırslı bir balerinken mükemmelliyet en ufak şeyde gerekli kılınmıştır. Sürekli kontrol altındaki bir kız “helikopter anne” modeliyle içsel sorunları yüzünden geliştirdiği mükemmel olma isteğiyle doludur.
Film, 2010 Amerika çıkışlı. Filmde yeni bir gösteri için ana kuğuya ihtiyaç vardır, bu ana kuğu hem iyi kuğu hem kötü kuğu niteliğinde beyaz ve siyah kuğunun tek kişi tarafından canlandırılması demektir. Nina’mız hanım hanımcık kişiliği ile iyi kuğu olarak doğmuştur zaten ancak derinlerde gizlediği o kötü kızı ortaya çıkarabilecek midir? Herkesin derinlerde bastırdığı tutkular var, Nina bunları derinlerden söküp gün ışığına çıkarmak zorunda. Tek rakibinin kendisi olduğunun farkına geç varacak ancak o her zaman bahsettiği “sadece mükemmel olmak istiyorum” sözlerini gerçekleştirecektir, fakat bunun sonuçları beklenenden farklı ilerlemektedir.



Hastalık Adı: Amnezi




Amnezi, (Amnesia) bir çeşit hafıza kaybıdır. Fakat unutkanlıktan farklıdır. Amnezi olan hasta, belirli bir zaman dilimine dair hiç bir şeyi hatırlamaz. Fakat geçmiş tamamen de unutulmaz.
İki çeşit amnezi vardır: Birincisi, bir olaydan önce oluşan hafıza kaybına retrograd amnezi adı verilir. Örneğin, başın bir yere çarpılmadan önce yapılanları hatırlayamamak gibi.


ikincisi ise bir olaydan sonra oluşan hafıza kaybıdır. Buna anterograd amnezi denir. Örneğin, ameliyattan sonrasını hatırlamama gibi.
Amnezinin oluşma sebepleri arasında şunlar sayılabilir:
Başa alınan darbeler, beyindeki tümör, kişilik bölünmesi, tecavüz veya bir kişinin katil olduğunu görmek veya intihar gibi korkulan bir olaya şahit olmak, yeterli düzeyde vitamin almamak, uyku hapları veya Ameliyat öncesi kullanılan Anestezi gibi ilaçlar, akıl hastalıkları, karbon monoksit gibi zehirler, Alkol ve Madde bağımlılığı amneziye sebep veren durumlardır.
Amnezide bazı olayların hatırlanmamasının yanında yeni bilgileri öğrenmede de güçlük yaşanabilir.



Film Adı: Memento (Akıl Defteri)




Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Memento (Akıl Defteri)



Karınız öldürülmüş, olaya dair tüm detayları hatırlıyorsunuz ve kimin öldürdüğünü bulmaya çalışıyorsunuz. Önünüzde, sizden kaynaklı ufak bir engel. “Amnezi”. Hafıza kaybı. Geçmişe dair olayları hatırlıyorsunuz ama yakın tarihli olaylarda tık yok. 15 dakika önce neredeydiniz, ne yapıyordunuz bilmiyorsunuz, hatırlayamıyorsunuz. E işler zorlaşıyor tabi. Minik notlar alarak, fotoğraflar çekip altına tarih saat isim olay yazarak devam ediyorsunuz hayatınıza. Başrolümüz Leonard, hafıza kaybına rağmen karısını öldürenleri bulabilecek mi?
2000 yılı Amerikan yapımı, Christopher Nolan’ın hem yazdığı hem yönettiği film, 117 eleştirmen tarafından “21. Yüzyılın En İyi Filmleri” listesinde 25. sıraya layık görülmüş ama izledikten sonra sizin için kaçıncı sırada olur bilemeyiz tabi.





Hastalık Adı: Borderline kişilik (sınır kişilik) bozukluğu




Borderline kişilik bozukluğu (BKB) erken erişkinlik döneminde başlayan, kişilerarası ilişkilerde bozulmayla belirginlik gösteren, duygulanımda dengesizlik, belirgin dürtüselliğin eşlik ettiği ve kendilik imajının bütünselleştirilemediği bir tabloyla karşımıza çıkar. Borderline kişilik bozukluğu sınır kişilik bozukluğu olarak Türkçe’ye çevrilmiştir. Sınır teriminin kullanılmasının nedeni bu hastaların nevroz ile psikoz arasındaki bir sınırda olmasıdır. Bu hastalarda yaşam döngülerinin normal dönemlerinde yoğun stres altında veya alkol ve madde kullanımı sonucunda psikotik epizodlar ortaya çıkabilmektedir. Borderline kişilik bozukluğunda yoğun boşluk duygusu, kendi başına olma kapasitesinin düşük olması, yokluğun işlenmesinde başarısızlık, olası kayba tahammül edememe, yaslanma arayışı, sürekli bir destek ihtiyacı ve en üst düzeyde ebeveyn figürleriyle özdeşim zorlukları ön plana çıkmaktadır. Borderline hastaların anne ve baba ilişkilerinde bir patoloji göze çarpar. Nesne temsilleri, özdeşimler çelişkili ve yarılmıştır (iyi/kötü). Benlik ve üstbenliğin ahlaki değerler birbiriyle iyi bütünleşememesinden dolayı hastalarda “dağınık kimlik sendromu” ortaya çıkmaktadır. Borderline hastalar “tamamen iyi” ve “tamamen kötü” şeklinde bölünmeye uğradıkları için iyi kişiyi yüceltirler ve kötü kişiyi atarlar. Örneğin yakın oldukları kişiye aynı anda hem bağımlılık hem de düşmanlık hissettikleri için bu hastalar düzensiz kişilerarası ilişkilere sahiptirler. Yalnız kalmayı tolere edemezler. Kişilerarası ilişkilerde saldırganlık sergilerler. Dürtüsellik ve sürekli kendine zarar verme eylemleri ayırt edici özellikleridir. Yoğun öfke hakimdir. Yüksek dozda ilaç, alkol ve uyuşturucu kullanma, rastgele cinsel ilişkiye girme ve hızlı araba kullanma bunlar arasında yer almaktadır. Borderline hastaların davranışları ani olarak önceden kestirilemeyecek şekildedir.



Film Adı: Girl, Interrupted (Aklım Karıştı)




Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Girl, Interrupted (Aklım Karıştı)



Başrollerde Angelina Jolie ve Winona Ryder varken, neyle ilgili olduğuna bakılmadan izlenilesi bir film olsa da, film, bir genç kızın 18 aylık akıl hastanesi sürecini ve bu hastanede yaşadıklarını anlatmakta. Başrolümüz “borderline” sendromlu. Borderline duygu durumu değişkenliği temelli, hayatı çekilmez kıldığı söylenilen “ya siyah, ya beyaz” düşünce tarzlı bir psikolojik bozukluk. Başrolümüz kendi isteğiyle hastaneye yatmış ancak hakkındaki düşünceleri reddetmekte ve neler olduğunu çözmeye çalışmakta. Sorunu öğrenmesi, reddetmesi, dostlarının desteği aşamalarının her birinde duygu patlaması yaşayabilirsiniz. Şimdiden iyi seyirler.




alıntı

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet