Veda edilmez bir aşka
Bir gürültünün tazeliği, kulakları paslanmış angut kuşları seyrinde yolculuk eden bedenlere armağanım olsun. Sevgiye sıkıca sahip çıkmış çapulcu topluluğu, seyire duran gözüme sokulmakta sanki. Ve sanki, hayata aldanıp aldırış ile hizaya gelen bir düzüne kopuk, kayıyor ömrümden. Ya da, birilerinin ardından hızlıca adım atıyorum. Usulca sokulduğum bedenlere, bir tenin ürpertisinde pusuyorum. Ama biliyorum ki, ömürden kalbe kadar her bir zerreye kusuyorum! Arada bir olsa da, boşalıyorum ömrüme. Gerek küfrederek ve gerek ise seyrinde olan kuşları seyrederek. Belkide özentimin ; Ellere bağlanmış bir elin kenetliği kadar sıkı , bir gaganın ağzında duran nimet kadar narin olmasını istiyorum. Lakin, zamanın geçeceği yere, bir durma edasında adım atmalarıma anlam veremiyorum.
Sonrasında bir masala dalıyorum aniden. Gördüğüm güzellikler karşısında, uyuyanların aksine uykum kaçıyor. Bir gevezeliktir yakalayı veriyor, dudağımdan boynuma ter gibi akan, leş kokulu matemimi. Ama hiç konuşamıyorum. Yorgunluğumu soranlara, seni işaret edercesine gösteriyorum, arda kalan adımlarımı. Her bir adımı saymaya başlamak üzere geri dönenler, bir daha yanıma gelemeyeceklerini bilenlerdi aslında. Terk edilmişcesine kalıyorum bir başıma. Ne bileyim, bir mayhoş oluyorum ben koynumda. Kendi gözlerimi okşamayı seviyorum mesela...
Ve mesela, bir ömre adanmış olan hikayeleri okumaya yelteniyorum. Sonu güzel biteninden değil, acıyı sevmemden mi bilmiyorum, sonunda kaybedenden yana olmayı istiyorum.
Penceremden içeriye giren arsız rüzgarın serinliğinde irkiliyorum. Okuyorum sana yazılan ama sensiz yaşanan yazıları, bir bir dalıyorum tekrar içlerine. Boğularak kulaç atmanın, nefessizce yaşamanın iriliğini anlıyorum. Meğer nede güzelmiş ellerinin kokusu sözlerinin anlamını düşünüyorum kendimce. Bir manadır, sürüp gidiyor işte. Anlamı olmayan gözlere, anlamlı bakış atmanın sapıklığı benim arsızlığım. Üstü kapalı sözlerime dikkat edercesine kulak veren misafirlerin olduğuna şahit oluyorum ara sıra. Bir kahpe kahve, kırk yıl hatıra boğdu ömürleri. Lakin, ne güzeldi sohbetine doyulmayan ürpertin. Ne bileyim, benimkiside kendince seni yaşayamamak. Belkide, bilemediğim bir vücuda masal anlatmak. Şimdi ; İyi geceler prenses sözünden bir mana çıkartma vakti
Bir ömrün yok oluşuna şahit olamadan, zamanın çehresine tükürme vakti geldiğinde, yanında soğuk bir beden ile, tazeliği solmuş bir nefsin içinde, İyi geceler PRENSES.
B.A. (Lvej) |