Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02 Ocak 2020, 17:04   #1
Çevrimdışı
Sır
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Neden bir insan, bir baskasını kıskanır ?




Pek çok nedeni olabilir aslında. Doğduğumuz an itibariyle, bize ne kadar değer verildiğini ölçer, dururuz.
'Seviliyor muyum? Diğerleri kadar değerli miyim? Değil miyim?'
Bu sorunun cevabını ilk ailede bulmaya çalışırız. Bana, ablamdan ya da kardeşimden farklı davranılıyor mu hiç? Daha özel miyim? Değil miyim?
Eğer ailede çocukların herbirinin özelliği diğeriyle karşılaştırılmadan değerlendirilirse, çocuk kendiliğinden;
“Ablam benden daha akıllı ama ben de çok güzel resim yaparım.”
“Abim çok güçlü ama ben de çok fazla eğlenceli biriyim, etrafımdaki herkesi güldürürüm.”
“Abim çok zeki, ben onun kadar zeki olmasam da son derece sıcak kanlı ve sevecen biriyimdir.”
“Ben ablam kadar uzun boylu değilim ama benim de gözlerim çok güzeldir."
.......
diyebilmeyi öğrenir. Yani kendinde var olan olumlu ve güzel pek çok özellik, ona ailesi tarafından gösterildiği için, o da kendinin farkındadır. Ve kendini değerli hissettiği için de, karşısındakinde var olup da, kendisinde olmayan özelliklere konsantre olmadığından, ablasının ya da kardeşinin kendisinden farklı olan nicelikleriyle gurur duyar. Çünkü bilir ki en az onlar kadar, o da değerli...
Hatta bazen o kadar özel ve değerli olduğu ailesi tarafından hissettirilir ki, zamanla birlikte çevresel faktörlerin de devreye girmesiyle hayatına farklı insanlar girer. O insanların kendisine, normalde alıştığı gibi kıymetli ve değerli davranmaması garip bir anlamsızlığa düşürür.
Halbuki unutur, her kim ona ya da size değerli, özel ve sevgi dolu yaklaşıyorsa, bu aslında onun kendi özünde bu besin sepetine sahip olmasından kaynaklanıyordur.
Tam tersi olarak, size değersiz ve özensiz davranan insanlar da, aslında kendilerine de öyle davranmayı öğrenmiş oldukları için, size kendilerine davrandıkları gibi davranırlar. Size davranma şekillerinin aslında sizinle hiçbir alakası yoktur. Bu tamamiyle kişinin kendiyle alakalıdır. Herşeyin temelinde olduğu gibi, pek çok şey ailede öğrenilir. Diğer taraftan, bazen ailemizde de bize özel olduğumuzu hissetirmeyen tutumlar olabilir. Bu durum, bizim özel olmadığımız anlamına gelmez. Bazen öyle olsak da hissettiremezler. Bazen de özel olmadığımızı düşünebilirler. Bizi sıradan ve değersiz hissettirmelerinin pek çok nedeni olabilir.
Asıl önemli olan şey, şu sorunun cevabını nasıl vereceğinle doğru orantılı olarak ilerler. 'Ailende kimse seni özel ve değerli hissettirmiyorsa, bu senin özel ve değerli olmadığın anlamına gelir mi?'
Ya da tam tersi; 'Ailende seni çok özel ve kıymetli hissettirseler de, başkalarının sana değersiz ve özensiz davranması seni değersiz biri yapar mı?'
Pek tabi ki HAYIR…
Bulunmaz hint kumaşı hikayesini bilir misiniz?
Eskiden en iyi kumaşlar Hindistandan getirilirmiş. Hint kumaşı, saf ipekten çok emek harcanarak oluşturulan, bulunması zor bir kumaş olduğu için, kendini diğer insanlara göre üstün gören kişilere “kendini bulunmaz hint kumaşı zannediyor.” derlermiş.
Bu hikayeye neden mi geçtik şimdi?
Cevaplayayım. Zaman içersinde yaşadığımız olaylarla birlikte bazı insanların bizi değersiz hissettirmesine izin veririz. Bunu bize yaptıran şey aslında karşı tarafın yumuşak tarafımıza yönelik hareket etmesine izin vermemizden kaynaklanır. Bunu bazen sevgilimiz yapar, bazen arkadaşımız, bazen kardeşimiz, bazen iş arkadaşımız. Eğer sevgiliniz kendine yeteri kadar güvenmeyen ve kendisinden daha yakışıklı erkekleri, elindeki güzel kadını kapacak potansiyel rakipler olarak görüyorsa, muhtemelen kız arkadaşınız sizi bırakmak istediğini söylediğinde, size “Belki de seni daha yakışıklı biri için bırakmak istiyor.” diyerek, kendini kompleks ve korkusunu yansıtan bir yorum yapabilir. Ya da kendi başarısını bir türlü yeterli bulmayan bir arkadaşınız “Belki daha başarılı biri için seni terk etmek istiyor.” diyebilir.
Diğer taraftan hiçkimseyi tanımadığınız bir ortamda, görsel anlamda ilgi çekici güzelliğinizle ön plana çıktığınız bir atmosfer içinde, sizin karşınızda kendini daha yetersiz ve kötü hisseden insanlar olabilir. Bunun nedeni sizin onlardan daha üstün olmanız değildir. Nedeni onların kendilerinde var olan bir takım artı özelliklere bakmaktansa, sizde görüp de hoşlandıkları, fakat kendilerinde olmayan özelliklerine odaklanarak hareket etmelerinden kaynaklanmaktadır.
Diğer tarfatan, İikili ilişklilerdeki kıskançlık durumuna gelecek olursak; orda da var olan duygu, karşımızdakini kaybetme korkusuyla ortaya çıkar. Hep bizden daha iyi, daha yeterli, daha başarılı, daha ……, olduklarını düşündüğümüz insanların, sevdiklerimizi elimizden alabileceği tehtidini, içimizde yaşıyor olmamızdan kaynaklanır. Halbuki unuturuz, yeryüzünde mükemmel bir canlı yoktur. Hepimizin hem olumlu, hem olumsuz, hem güzel, hem çirkin, hem şanslı, hem şansız, hem sıradan, hem de özel bir takım özelliklerimiz vardır. Hiçbirimiz, bir diğeriyle kıyaslanma ve karşılaştırılma noktasında olmamalıdır. Çünkü, doğada dahi hiç bir canlı bir diğeriyle eşit ve aynı özelliklerle yaratılmamıştır.
Kıskançlık gibi kişiyi, kendinden ve insanlardan soğutan bu duyguyu yok edebilmenin temel yolu, sahip olmadığınız eksik kalan şeylere konsantre olmaktansa, sahip olduğunuz güzel şeylere odaklanmanız yönünde olacaktır. Hiç düşündünüz mü, hep evlenmek isteyip de bekar olanlar neden evli arkadaşlarına ”Vay canına, çok şanslısın yahu.” der. Ya da tam tersi, sorumluluklardan sıkılmış ebeveyinler, bekar arkadaşlarına “ Ah hayat sana güzel.” der. Cevaplayalım, çünkü iki taraf da, karşısındakinde, sahip olduğunu değil, sahip olmayı arzuladığı şeyi görür.
Ben derim ki, siz siz olun yaşamak istediğiniz bir takım şeyleri kafanızda netleştirin, onlara sahip olmak için bir plan program yapın. Yapabiliyorsanız yapın, sahip olabiliyorsanız olun. Ama sahip olamıyorsunuz, ya da yapamıyorsunuz diye de, kendinizi kıskançlık duygusu gibi olumsuz bir duygunun içine hapsetmeyin. Çünkü emin olun ki, siz görmek isteseniz de, istemeseniz de, başkalarının sizde gıpta ederek baktığı ve sahip olmak için her gece dualar ettiği pek çok özelliğiniz vardır.
Unutmayınız ki, bu dünyada hiçbirimizin bir başka bedende, bire bir karşılığı yoktur. Hepimizin eşsiz ve tek olduğu bu dünyada, kendi hayat denilen muhteşem defterimizi oluştururken verdiğimiz çok önemli uğraşlar, emekler ve mücadeleler vardır. Dolayısıyla aslında, hepimiz birer “BULUNMAZ HİNT KUMAŞIYIZ.”.

Evlilik araştırmalarında ve çift terapilerinde, kıskançlık önemle üzerinde durulan bir konudur. Kıskançlık yakın ilişkilerde en güçlü, yaygın ve yıpratıcı duygulardan biri olarak değerlendirilir. Evlilikle ilgili problemlerin ve boşanmanın en önemli sebeplerinden biri olarak görülür. Araştırmacılar çift terapisine gelen çiftlerin üçte birinin kıskançlık sebebiyle terapiye geldiklerini bildirmektedir. Yapılan araştırmalar, kıskançlığın ilişkinin sonlanması, eşe uygulanan şiddete ve hatta cinayete varan son derece olumsuz sonuçları olabildiğini göstermektedir. Aynı zamanda araştırmalar kıskançlığın depresyon, intihar düşünceleri ve öz değerin kaybı gibi sonuçlar da doğurabileceğini bildirmektedir.Peki kıskançlık tamamen olumsuz bir duygu mudur? Yıkıcı yanına rağmen kıskançlığın kişiler ve ilişkileri üzerinde olumlu etkileri de vardır. Kıskançlığın işlevine vurgu yapan araştırmacılar, bu duygunun, kişi için değerli olan ilişkisini bir rakibe kaptırmayı önleyecek ve sevilen kişinin dikkatini kendine çekmeyi sağlayacak bir takım davranışlar yapması için kişiyi motive ettiğini vurgulamaktadır. Bu görüşe göre, kıskançlık kişiyi ilişkiye yönelik tehditlere karşı uyarır ve ilişkiyi korumak adına kişiyi bir takım davranışlarda bulunmaya teşvik eder. Aynı zamanda kıskançlık yaşayan kişiler bu duyguyla beraber eşlerine daha çekici görünmek ve ilişki bağını korumak için çaba sarf ederler.
Kıskançlık türleri

Kıskançlığın iki türü vardır. Kıskançlık üzerine çalışan araştırmacılar, kişinin ilişkideki özel olma durumuna meydan okunduğu durumlarda ortaya çıkan kıskançlığa “sosyal ilişki kıskançlığı” demektedir. Bu tür kıskançlık bir ilişkide tek ve özel olma arzusunu içerir. Eğer ilişki duygusal bir ilişkiyse, bu durum için “romantik kıskançlık” terimi kullanılır. Bu yazıda kıskançlık olarak adlandırılan terim romantik kıskançlık terimi olacaktır. Araştırmacıların “sosyal kıyaslama kıskançlığı” ya da “haset” olarak adlandırdıkları terim ise, diğer bir kişinin daha fazla başarı, avantaj, marifet ya da mülkiyete sahip olmasından dolayı, kişinin memnuniyetsizlik yaşamasıyla ortaya çıkan duyguya denmektedir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Kıskançlık ile haset farklı duygular olsalar da, bu duygular bazen eş zamanlı olarak deneyimlendiği için birbirine karıştırılabilmektedir. Var olan çekici özelliklerinden dolayı bir kişi rakip olarak görülebilir ve aynı zamanda ilişkide olunan kişiyi o kişi yüzünden kaybetme korkusu ortaya çıkabilir. Örneğin, sevgilimiz çekici bir kadına ilgi gösteriyorsa, kıskançlık ve haset duygularını bir arada yaşayabiliriz. Sevgilimiz bizim dışımızda birine ilgi gösteriyor diye kıskançlık duyabilir, aynı zamanda diğer kadının çekiciliğine haset edebiliriz.
Haset Nedir?

Çevremizde birçok alanda bizden daha iyi olan insanlar vardır. Kimi bizden daha güzeldir, kimi daha zengindir, kimi daha başarılıdır… Eğer kendimizi kıyasladığımız alan benliğimiz için önemli bir alansa, bu kıyaslama sonucunda diğerinin bizden üstün olması yüzünden kendimizi daha yetersiz görüp kötü hissedebiliriz. Bu gibi durumlarda yaşadığımız duyguya “haset” denir.
Hasedin olumlu ve olumsuz olmak üzere iki türü vardır. Olumlu türü “iyi niyetli haset”, hayranlığa daha yakın bir duygudur. Hasedi olumlu olarak deneyimlemek, diğerinin sahip olduğu şeylere sahip olmak için daha fazla çalışmayı teşvik eder. Hasedin olumsuz türü ise “kötü niyetli haset” olarak adlandırılır. Kötü niyetli haset hisseden kişi, diğer kişiyle arasındaki farkı, onun seviyesine ulaşarak değil, diğer kişiyi kendi seviyesine çekerek kapatmaya çalışır.
Kıskançlık Nedir?

Birçok kuramcı için kıskançlığın en belirgin özelliği üçlü bir ilişki içinde ortaya çıkmasıdır. Kişi, gerçekten var olan ya da hayali bir üçüncü kişiyi veya nesneyi, mevcut ilişkisine bir tehdit olarak algıladığında kıskançlık duygusu ortaya çıkar. Kıskançlık denince akla ilk olarak romantik kıskançlık gelse de, arkadaşlarla veya kardeşlerle olan ilişkilerde de benzer bir süreç kıskançlık duygularını ortaya çıkartabilir. Yani kiminle olursa olsun, kişi için önemli olan bir ilişkiyi bir rakip yüzünden kaybetmeme isteği kıskançlığı ortaya çıkartabilir.
Kıskançlık her zaman belirli bir yatkınlık ve belirli bir tetikleyici olay sonucunda ortaya çıkar. Kıskançlığa yatkınlık içinde yaşadığımız kültürden, aile geçmişimizden ve kendi kişisel deneyimlerimizden etkilenir. Tetikleyici bir olay olmadıkça kıskançlığa yatkınlığımız fark edilmez. Fakat kıskançlığa yatkınlığı çok fazla olan bir kişi için en ufak bir tetikleyici olay bile kıskançlığı ortaya çıkartabilir. Örneğin, yatkınlığı az olan biri için sevgilisinin bir başkasıyla özel paylaşımlarda bulunduğu yazışmalarını yakalamak kıskançlığı ortaya çıkartabilecekken, yatkınlığı çok olan biri için sevgilisinin yanından geçen çekici biri bile kıskançlığı ortaya çıkartabilir.
Araştırmalar genellikle kıskançlığın iki özelliği üzerine vurgu yapmaktadır. Bunlardan ilki, varolan ilişkiye dair ödüllerin kaybedilme olasılığıdır. Duygusal yakınlık, ilgi, maddi kaynak gibi ilişkiden elde edilebilecek ödüller kısıtlı olduğu için, bunların bir başkasına sunuluyor olması kişinin kendi getirilerinin azalması anlamına gelmektedir. Yeni bir kardeşin aileye gelmesiyle büyük kardeşin ebeveynlerinden aldığı ilgi ve yakınlığın azalması ya da romantik ilişkideki özel konumun bir başkasına kaptırılma ihtimali ilişkideki ödüllerin kaybedilmesi anlamına geldiği için kıskançlık ortaya çıkabilir. Kıskançlıkta rol oynayan ikinci faktör ise kişinin benliğine yönelik tehdittir. Bir rakibin varlığı kişinin kendine yönelik tanımlamalarına, öz kimliğine ya da benlik saygısına meydan okuyacağı için benlik adına bir tehdit oluşturabilir. İlişkide olduğumuz kişinin bizim dışımızda biriyle ilgilenmesi karşısında kendi çekiciliğimizi, değerimizi ya da sevilirliğimizi sorgulayabiliriz.
Patolojik kıskançlık


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Kıskançlık çoğu durumda yaşanılması doğal olan ve evrensel bir duygu olarak değerlendirilse de kıskançlığın çok uçlarda yaşandığı durumlarda kıskançlık “patolojik” olarak değerlendirilir. Patolojik kıskançlık yaşayan kişiler eşlerinin kendilerini aldatıyor olduklarına yönelik hayali inançlara sahiptir. Kıskançlığı bu şekilde yaşayan kişiler yoğun olarak olumsuz duygular yaşamakta ve eşlerini gözetlemeye yönelik güçlü bir arzu hissetmektedir.
Eğer sizin için de kıskançlık ya da haset hem ilişkilerinizi hem de psikolojik sağlığınızı etkileyen bir sorunsa, bu duyguların ortaya çıkmasının altındaki etkenleri ve tetikleyicileri tespit etmek ve hangi ihtiyacınız karşılanmadığında bu duyguları hissettiğinizi fark etmek bu duygularla başa çıkabilmeniz için oldukça önemlidir. Bu sorun bireysel olarak ya da çift olarak üstesinden gelemediğiniz bir konu halini aldıysa, psikolojik destek almak yaşadığınız sorunla başa çıkabilmeniz için size yardımcı olabilir.








Cenâb-ı Hak her insanı değişik mizaçlar, farklı kaabiliyetlerde; birini, diğerine göre daha farklı meziyetlerle yaratmış. Bu bir takdir işidir. İnsan ise, kendisine lütfedilen ne ise onunla işler, onunla yapar, onunla yaşar. Bu gayretin neticesi muvaffakiyet de olabilir, akamet de…
İnsanın vazifesi, gayret etmek; tevfik ise, Allah’tan (cc).
Buna rağmen nefis boş durmaz, eneleri gıcıklar, dürter durur insanı; “Bak” o senden daha üstün, daha maharetli, daha cesaretli” ve sair desiselerle zihnini kurcalar, onu, moral zafiyetine uğratır. Muhatabı, olaylara hakkaniyet penceresinden iman gözüyle ve hakikat dürbünüyle bakamazsa, durum berbat! Gördükleri, hâletine yük olur.
İşte, buna sebep olan illet, kıskançlıktır. Diğer bir adı da hased olan bu hastalığın şiddeti Kur’ân-ı Kerîm’de, “Kıskandığı vakit kıskanç kişilerinin şerrinden sabahın Rabbine sığınırım”1 âyetiyle ifadesini buluyor.
Bir mü’min, başkalarına bahşedilen, ama kendisine verilmeyen lütuflara göz dikerek yakınmalarla kendini mahveden, içini kemiren kin, kıskançlık, çekememezlik ve intikam gibi yıkıcı duygulara kapılmaması; komplekse girmemesi; Allah’ın adaletinden ve her şeyi kulları arasında lâyık olduğu biçimde dağıttığından emin olması gerekir.
Kıskançlık duygusunun müsbet mânâda veriliş gayesi ise, eşlerin birbirlerinin iffetini korumaları; onları, kötü niyetli kimselerin kem gözlerinden, bed davranışlarından esirgemeleri; evlilik müessesesinin gereği olan karşılıklı aidiyet kavramının hukukunu el üstünde tutmaları gibi hususlardır.
Peygamber Efendimiz (asm); “Kıskançlığın iki çeşidi vardır” buyurduktan sonra, müsbet cihetini, “Birincisi güzel olanıdır ki, insan onunla aile efradını ıslâh ederek onların kötü yollara düşmelerine engel olur” sözüyle nazara veriyor; menfi cihetine ise, “İkincisi de kötü olanıdır ki bu, sahibini Cehenneme götürür”2 buyuruyor.
Kıskanmak, çekememek, başkasında olan sağlık, zenginlik ve benzeri nimetlerden dolayı rahatsız olarak o kişiden o nimetin gitmesini istemek, kalpte gizlenen ve insanı kötülüklere sürükleyen ahlâk dışı tabiatlardan, hastalıklardan birisidir.
Risale-i Nur’, kıskançlığı, enaniyetin en tehlikeli boyutu3 olarak tarif etmektedir.
11. YY. Başlarında, Karahanlı Devleti zamanında yaşamış bir Türkî âlim ve düşünür olan Yusuf Has Hacib ise; “Başkasını kıskanma (hased etme), çok fazla yiyip içme; bu iki şeyi yapan insanın başı dertten kurtulmaz”4 ikazında bulunuyor.
En çok tanıdık ve akrabalar arasında kendini gösteren bu illet, bilgisizlik ve tamahkârlığın insan ruhunda mayalanmasından, mezc olmasından doğar.
Velhasıl:
“Mü’min gıbta; münâfık haset eder” sözü bu iki durumun farkını ve bulunduğu insanın vasfını apaçık ortaya koymaktadır.

__________________
Eğer "dokuz" CanLı oLsaydın biLe En fazLa "sekiz" kez kaçabiLirdin öLümden..
BiLki "
yedi" düveLe suLtan oLsan dahi Yerin "aLtı" mekan oLacak sana
En fazLa "beş" metre kumaş götürebileceksin Kapatacaksın "dört" açsanda gözünü..
Bu dünya "
üç" günLük dünya , AzraiLin yanında "iki" kat oLup yaLvarsanda nafiLe
ELbet "
bir" gün öLeceksin İşte o gün herşey "sıfır"dan başLayacak..!
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet