aaaahh! yanıyorum hamdi abi! berberim.. eski berberim...
yine ayarlayamadı bu i*ne evladı suyun sıcaklığını. "talip çok sıcak oldu bu, biraz da soğuk tarafını aç musluğun" dememe izin vermiyor bu pç. ne zaman kendisini uyarmaya kalksam suratıma suratıma çalıyor suyu. "talipçoksububub... talibobuobo... talip boğuluyorumıhıhıkık" gibi manasız sözler dışında kelime çıkmıyor ağzımdan. kafamı lavabonun giderine giderine ittiriyor, daha önce hiçbir lavabonun mermerini bu kadar yakından inceleme fırsatı bulamamıştım. fakat bu muz kokusu? muzlu şampuan mı? hayır. herif resmen kafatasımda muzlu puding pişiriyor. yanıyorum habibim. yanıyorum laaan.
tut ellerimden hambi abi. ve nolur, hiç, ama hiç bırakma...
yeşil berber önlüğünü giydiriyor şu an bana talip. nasıl da yakışır bana o yeşil, bilirsin, gözlerimin elası nasıl da yeşile çalar... fakat o da nesi? sımsıkı bağlıyor önlüğü boynumdan ve dizlerimin üstünde topluyor. giydiğim sanki bir berber önlüğü değil de, adeta bir fistan, bir basma, bir eteklik gibi. "nasıl istersin abi? ha? ne şekil istersin?
" diye imalı imalı sorular yönlendirirken, bir yandan da saçlarımı okşuyor, kulaklarımla oynuyor, enseme üfürüyor. ulan saç tıraşına mı geldik, talip'in fantezilerine alet olmaya mı, anlamadım ki? saç tıraşı başladığından beri dayıyor zaten, üstüme abanıyor. ne dirsek bıraktı ne bişey. herif resmen baldırımda kerkiniyor yahu.
kokunu bile özledim hamdi abi. hamdi'm. hamdullah'ım...