Yollar
Artık sana varan yolların kemikleri kırıldı
Bu ağustos ayının gözyaşları da yakıyor tenimi
“Sen gitmemeliydin!” demek çok saçma!
Sen giderken beni de götürmeliydin…
Bir anlamı olmalıydı gidişinin
Ve ben dostlarıma “o bundan dolayı gitti”
Demeliydim. Ama diyemedim.
Koca bir hiç gibi/ beni, bana bıraktın…
Şimdi sana ait bir söz aramaktayım içimde:
…ki aklıma ilk gelen ayakların
Çünkü ben artık en çok ayaklarından korkuyorum
Ne olurdu bir kez de bana dönselerdi yüzlerini
Topuklarında güzel lakin ben hiç başparmağını göremedim…
Söylenebilecek tüm dilde “elveda” diyebildik neredeyse
Bir “hoş geldin” demeleri bırak.
“gel” demelere bile kanacak kadar çocuk akıllıyım
Bir park düşün ki salıncaktan mahrum
Sorun değil-o parkta çocuklar yine eğlenir
Ama ya çocuklar yoksa o park ne işe yarar ki…
Sonbahar da yaklaşıyor buralara, yapraklar korkuyor
İçimde paramparça bir aşk üşüyor haliyle
Düşüyor okşadığın saçlarım teker teker başımdan
Ve koca bir bağ bozumu vücudumdan geçiyor.
“hadi durdur!” hadi bir yankı gırtlağından
Ölmek en kolayı bugünlerde, kaybetmek, yitirilmek
Lakin sevgilim mutluluk çok ayıp bize-üzerine konuşmadıkça aşkın!
Emre ONBEY ( sizden biri/belki sen) |