Kement
Solumda ki yumruk, boğazımda ki düğüm
gözlerimden akmaya hazır yaşsın
senden evvel bilmezdim gamı kederi
fakat aşk işte...
gamına da razı etti kederine de çilene de...
içimce yanmaktı Kerbela'nın adı
hazırım bu sesi rahmet vuruşları ile
etlerimden sıyırmaya...
bizi kıvıl kıvıl beklerken gece
bu yürek
yoksun kalan gürbüz ölümler
budaklandıkça yeniden
fışkıran bu
sensizlik..
ve
bu sessizlik
hatta bir zaman heves ettiğim
Adem ile Havva seyri
yetmiyordu ..
..
yetmiyordu bu yanış..
..
..
ve
''boynumda bir kement !
sus dedi hâmân ...
ah firavun ehli toprak!
bu gidiş neyin esiri...
söyle bana bu neyin sızısı.''
..
..
az kaldı bükeceksin kalemin boynunu
Sultan şiirleri kıracaksın dedi
kıracaksın
bir kervanın önünde eğilen Spartacus'u dizlerinden
zerre kadim boncuk taneleri düşecek..
düşecek dedi Sultan Aziz!
koşturacaksın
bir kubbenin önünde kırılan minare gibi.
koşacaksın maveradan
toz bulutları o zaman bahiraya yol bulacak dedi
az kaldı muştusu yükselecek bir minareden nasılsa
g e l e c e k s i n
nasılsa!...
..
Belma KARACA.
__________________ Raki içen kadın yurtta sulhtur ağdalı değil nağmeli sever.. |