Özellikle Osmanlı Dönemi’nde Türklerin kullanımıyla özdeşleşen, dönem dizileri ve filmlerinde sıklıkla karşımıza çıkan fesin bir şapkadan daha öte işlevleri olduğunu tahmin etmek pek zor olmasa gerek.
Osmanlı’da hemen hemen herkesin kullandığı, deyim yerindeyse
halk arasında bir köprü bile kuran ve maneviyat da içeren fesin; ortaya çıkışı, Türklere ulaşması, alışma süreci ve kaldırılmasına kadar ilerleyen süreci sizlerle beraber inceleyeceğiz.
Gelin şimdi hep beraber fesin pek fazla bilinmeyen özelliklerine ve
tuhaf hikâyesine bir göz atalım.
Bir dönem insanların başından düşürmediği fes, aslında sadece bir şehrin adı Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.Fes şehri
Osmanlı’ya yaklaşık 1825’li yıllarda gelen fese, ilk kez
Fas’ın Fes şehrinde üretildiği için fes adı verildi. Farklı dillerdeki kullanımından ötürü fese “fez” ya da fés diyen toplumlar olsa da genel olarak dünyada fes olarak bilinir.
Yeni ve modern ordunun, yeni ve modern bir teçhizata ihtiyacı vardı. Fes de bu ihtiyaç için adeta biçilmiş bir kaftandı Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.Asakir-i Mansure-i Muhammedîye
Osmanlı’ya 463 yıl boyunca büyük hizmetler veren
Yeniçeri Ocağı, ömrünün son yıllarında devletin çıkarlarını düşünmeyen davranışları sebebiyle Vaka-i Hayriye (hayırlı olay) ile beraber 1826’da II. Mahmud tarafından kaldırıldı.
Yeniçeri Ocağı yerine, yeni ve modern bir ordu fikriyle
Asakir-i Mansure-i Muhammedîye ordusu kuruldu. Tıpkı Yeniçeriler gibi bu ordunun da bir kılık kıyafet kültürü olmalıydı ve bu eksiklik de Kaptan-ı Derya Koca Hüsrev Paşa’nın Fas/Tunus seferinden dönüşünde beraberinde getirdiği fesler ile tamamlandı.
Genç Osman Dönemi’nde de bir şapka devrimi denendi fakat halk tarafından dini gerekçelerle kabul görmedi Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.II. (Genç) Osman
Osmanlı’da yenilikçi padişah deyince akla gelen ilk isimlerden olan II. (Genç) Osman, tahtta kaldığı süre boyunca Avrupai tarzda giyindi. Bilim ve ilim insanları ile diğer yöneticiler de II. Osman’a riayet etse de halk özellikle de
namaz esnasında siperli şapkaların sorun çıkarması sebebiyle bu yenilikleri benimseyemedi.
Gelgelelim II. Mahmud Dönemi’nde ordunun fes takmasından sonra yazılan ferman ile neredeyse herkesin fes kullanması zorunlu oldu. Yazılan ferman ile sadece
din alimleri ve din adamlarının sarık takmasına izin verilmişti
Halk, başta fes için isyan etse de namazda sorun çıkarmamasından ötürü kısa sürede benimsendi Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Daha önceki ıslahatlarda namaz esnasında
alnın secdeye değmesini engellediği için reddedilen şapka ıslahatı, bu defa fesin namaza uygun olmasından ötürü halkta karşılık buldu fakat bu süreç bile sancılı bir süreçti. Sürecin sancılı olmasının altında bu ıslahatın dine yine uygun olmadığı gerekçesi yatıyordu. Neyse ki büyük çoğunluk fesi kabul etti ve gündelik yaşamda fes kullanılır oldu.
Fes bir yandan birlik ve beraberlik sağlarken bir yandan da insanları ötekileştirdi Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Fesin yeni orduda kullanılması haricinde ferman çıkarılıp herkesin kullanması şart olsa da gelişmeler pek de istendiği gibi devam etmedi. Bazı kesimlerin fesi din dışı olarak yorumlayıp kullanmayı reddettiğinden bahsetmiştik. Fesi reddeden kesimler genelde kırsal kesim olduğu için
fesli ve sarıklı adı altında iki sınıf oluştu. Bu düreçte kırsal kesim “sarıklı” olarak anılmaya başlandı.
İlk başlarda yöneticiler haricinde herkes aynı fesleri kullanırken; daha sonralarda tercih edilen fes modeli ve rengine göre insanların
mesleği, memleketi ve inancı gibi etkenler öne çıkar oldu. Bu da fesin temelinde yatan birleştirici gücün azalmasına sebep oldu.
Fes zamanla o kadar çok mühim bir meseleye dönüştü ki Fes Bakanlığı bile kuruldu Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.Feshane-i Amire
Fes kullanımının mecburi kılınması üzerine ciddi bir fes ihtiyacı oluşmuştu. Görülen lüzum üzerine fesin nerede ve nasıl kullanacağına, kimin hangi renk ve model tercih etmesi gerektiğine ve halkın fes ihtiyacına üretim ile cevap vermek için
Fes Bakanlığı bile kuruldu.
Fes Bakanlığı’nın ilk işi, ciddi bir fes üretme merkezi kurmaktı ve bu ihtiyaç da günümüzde İstanbul’un Eyüpsultan ilçesine bağlı Feshane semtine de adını veren yerde
Feshane-i Amire kurularak giderildi. Daha sonra Anadolu’nun çeşitli yerlerinde de fes üretim yerleri açıldı.
Fes deyip geçmeyin, her fesin kendi içinde anlam ve önemi var Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Kırmızı çuha ve kızılcıktan rengini alan, genelde merinos koyununun tüyü ve keçeden üretilen fesin pek çok modeli ve rengi bulunuyordu.
Bu modeller içerisinde adı en çok ön plana çıkanlar ise arabi, sıfır numara,
yâr tekmesi, kuş yuvası, ayıp kapayan,
kel örten, limon kabuğu, saksı dibi, yandım Allah, horoz ibiği, tabla fes ve zuhaf modelleriydi.
Model isimleri genelde
fiziki görünümden ötürü koyulan isimlerdi. Örneğin kel örten modeli, saçı olmayan kişilerin kafasını tamamen kapattığı için kel örten adını almıştı.
Genç kızların en çok beğendiği model de var, ağır ağabeylerin tercihi de... Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Nasıl ki günümüzde kravat,
daha resmî görünmenin püf noktasıysa, geçmişte de fes aynı görevi görüyordu. Hatta geçmiş kaynaklar, fesin püskülsüz olmasının günümüzde kravatsız gezmeye benzediğini söyler. Yani fes kadar, fesin püskülü de büyük önem taşımaktadır.
Püskülün öne doğru atılması,
serseri ve ağır ağabey takılan kişilerin tercihiydi. Toplum tarafından en hoş karşılanan püskül, fesin arka tarafında bulunan ve uzunluğu enseye kadar olan püsküldü. Genç kızlar ise en çok sağa sola sallanan püsküllü delikanlılardan hoşlanırdı.
Bana fesini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim desek yeridir Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Osmanlı’da insanların taktığı fes, kişiyi ele veren feslerdendi. Örneğin halk,
kızılcık rengi fes kullanırken; hafiyeler narçiçeği rengi fes kullanırdı. Her padişahın kendine özgü bir fes modeli vardı ve modellere padişahların isimleri verilirdi. Askerlerin feslerinde çeşitli semboller de bulunurdu.
Arnavut kökenli kişiler
beyaz renk fes kullanırken; II. Dünya Savaşı’nda Bosna’da Nazi destekçileri SS logolu fesler kullanıyordu. Birleşik Krallık ordusuna hizmet eden siyahiler ise siyah fes takarlardı. Pakistan’da 1960’lı yıllara kadar yeşil fes kullanılırken; Hindistanlı politikacı Mahmood Ali ise normal feslere oranla daha uzun ve püskülsüz bir fes kullanırdı.
Yaklaşık 100 yıl önce terk ettiğimiz fesin Osmanlı’daki ömrü de 100 yıl kadardı Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. - Endonezya'nın günümüzdeki Devlet Başkanı Joko Widodo ve komedyen Tommy Cooper
TBMM’nin 25 Kasım 1925’te çıkardığı kânun ile 100 yıl süren uygulama terk edilirken bugün 2022 yılında bu kânunun 97. yılını yaşıyoruz. Nasıl ki fes zorunluluğu geldiğinde bu karara karşı çıkan bir kitle olduysa halk eşitliği ve modernleşme inkılapları arasında fesin kaldırılması da bazı gruplar tarafından hoş karşılanmamış ve Millî Mücadele’nin elde ettiği zafer; fes ve din elden gidiyor yaftaları adı altında özellikle de
İngiliz ajanlarının halkı kışkırtması ile baltalanmak istenmişti.
Batı devletlerinin mizah organlarında bugün halen
tembellik ve avanta yaşam olarak lanse edilen fes, Birleşik Krallık kökenli ünlü komedyen Tommy Cooper tarafından daha komik olmak için kullanılırdı. Günümüzde Fas, Endonezya ve Nijerya gibi çeşitli İslam devletlerinin başkanları, resmî olarak fes kullanmaya devam etmektedir.
Alıntıdır.