Tekil Mesaj gösterimi
Alt 24 Mart 2023, 05:01   #1
Çevrimdışı
Jkl
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
SELAMÜN ALEYKÜM HAYIRLI SAHURLAR, OSMANLI SAHUR HİKAYELERİ




TUHAF RAMAZAN HOŞAFI

II. Mahmud döneminde iki defa şeyhülislamlık makamına gelen Dürrizade Seyyid Abdullah Efendi¸ İstanbul'un sayılı zenginlerindendi. Üsküdar Doğancılarda inşa ettirdiği¸ Paşa Kapısı diye anılan saray yavrusu muhteşem konakta yaşamaktaydı.

Sultan Mahmud¸ bir yaz günü Ramazan akşamında¸ şeyhülislamın konağına adeta bir iftar baskını düzenledi. Yanında bakanları¸ önde gelen devlet adamları ve hizmetine bakanların oluşturduğu hatırı sayılır bir kalabalık vardı.
Haber vermeksizin gerçekleştirdiği ziyaretle Dürrizade'ye sürpriz yapmak istedi. Tabii¸ o anda konak halkını tarif edilemez bir panik havası sardı.

Etekleri tutuşarak efendisi şeyhülislam hazretlerine koşan kâhya¸ ellerini iki yana açarak şöyle sordu:

– Ne yapacağız şimdi?
Ama Dürrizade hiç telaş göstermedi. Ev halkına ayrılan yemekler misafirlere verilecek¸ kendi yemeği de padişaha takdim edilecekti.
Neticede¸ bütün olumsuz şartlara rağmen her şeyiyle dört dörtlük bir sofra kuruldu. Sultan Mahmud hizmetkârı çağırtarak tebrik etti.

– Yemekler gerçekten nefis olmuş. Sadece bir şey dışında. O da¸ şu billur kâse içindeki hoşaf biraz ılık olmuş¸ dedi.
Kâhya ya da o zamanki ismiyle Kethuda¸ padişahın bu küçük eleştirisi üzerine¸ elleri göbeğinde bağlı¸ başı hafifçe eğik bir vaziyette cevap verdi:

– Biraz karıştırılınca kendiliğinden soğur efendimiz.
Padişah¸ işte o zaman işin farkına vardı. Ve dile getirdiği tek kusurun da geçersiz olduğunu gördü. Çünkü billur zannettiği hoşaf kabı¸ içi oyularak kâse süsü verilmiş bir buz kalıbıydı.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet bizimmekan