Konu: Kinayet
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05 Mayıs 2023, 23:05   #75
Çevrimdışı
Schmiss
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Tanıyorum, Kinsin Sen! (Sû-i Zan'a Giriş)




Kendimi bildim bileli bu tuvaletteyim. Pislik temizliyorum. İmsak vaktine yarım saat önce açıyorum, yatsı namazından sonra kapatıyorum. Camiye çok yakın. Bir kere zorla babam Kur'an kursuna yolladı, mesafeyi oradan biliyorum. Dindar değilim, hiç de olmadım. Bir keresinde Yakub hoca, (Cami imamı) sırf ona gülüyorum diye tokat atmıştı bana. O günden beri gitmiyorum. Bugün öldü, cenazesine katıldım, başka bir imam “Hakkınızı helal ediyor musunuz?” diye sordu üç kere, üçünde de helal ettim. Sırf mahşerde karşılaşmayalım diye.

Hazır mahşer demişken...

Çekmecede çakmağımı buldum da, o yüzden aklıma Baturay geldi. Günahını aldım bugün, ama bu vesileyle de sigara içmedim. Bir nevi sevaba girdi sayılır. İnşallah o beni duyar da hakkını helal etmez. Sevmediğimden değil ha, mahşerde bulamazsam diye çok korkuyorum. Kocaman yer, kim kime dumduma.

Boktan bir yerdeyim demiştim ya, ya da tuvalet, neyse işte. İnsanın içi dışı bir olduğunu pislik temizlerken anladım. Burada başıma gelen tek güzel şey, frekansını zor tutturduğum radyoda çalan Neşet Ertaş'ın “Ah yakan dünya” türküsüydü. Onun da yarısını önümde durup adres soran tır şoförü yüzünden dinleyemedim zaten. Hayat işte.

Hazır tır demişken...

Baturay, hiç otobüse binmezdi. Evi ile okul arasında yaklaşık üç kilometre yol vardı ama o hep yürürdü. Çarşıda buluşmak için sözleşirdik, gene yürürdü. Hep yürürdü. Bizim burada Ahmet Vefik Paşa tiyatrosu var. Tiyatronun karşısında da kocaman Atatürk heykeli... Bakışları o yeri gösterir. Bunu aramızda ilk fark eden Baturay'dı. Çünkü Baturay, kafası güzelken o heykele bakıp, “Atatürk, resmen buraya gelin diyor lan” demişti ve sonra da dönüp şöyle eklemişti; “Ata'mın baktığı yerde buluşalım.” o günden sonra hep orada buluştuk. Bazen Baturay'ı orada sızarken bulurduk. Bir Songül'ü severdi, bir de Galatasaray'ı. Ama ne Songül'ü Galatasaray gibi severdi, ne de Galatasaray'ı Songül gibi. Zaten uyuşturucuya da yedinci sınıfta başlamıştı. Songül'ü unutmak için. Ya da Ersin'in elini tutmasını unutmak için. Ama muhakkak unutmak için.

Bally çekerken, “Niye yürüyorum biliyor musun?” diye sormuştu. Daha cevap bile vermeden “Çünkü” demişti, “bir gün böyle yolda yürürken lüks bir araba yanımda duracak, içinden çok zengin, zengin olduğu kadar yaşlı ve çirkin götleğin teki çıkıp hayatımı değiştirecek gibi iğrenç bir umudum var. Belki saçma ama cidden en büyük umudum bu. Zenginler zor ölür biliyorum, i yüzden tedavisi imkânsız olan bir ****** çocuğunun dünyadaki son çılgınlığı olma hayalim var anlayacağın. O yüzden yürüyorum.” Ben de içimden, “Zenginler, imkansıza inanmaz” ardından da dışımdan “Zengin olup beni unutma ha” demiştim. Sonraları ben de yürüdüm. Hep yürüdüm. Hâlâ da yürüyorum.

Neden mi?

Çünkü o konuşmadan yaklaşık 17 ay sonra bir tırın altında kalmıştı Baturay. Hayali gerçekleşemeden öldü gitti. Ben devraldım görevi. Çünkü düşündüm de, benim de bu dünyada başıma gelmesini bekleyecek daha iyi bir umudum yoktu.

Hazır umut demişken...

Songül'ün düğünü varmış üç ay sonra. Varmış, diyorum çünkü davetiyesi gelmiş. Sene mevlidine gitmeden önce eve uğramıştım, o arada gördüm. İşin tuhafı ne biliyor musunuz? Gözlerim sadece “Ersin & Songül” ibaresini aradı istemsizce, fakat yazmıyordu. Yoksa içer içer gidip düğünlerini basar “Bie gün dâhi olsa yasını tutun ****** çocukları” derdim. Olmadı. Çünkü Baturay'ın öldüğünü de Songül'den öğrenmiştim. Belki ikisi de vicdan yapar diye düşündüm. Çünkü Ersin, bile bile Songül'e takılmıştı. On bir yaşından beri de başkasını sevmemişti Baturay. Nasıl sevsin ki? “O gün Baturay'a vuran tır şoförü, Songül'den daha vicdanlıymış, sanki gerçeği biliyormuş gibi onu aramış” demiştim, tabii gerçeği sonra öğrenmiştim.

Bizim Baturay, hiç telefon şifresi koymazdı. Gerçi numara da kaydetmezdi. Çünkü ezbere bilirdi herkesi. Bir tek Songül'ü kaydetmiş, hem de “Acil” diye. Çünkü onu unutmaya çalışırken aklında tutamazdı. Haklı da. Kazadan sonra aramışlar Songül'ü, o da beni aradı, baya saydı sövdü. Hiç sesimi çıkarmadım. Diyeceğini deyip kapattı yüzüme zaten. Sonra aradım Batu'yu, öldü dediler. Sonra da gömdük işte...

Ben mi?

Cenazeden beri yürüyorum. Kime sorsam çakmak yok. İçimden “Hepiniz mı Yeşilay'cı oldunuz?” diyorum. “Ulan Baturay, ölmenin sırası mıydı, çakmağım sende kaldı...” diye hayıflanırken yine bu boktan yere geldim, ya da tuvalet, neyse işte.

Hazır Baturay demişken...

Demin paspas atarken aklıma takıldı moruk, şimdi bu Songül, harbi nasıl unutacak lan Baturay'ı? Neyse ya, her tarafı bok götürüyor zaten, az laf, çok iş. Müşteri gelmeden temizleyeyim şurayı. Ulan Sami, temizlemekle biter mi dünyanın boku?

Hazır sürekli “Bok” demişken... Nasılsınız?

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları tatlim sohbet Mobil Chat