Çevrimiçi

Bir baba, evladının banka hesaplarını ancak bir ders verme, yapmasını istemediği şeylerden engelleme, baba olanın kendisi olduğunu hatırlatma gibi sebeplerle dondurur.

Dünya yakın tarihlere kadar altın ve gümüş ile alışveriş yapıyordu. Her şeyi bunlarla alıp satıyordu. Sonra bir adam çıktı dedi ki bunları taşımak zor ve riskli. Eşkıyalar sorun çıkarıyor. Gelin ben dünyanın her yerinde muhafızlı kaleler yapayım, siz altınlarınızı bana verin, ben size alışveriş için bir evrak vereyim ve onunla alışveriş yapın. Benim evrakım her yerde geçerli olacak ve taşıması kolay olacak. Para...

Altından paraya geçişin, isim ve ülke ismi kullanılmadan hikayesi böyleydi. Şuan cebimizdeki bir kuruşun bile altın olarak karşılığı o ülkede. Ve Rusya, Türkiye, Hindistan gibi ülkeler başta olmak üzere evrak karşılığı tutulan altınlarını almak için nice ülkeler nice savaşlar veriyor.

Sonra aynı şeytani zihniyet insanları daha da bağımlı hale getirebilmek adına, insanları daha kolay yönetebilmek adına, dizginleri tamamen ele alabilmek için yine "kolaylık' bahanesiyle para evrağından elektronik kart evrağına geçişi teşvik etti.

Evet baktığın zaman kolay ve kullanılabilir. Fakat sistem sana ait değilse gem ve dizginlerini istedikleri gibi oynatırlar. Yani bağımlı hale gelirsin. Köle olmuş olursun. En ufak bir siyasi krizde bu gibi kozlarla sana ayar verirler, hizaya getirirler. Ülkedeki Troy girişimi bu yönde atılmış güzel bir adım ama yine onların sistemini kullandığın sürece tek başına zaten işe yaramıyor. Komplike bir sistem kurmalı. Aslında savunma sanayide harikalar yaratan bir mühendis aklımız var. Aynı akıl Türkiye'ye bu sistemi kurabilir. Bu üç günde olacak iş değil ama 20 sene de sürmez. Keşke sesimiz duyulsa...