Evvela şunu en baştan belirteyim. sanatçılar hiç bir konuda, kimseyi dinleyip fikir beyan etmek veya taraf olmak zorunda değildir.
veyahut herhangi bir sanatçıyı sevmek, desteklemek zorunda değildir, eleştirmek ve boykot etmekte herkesin hakkıdır.
ne yapalım mesela ? insanları istemediği konserlere, oyunlara, filmlere zorla götürüp, zorla dizi mi izleteceğiz televizyonlarda.
daha derine inersek bkz: muhafazakarlar, uyumu ve sürekliliği önemseme, değişime şüpheyle yaklaşma ve yeniliği sevmeme eğilimindedir.
sanatçılar, çığır,vizyon açanlardır. bu sebeple de liberal olma eğilimindedir. kutunun dışından olaylara bakabilmeli, değişimi kucaklayabilmeli, statükoyu aşabilmeli, gelenekle bağları koparabilmeli, risk almaya istekli olmalı, bunu yapmak için akıntıya karşı yüzebilmeli, denenmiş ve doğru olanı çok geride bırakabilmelidirler. duygusal tepkilerini de ahlak ve empati ekseni içerisinde göstermeleri gerekir.
sanatçılardan her daim muhalif olmaları, o kutunun dışından bakmaları ve korku duvarını aşmaları beklenir. sanat iletişimdir; farklı kültürlerden ve farklı zamanlardan insanların görseller, sesler ve hikayeler aracılığıyla birbirleriyle iletişim kurmasını sağlar. sanat sıklıkla toplumsal değişim için bir araç olmuştur. müzik, film veya edebiyat duyguları ateşleyebilir.
eğer bir sanatçı, etrafında olup bitene rağmen sesini çıkarmıyorsa, öncelikle neden sanat yaptığı üzerine düşünmelidir. sanat, yalnızca güzelliği sunmak ya da eğlendirmek için midir yoksa gerçeği, ne kadar rahatsız edici olursa olsun dile getirmek için mi?
bunu, toplumun onlara değil, kendi kendilerine sormaları gereken bir sual olduğunu bile gözden kaçırmışlar mı yoksa?
bir sanatçının suskunluğu, korkunun ya da konfor alanına sıkışmışlığın bir sonucu olabilir ama bu, sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. çünkü sanat, sadece sanatçının değil, bir toplumun ruhudur. ve bir toplumun ruhu sustuğunda, geriye pek bir şey kalamayacak demektir.