Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| SATÜRN/ NEPTÜN Kavuşumu KOÇ
SATURN NEPTÜN Bu açı mayıs-ağustos 2025 ile şubat mart 2026 arasında geçerli olacaktır
Yaşamın Mutsuz Düşmanı ve Cisimleşmiş Korku
Zayıflık, Korku, Fobi. Sınırlar koymakta zorluk çeker, dolayısıyla başka insanların beklentileri veya açıklanamayan fenomenler yüzünden kolaylıkla bunalır. Ayağının altında sağlam bir zemin bulamaz. Güvenlik vaat eden her şey er veya geç yok olur. En sağlam yapılar bile dağılır. Aksi durumda (Satürn çok güçlü olursa), her şeyi kontrol altına aldığı izlenimini veren aşırı bir katılaşma gösterir. Dıştan ne kadar sert olursa, izah edilemez, korku ve fobileri onu o kadar zayıflatır.
Sınırlan aşmak. Sorumluluktan kaçmak. Kontrolü kaybetmekten korkmak. Otoritenin idealleştirilmesi. Otoritenin temelini oymak. Arınma ve rafine olma dersleri. Suçluluk ve tazmin. Satürn Neptün ile kavuşum
Bu açı en iyi şekilde kullanıldığında, Satürn ve Neptün'ün birleşimi ideallere ve kişisel hayallere yapı ve biçim uygulama yeteneği verir. Yol boyunca, kendi yanılsamalarınıza eleştirel bir gözle bakmanız ve yanlış izlenimleri gerçeklikten ayırmanız istenecek. Bu yön genellikle idealist ve maddi benliğiniz arasındaki savaşta güvensizliğin ve tatminsizliğin üstesinden gelinmesi gerektiğini gösterir. Her zaman kişisel fedakârlıklar yapmaya hazırsınız, ancak bazen kendi zemininizde durmanız daha iyi olacakken başkalarının ihtiyaçlarına teslim olmakta çok hızlı olabilirsiniz.
Satürn Neptün kavuşumu her 36,4 yılda bir meydana gelen önemli bir gezegensel görünümdür. Eylül 1952 ile Ekim 1953 arasında doğan yaşlı insanlarda bu problemli yön vardır. Aralık 1988 ile Ocak 1990 arasında doğan genç insanlar da öyle. Bir sonraki kavuşum 2026'da.
Bu açıklama sıradan bir kavuşum için yapılmıştır. ancak EPHEMERIS üstünden koç burcunun ilk 10 derecesindeki bir kavuşum için araştırma yaptığımızda karşımıza 2 tarih çıkıyor
555
1703
Yapay zeka GROK tan bu tarihleri arattım
sonuçlar aşağıdadır 555 yılı, geç antik çağın önemli bir dönemi olup, Anadolu ve dünyada kültürel, dini ve fikri alanlarda çeşitli gelişmeler yaşanmıştır. Aşağıda bu alanlardaki başlıca olaylar ve bağlamlar özetlenmiştir:
Anadolu'da (Doğu Roma/Bizans İmparatorluğu Bağlamında) Kültürel Alanda: Ayasofya’nın Yeniden İnşası: 532’deki Nika İsyanı’nda hasar gören Ayasofya, İmparator Justinianus döneminde yeniden inşa edilmekteydi. 555 yılı, bu büyük projenin tamamlanmasına yakın bir dönemdi (537’de tamamlanmış, ancak etkileri devam ediyordu). Ayasofya, Bizans sanatı ve mimarisinin sembolü haline geldi. Eğitim ve Felsefe: Konstantinopolis’te, klasik Yunan ve Roma eserlerinin kopyalanması ve korunması devam ediyordu. Ancak, 529’da Atina’daki Platonik Akademi’nin kapatılmasıyla, felsefi çalışmalar Anadolu’daki kilise merkezli okullara kaymıştı. Dini Alanda: Hristiyanlığın Konsolidasyonu: Justinianus, Ortodoks Hristiyanlığı güçlendirmek için yoğun çaba sarf ediyordu. 553’te düzenlenen İkinci Konstantinopolis Konsili’nin (Beşinci Ekümenik Konsil) etkileri 555’te hala hissediliyordu. Bu konsil, Monofizit ve Nestorian tartışmalarını çözmeye çalışmış, Üç Bölüm (Three Chapters) meselesini ele alarak teolojik birlik sağlamayı hedeflemişti. Paganizmin Azalması: Justinianus’un pagan tapınaklarını kapatma ve Hristiyanlığı zorla yayma politikaları, Anadolu’daki yerel pagan geleneklerini büyük ölçüde zayıflatmıştı. Fikri Alanda: Hukuk ve Codex Justinianus: Justinianus’un hukuk reformları (Corpus Juris Civilis) 534’te tamamlanmış, ancak 555’te bu yasaların uygulanması ve yorumlanması devam ediyordu. Bu, Roma hukukunun Hristiyan değerleriyle birleştiği bir fikri dönüşüm dönemiydi. Teolojik Yazılar: Prokopius gibi tarihçiler ve Cassiodorus gibi düşünürlerin eserleri, Bizans entelektüel hayatını şekillendiriyordu. Prokopius’un gizli eseri Anekdota, Justinianus yönetimine eleştiriler içeriyordu. Dünyada
Kültürel Alanda: Batı Avrupa: Gotik krallıklar (Ostrogotlar ve Vizigotlar) altında, Roma kültürel mirası Hristiyanlıkla harmanlanıyordu. İtalya’da Ostrogot kralı Totila, Bizans’a karşı mücadele ederken, Roma şehir kültürü geriliyordu. Çin: Kuzey ve Güney Hanedanları döneminde, Budist sanatı ve mimarisi (örneğin, Yungang Mağaraları) gelişiyordu. Konfüçyüsçü ve Taoist düşünce, Budizm ile rekabet halindeydi.
Hindistan: Gupta İmparatorluğu’nun çöküşü sonrası, bölgesel krallıklar altında Hint sanatı ve edebiyatı (örneğin, Sanskrit edebiyatı) gelişmeye devam ediyordu. Dini Alanda: Batı Avrupa’da Hristiyanlık: Frank Krallığı’nda Clovis’in torunları, Galya’da Hristiyanlığı yaymaya devam ediyordu. Manastır sistemi, Benedikt’in Monte Cassino’daki kurallarıyla şekillenmeye başlamıştı (540’lar).
Sasani İmparatorluğu: Zerdüştlük resmi din olmasına rağmen, Hristiyanlık ve Yahudilik gibi azınlık dinleri varlığını sürdürüyordu. Nestorian Hristiyanlık, Sasani topraklarında güçleniyordu. Budizm’in Yayılması: Çin ve Orta Asya’da Budizm, ticaret yolları (İpek Yolu) aracılığıyla yayılıyordu. Budist manastırları, entelektüel ve dini merkezler haline gelmişti. Fikri Alanda: Orta Asya ve Çin: Budist metinlerin Çince’ye çevrilmesi, fikri alışverişi artırıyordu. Kumarajiva gibi çevirmenlerin önceki çalışmaları, 555’te hala etkiliydi. Batı’da Entelektüel Gerileme: Batı Roma’nın çöküşüyle, Avrupa’da klasik öğrenim gerilemiş, ancak kilise merkezli eğitim (örneğin, Vivarium Manastırı’nda Cassiodorus’un çalışmaları) bilginin korunmasını sağlıyordu. Matematik ve Bilim: Hindistan’da, Aryabhata’nın (476-550) astronomi ve matematik çalışmaları, sıfır kavramı ve trigonometri gibi alanlarda etkiliydi.
Özet
555 yılı, Anadolu’da Justinianus’un Hristiyan Bizans kültürünü pekiştirme çabalarının, dünyada ise Hristiyanlık, Budizm ve Zerdüştlük gibi dinlerin yayılma ve dönüşüm süreçlerinin öne çıktığı bir dönemdi. Kültürel olarak, mimari (Ayasofya) ve sanat gelişirken, fikri alanda hukuk reformları ve teolojik tartışmalar ön plandaydı. Batı’da Roma mirası gerilerken, Doğu’da (Çin, Hindistan) entelektüel ve dini hareketlilik devam ediyordu.
1703 yılı, Osmanlı İmparatorluğu ve dünya için kültürel, dini ve fikri alanlarda önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemdir. Aşağıda, bu alanlardaki başlıca olaylar ve bağlamlar, Anadolu (Osmanlı) ve dünya genelinde özetlenmiştir: Osmanlı İmparatorluğu’nda
Kültürel Alanda: Edirne Olayı ve Saray Kültürü: 1703, Osmanlı tarihinde Edirne Olayı ile anılır. Bu, İstanbul’daki yeniçerilerin, Şeyhülislam Feyzullah Efendi’nin nüfuzuna ve Sultan II. Mustafa’nın Edirne’de uzun süre kalmasına karşı isyanıdır. İsyan, İstanbul’daki saray kültürünün ve merkez-çevre geriliminin bir yansımasıydı. Edirne, bu dönemde ikinci bir kültürel ve idari merkez olarak önemini koruyordu. Minyatür ve Mimari: Osmanlı sanatında minyatür sanatı, özellikle tarih yazmalarında (örneğin, Şehname-i Hümayun) gelişmeye devam ediyordu. Mimari alanda, 17. yüzyılın büyük cami projelerinin (Sultan Ahmed Camii gibi) etkisi sürmekteydi, ancak 1703’te yeni büyük projeler yerine daha mütevazı yapılar (çeşmeler, sebiller) ön plandaydı. Edebi Gelişim: Divan edebiyatı, Nedim gibi şairlerin öncülüğünde, daha dünyevi ve zarif bir üsluba doğru evriliyordu (Nedim’in en aktif dönemi biraz sonra başlayacak olsa da, bu tarzın temelleri atılıyordu). Dini Alanda: Şeyhülislam Feyzullah Efendi’nin Etkisi: Feyzullah Efendi, dini otoriteyi kişisel nüfuzla birleştirerek tartışmalı bir figür haline gelmişti. Edirne Olayı’nda öldürülmesi, ulema sınıfının siyasi gücünün sınırlarını gösterdi. Bu olay, dini kurumların devlet içindeki rolüne dair tartışmaları alevlendirdi. Tasavvufun Yaygınlığı: Nakşibendilik ve Mevlevilik gibi tarikatlar, Osmanlı toplumunda dini hayatı şekillendirmeye devam ediyordu. Özellikle Mevlevihaneler, kültürel ve entelektüel merkezler olarak işlev görüyordu. Azınlık Dinleri: Osmanlı’nın çok dinli yapısında, Hristiyan ve Yahudi cemaatler (Ermeni, Rum, Yahudi) kendi dini kurumlarını yönetmeye devam ediyordu. Ancak, bu dönemde bazı yerel vergilendirme ve idari anlaşmazlıklar rapor edilmiştir. Fikri Alanda: Merkeziyetçilik Tartışmaları: Edirne Olayı, Osmanlı idari sistemindeki merkeziyetçilik-ademi merkeziyetçilik gerilimini yansıttı. İsyan, sarayın taşradaki kontrolünü sorgulayan fikri bir tartışmayı da tetikledi. Batı ile Temas: Osmanlı, Avrupa’daki bilimsel ve teknolojik gelişmelere henüz tam anlamıyla entegre olmasa da, Venedik ve Avusturya ile diplomatik ilişkiler yoluyla bazı fikri alışverişler başlamıştı. Ancak, bu dönemde matbaanın (1727’de İbrahim Müteferrika ile başlayacak) olmaması, yazılı kültürün yaygınlaşmasını sınırlıyordu. Tarih Yazıcılığı: Osmanlı tarihçileri, devlet olaylarını kaydetmeye devam ediyordu. Naîmâ gibi tarihçiler, bu dönemde Osmanlı geçmişini sistematik bir şekilde belgelemeye başlamıştı. Dünyada
Kültürel Alanda: Avrupa’da Barok Sanat: Avrupa’da Barok sanat ve mimari zirvedeydi. Örneğin, Avusturya’da Schönbrunn Sarayı’nın temelleri atılmaya başlanmış, Fransa’da Versay Sarayı kültürel bir merkez olarak parlıyordu. Müzik ve Edebiyat: Antonio Vivaldi, 1703’te Venedik’te müzik kariyerinde yükselişe geçmiş, Dört Mevsim gibi eserlerin temellerini atıyordu. İngiltere’de Jonathan Swift gibi yazarlar, hiciv ve edebiyat alanında etkili olmaya başlamıştı. Çin’de Qing Hanedanı: Çin’de Kangxi döneminde (1661-1722), Konfüçyüsçü kültür ve sanat destekleniyordu. Seramik ve porselen sanatı, dünya ticaretinde önemli bir yer tutuyordu. Dini Alanda: Avrupa’da Din Savaşlarının Etkisi: Otuz Yıl Savaşları’nın (1618-1648) ardından, Avrupa’da Katolik-Protestan gerilimi devam ediyordu. 1703’te, İngiltere’de Anglikan Kilisesi’nin etkisi güçlenirken, Fransa’da Katoliklik (Louis XIV döneminde) baskındı. Metodizm’in Temelleri: İngiltere’de, John Wesley’in (1703 doğumlu) doğumu, ileride Metodizm hareketinin başlangıcı için önemliydi. Bu, Protestanlık içinde yeni bir dini canlanmayı işaret ediyordu.
Hindistan’da Sihizm: Sihizm, Guru Gobind Singh liderliğinde güçleniyordu. 1699’da Khalsa’nın kurulmasıyla Sih kimliği pekişmiş, 1703’te bu dini hareket büyümeye devam etmişti. Fikri Alanda: Bilimsel Devrim: Avrupa’da Bilimsel Devrim hız kazanıyordu. Isaac Newton’un Principia Mathematica’sı (1687) etkisini sürdürüyordu. 1703’te, bilimsel topluluklar (örneğin, Royal Society) deneysel bilimi geliştiriyordu. Aydınlanma’nın Öncülleri: John Locke’un İki Hükümet Üzerine İnceleme (1690) gibi eserleri, bireysel özgürlük ve akılcılık fikirlerini yaymaktaydı. Bu fikirler, Aydınlanma’nın temelini oluşturuyordu. Rusya’da Modernleşme: Çar Büyük Petro, Rusya’yı modernleştirmek için Avrupa’dan fikri ve teknik yenilikler ithal ediyordu. 1703’te St. Petersburg’un kuruluşu, bu modernleşme çabasının sembolüydü.
__________________ Hanif kalmak cesaret ister...
Konu shera_hanif tarafından (29 Nisan 2025 Saat 01:39 ) değiştirilmiştir.
|