Bazı insanlar vardır; yıllar geçer, şehirler değişir, işler, arkadaşlar, sevgililer değişir ama o kişi hep aynı kalır. Başka kıyafetler giyer, başka cümleler kurar belki ama özünde, tepkilerinde, inançlarında hep aynı çizgidedir. İşte bu düşünceyle ilk kez Schopenhauer sayesinde tanıştım. Ve yıllar içinde gözlemlerimle pekişti.
Schopenhauer der ki:
"İnsanın karakteri doğuştandır, değişmez. Onu eğitebilirsiniz, onu zorlayabilirsiniz ama başka biri haline getiremezsiniz."
Bu söz, kulağa karamsar gibi gelir. Ama bana kalırsa, aslında çok gerçekçidir. Çünkü Schopenhauer’a göre insanın özü – yani iradesi, karakteri ve içsel yönelimi – doğuştan gelir. Sonradan öğrendiklerimiz, taktığımız sosyal maskeler bu özün üzerine sadece birer katman gibi oturur. Tıpkı bir aktör gibi, sahnede farklı roller oynarız. Ama perde kapanınca kendi doğamıza, kendi benliğimize döneriz.
Peki bu 'öz' nedir?
Öz, kişinin dünyaya bakışıdır. Ne uğruna mücadele ettiğidir. Neye öfkelendiği, neye hayranlık duyduğu, hangi değerler uğruna vazgeçebildiğidir. Kimi insan için bu öz, hırstır. Kimisi için sadakat. Kimisi için özgürlük, kimisi için güvenlik. Ve bunlar kolay kolay değişmez.
Hepimiz hayat içinde şekilleniyor gibi görünsek de, aslında aynı motifleri tekrar ediyoruz. Kimimiz acıdan öğreniyoruz, kimimiz öğrenmiyoruz bile. Ama her birimizin içinde, zamanın ve koşulların bile tam değiştiremediği bir öz duruyor.
Neden önemli bu?
Çünkü insanlardan mucize beklememeyi, hayal kırıklığına daha az uğramayı, kendimizi daha iyi tanımayı sağlar. Birini tanıdığınızda, gerçekten tanıdığınızda, onun belli başlı durumlara nasıl tepki vereceğini tahmin edebilirsiniz. Çünkü o tepkiler, onun karakterinin izdüşümüdür.
Bu yüzden bir insan bir kez sizi yarı yolda bıraktıysa, tekrar bırakabilir. Bir kez kendini kurtarıp sizi gözden çıkardıysa, yine yapabilir. Çünkü bu bir anlık hata değil, karakterin dışavurumudur.
Ama bu düşünce bizi kötü niyetli yapmamalı. Aksine, daha gerçekçi ve daha bilinçli hale getirir. Herkesin bir özü vardır. Ve çoğu zaman, bu özü değiştirmeye çalışmak hem kendimize hem karşımızdakine zulüm olur.
Sonuç olarak:
İnsanlar değişebilir ama sadece davranış düzeyinde. İçlerindeki derin yönelimler, yani özleri kolay kolay değişmez. Bu yüzden Schopenhauer’ın şu sözü benim için hep akılda tutulması gereken bir ölçüttür:
"İnsan ömrü boyunca hep aynı temel motiflerle hareket eder. Şartlar değişir, sadece maskesi değişir."
Bugün birini anlamaya çalışıyorsanız, onun geçmişini iyi gözlemleyin. Çünkü çoğu zaman geleceği de geçmişin tekrarından ibarettir.
Bu yüzden:
“İnsan, ömrü boyunca aynı temel motiflerle hareket eder. Şartlar değişince sadece maskesi değişir.” Arthur Schpoenhauer
Öz, şunları kapsar:
Neye çekileceğimiz
Neyden korkacağımız
Ne için savaşacağımız
Ne tür acılara daha duyarlı olacağımız
Ve neye anlam yükleyip neye boş kalacağımız
Bu özellikler:
Doğuştan gelir, değişmez. schopenhauer
Schopenhauer'un Öz Tanımı Örnekle:
Bir kurt her zaman ava çeker — çünkü özünde “yırtıcı bir isteme” vardır.
Bir güvercin uçamasa bile gökyüzüne bakar — çünkü özünde “yükseklik” vardır.
Bir insan içe kapanıksa, dışa dönük davranabilir ama bir gün sessizliğe dönmek ister.
Bu “görünmeyen eğilim” işte özdür.
Hemen bir söz ile kapatalım.
İnsan karakteri değişmezdir. bu karakter kişinin bütün yaşamı boyunca aynı kalır ve herhangi bir değişikliğe uğramaz. yılların değişimi içinde kişilerin aslında hiç değişmediğini fark ederiz. kişi özünde hep aynı kalır, belirli durum ve şartlarda daha önce nasıl eylediyse, o kişi bu eylemini aynı durum ve şartlar söz konusu olduğunda her zaman tekrarlayacaktır. schopenhauer’a göre yıllardır tanıdığımız bir arkadaşımız kendisinden hiç beklenilmeyecek bir eylemde bulunduğunda, kendisine “senin karakterin değişmiş” demeyiz, fakat “senin hakkında yanılmışım” deriz. bu durum, karakterin değişmezliğine güzel bir örnek teşkil eder.
Alıntıdır...