Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Carl Gustav JUNG ve Astroloji Yaklaşımı
Kompleksler
Jung’a göre kişisel bilinçdışı temel olarak komplekslerden oluşur. Bunlar; duygu-heyecan olarak yoğun
fikir, düşünce ve imgelerden oluşan birbiriyle bağlantılı gruplardır. Gruplaşma eğilimi gösteren ruhsal
olgular olan kompleks ancak bu yolla daha etkili iş görürler. Bunun nedeni, komplekslerin belirli bir
arketiple bağlantılı olma eğilimi göstermeleridir. Yaygın olarak verilen örnek, “anne kompleksidir”.
(Snowden, 2012: 75).
Kompleksler insanın geçmişinde küçüklük çağlarında veya yakın geçmişte yaşadığı bir olay sonucunda
gelişebilmektedir. Kişilerin kendi yaradılışlarını bütünsellik içinde tanımlayamamasını Jung
komplekslerin temel sebebi olarak görmektedir. Kompleks kavramını şekillendiren, komplekslerin kişisel
bilinçdışındaki varlığını çağrışım testleriyle kanıtlayan Jung, belli ölçütlere göre belirlediği sözcüklere
deneklerinin tepki vermesini beklemekte, doktorun söylediği her sözcüğe deneğin düşünmeden zihninde
çağrıştırdığı ilk sözcüğü açıklaması istenerek çağrışım testlerini uygulamaktadır. Denetlemek için bir
süre sonra, deneğin tüm verdiği tepkilerini hatırlaması istenmekte, tepki verilinceye kadar geçen süre,
hatırlayamama veya hatalı hatırlama vb. başka problemlere dikkat çeken tepki biçimleri sayesinde
sözcüklerin kompleks ile ilişkisi ortaya çıkarılmaktadır (Snowden, 2012: 46).
Kompleks, bilincin denetiminden bir bölümüyle ya da bütünüyle kurtulmuş apayrı ruhsal bir varlık
oluşturur. Ortaya çıkmaları ya da kaybolmaları insanın iradesi dışında gerçekleşir. Bu nedenle
kompleksler kesin bir özerklik taşır, yani kendi istekleri doğrultusunda gidip gelen ruhsal öğelerdir (Jung,
2016a: 147). Jung’a göre kompleksler, aynı zamanda ruhun yaşamsal belirtileridir. Komplekslerin
tartışılmaz izlerine her toplumda ve her dönemde rastlanmasının nedeni de budur. En eski yazın
eserlerinde bile yer alır. Örneğin; Gılgamış Destanı güç kompleksini betimler (Jung, 2016a: 166) Kolektif Bilinçdışı
Kişiye özgü algılamaların yer almadığı kolektif bilinçdışı kalıtımsal bir olgu, atalardan miras kalan bir
beyin yapısı problemi, bütün insanların, hayvanların bile paylaştıkları bir miras, bireysel ruhun temeli
olarak tanımlanmaktadır. Kolektif bilinçdışı aynı zamanda insanların tarih çağlarına, toplumlara, ırklara
bakılmaksızın, dünyanın kuruluşundan bu yana meydana gelen evrensel durumlara karşı gösterdiği
kalıplaşmış davranış biçimlerini içerir (Jung, 2006: 33). Kolektif bilinçdışı bireylerin atalarından miras
kalan kalıtımsal davranış kalıpları, ırktan ırka ve soydan soya geçen kalıtımsal davranış özelliğidir (Eren,
2017: 88).
Kolektif bilinçdışı en eski ilkel toplumsal dönemlerin kalıntıları olarak bireylerin belleklerine yansıyabilir
ve çağdaş insanın yaşantılarında kalıcı izler bırakabilir. Jung bu anlamda kolektif (ırksal) bilinçdışını bir
arketip olarak tanımlamıştır (Topses, Serin, 2012: 49). Kolektif bilinçdışı, kişinin tarihsel geçmişine,
atalarına dayanan farkında olmadan bugüne kadar taşınan birtakım dürtüleri, korkuları, duyguları ve
durumları içine almaktadır (İnce, 2014: 99). Jung’un bütün insanlığın ortak mirası olarak gördüğü
kolektif bilinçdışı, insanoğlunun geçmiş dönem yaşantılarını ve buna dair izlenimleri içermekte, bugüne
yansımaları düşler, masallar ve dini coşkular gibi ritüellerle ortaya çıkarılmaktadır (Gürses, 2007: 79).
Kişisel bilinç dışı ve kolektif bilinçdışı arasındaki ayrıma dikkat çeken Jung’a göre kişisel bilinçdışı her
birey için benzersiz iken kolektif bilinçdışı paylaşılmaktadır. Jung kolektif bilinçdışını ben ötesi olarak
tanımlamaktadır (Engler, 2014: 68)
__________________ Hanif kalmak cesaret ister... |