Cevap: ERIS - Fitne
…“Hekabe, Kral Priamos’un karısı, doğurmak üzereyken bir kâbus görür. Bebek yerine, yılanlar dolanmış bir meşale doğurmaktadır. Rüyasını kâhinlere anlattığında, bebeğin öldürülmesi gerektiğini, Troya’nın yok olmasına yol açacağını söylerler. Bebek doğunca, Hekabe ve Priamos Paris adını verdikleri bebeği iki sadık hizmetçisine verir ve öldürülmesini emrederler. Hizmetçiler Paris’e kıyamaz, onu dağda ölmeye bırakırlar, açlıktan veya vahşi hayvanlarca parçalanarak öleceğini düşünürler. Ama bir çoban karı-koca Paris’i bulur. Onu oğulları gibi yetiştirirler. Yıllar sonra, bu çoban çocuğun boğası, Kral Priamos’un hizmetçileri tarafından Paris’in ölüm yıldönümünde yapılan şenlik yarışmaları için ödül olmak üzere seçilince, genç adam oyunlara katılır ve bütün yarışmaları kazanır. Apollon’un kehanet yeteneği verdiği Priamos’un kızı Kassandra, bu gencin gerçekte öldü sandıkları oğulları olduğunu açıklar. Böylece anne-babası Paris’i evlerine alır.
Paris henüz çobanken, sonunda Troya’nın yıkımına yol açacak olan olay gerçekleşir. Olympos ’un efendisi Zeus, deniz tanrıçası Thetis ile büyük ölümlü kahraman Peleus’un evliliklerini kutlamak için bir düğün yapar. Kavga tanrıçası Eris dışında bütün tanrı ve tanrıçaları davet eder çünkü düğün tartışma yeri değildir. Çok kızan Eris de (gizlice) düğüne gelir. Katılmasına izin verilmeyince, salona bir altın elma atar ve bunun en güzel tanrıça için bir armağan olduğunu söyler (y.n: Elmayı Hesperit’leri kandırarak Yaratılış bahçesinden çalmıştır). Bütün tanrıçalar altın elmaya sahip olmak isterler, ama sonunda Hera, Athena ve Aphrodite dışındakiler bu arzularından vazgeçerler. Üç tanrıça, Zeus’tan en güzelin hangisi olduğuna karar vermesini ister ama Zeus karısıyla iki kızı arasında seçim yapmak istemez. Bunun üzerine ulağı Hermes’e altın elmayı ve üç tanrıçayı İda Dağı’na götürmesini, orada koyunlarını güden Paris’e seçimi yaptırmasını emreder. Üç tanrıça da Paris’e özel bir armağan verirlerse kendisini seçeceğini düşünmektedirler. Hera “Paris, elmayı bana verirsen, sana olağanüstü zenginlik vereceğim ve seni bütün ölümlülerin yöneticisi yapacağım” der. Athena “Elmayı bana verirsen Paris, seni ölümlülerin en cesuru ve bilgesi yapacağım, savaşta yenilmez ve bütün sanatlarda yetenekli olacaksın” der. Ve son olarak Aphrodite “Elmayı bana verirsen Paris, sana Kral Tyndareos’un kızı, dünyanın en güzel kadını Helena’yı vereceğim” der. Aphrodite için, Helena’nın Sparta kralı Menelaos’la zaten evli olması önemli değildir ve bu durumu Paris’e söylemez. Paris en çok Aphrodite’nin armağanını beğenir, elmayı ona verir ve o andan itibaren Hera ve Athena bütün Troyalılardan nefret ederler. Sonra Paris Sparta’ya gider, dokuz gün Menelaos’un ve Helena’nın konuğu olur. Menelaos bir yolculuğa çıkınca Paris Helena’yı kendisiyle Troya’ya gitmeye ikna eder. Helena dokuz yaşındaki kızını evde bırakır, bütün eşyasını alır ve o gece Paris’le denize açılır…”
Çoğumuzun da bildiği üzere sonrasında kızılca kıyamet kopar ve tüm tarih kaynaklarında dünyanın yönünü değiştirecek derecede etkili olduğu vurgulanan Truva savaşları başlamış olur. En basitinden Eris ‘in bulunduğu sene gerçekleşen yüksek oranlı ölümler ile Truva savaşındaki kitlesel ölümleri birbirine ilintileyerek konumuzu yavaş yavaş astrolojiye bağlayabiliriz.
Yine de bunun öncesinde Eris hakkında şu ana kadar oluşan aşırı olumsuz bakış açısını biraz kırmak istiyorum zira Eris’in dualitenin kaynağı olabilecek güçlü bir mitolojisi olduğuna inanıyorum. Bu anlamda az sayıdaki kaynaklar içerisinde Hesiodos’un Eris’e bakış açısı klasik yorumlardan daha farklı ele alınmıştır.
__________________ Hanif kalmak cesaret ister... |