Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20 Ekim 2025, 17:17   #1
Çevrimiçi
Tanem Doğrulanmış Üye
~ TeFeCi’nin KıZı ~
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman – 59. Bölüm: Masumiyetin Ardındaki Musallat ve Gelen Babil Cinleri




[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]


Köy, son musallat vakasından sonra birkaç ay boyunca huzura kavuşmuştu. Sessizlik artık sadece gökyüzünün değil, insanların içindeki korkunun da üstünü örter gibiydi. Aradan yaklaşık üç ay geçmişti. Bu süre zarfında Süleyman, küçük musallatlarla ilgilenmiş, Asaf da babasının yanında çeşitli sınavlara destek olmuştu. Ama o gece gelen kapı çalması her şeyi değiştirecekti.

Saat gece yarısını göstermekteydi. Süleyman’ın kapısı çalındı; kapının önünde, yanında birkaç genç ve ortalarında Ceyda duruyordu. Siyah saçları omuzlarına dökülmüş, uzun boylu, yüzünün bir tarafı kör göz bandıyla örtülmüş ama kalp gözü açıktı. Diğer gözü bulanık bakıyor, hem korku hem de yorgunluk içinde titriyordu.

Gençlerden biri Süleyman’a eğilerek konuştu:
“Hocam… bu kız… yalnız değil. Nazar edilmiş, birisi ona büyü yaptırmış. Tek başına gelemiyor.”

Süleyman başını salladı, bastonunu yere vurup küçük bir mühür çizdi. Oda, mühürle birlikte hafif bir titreşimle doldu. Asaf, babasının yanına yaklaşarak sordu:
“Baba… Berzah… neden hep bu kadar gizemli? Neden bazı şeyleri saklıyorsunuz?”

Süleyman, Asaf’ın omzuna elini koydu:
“Çünkü bazı sınavlar, sadece soran ve gözleyen için anlam kazanır. Ama bugün sana bir sır vereceğim: Berzah’a bir adım attığında, hem ışığı hem gölgeyi göreceksin. Korkma, sorularını sorabilirsin.”

Ceyda’yı odasına aldıklarında ortam ağırlaştı. Oda soğuk, cam kırıkları yerde ve havada eski bir musallat kokusu vardı. Küçük bir rüzgâr kırık camları havalandırdı, ardından sessizlik çöktü.

Ve bir ses… derin, ürpertici:
“Senin yaptığın… bana yetmez! Biz çok güçlü bir kabileyiz… Babillerdeniz, sizi yakarız!”

Ceyda titredi. İçindeki kötü cin Jansey, Süleyman’a meydan okuyor ve tehditler savuruyordu. Süleyman adım adım öne geçti, derin bir nefes aldı:
“Adını söyle, Jansey. Ve niyetini açıkla.”

Jansey, ürkütücü bir gülümsemeyle cevap verdi:
“Senin gücün… sınırlı. Benim içimdeki karanlığı hissediyor musun? Seni yakarım, Hüddam.”

Sabur, Süleyman’ın yanında duruyor, sessiz ama varlığıyla ortamı gerilimle dolduruyordu. Asaf, babasının yanında dua ve mühür hareketleriyle destek veriyordu. Süleyman, Jansey’in tehdidine aldırış etmeden güçlü bir sesle konuştu:
“Güç sadece tehditte değildir, Jansey. Şimdi ya sana hak ettiğin sınırı gösteririm, ya da Ceyda’yı bırakırım.”

Jansey çığlık attı, odada karanlık dalgaları yükseldi. Ama Süleyman’ın bilgeliği ve Sabur’un desteğiyle, Asaf’ın da yardım ettiği mühürler ve dualar sayesinde, cin yavaşça geri çekilmeye başladı:
“Bir gün… döneceğim…”

Ceyda rahat bir nefes aldı. Kör gözüde hafif bir parıltı belirdi; bulanık gözü biraz daha netleşmişti. Musallat çözülmüştü.

Süleyman, Asaf’a bakarak başını salladı:
“Her musallat bir sınavdır, Asaf. Bugün sen de büyüdün. Berzah’a bir adım attın. Anlamadığın şeyleri sor, çünkü soru soran göz, ışığı bulur.”

Asaf defterine yazdı; kelimeler artık sadece bir kayıt değil, ders ve emanet olmuştu. Dışarıda rüzgâr hafifçe esti, sabahın ilk ışıkları sisin ardından yavaşça yükseldi.

Ve o an, Asaf fark etti: bazı sabahlar sadece ışıkla değil, anlayışla doğardı.

__________________
''Zamanın Eli Değdi Bize
Artık Aynı Değiliz
İkimiz de''


Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet bizimmekan reklamver