Yalnızlığın Rengi Siyah
bir rengi vardır yalnızlığın
ruhu soluğundan yakalayıp yere çalan
maziyi sorgulayan
şimşeği saplanır benliğinize
onulmaz acıların
boşluktaki mutluluğu avcunuzda yakarsınız
birer birer yudumlarken karanlıkları
(hazan adaşıdır artık yazgının)
sanırsınız ki devran geceyi yadsıyacak
yalınayak ışıyacak gün
veda edip yoksunluğun izine
(ne büyük yanılgı)
./..
bu sabah simsiyah uyandım güne
adsız yüreğim tükenmiş
dilim soğurulmuş
yüzüm aydınlıkta kaybolmuş
korkuyorum bu sabah
kelimelerin maskesini aralamaktan
gerçeklerin varlığından
yanılmaktan
bir daha
bir kez daha
ve sonsuzluğa uğurlamaktan
nefesini umarsızca kucakladığım yılları
bilsem ki aşacağım tutkuları
uçurumun vurdumduymaz perdesini yırtacağım
ânın suskunluğunda
bilsem ki kaybolmayacağım ezânın aynasında
yelken açacağım aydınlığa
bir an bile duraksamadan
sevdânın peşisıra
ve şimdi
zamanın bedbin cüssesini seyrederken
ve yarınların sesini beklerken
korkuyorum
yalnızlığın siyahından
(kim kaçabilir ki korkunun kalabalığından) |