Tekil Mesaj gösterimi
Alt 09 Haziran 2006, 10:36   #3
Maniack
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: İllerin Tarihcesi




Ardahan

Ardahan Tarihçe Ardahan İli yaklaşık 3000 yıllık bir geçmişe sahiptir. İlimiz, M.S.628 yılında Hazar Türklerinin bir kolu olan Arda Türklerinin eline geçerek Ardahan adını almıştır. 1876-1877 Osmanlı-Rus savaşı sonunda savaş tazminatı olarak 13 Temmuz 1878 Berlin Antlaşmasıyla Ruslara bırakılan Ardahan, 1918 Brest-Litowsk Antlaşmasıyla Anavatana kavuşmuş ise de 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi ile ordumuzun çekilmesi sonucu, Ermeni ve Gürcülerin işgaline hedef olmuştur. 30 Kasım 1918 tarihinde İlimiz’ de kurulan Milli Şura Hükümeti tarafından Mondros Mütarekesi şartları reddedilmiş, Milli Şura Hükümeti, Kurtuluş Savaşımızla bütünleşerek Kazım Karabekir Paşa ve Halit Paşa Komutasındaki şanlı ordumuz tarafından 23 Şubat 1921 tarihinde kurtarılmıştır.
Cumhuriyetin ilanından sonra il olan Ardahan, 1926 yılında ilçe yapılarak, Kars iline bağlanmış, daha sonra 27.05.1992 tarih ve 3806 sayılı Kanunla tekrar il statüsüne kavuşturulmuştur.

Artvin

Artvin Tarihçe Bölgede yapılan kazılarda bulunan kalıntılara bakıldığında yörede ilk yerleşmelerin M.Ö.3000 yıllarında başladığı anlaşılmaktadır. Çeşitli yapım çalışmalarında rastlantısal olarak bulunan bakır ve bronz eşyalar, baltalar ve taştan kesici aletler bu görüşü desteklemektedir.
Artvin’in yazılı tarihi M.Ö. 2000 yıllarında başlar.Bölgede bol miktarda elde edilen bakırın işçiliğinin zamanla gelişmesi bölgede bir bakır kültürünün doğmasına yol açmıştır.M.Ö.2000 yıllarında Hurriler Orta Asyadan gelip bölgeye yerleşmişlerdir. Ticaret yaşamının gelişmiş olduğu Hurriler, bölgenin o çağdaki önemli ulaşım yollarından birinin üzerinde olmasından da yararlanarak ekonomik yaşamın gelişmesini sağlamışlardır.
Topografik yapısının sonucu olarak bölgede tüm çevreye hakim bir monarşinin kurulması mümkün olmamıştır hatta buna zıt olarak birbirinden ayrı ve çekişme halinde olan birçok küçük devlet ortaya çıkmıştır. Yapılan kazılarda bu çağda oymacılık, kabartmacılık ve heykelciliğin geliştiği anlaşılmaktadır.
M.Ö. 720 yılında Sakalar tarafından Doğu Avrupadan kovulan Kimmerler Artvin Yöresini yerle bir ettiler. Bu olay yöre toplumsal yaşamını alt-üst etmiştir. M.Ö. 680 ‘deki İskit istilası da benzeri bir etki yaratmıştır.
M.Ö. 149’da ise yöreye Arsaklılar gelmiştir. Arsaklıların Türkler ve Bagratlılarla aynı soydan olduğu ileri sürülmektedir.Arsaklılar döneminin en önemli olayı daha önceki dinsel inançların tümüyle terkedilip Hristiyanlığın kabul edilmesidir. M.S. 250’den sonra Hıristiyanlık bütünüyle bölgeye hakim oldu. M.S. 395’de İber istilası bölgede huzursuzluk ve çalkantı yarattı, Romalılardan yardım alan bölge halkı İberleri buradan atmaya çalıştı. M.S. 499’da ayaklanan yerli halk İberleri yöredeki kalelerden tümüyle attılar.
Bizans hakimiyeti Hıristiyanlık inancındaki çeşitlemenin yöreye de yansımasına yol açtı. 6-11. yüzyılları arasındaki İran, Bagrat, Arap ve Selçuklu akınları devamlı bir Bizans hakimiyetini etkiliyordu. Bu akınlar aynı zamanda yöre insanının yaşamı da olumsuz etkiliyordu.
7. yüzyılda Erzurum’a giren Araplar Artvin bölgesini vergiye bağladılar. 13.yüzyılda Arapların bölgede askeri yerleşme kurmalarında başka en önemli şey Müslümanlığın bu topraklarda boy göstermesidir.
Türklere gelinceye kadar çok farklı halkların toplumsal yaşamı etkilediği Artvin yöresinde Hurrilerden başlayarak, Helen, Roma, Pers, Arap kültürlerinin yansımaları görülmüştür. Artvin yöresinin bir başka özelliği de Doğu Akdeniz uygarlığının bir ürünü olan İran Kültürüyle, İskender’in getirdiği Yunan kültürünün çatışma alanı olmasıdır.

1018’de Selçuklu öncülerinin birçok Bizans kalesini ele geçirerek Orta Çoruh ve Bayburt yörelerine girmeleri Türklerin bu bölgeye yerleşmeye başladıkları ilk dönemdir.Türklerin Anadolu’ya kesin olarak girdikleri dönem olan 11.yüzyılda Anadolu’nun Türkleşmesinin yoğunlaştığı dönem olmuştur.
13.yüzyılda Moğol istilası ile Timur, İslam ve Doğu Hıristiyan toplumlardaki feodal yapıyı derinden sarstı. Bu kültürlerin ekonomik yapılarını da çökertiyordu ki bu da devletlerin kuruluş aşamasında gerekli olan maddi ortamı yok ediyordu. Bölgede Hıristiyanlığın silinmesinde bu büyük yıkımın etkisinin çok fazla olduğu söylenebilir.

Fatih Sultan Mehmet, Trabzon Rum-Pontus Krallığı’nı ortadan kaldırdıktan sonra, o sırada Artvin-Yusufeli-Ardanuç-Şavşat-Borçka Bölgeleri; başkentleri Ardanuç Kale olan, Çıldır Atabeyleri’nin bir kolu elinde bulunuyordu. Atabeylerin bu koluna bağlı bulunan Şavşat İmerhev ve Acara-Maçahel kesimi beyleri, kendi istekleriyle İslamlığı kabul ederek Ardanuç Atabeyi’nden ayrılıp, Osmanlı Devleti’ne bağlandılar.
Daha sonra Şehzade Yavuz Selim’in Trabzon Valiliği sırasında Artvin beyleri onun ayağına kadar giderek kendilerinin de korunmalarını dilemişlerdir. Bunun üzerine Yavuz, bir sefer yaparak Artvin’le Ardanuç’un bazı yerlerini de Osmanlı topraklarına katmış,i çevre beylerine de ayrı beylik vermiştir. O sırada Ardanuç Atabeyi, Mirza Çabuk Bey’di.
Yavuz Sultan Selim Trabzon’dan ayrıldıktan sonra Artvin’le Ardanuç’un bazı yerleri tekrar Atabey Mirza Çabuk’a bağlanmıştır.
Çaldıran Seferinin zaferle sonuçlanmasından sonra 1536’ da Erzurum Beylerbeyi Mehmet Han, Yusufeli kesmine, Pert-Eğrek ve çevresindeki kaleleri üzerine ilk Osmanlı akınını yapmış , Atabeylerin kale muhafızlarını itaatı altına almıştı. Fakat Kanuni Sultan Süleyman, İran üzerine yaptığı seferler sırasında Ardanuç Kalesi’nden sonra atabey olan Keyhusrev Bey, İran tarafını tutarak Osmanlılara karşı gelince, Kanuni II. Vezir Karaca Ahmet Paşa’yı 1549 yılında sefere göndermiş; Ahmet Paşa’da Erzurum’dan kalkıp askerleriyle Tortum kalelerini almıştır. Böylece bu sefer sonunda ilk Osmanlı Livana (Pert-Eğrek) Sancağı kurularak bu yerler resmen Osmanlı topraklarına katılmış oldu.
Ardanuç Kalesi’nin savaşta fethedilmesi üzerine o yıl Osmanlıların ilk Ardanuç Sancağı kurulmuş oldu. Erzurum Beylerbeyi Lala Mustafa Paşa bir müddet sonra Artvin’in de içinde bulunduğu ve merkezi Ahıska olan geniş Çıldır Eyaleti örgütünü kurdu. Artvin-Yusufeli-Ardanuç-Şavşat bölgeleri bu sancağa bağlı iken; Borçka-Hopa-Arhavi Bölgeleri de Trabzon eyaletine bağlı, Batum Sancağı içinde bulunmuştur.
Eyaletler yerine 1865 yılında vilayet örgütleri kabul edilince Artvin 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonuna kadar Livana Kazasının merkezi olarak kalmıştır.

1877 yılında Ruslar Kars’a dördüncü defa saldırdılar. Ahmet Paşa kumandasında ki Türk ordusuna altı ay içerisinde dört meydan savaşında yenildiler. Fakat kışın yaklaşması üzerine orduyu terhise başlayan Ahmet Muhtar Paşa 15 Ekim 1877’de Alaca Dağda bozuldu. Bir ay ağır toplarla dövülen Kars 18 Kasım l877 günü düşünce Ruslar şehirde üç gün yağma yaptılar. 3 Mart 1878 Ayastafanos (Yeşilköy) Anlaşması’nın 19. Maddesi ve daha sonra imzalanan Berlin Kongresi’nin 58. maddesi gereğince Kars,Ardahan,Oltu ve Batum-Artvin ile birlikte savaş tazminatı yerine Çarlığa bırakıldı. Üç yılda bu bölgede yüz yirmibin Türk halkı yeni sınırın içerisine göçmüşlerdir.
1880’de Kars’a gelen Osmanlı Şehbender’i Mehmet Asım’ın arzuları ile bu göçlerin önü alınabildi.

1877-1917 yılları arası kırk yıllık Çarlık idaresinde, Ardanuç Sancağı ikiye bölündü. Birkaç camiî ve mescit yanındaki küçük medreselerin dışında, Türk rüştiye mektepleri kapatılmış, anayurtla her türlü haberleşme irtibatı kesilmişti. Bölgede uygulanan “Ruslaştırma” siyasetine yerli halk kanmamış yeniden anavatana kavuşma umudunu hiçbir zaman kaybetmemişlerdir.



ARTVİN’İN KURTULUŞU
10 Ağustos 1920’de imzalanan Serv Antlaşması, durumu aleyhimize kötüleştirdi. Çünkü bölgede Ermenistan Devleti kurulması öngörülüyor ve bu devletin sınırlarının tesbiti de Amerika Başkanı Wilson’a bırakıyorlardı.
Ermeni savaşı sonunda Kars kurtarılıp, Şark Cephesi Kumandanlığı kurulduktan sonra eski 15. kolorduyu zafere ulaştıran Kâzım Karabekir Paşa artık cephenin kumandanı olarak karargâhı ile Kars’ta bulunmaktaydı. Cephe kumandanlığı bundan sonra 3 sancaktan oluşup, Gürcü işgalinde kalan Ardahan ve Batum’u da kurtarma faaliyetine girmiştir.
İngilizler’de Türkler’in bu başarılarından sonra “Ermenistan hayalinden” vazgeçmiş görünüyorlardı. Fakat Gürciler’i desteklemeye devam ediyorlardı. Kâzım Karabekir Paşa Artvin-Ardahan çevrelerini “Sulh yolu ile ele geçirme zamanı geldiğini” Ankara Hükümetine rapor ediyordu.
Ankara hükümeti, meclise yaptığı teklifle ilgili olarak tam yetki alıp Gürcü işgalinde bulunan yerlerin boşaltılmasını bir nota ile Gürcistan Hükümeti’ne bildirirken, bir yandan da Şark Cephesi Kumandanlığı’na bu yerlerin silah kuvveti ile de olsa işgal edilmesini emrediyordu. Son Hükümet ültimatomunun süresi 22 Şubat 1921 gece yarısı sona eriyordu. Gürcistan hükümeti, hükümetimizin belirttiği saatte işgal yerlerini boşaltarak askerlerini geri çekmişlerdir. Resmi askeri birliklerimiz 6 Mart 1921 akşamı Artvin'’ ulaşmışlar. 7 Mart l921 günü de fiilen kurtuluş tahakkuk etmiştir.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet