Türk'ün Türk'den başka Dost'u yoktur.
28 Haziran, 1933 Ankara Erkek Lisesi’nde:
Sınava giren çocuklardan biri sorulan bir soruya şöyle karşılık vermişti:
- Fransa ile olan geleneksel dostluğumuz gereği... Atatürk, derhal sözü keserek sormuştu:
- Hangi geleneksel dostluk, bu nereden çıktı, kim söyledi bunu?
O zaman coğrafya hocası ayağa kalkarak "Ben söyledim paşam" diye onun hiddetini azaltmaya çalışmıştı. Bana dönerek ve "sen söyle tarih hocası" deyince, hemen ayağa kalkarak cevap vermiştim.
- Paşam ortada geleneksel dostluk diye bir şey yoktur. Yalnız ortak hareketlere Fransız yazarları geleneksel dostluk niteliği vermişlerdir. Örneğin Kırım Savaşında olduğu gibi...
- Aferin, bu gerçekten böyledir. Acınarak söylüyorum Türk’ün geleneksel dostu yoktur. Çıkarlar ortak olunca Avrupalılar buna hemen geleneksel dostluk ismini vermişlerdir buyurmuşlardı.
----
Millet adamıydı…
Milli mücadelenin buhranli günlerinde, ankara civarinda yaptigi bir gezintiden dönerken, yolda sarikli bir hocaya rast gelmisti. Konusurken, üstlerinden geçen uçagi göstererek, sordu :
- hocam, bu uçak nasil uçuyor ?
- ne bileyim ben ?... Ögretmedilerki bize ?
- peki, sen ne bilirsin ?"
- ne mi bilirim ? Bu uçagi bin dersin, binerim, oradan kendini asagi at, dersin atarim... Iste ben bunu bilidirim ama, bunuda senden ögrendim, pasam ! Mustafa kemal, bu söz üzerine,
- var ol hocam !... Ama, sunuda bil ki, bende senin gibiyim... Bende, milletin hiç bir arzusunu, hiç bir istegini, hayatim pahasinada olsa, yapmamazlik edemem !..." |