"Fatih (1453 yılında) İstanbul’u alıp Ayasofya önüne geldiği zaman derinden derine bir inilti işitti. Sesin geldiği tarafa bir adam gönderdi. Hali perişan bir keşiş (papaz) getirdiler. Huzura çıkardılar. ’Niçin hapsedildin’ diye sordular. Keşiş fala da baktığını ve muhasara (kuşatma) hazırlıkları sırasında (Bizans İmparatoru) Konstantin’in kendisini çağırıp İstanbul’u Türklerin alıp almayacağını bildirmek için remil atmasını (gaipten haber vermesini, bir çeşit fal açmasını) söylediğini, remilde İstanbul’un Türklerin eline geçeceğini bildirmesi üzerine Konstantin’in kızarak onu zindana attırdığını hikáye etti ve ’şimdi karşınızda bulunuyorum, demek falım doğru imiş’ dedi.
Bunun üzerine Fatih de İstanbul’un kendi elinden çıkıp çıkmayacağına dair remil atmasını ve doğruyu söylerse mükáfatlandırılacağını (ödül alacağını) bildirdi. Keşiş remil attı ve şöyle dedi:
- İstanbul Türklerin elinden harp ve darp ile çıkmayacak. Ancak öyle bir zaman gelecek ki, elinizdeki emlak ve arazi azalacak. Bu suretle İstanbul Türk malı olmaktan çıkacak.’
Bu falın bildirdiği neticeden müteessir olan (üzülen) Fatih ellerini kaldırarak ’İstanbul’da edindiği yerleri ecnebilere (yabancılara) satanlar Allah’ın gazabına uğrasınlar’ diye beddua etti."
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]