Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23 Haziran 2008, 20:09   #1
Çevrimdışı
Gravity
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
"Lanetli Ruhlar": Hayaletlerin huzursuzluğu





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Japon korku sineması son yıllarda önemli bir çıkış yakaladı. Uzakdoğu'nun gizemli dünyasından beslenen bu filmler öyle çok beğenildi ki, birçoğunun Hollywood versiyonları çekildi. Batının klasik korku öğelerini, kendi kültürlerinin minimalist görselliği ve anlatım geleneklerinin dinginliği ile birleştiren Japon ve hatta diğer uzakdoğulu sinemacılar, böylece bu bacasız endüstrinin içinde kendilerine sağlam bir yer edindiler. Ancak bir süre sonra onlar da Hollywood'lu meslektaşları gibi, kendi klişelerini yaratmaya başladılar. Mesela siyah ve uzun saçları arasında yüzü kaybolmuş kızlar, teknolojik bir aletin yarattığı dehşet durumları ya da intikam peşine düşen ruhlar... Hal böyle olunca, "korku" adına heybelerinde pek de bir şey kalmadığını düşünüyor insan haliyle. Bu klişelerle bezeli filmlere bir yenisi daha eklendi: "Lanetli Ruhlar" ("Apartment 1303", 2007). Japonya'da geçen ve korku filmlerinin tanınmış yönetmenlerinden Ataru Oikawa'nın imzasını taşıyan film, yine uzun siyah saçlar, hayaletler ve intikam duygularından beslenen hikâyesiyle sıradanlaşıyor. Birçok korku filminde olduğu gibi, gençleri merkezine alarak, seyirci kitlesini de geniş tutmayı hedefliyor belli ki. Ne kadar başarılı olacağı ise şimdilik soru işareti.
Sahilde, şık bir apartmanın 1303 numaralı dairesinde geçen olaylar, geçmişin karanlık tarihinin uzantıları. Daireyi tutan birçok genç kadını rahat bırakmayan hayaletler, yıllar önce orada yaşayan ve çok acılar çeken bir anne-kız. Filmin akılda kalıcı noktalarından biri bu ilişki. Film, bu ilişkinin perspektifinden anneler ve kızları arasındaki aşk-nefret ilişkisinin biraz da olsa altını çizerek, ufak ama farklı bir düşünce baloncuğu açmış oluyor. Hayatta mutsuz olan anneler, bazen bunun intikamını bilmeden ve istemeden kızlarından alırlar. 1303 numaralı dairenin hayaletleri de bu talihsiziliği yaşayanlardan. Bu kötü yaşantının öcünü de genç kızlardan alıyorlar.
Batı sinemasının etkisinde
Film, başından sonuna kadar Batı sinemasına ait enstrümanları kullanıyor. Ancak yine de ait olduğu coğrafyanın genel havasını yok edemiyor. Üstelik bu, oyuncuların farklı fizyolojisinden de kaynaklanmıyor. Mekânların sadeliği, oyuncuların mimikleri, beden dilleri ve hikayenin anlatım dili Hollywood'dan farklı bir yerde olduğumuzu söylüyor. Bence bu atmosfer, zaten klişelerle yüklü film adına fark yaratan olumlu bir detay. Sahneler ağır ağır birbirini takip ediyor. Yüzlere odaklanan kadrajlar daha fazla tercih edilmiş. Yavaşlığın içinde birden ortaya çıkan, korkutmayı amaçlayan sahneler var. Bu yavaşlık ve sadelik, korku duygusunu biriktiriyor. Gerçi korkutucu sahneler benzerlerinden farklı değil. Fakat yine de bir irkilme yaratmayı başarıyorlar.
Oyuncuların kimi ifade ve hareketleri yer yer yapaylığa düşüyor. Yapaylığı yaratan, oyunculuklardaki abartı. Bunun sebeplerinden biri, batılı yaşam tarzını benimsemiş gençleri oynarken, kültürün yıllardır biriktirdiği yapının bir anda yok edilememesi. Farklı davranış kalıpları içinde büyümüş, uzakdoğu kültürünün ağırlığını istemeseler de üzerlerinde taşıyan oyuncular, batılı gibi davranmanın hakkını pek verememişler. Daha tecrübeli oyuncular belki bunun altından kalkabilirlerdi, ancak filmin kahramanları maalesef çoğunlukla müsamere tadından bir oyunculuk çıkarıyorlar.
"Lanetli Ruhlar", sonuçta korku sineması adına yeni bir yaratım ortaya koyamayan, benzerleri arasında kaybolup gidecek bir film. Bu durumun yanı sıra, seyrederken sıkmayan, korkutma adına hedefine ulaşan da bir yapım. Bu nedenle beklentiyi çok yüksek tutmadan, sinemada hoş vakit geçirmek isteyenler için bir seçenek olabilir. Ama kesinlikle bundan fazlası değil.

Film kritiklerimiz devam edecek.
Iyı forumlar.


 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet