Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23 Temmuz 2008, 04:03   #13
Çevrimdışı
PopSy
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: "Atatürk'le Konuşmalar"




"Mustafa Kemâl Paşa'nın Ahmet Şükrü ve Grace Ellison'a Verdiği Mülâkat"
''İrticacı fikirler besleyenler belirli bir sınıfa dayanabileceklerini zannediyorlar.''

"Mustafa Kemâl Paşa'nın Ahmet Şükrü ile Görüşmesi"

Reisicumhur hazretleri, Ankara'yı ziyaret eden Tercüman-ı Hakikat baş yazarı Ahmet Şükrü Bey'e aşağıdaki açıklamada bulunmuşlardır:

'- İstanbul'un saf, samimî ve alçakgönüllü kütlesine gönülden borçluyum. En zor dakikalarımızda kalbimiz onlarla beraber çarpmıştır. İstanbul ahalisi son senelerde çok kederli ve felâketli dakikalar geçirmişlerdir. Her zaman mâsum insanları baştan çıkarmak için uğraşanlar olmuştur. Böylelerinin sözlerine kulak asmamak, onlara verilecek en iyi cezadır. Mücadele hayatımızda acıklı dakikalar yaşadık. Emin olunuz ki hiç kabahati olmayan masumların haksızlığa uğraması kadar beni üzen bir olay yoktur.

Cumhuriyet fikirlerin serbestliği taraftarıdır. Samimi ve yasal olmak şartıyla her fikre hürmet ederiz. Her düşünce bizce saygındır. Yalnız karşıtlarımızın insaflı olması gerekir.

Memleketimize şöyle pamuk ipliğine bağlanmış bir düzen ve güvenlik değil, en gelişmiş sayılan memleketlerdeki huzur gelecektir. Bu noktada Fransa'ya veya İngiltere'ye imrenmeyecek bir hale mutlaka geleceğiz.

Memleket ne olursa olsun çağdaş, uygar ve yenilik taraflısı olacaktır. Bizim için bu, hayat davasıdır. Bütün özverilerimizin semere vermesi buna bağlıdır. Türkiye ya yeni fikirle donanmış namuslu bir idare olacaktır veyahut olamayacaktır. Halk ile çok temasım vardır. O saf kütle bilmezsiniz, ne kadar yenilik taraftarıdır. Çalışmalarımıza hiçbir zaman, engeller bu yoğun tabakadan gelmeyecektir. Halk gönençli, bağımsız, zengin olmak istiyor. Komşularının refahını gördüğü halde fakir olmak pek ağırdır. İrticacı fikirler besleyenler belirli bir sınıfa dayanabileceklerini zannediyorlar. Bu, kesinlikle bir kuruntudur, bir zandır. Gelişme yolumuz önüne dikilmek isteyenleri ezip geçeceğiz, yenilik vâdisinde duracak değiliz. Dünya müthiş bir akımla ilerliyor. Biz bu ahengin dışında kalabilir miyiz?''

(Hâkimiyet-i Milliye'den: 4 Aralık 1923)
AHMET ŞÜKRÜ


"Mustafa Kemâl Paşa'nın Grace Ellison ile Görüşmesi"

Yazı masalarının birinin üzerinde Napolyon'a ait bazı kitapları görünce, ''Sadece büyük bir zafer hakkında tebriklerim yerine, 'Küçük Korsikalı' hakkında bir kitap getirmediğime üzüldüm," dedim.

''- Böyle bir şey düşünmeyiniz, o beni büyük bir general olarak ilgilendirir, fakat...''

- "Ben zannediyordum ki sizin ona karşı ilginiz hayranlık derecesine varır, öyle diyorlar.''

''- Ne garip bir söylenti! Tabii ben bütün büyük stratejistleri araştırırım; fakat Sakarya'yı Austerlitz'e benzetmek büyük bir övgü değildir. Napolyon tutkularını her şeyden öne koydu. O kendisi için döğüştü. Amaç için değil. Sonunda kaçınılmaz olan yıkılma geldi.''

- Başarıdan hiçbir an şüphe ettiniz mi?

''- Hayır! aslâ. Ben bütün plânı en başlangıçtan beri olduğu gibi gördüm, (hiç cephanemiz kalmadığı zamanlar bile) ve sonucu bildim. Biz kan akmasına ve yıkıntıya engel olmak için uzun zaman geciktik. Fethi Bey, son bir önlem olmak üzere Londra'ya gitti. Çünkü biz kanla değil, mürekkeple yapılmış bir antlaşma istiyorduk.''

Gözüm Paşanın yazı masasının üzerinde asılı duran güzel yüzlü bir Türk hanımının portresine ilişti.

- Ne güzel bir yüz! diye haykırdım.

Paşa, göze çarpan bir gurula ''Anam'' dedi.

- Onu görmenin büyük zevkine varabilir miyim! dedim.

''- Çok hastadır. Doktorlar gece gündüz yanındadırlar. Yazık ki, korkuyorum artık iyi olmayacak.''

Sonra merdivenden çıkıp hastanın dairesine gittik. Onu bir divan üzerinde yastıklara dayanıp oturuyor görünce şaştım. İlk önce onun ölüme bu kadar yakın olduğuna inanmak güçtü.

''- ''Yazık!'' dedi Mustafa Kemal, ''Onun acısı benim yüzümdendir. Benim sürgün kaldığım yıllar esnasında çektiği ıstırap ve döktüğü gözyaşlarının hesabını şimdi veriyor.'' O çok söyleyemeyecek kadar üzgündü, sesinde keder vardı.

-''Şimdi siz de onun zaferine katılabilirsiniz,'' dedim,''Oğlunuzla kimbilir ne kadar iftihar ediyorsunuz. Onun yaptıkları olağanüstüdür. Ben yalnız onun eserini görmüş olmak ve onunla konuşmuş olmakla kıvanç duyuyorum.''

Bana heyecanla teşekkür etti ve dedi ki: ''Allahın bana bu oğulu vatanı kurtarmak için gönderdiğine inanıyorum.''

(Yücel Mec. Mart 1940, sayı:61)

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları tatlim sohbet Mobil Chat