Bazen, hiç ummadığın bir anda karşına çıkıverir aradığın, bulduğun sandığın o tatlı güzellik ..
Bir anda, siliniverir içinden en güzel yerinden, fakat anlamadığın, atladığın birşey vardır içinde, köklerini salmıştır çoktan yüreğinin derinlerine. Bir de kendine sorarsın, "NASIL OLUR?" - "NEDEN!?" sorularıyla yorarsın beynini, günlerce, haftalarca ..
Salıncakta gibisindir, bir o yana sallanırsın bir bu yana sallanırsın, durmak istersin ama duramazsın! Başkaları seni izlerken gözleri kamaşır ama sen orda olmak değil, yerin dibinde olmak istersin. Beklersin bekleneni yaşamak, yaşadığını anlamak,
çekip gitmek değil,
SENI TUTUP DA GITME DEMESINI beklersin.
Hoş, ne hoş ki sadece beklersin

Oysa kabullenmişti delikanlı onu her haliyle sevmeye, kendisinin bi farkı yok çünkü, o da seviyordu asılsız, kanunsuz, uzaklara, engellere şaşırmayan, ağzı pis kokulu, mor şemsiyeli, zift karanlığı sokaklarda ağlarken, okşamayı saçlarından, tutmayı ellerinden bir aşkın,
EVET oysa o da seviyordu çaresiz kalmış gözlerin de ki aşk'ı ..
İşte o bilmediğin, hiç beklemediğin anlardan bitanesinde bir bakarsın;
O Çıkıp gelir der ki, " Hoşçakal Delikanlı " .)
Pekala, masal kızı, Bu kez unutulanlar senin olsun unutanlarsa ben.
"Hoşçakal masal'kızı"
...