Nasıl ihtiyacım var ellerine bilsen..
Nefesin Nefesine karı$sa;
ßiterdi tm kaßuslarım..
Ellerim ellerini bulur ü$ümezdi gecenin ayazında..
Ağlamazdım ki ozaman kiç karanlıkta..
korkmaz, kabuslar görmezdim..
ßeklemezdim günün dogmasını omzunda kapansa bu gözler.
Uyandıgımda yanımda sen olsan;
Elimi atmazdım sigara paketine gözümü acmadan..
Kahvaltı hazırlamak isterdim Sana biliyormusun? Sabahın ilk lafını sana etmek, Gazete okuyup tartısmak günün olaylarını, /herzaman saatlerce tartıstıgımız konular gibi/.. Saatlerce oturmak kahvaltı sofrasında.. Sacma sabah programlarını izlemek ve gülmek onlardaki boşluklara..
Hep diyorum ya.. Galiba benim sana tüm pişmanlıklarım ''ya$anana degil ya$anamayana olucak..''
Düşün. Düşün ki ; Ben bir cinayet işledim ve sendeki beni vicdansızca defnettim. Ben seni içimde öldürmek pahasına sevmiştim. Peki ya sen? Bir ben var mıydı içinde, benim bile tasvir edemediğim hatta bilemediğim?
İnsan acılarına rağmen kıyıyor bazen kendine, hattan kendinden öte sevdiğine. Belirli periyodlarda işlenen bu cinayetler aslından öldürüyor katilin sadece kendini. Bir aşkın katili olmak pahasına sevmek nasıl büyük bir özveridir bilir misin sen? Sen bilebilir misin insanın sol yanını acıtan bir kangren gibi çıkarıp defnetmesini?
Bilemezsin. Sen hiç katil olabilecek kadar çok sevmemişsin. Sadece gitmişsin. Her şeyini toplayıp, kapanan kapıların seslerini bir aşkın son nameleri sanarak. Oysa her gidişin hançerinden damlayan kan boğmuş ardındakini, katil olduğunu bile bilemeden gitmişsin. Vicdan azabı duymaman bundan belki. Belki bundan kalp yerine sol yanında taşıdığın ağır taşın yüreğindeki hafifliği. Belki de aşkı sen en iyi tanıyansın. Kaybetmek aşkın ilk harfi.
‘Seni, gidişini seyretmek için sevmemiştim!’ dediğimde, ‘ Bense gideceğimi bile bile sevdim seni’ demen belki de aşkın gerçek tarifi.
Bir nefes kadar yakın olupta, bunca uzak durmak, görünmez dağları delmeye yetmedi.
Gömüldün en derinlere, acın hala taze…
Aşkın her bayramında üzerini örten ısırganları temizliyorum mezarından, dualarım seninle. Kuytu, karanlık ve nemli bir aşkın kalıntılarını anar gibi bir ayinle… Artık yüreğinim mezarlıkları senin, sense sevdiklerinin...
Hadi deneyin bakalım hepiniz birer birer,parayla değil sırayla nasıl olsa...
Alın en keskin baltalarınızı ,vurun duygularımın köküne..Hanginiz kırabilecek bu kalbi,hanginiz daha çok yara açabilecek,hanginizinki daha derin olacak,hanginizin ki acıtacak?
...
Ne o!!! Baltalarınızın sapı elinizden kayar gibi oldu,aman dikkat birbirinizi yaralamayın. Kime diyorum ki ben,siz zaten birbirinizi yaralamak için '' Talihsiz '' kazalar yaratmakta ustasınız.
Korkaklığınızı elinize aldığınız silahlarla pekiştirmektesiniz,sinmişliğinizi gerçek kimliğinizle maskelemekte...
Baltalarınız oyuncak değil ama,onlar gerçek,korkularınız kadar gerçek.
Hadi bakalım gelin birer birer...
Kim kesebilecek kökümü,kim öldürecek duygularımı .. Sizden önce gelenler gibi olacak sonunuz.
Niceleri geldiler...
Neler neler istediler...
Sonra çekip gittiler.
SEN!
Hiç ölmeyecek gibisin değil mi?"
Görmediğin rüyanın düşüyüm ben... .. .!
Gerçeğin gergefi
Çekilmiş önüme
işlenmekte:
Sen
___beni
______hiç
...