Tekil Mesaj gösterimi
Alt 30 Ağustos 2005, 18:10   #2
KaranLIK
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)



O, doğru kişi mi?..

Güzel bir ilişkiye başlamak üzeresiniz... Ancak bu ilişkinin sürekli olması için doğru kişiyi bulduğunuzdan emin olmanız şart!
Aşk, kolay bulunan ve kolay korunan bir duygu değil... İlişkinizin sürekli olmasını istiyorsanız, öncelikle doğru insanı bulmanız kadar, ilişkiye iyi başlamanız da çok önemlidir. İşte aradığınız beraberliği bulmanızda ve devam ettirmenizde size yardımcı olacak bir kaç ipucu...

- Nasıl bir kişiye aşık olacağınızdan çok hangi karakterde bir insana aşık olmayacağınızı belirleyin. Eğer ilişkinizde bir düzensizlik varsa veya yürümüyorsa, Kendinize şunu sorun, "Ben ona gerçekten aşık mıyım, yoksa onunla arkadaşlarım ya da ailem onaylıyor diye mi beraberim?"

Geçmişe sünger..

- Kendinize her zaman güvenin ve dürüst olun. Geçmişteki hatalar veya hayal kırıklıkları ile noktalanan ilişikiler, sizin güveninizi sarsmasın. Geçmişinizi önemsemeyin ve geleceğe bakın. Kendinize sürekli sevilmeye layık ve özel birisi olduğunuzu fısıldayın.

- Gerçek aşkı bulmak istiyorsanız, bir takım deneyleri ve hataları da gözönüne almanız gerekiyor. Devam etmeniz için şansınızın olup olmadığını anlayana dek ilişkinizi sürdürün. Ama ilk günlerde fazla umutlu olmayın...

- İlişkinizin sizi hiç bir yere sürüklemediğini anladığınız zaman, sadece nazik olmak uğruna bunu devam ettirmeyin. Karşınızdaki insanla açık açık konuşun ve onun da hatalarını anlamasına yardımcı olun.

Plan yapmayın..

- Her zaman kendi güvenliğinizi ön planda tutun. Karşınızdaki insanın yabancı olduğunu unutmayın ve bu yüzden gelecek için planlar yapmayın.

- Eski aşk yaralarınıza, iyleşmesi için zaman tanıyın. Eğer bir ilişkiyi yeni bitirmişseniz ya da yeni boşanmışsanız, hemen yeni bir ilişkiye başlamak sizin için sağlıklı olamayabilir, eski acılarınızı iyice unutmadan, geçmişi silmeden yeni bir aşka başlamayın.

- Her zaman için pozitif olun. Aşık olmaya kendinizi her an hazır tutun..

İlişkinizi kaçamağa çevirin..

Kaçamak dediğinizde aklınıza ne gelir? İhtiras? Romantizm? Bambaşka birine bambaşka bir bağlılık?
Bunların hepsi teker teker kaçamak anlamını karşılamaya yetiyor; ancak madalyonun öbür yüzünde geçicilik, gizlilik ve asıl ilişkide olduğunuz kişi için müthiş bir acı var.

Mevcut ilişkinizi bir kaçamağa çevirmekle amaçladığınız efsanevi ilişkiyi yaşamak mümkün. Bunu başarabilmek için her şeyden önce bir kaçamağın kişinin hangi ihtiyaçlarını karşıladığını keşfetmek lazım:

- Delicesine istenmek
- Sevilmek
- Cinsel doyum
- Anlaşılma isteği
- Bütünlük hissi
- Bağlılık

Kendinize sorun..

Bütün bu kavramlar üzerine şöyle bir düşünün ve kendinize partneriniz için bunlardan hangisini sağlayabildiğinizi sorun. Kendinizi eleştirmeye başladığınız andan itibaren listeye yeni kavramlar da eklemeye başlayacaksınız. İsterseniz bir kaçamağın kişinin hangi ihtiyaçlarını karşıladığına dair listeyi genişletmeye şimdiden başlayalım. Böylece partnerinizin karşısına çıkmadan toplu beyin fırtınasından yararlanabilirsiniz.

Sizin elinizde..

Ya da en ideali sevgilinizle oturup yukarıdaki listeye eklemeler yapın ve ardından bu ihtiyaçları ilişkinizde ne kadar karşılayabildiğinizi göz önünde bulundurarak sıralayın. Daha sonra sıralamalarınızı karşılaştırın. En az karşılandığına inanılıp sona bırakılan kavramlara dikkat edin; onlar partnerinizle üzerine yoğunlaşmanız gerekenlerdir. Birbirinizden bu ihtiyaçlarınızı birlikte nasıl giderebileceğinizle ilgili ipuçları alın. Bu çalışmanın temelinde sizi kaçamağa yatkın bir ruh halinden korumak ve belki de kurtarmak yatmaktadır. Hatta mevcut ilişkinizi, bir kaçamaktan alacağınız zevkten çok daha fazlasını size sağlayacak bir hale getirin..

Mutlu ilişkinin sırrı..

Aylık popüler bilim, teknoloji ve kültür dergisi Focus, Temmuz sayısında, ilişkiler üzerine yapılan laboratuvar deneylerine yer verdi. Çiftleri birbirine çeken ve ayıran Mutlu bir beraberlik öğrenilebilir mi? Daha uzun aşk yaşamak için neleri bilmek gerekiyor? Tüm bu soruların yanıtları ayrıntılarıyla açıklanıyor.

Bilim insanları, yoğun bir çaba ile aşkın ve iyi bir ilişkinin sırrını çözmeye çalışıyorlar. Bugüne kadar yapılan çalışmalarla, neden bazı aşkların ve ilişkilerin yıllar boyu sürdüğünü, bazılarının da başlamadan bittiğini açıklayan çok sayıda kurala ulaştılar. Örneğin çiftler arasındaki cinsel çekimin ömrü 1,5 yıl sürüyor. Evliliklerin sona ermesi ise ilk 8 yılda yaşanıyor. Herkesin ilişki ve aşk modeli birbirinden farklı. İşte bir ilişkinin daha uzun sürmesini sağlamak için ipuçları.

Çiftler olaylara nasıl yaklaşıyor..

Laboratuvar verilerine göre, çiftler en kötü, en yaralayıcı sözleri kavganın ortasında sarf ediyorlar, aynı şekilde en uzlaşmaya dönük olanları da. Diğer bir ifadeyle, saldırı ve uzlaşma birbirinin içine geçerek şeytani bir karışım oluşturuyor. Gelin olaylara olumlu yaklaşan çiftlerle olumsuz yaklaşanları bir karşılaştıralım.

- Olumsuz çiftlerde sadece kızgınlık ayırt ediliyor ve cevap genelde şöyle oluyor: ‘Bana bağırma!’ Olumlu çiftlerde diyalog yolu görülüyor: ‘Haklısın canım, nerede kalmıştık?’

- Olumsuz çiftlerde çatışma hiç sona ermiyor; sadece, bir dahaki patlamaya kadar bastırılıyor. Olumlu çiftler, en fazla dört tur atışmadan sonra yapıcı girişimlerde bulunuyorlar.

- Olumsuz çiftler kısır bir döngünün içinde yaşıyorlar; diğerinin değişmeyeceği algısı ilişkiyi tüketiyor. Olumlu çiftler daha yaratıcılar; kavga, espri ve sevgi gösterileri arasındaki geçişleri de daha hızlı yaşıyorlar.

- Olumlu çiftlerde, eşlerden biri, yaşanan gerginliği diğerinin o anki durumuna bağlıyor: ‘Şu an biraz keyifsiz, son zamanlarda o kadar yoğun çalıştı ki bu çok normal.’ Olumsuz çiftlerde ise tutum şöyle oluyor: ‘Tipik tavrı bu. Hep böyledir zaten, sorumsuz ve bencil.’

Sihirli formül..

Genelde mutsuz çiftler karşılıklı olarak aşklarını düzeltme fırsatlarını kaçırıyorlar. Erkeğin sesli okuduğu gazete haberine kadın tepki vermez, hatta bir de kalkıp televizyonu açarsa ne olur dersiniz? Erkek doğal olarak sinirlenir. Peki bu tatsızlığı unutmak erkeğin ne kadar zamanını alır ya da kadının ne kadar çaba sarf etmesi gerekir?

Bu konuda ‘Gottman-Oranı’ denen kural bize yardımcı oluyor. Buna göre, ilişkide tatsız bir olayın, kavganın ya da ihmal edilmişliğin üstesinden gelinmesi için karşı tarafın, aynı değerde beş olumlu adım atması bekleniyor. Çiftler kendilerini ancak o zaman ödeşmiş sayıyorlar... İşte sihirli formül 5:1.

Kadın, erkeğe kahve koyarken (1) önceki güne dair bir iki tatlı söz ediyor (2 ve 3). Ardından erkeğin anlattığı hikáyeyi dinlediğini kanıtlıyor (4) ve hikáyeye içten bir kahkaha atıyor (5)... Erkeğin kızgınlığı geçti bile.

Zihnimiz sadece kendi çıkarına çalışıyor, ruhumuz ise daha çok tenimize benziyor. Sıcak bir okşayış uçup gider, ama bir sıyrığın iyileşmesi uzun zaman alabiliyor.

İyi bir ilişki için ipuçları.

Almanya’da her üç evlilikten biri, Amerika’da ise evliliklerin yarısı boşanmayla sonuçlanıyor ve bu sayıların artmasına kesin gözüyle bakılıyor. Türkiye’deki boşanma oranları da son yıllarda batılı ülkelerle yarışır duruma geldi. Bunun bir nedeni, çiftler üzerinde, ayrılıkların olumsuz bir şey olduğunu hatırlatan toplumsal baskının azalması; bir diğeri ise boşanmış anne babaların çocuklarının da, yetişkinliklerinde, yüksek olasılıkla sorunlu evlilikler yapmaları. Bilim çevrelerinde bu etkileşime ‘sosyal miras’ deniyor.

Eleştiri ve ihmal herkesi aşağı yukarı aynı derecede etkilediğinden, uzmanlar buna ilişkin kurallar belirlemekte zorlanmıyorlar. Ancak, olay mutluluk verici hareketleri belirlemeye gelince işler zorlaşıyor. Aynı şey mutlu birliktelikler için de geçerli. Yine de danışmanların verdiği aşağıdaki temel ipuçlarının faydasından kimsenin kuşkusu yok:

- Çözülebilir (pratik) sorunlara yoğunlaşın.

- Karşınızdakini değiştirmek gibi zor yaklaşımlardan kaçının.

- Eşinizden uzaklaşmak yerine. ona yaklaşın ve haritasını çözmeye çalışın.

- Eşiniz hakkında daha fazla şey öğrenmeye özen gösterin.

- Gerçekçi olun ve imkánsızı beklemeyin.

- Mutluluk için, birlikte yaptığınız keşiflerde bulduğunuz yol haritanızı kullanın.
Sorma, çıldırtma!..

"Eski sevgilinle hâlâ görüşüyor musun?", " Bugün niye böyle durgunsun?", "Dün beni neden aramadın?" Bunlar, erkekleri çileden çıkaran sorulardan sadece birkaçı....
Zaman zaman hepimiz erkeklerin bizi anlamadığından dert yanarız. Sonu kavgayla biten anlaşmazlıklarımızın nedeni, genelde kızlar ve erkekler arasındaki farklara yorulur. Ama bilinmesi gereken bir gerçek vardır: Erkekler biz kadınları hakikaten anlamazlar ya da anlamak istemezler. Hatta çoğu zaman bizim söylediklerimizle onların anladıkları arasında dağlar kadar fark vardır. Örneğin; sen gayet masum bir şekilde, "Yeni saç modelimi beğendin mi?" diye sorarken, o senin, "Seni her halinle beğeniyorum" yanıtını beklediğini sanır ve "Kardeşim 8 yaşındayken saçlarını aynı böyle kestirmişti" deyip işin içinden çıkıverir. İşte sana anlayışsız bir erkek örneği! Aslında bazı konularda haksız da sayılmazlar. Neden mi? İşte bizim sorduklarımız ve erkeklerin algıladıkları...

Arkadaşımı güzel buluyor musun?..

* Onun anladığı: Arkadaşımın benden daha güzel olduğunu düşünüyor, ona karşı bir şeyler mi hissediyorsun?

- Gerçek: Bu soruya yanıt vermek erkekler için son derece güçtür. Düşünsenize, eğer "Evet, gerçekten güzel bir kız" derse, 24 saatini, 'senin de çok güzel olduğuna ve onun senin kadar çekici olmadığına' seni ikna etmekle geçirecektir. Eğer "Pek de güzel sayılmaz" derse, bu sefer de saatlerce, sizin, arkadaşınızın güzel yönlerini anlatmanızı dinlemek zorunda kalacaktır.

- Çözüm: En iyisi bu soruyu sormayarak hem kendinizin hem de onun başını ağrıtmayın!

Beni neden seviyorsun?..

- Onun anladığı: Sevdiğim ve duymaktan hoşlandığım bir yanım var. Bakalım farkına varabildin mi?

- Gerçek: Herkesin kendine has bir özelliği vardır. Saçlar, etkileyici gözler, hem kaçık hem de zeki olmak... Ama erkek arkadaşınız sizi tamamen farklı nedenlerden de seviyor olabilir. Olaylara bakış açınız, aradığı huzuru sizde buluyor olması gibi... İşin kötüsü erkekler genelde bu tür şeyleri itiraf etmekten kaçınırlar. O yüzden size beklediğiniz yanıtı vermesi zordur. Üstelik gerçekleri söylediğinde şımaracağınızı da düşünürler.

- Çözüm: Ona karşı açık olun! Birlikte olduğunuz kişiye neden onu sevdiğinizi açıkça anlatırsanız, muhtemelen o da size karşı açık davranacaktır.

Benden önce birlikte olduğun kızı gerçekten sevmiş miydin?..
- Onun anladığı: Daha önce hiçbir kızdan benim kadar etkilenmediğini söyle.

- Gerçek: Eğer size önceki kız arkadaşını sevmediğini söylerse, bu sefer de sizi gerçekten sevip sevmediğini düşüneceksiniz. Onu sevmiş olduğunu söylediğindeyse sizi daha çok sevdiğini kanıtlamasını bekleyeceksiniz.

- Çözüm: Her şeye rağmen sizinle tanışmadan önce başkalarından etkilenmesinin son derece normal olduğunu kabul etmelisiniz. O nedenle de bu tarz sorularla romantik günlerinize gölge düşürmeyin ve beraberliğinizin tadını çıkarmaya bakın.

Emin misin?..

- Onun anladığı: Bana yalan söyleme!

- Gerçek: "Seni seviyorum" deyince, siz "Emin misin" gibi bir yanıtla karşılık veriyorsanız zavallı sevgilinizin işi çok güç demektir. Çünkü siz, söylediklerine 'mutluluktan inanmadığınız' için böyle sorarken, o ise 'ona inanmadığınız' için öyle söylediğinizi sanacaktır.

- Çözüm: Anlaşmaya varmanız için ona karşı imalı sözler kullanmak yerine, açıkça duygularınızdan bahsedebilirsiniz.

Cumartesi gününü arkadaşlarınla mı geçireceksin?..

- Onun anladığı: Derhal arkadaşlarınla yaptığın planları ertele ve benimle çık! Sonra neler olacağı beni hiç ilgilendirmez, haberin olsun!

- Gerçek: Siz her ne kadar böyle bir düşünceyle bu soruyu sormamış olsanız bile erkek milleti işte; hemen başka biçimde anlayıveriyor. Erkekler, arkadaşlarıyla yaptıkları şeylerden, özellikle futbol sohbetlerinden inanılmaz keyif alırlar. Kızların muhabbeti zaman zaman onlara yavan gelir.

- Çözüm: Her tatil günü beraber olacaksınız diye bir kural yok. Erkekler fazla sıkılmaya gelmezler, onu biraz serbest bırakmak daha iyi olur.

Yine yalnızım!..

Uzun süredir birlikte olduğunuz sevgilinizden ya da yıllardır birlikte yaşadığınız eşinizden ayrılmak hayatınızda büyük bir şok etkisi yaratabilir.
Onun ardından yeni hayatınıza uyum sağlamak biraz zaman alabilir. Ayrılık sonrası kendinize duygusal anlamda işkence yapmaya başladıysanız hemen bundan vazgeçmenizi ve geçmiş hayatınıza bir perde çekerek yeni hayatınızı kurmak için çalışmalara başlamanızı öneriririz.

Onu unutun..

Bir ilişki bittikten sonraki sancılı dönemde ilk yapmanız gereken onu tamamiyle unutmaya karar verdiğinize emin olmaktır. Duyularımız arasında en hassas olanı koku almadır. Dolayısıyla eski sevgilinizi unutmak için öncelikle ‘o’ kokan herşeyden kurtulmanız gerekiyor.

Onu görmek de size iyi gelmeyecektir. O yüzden ayrıldıktan sonra onunla görüşmemeli ve hatta onun fotoğraflarına bile bakmamalısınız. Onu unutmak için hemen yeni birisiyle tanışma çabasına da girmeyin. Kendinize biraz zaman tanıyın. Bu süreçte de dış dünyayı yeniden keşfedin. Müzelere, tiyatrolara gidin. Yatak odanızı kendi zevkinize göre tekrar dekore edin. Böylelikle onsuz yeni yaşamınıza daha rahat uyum sağlayabilirsiniz.

Olumlu yönleri görmek..

Elinize kağıt kalem alın ve hayatınızda düzgün giden şeyleri (sağlığınız, arkadaşlarınızla ve ailenizle olan ilişkileriniz yazın. Daha sonra da yeni hayatınızda yapacaklarınızı not edin bir yere (yoga kursuna gitmek, eskisinden daha genç bir sevgili bulmak, yeni kıyafetler almak ve Yeni hayatınız, onunla olan hayatınızdan çok farklı olmayacak. Yeni bir başlangıç yaparken sadece o yanınızda olmayacak.

Kendinizden keyif almayı bilin

Dışarı çıkmaktan en çok keyif aldığınız kişi kendiniz olun. Sevdiğiniz insandan ayrıldıktan sonra kendinizi çok yalnız hissedebilirsiniz. Tek başınıza bir yerlere gitmek size acı verebilir fakat tek başınıza gezmekten zevk alabilmeniz için kendinize biraz zaman tanımanız gerekiyor. Onsuz olsanız da önünüzde harika bir gelecek bulunan, güçlü ve güzel bir kadın olduğunuzu farkedince hayatınızda da bir sürü şey değişecek. Şimdiye kadar yaşadığınız hayat deneyimleriyle daha da zenginleştiğinizi ve yeni hayatınızda bu zenginliklerden faydalanarak eskisinden daha güzel ve sağlıklı ilişkiler yaşayacağınızı düşünün ve hayatınızda yeni bir sayfa açın...

Virüslü aşkını temizle..

Dikkat! Birlikte yaşadığınız erkeğin yaşam tarzı ve kötü alışkanlıkları sizin de sağlığınızı etkiliyor...
Onun kötü beslenmesi, sizin kolesterolünüzü yükseltir

Birlikte yaşadığınız erkeğin beslenme alışkanlıklarını kapmamanıza imkan yok, zaten araştırmalar kolesterol problemi olan erkeklerin partnerlerinde de büyük oranda kolesterol sorunu olduğunu ortaya koyuyor. Ortada spiritüel bir bağlantı falan yok elbette; bunun nedeni partnerinin aynı şekilde sağlıksız beslenmesi. Çözüm, pratik ve sağlıklı yemeklerle onun beslenme alışkanlıklarını değiştirmek. Örneğin; ızgara tavuk ya da balık ve sebze hazırlamak yalnızca 10 dakikanızı alır. Porsiyonlarınıza da dikkat etmelisiniz elbette. Kadınların erkeklerden günde ortalama 600 kalori daha az alması gerektiğini unutmayın. Aynı miktar da yemek yerseniz bir yılda 20 kilo bile alabilirsiniz.

Birlikte daha mutlu bir yaşam sürmek için beslenmenizde ufak değişiklikler yapmayı deneyin. Kan şekerinizi dengede tutmak daha neşeli olmanızı sağlar. Bunun için de sık sık, daha küçük porsiyonlar halinde yiyin. Ama durumun daha ciddi olduğunu düşünüyorsanız, zaman geçirmeden bir uzmandan yardım almakta fayda var.


Onun uykusuzluğu size kilo aldırır

Uykusuzluğun kilo aldırdığı kanıtlanmış durumda. Çünkü günde 8 saat uyuyamayan, ya da aralıklarla uyananlar, metabolizmaları yavaşladığından, glikozu ve karbonhidratları daha zor yakıyorlar. Eğer onunla aynı saatte yatıp kalkıyorsanız, en azından uykuya dalmadan önceki evrelerde uyanma riskiniz daha düşük olur. Ama o geç saatlere kadar oturuyor ve yatağa sizden çok sonra geliyorsa muhtemelen rahatsız bir uyku uyuyorsunuzdur. Bu durumda yatmadan once birlikte muz ve hurma gibi triptophan içeren yiyecekler yiyin. Triptophan serotonine dönüşerek uykunuzun gelmesini kolaylaştıracaktır.

Onun stresi sizin tansiyonunuzu yükseltir

Nottingham Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma, sürekli stres altında yaşayan biriyle birlikte yaşamanın yüksek tansiyona neden olarak kalp krizi riskini artırdığını ortaya çıkarmış. Sorunun çözümüyse, Stanford Üniversitesi uzmanlarından geliyor. Haftada 30 dakika egzersiz yapmak bile stres seviyesini yüzde 75'e kadar düşürebiliyormuş. Yani, haftasonlarında size ilgi göstermek yerine arkadaşlarıyla halı saha maçlarına katılmasına göz yummanız gerekiyor ne yazık ki.

Onun isteksizliği sizin cinsel enerjinizi azaltır

Sevişmek, oxytosin hormonu salgılamanızı sağlar. Oxytosin hormonuysa cinsel enerjimizi yükseltir. Bu yüzden biz kadınlar seksten soğudukça soğur ama bir kez sevişmeye başladık mı, daha fazlasını isteriz. Dolayısıyla isteksiz bir partner bütün cinsel enerjimizi alıp götürür. Seks terapistlerinin bu durumla başa çıkmak için birçok önerisi var elbette. Ama temelde bütün öneriler birbirinize ve cinselliğe zaman ayırmanız gerektiğiyle ilgili. Önceden anlaşın, evinizde romantik bir ortam hazırlayın ve en az yarım saat boyunca seks yapmayı boşverip yalnızca birbirinize dokunun. Cinsel enerjinizin ne kadar arttığına inanamayacaksınız. Ayrıca bu yöntem partnerinizin performans endişesinden de uzaklaşmasını sağlayacaktır

O depresyondaysa sizin kendinize güveniniz azalır

Birlikte yaşadığınız kişi mutsuzsa muhtemelen siz de dahil olmak üzere her şeyden şikayet edecektir. Boston Üniversitesi'nden uzmanlar, depresyondaki erkeklerin hayatlarında bir kadın olduğunda kendilerini daha iyi hissettiklerini ortaya koymuş. Şaşırtıcı olan şey, kadınlar için tam aksinin geçerli olması..

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları tatlim sohbet Mobil Chat