Tekil Mesaj gösterimi
Alt 19 Nisan 2009, 15:06   #1
Çevrimdışı
YapraK
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yahudi dünyasındaki değişimler - batı avrupa 1800'ler




BATI AVRUPA 1800'LER

REFORM HAREKETİ (1818-ALMANYA)

Daha önceki bölümde gördüğümüz gibi Aydınlanma Yahudilere daha önce hiç sahip olmadıkları yeni haklar kazandırdı: insan hakları ve vatandaşlık hakları. Yeni geniş fikirlilik o kadar ileri gitti ki, Yahudiler “fazla Yahudi” olmadıkları, fazla farklı giyinmedikleri, fazla farklı davranmadıkları, farklı beslenmedikleri ve “demode” dinlerini takınmakta ısrar etmedikleri takdirde topluma kabul edilmeye başlandı. Bazı Yahudilerin buna karşı tepkisi, işbirliğini ısrarla reddetmek oldu: tarz ve şeklen. Hasidim’in günümüzde hâlâ 18. yüzyıl Doğu Avrupa kıyafetlerini giymesi bu yüzdendir. Ancak başkalarında tam tersi tepkiler de oldu. Bu Yahudiler özgürleşme ve çağdaşlaşma ruhuna katıldı; kaşerut kurallarına, Şabat’a uymak gibi onları diğer insanlarda farklı kılan şeylerden vazgeçti. Tabii Yahudiler dinlerinden vazgeçer geçmez, asimile olmaya başladı. Bu da büyük sayılarda oldu. Tam sayısını bilmiyoruz. Bildiğimiz, bu dönemde tahmini bir çeyrek milyon Yahudi’nin Hıristiyanlığı seçtiği ve sayısız başkasının da Avrupa kültürüne asimile olduğudur. İlginç olanı asimilasyon oranının, daha az sayıda Yahudi’nin yaşadığı yerlerde daha yüksek olmasıdır. Yahudi nüfusunun yaklaşık 5 milyon olduğu Doğu Avrupa’da 90.000’i (yani %2’si bile değil) daha kolay bir hayata sahip olmak ve toplumun ana kesimine karışmak için Hıristiyanlığı seçti. Ancak daha az sayıda Yahudi’nin bulunduğu Batı Avrupa’da, oranlar çok daha yüksekti. Fransa, İtalya ve Almanya Yahudilerinin çoğunluğu asimile oldu. Neden? Çünkü Batı Avrupa’da Yahudi olmayanlar Yahudilere karşı çok daha iyi davranıyor ve toplumun ana kesimine katılmak onlara çok daha cazip geliyordu. Hıristiyanlığı seçen Yahudilerden bazıları çok ünlüydü. Önceki bölümde Viktorya emperyalizminin büyük mimarı olan Britanya Başbakanı Benjamin Disraeli’den söz etmiştik. Ama komünizmin babası Karl Marx’tan da söz etmeliyiz. Marx’ın dini babası tarafından altı yaşında iken değiştirilmişti. Babası kanun adamı olabilmek için birkaç yıl öncesinden din değiştirmişti. Sonunda ateist olan Marx, kaderin cilvesi sonucunda “İşçinin İncili” diye adlandırılan “Komünist Manifestosu”nun ve “Das Kapital”ın yazarıdır. Dini, “kitlelerin uyuşturucusu” diye adlandırmakla da ünlüdür. Korkunç bir “kendinden nefret eden Yahudi” örneği olan Marx, öfke dolu “Yahudisiz bir Dünya” eserinde dünyanın bütün sorunlarının suçunu Yahudilere yükler. Yahudilikten ve diğer Yahudilerden büyük nefret, bu türden din değiştirenlerin ortak bir özelliğidir. Bu nefret başkalarının yanı sıra 19. yüzyıl Alman edebiyatının büyük isimlerinden Heinrich Heine’da da bulaşmıştır. Heine birçok başkası gibi pragmacı nedenlerden din değiştirmiş olup şöyle bir açıklama getirmektedir: “Düşünce tarzımdan vaftizin beni ilgisiz bıraktığını ve simgesel bir önem bile taşımadığını saptayabilirsiniz. Hıristiyan oluşum Avrupa kültürüne giriş biletimdir.” Yahudilik hakkında da aynı derecede alaycı görüşlere sahipti.


Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet