Tekil Mesaj gösterimi
Alt 30 Nisan 2009, 19:33   #1
Çevrimdışı
YapraK
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Asit Yağmurları ve Çevreye Etkisi




Asit Yağmurları ve Çevreye Etkisi

Asit Yağmurları kükürt ve azot dioksitlerin atmosferdeki nemle birleşerek sülfürik ve nitrik asitli yağmur, kar ya da dolu oluşturması biçiminde kirliliğe yol açmasıdır. Bu tür yağmurda tanecikler siste asılı olarak süspansiyon oluşturabilir ya da en kuru halde birikebilirler.

Asit yağmurlarının verdiği ileri sürülen zararın bir bölümünün aslında bazı doğal nedenlerden kaynaklandığı yapılan araştırmalar sonucunda anlaşılmışsa da, petrol ve kömür yanmasından oluşan kükürt dioksit ile otomobil motorlarından çıkan azot oksidin, asit yağmuru sorununu büyük ölçüde şiddetlendirdiği kesindir.

Kirliliğe yol açan tanecikler, kaynaklarından binlerce kilometre uzağa rüzgarla taşınabilir. Sözgelimi A.B.D‘nin kuzey doğusundaki asit yağmurlarına, Kanada'dan yayılanlar da katılmış, Kanada'nın doğusundaki kükürt içeren yağış, A.B.D 'den kaynaklanmıştır.

Bilim adamlarının tümü asit yağmurlarının denetlenmesi için bir an önce yasalar çıkarılmasını istemektedirler. Ne var, ki söz konusu yasaların yol açacağı harcamalar çok yüksektir, bu yüzden de sorunun çözülmesi sürekli ertelenmektedir.

Ekonomik faaliyet, kıtlığa karşı yapılan bir savaştır. İnsan bu savaşta bir takım değerleri üretip tüketirken başka bir değer olan kaliteyi ÇEVRE ’yi de tüketmektedir. Hava, su, yeşil ve toprak gibi ...... Biri kirlendiği zaman beraberinde, zincirleme olarak, diğerleri ve bunlardan yararlanan insanlar da kirlenmekte ve yok olmaktadır.

Görüldüğü gibi hava doğal ve yapay etmenlerce kirletilmektedir. Yapay etmenlerin temelinde insan bulunmaktadır. Fabrikadan, evlerden ve araçlardan çıkan dumanlar tarafından atmosfer durmadan kirlenmektedir. Bu kirlilik doğrudan olduğu gibi asit yağmurları yoluyla da bitkiye, insana, suya, toprağa ve taşa etki etmektedir.

Termik santrallerde, ısıtmada ve endüstri kurumlarında kullanılan kömür atmosfere kül (kadmiyum, arçelik, kurşun) CO2 ve SO2 yaymaktadır. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de kömür ve petrol tüketimi giderek artmaktadır. Artan taşıt sayısı da petrol tüketimini dolayısıyla atmosferdeki karbon monoksit gazını yükseltmektedir. Yanardağlar da havadaki SO2 ve CO2 gibi gazların miktarını arttırmaktadır. Bu gazlar havadaki su buharı ile birleşirler.

H2O+SO2 ______ H2SO4 (sülfirikasit) ve

H2O+NO2 ______ HNO3 (nitrik asit) olarak yere düşerler.

Hava kirliliği, ışınların yere ulaşmasını ve atmosfere yayılmasına da engelleyerek iklim üzerinde olumsuz etki yapmaktadır.Asit yağışları yapraklardaki klorofilin bozulmasına ve bitkinin sararıp kurumasına neden olmaktadır.

Bilindiği gibi bitkiler, fotosentez sırasında CO2 tüketir. Asit yağmurları, bitkileri kurutarak, diğer yandan atmosferdeki CO2 (karbondioksit) tutarının artması için ortam hazırlamaktadır. Başka bir anlatımla, bir olumsuzluk bir başka olumsuzluğu üretmektedir.

Bu asit yağışlarının etkilerini görebilmek için iki aşamadan oluşan deneylere girişilmiştir :

Birinci aşamada 16 saksıya kızıl çam, 20 saksıya fasulye ve nohut ekildi.

Kızıl çam ve fasulyeler 4 ’er saksıdan oluşmak üzere 5 ’er gruba ayrıldı. Her grup PH3, PH4,5, PH6, yağmur suyu ve çeşme suyu gibi asidik değeri farklı sularla sulandı. Çalışma 2 ay sürdü. Çalışmalara çeşitli sınıflardan 15 öğrenci katıldı.

Çalışmalarımızda kullanılmak üzere, topladığımız yağmur suyunun asidik değeri ölçüldü: İlk yağış PH5,5, ikinci ve daha sonraki yağışlar PH6 olarak saptandı. Bu da bize hava kirliliği ve onun oluşturduğu asit yağmurlarının çevremizde bir realite olduğunu kanıtlamaktadır.

AŞAMA
A ) TOHUM GRUBU

20 saksıya fasulye ile nohut karışık olarak ekildi. Bu 20 saksı, her biri 4 saksıdan oluşacak şekilde 5 gruba ayrıldı. Ekildiği tarihiden itibaren, her grup asidik değeri PH3, PH4,5, PH6 olan sularla, normal su (musluk) ve yağmur suyu ile sulandı. Her grupta 3 saksı esas alındı. İki ay boyunca gözlem ve ölçümler yapıldı.

Tohum – 1 Grubu (Yağmur suyu)

15.11.1999 22.12.1999 03.01.2000 24.01.2000
1. Saksı Ekim – Dikim
Çimlenme Nohut = 22 cm
Fasulye = 4 cm Nohut = 23 cm
Fasulye = kuru
2. Saksı Ekim – Dikim Çimlenme Nohut = 30 cm
Fasulye = 5 cm Nohut = 30 cm
Fasulye = 17 cm
İkisi de solgun
3. Saksı Ekim – Dikim
Çimlenme Nohut = 26 cm
Fasulye = 8 cm Nohut = 38 cm
Fasulye = 8 cm

Tohum – 2 Grubu (PH3)

15.11.1999 22.12.1999 03.01.2000 24.01.2000
1. Saksı
Ekim – Dikim Çimlenme Nohut = 20 cm
Fasulye = 4 cm Nohut solgun,
Fasulye kuru, toprakta beyazcıklar
2. Saksı
Ekim – Dikim Çimlenme Nohut = 31 cm
Nohut = 24 cm
Fasulye yok Sararmış ve kurumuş
3. Saksı
Ekim – Dikim Çimlenme Nohut = 10 cm
Nohut = 10 cm
Fasulye yok İkisi de kurumuş

Tohum – 3 Grubu (PH4,5)

15.11.1999 22.12.1999 03.01.2000 24.01.2000
1. Saksı Ekim – Dikim Yok Yok Yok
2. Saksı Ekim – Dikim Yok Yok Yok
3. Saksı Ekim – Dikim Yok Yok Yok

Tohum – 4 Grubu (PH6)

15.11.1999 22.12.1999 03.01.2000 24.01.2000
1. Saksı Ekim – Dikim Fasulye = 20 cm 22 cm 23 cm
2. Saksı Ekim – Dikim Fasulye = 18 cm
Fasulye = 11 cm 19 cm
13 cm 20 cm
13.5 cm
3. Saksı Ekim – Dikim Fasulye = 19 cm
Fasulye = 19 cm 20 cm
20 cm 21 cm
21cm

Tohum – 5 Grubu (PH6)

15.11.1999 22.12.1999 03.01.2000 24.01.2000
1. Saksı Ekim – Dikim Çimlenme Nohut = 18 cm Nohut = 21 cm
2. Saksı Ekim – Dikim Çimlenme Fasulye = 9 cm Fasulye=11 cm
3. Saksı Ekim – Dikim Çimlenme Fasulye = 5 cm Fasulye=7 cm

GENEL GÖZLEMLER :

a) Gövde ve renkte görülen değişimler

• PH3 = Çimlenme yavaş, önce hızlı olan büyüme yavaşlıyor. İki ay sonra sararma ve kuruma başlıyor.

• PH4,5 = Çimlenme yok.

• PH6 = Fasulye ve nohut diğer gruplara göre erken çimleniyor ve hızla büyüyor.

• Normal su : Nohut ve fasulye normal sürede çimleniyor ve büyüyor.

• Yağmur suyu : Normal sürede çimleniyor. Büyüme hızı normal. Ancak 2 ayın sonunda sararma başlıyor.

b) Bazı bitkiler topraktan çıkarıldı ve kök gelişmeleri incelendi

• PH3 = Köklerin ince, seyrek ve yukarıya doğru kıvrıldıkları gözlendi.

• Yağmur suyu (PH5,5-6) = Gövde daha kalın, köklerin sık ancak kısa olduğu gözlemlendi.

• Normal su = Köklerin uzun, kalın ve sık olduğu gözlendi.

• SONUÇ = Suyun asitlik değeri arttıkça köklerin uzunluk, kalınlık ve sıklık özelliklerinde normal olmayan gelişmeler görülmektedir.

B) KIZILÇAM GRUBU

Kızıl çam –1 Grubu (PH3)

9.12.99 22.12.99 12.01.2000 Fark
1.Saksı 8.5 cm 9.5 cm 9.8 cm 13 mm
2. Saksı 15 cm 15.5 cm 16 cm 10 mm
3. Saksı 2 cm 2.2 cm 2.3 cm 3 mm
4. Saksı 1 cm 1.5 cm 1.9 cm 9 mm

Ortalama Büyüme : 8.75 mm
Aylık Büyüme : 7.1 mm

Kızıl çam –2 Grubu (PH4,5)

9.12.99 22.12.99 12.01.2000 Fark
1.Saksı 8 cm 8 cm 8 cm 0 mm
2. Saksı 6 cm 6 cm 7 cm 11 mm
3. Saksı 4.5 cm 4.5 cm 5 cm 11 mm
4. Saksı 5 cm 5 cm 6 cm 11 mm

Ortalama Büyüme : 8.5 mm
Aylık Büyüme : 6.083 mm

Kızıl çam – 3 Grubu (Normal Su)

9.12.99 22.12.99 12.01.2000 Fark
1.Saksı 5 cm 5.5 cm 6 cm 11 mm
2. Saksı 1 cm 3 cm 4 cm 21 mm
3. Saksı 5.5 cm 6 cm 8 cm 25 mm
4. Saksı 4,5 cm 5 cm 6 cm 15 mm

Ortalama Büyüme : 18 mm
Aylık Büyüme : 14.875 mm

Kızıl çam – 4 Grubu (PH6)

9.12.99 22.12.99 12.01.2000 Fark
1.Saksı 3 cm 3.7 cm 5 cm 20 mm
2. Saksı 3 cm 3.8 cm 4 cm 20 mm
3. Saksı 1.5 cm 2 cm 2.5 cm 15 mm
4. Saksı 5 cm 6 cm 6.6 cm 16 mm

Ortalama Büyüme : 17.75 mm
Aylık Büyüme : 3.8416 mm

Tablolardan ve grafikten de anlaşılacağı gibi kızıl çamlardaki büyüme oranı, PH değeri arttıkça azalma gösteriyor. Ayrıca renkte koyulaşma ve az da olsa yaprak azalması görülüyor. Bilindiği gibi hava kirliliği ve asit yağışları öncelikle yapraklardaki klorofili olumsuz olarak etkilemekte, bu nedenle yaprak fotosentez yeteneğini yitirmekte; besin üretemez duruma gelen bitki kurumaktadır.
Gerçekten, asit yağışlarının yaygın olduğu yerlerde çamların gövdesi kesilmek suretiyle incelenecek olursa (Resim – 5) yalnız kabuk çevresi (2 ile gösterilen yerler) kuru, orta kesimler aşırı derecede ıslaktır. Böyle bir ağacın kereste değeri yoktur. Halk arasında bu şekilde hiçbir işe yaramayan insanlar için “su yutkunan adam” nitelendirilmesi yapılır. Görülüyor ki hava kirliliği ve yağışlar bitkilerin yalnız morfolojik yapısını bozmakla kalmıyor, aynı zamanda örneğin bir ağacı “ekonomik” olmaktan da uzaklaştırabiliyor.

Araştırmalar, iğne yapraklı ağaçların geniş yapraklara göre daha çok etkilendiği yargısını güçlendirmektedir.

YATAĞAN ZİRAAT MD.’DEN YÜKSELEN SES

Yatağanda da termik santralin yarattığı hava kirliliği ve oluşan asit yağmurları çevreye büyük zararlar vermektedir.

Yatağan Ziraat Müdürlüğü’nden gelen feryada kulak verelim :

“TERMİK SANTRALİNİN BİLİNEN BAZI BİTKİLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ”

Zeytin ağacının yapraklarında SO2 etkisiyle çeşitli form ve büyüklükte, kırmızı kahve renkli parankima dokusunun tahribi ve çekmesi sonucu oluşmuş lezyonların meydana getirdiği, bu lezyonların birleşmesine takiben normalde ağaçta 18-20 ay kalması gereken yaprakların erkenden döküldükleri, böylelikle ağaçların çıplaklaştığı ve verimlerinin azaldığı kaydedilmiştir. SO2’nin (kükürt dioksit) neden olduğu bu prim er belirtiler yanında, yine yaprak kaybı ve bunun sonucunda beslenme yetersizliğine bağlı olarak sürgün uzunluğunda ve yaprak boyutlarında küçülme şeklinde sekonder belirtileri de oluşmaktadır.

Badem ağaçlarının yapraklarının damarlarında renk açılması, şeklinde beliren SO2 yanıkları oluşmakta bu, ağaçların erken yaprak dökmelerini ve meyve tutumlarının azalmasına neden olmuştur.
Tütün Bitkisi : Kükürt dioksit (SO2) gazının hassas olan tütün bitkilerinin özellikle sulama sonrası açık durumda olan yapraklarındaki stomalarından tolore edilebilir. Dozun üzerinde alınan SO2 hücreler ve yaprak dokusu düzeyindeki kimyasal ve fizyolojik reaksiyonları etkileyerek akut bir şekilde tütün yapraklarında kahverengi, eşit taraflı, yaprak leke ve yanıklarının oluşmasına neden olmaktadır.”

Bu feryat bindiği dünya gemisini delen insanoğlunun çığlığıdır. Bu ses, çevresel intiharın resmen belgelenmesidir.


Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet