Tekil Mesaj gösterimi
Alt 30 Nisan 2009, 19:35   #2
Çevrimdışı
YapraK
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Asit Yağmurları ve Çevreye Etkisi




MURGUL BAKIR İŞLETMELERİNİN ETKİNLİKLERİ

Murgul bakır fabrikalarının, çevresine günde 560 mg/m3 SO2 yaymakta olduğu bildiriliyor. Çevredeki tarım alanlarında armut, kiraz, elma, erik ve ceviz gibi meyve ağaçları bakır fabrikasının açılmasından sonraki 5 yılda kurumuştur. Kurum, zarar eden köylülere tazminat ödemek zorunda kalmıştır. Göktaş vadisindeki ormanlar büyük zarar görmüştür.

Ankara’da topoğrafik etkilerin sonucu (çukurda bulunması), 698 mg/m3’e kadar yükselen SO2, rüzgar tarafından dağıtılamamış ve çevredeki ibreli ağaçlara zararlı olmuştur. Yer yer kuruma olayları görülmüştür.

Ankara’da olduğu gibi, İstanbul’da da kış mevsiminde SO2 tutarı yükselmekte, insan ve bitki sağlığını tehdit etmektedir.

Soma, Tavşanlı ve Elbistan santralleri da atmosferdeki kükürt toz ve CO2 tutarını artırarak canlı yaşamı riske sokmaktadır.

Kentlere göç, plansız kentleşme, yakıt olarak kullanılan niteliksiz linyit tutarının artması ve alternatif enerji yerine elektrik üretiminde fosil kaynaklara (kömür, petrol) ağırlık verilmesi; gelecekte hava kirliliğinin daha da artacağını göstermektedir.

Ülkemizde demiryolları ve denizyolları gibi toplu ulaşım sistemleri yerine, karayollarına önem verilmesi, dumandan ve asitten daha uzun yıllar zarar göreceğimizin habercisidir.

AVRUPA ORMANLARI

Avrupa’da Büyük Sanayii Devrimi ile insanoğlu mal ve para olarak büyük kazanımlara kavuşurken, diğer taraftan “ çevre” gibi doğal bir zenginliği yitirdiğinin farkında değildi. Yalnız kazanmaya ve zengin olmaya koşullanmıştı. Zenginleştiği o ölçüde saldırgan tutumunu artırıyordu.

20. yy. başlarına gelindiğinde Avrupa Kıtası ormanlarını büyük ölçüde yitirmiş bulunuyordu . Geniş orman alanları, yer yer yangın görmüş gibi örselenmişti.

Günümüzde dünyanın en kirli kentlerini Avrupa kentleri oluşturuyordu :

Milano : 195 mgrS (mgKükürt)
Paris : 83 mgrS
Madrid : 71 mgrS
Frankfurt : 67 mgrS
Brüksel : 59 mgrS
Glasgow : 62 mgrS.
Londra : 57 mgrS
New York : 55 mgrS

Okumamış bir Crée Kızılderilisi ’nin sözleriyle gelişmiş olduğu söylenen Avrupa uluslarının yaptıklarıyla karşılaştırırsak: “okumuş” ya da “yüksek öğrenim görmüş” Avrupa ’lının bizde olduğu gibi yanlışlar içinde bulunduğunu görürüz..

O zaman en büyük doğal felaketlerin eğitimin içeriğine bağlı olarak ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Eğitim sistemlerimizi gözden geçirmek durumundayız!
Avrupa kentlerinin uzak olduğuna bakarak kendimizi asit etkisinden korumuş ya da kurtulmuş saymamalıyız. Çünkü SO2 ve CO2 gazları, rüzgarlar tarafından 2000 – 3000 km. ötelere taşınabilmektedir. Örneğin; İstanbul’a kuzey ve kuzeybatı rüzgarları ile gelen yağışlar 4,2 PH – 4,5 PH arasında değişirken, güneyden esen rüzgarlarla gelen yağışların PH oranı 6 – 7 düzeyine inmektedir.

Hava sisli olduğu zamanlarda bu oran 3,8 PH olarak gerçekleşmektedir.

Görüldüğü gibi asit yağmurları, günümüzde ulusal olmaktan çok, uluslar arası bir özellik taşımaktadır. Her ülke kendisi bazı önlemler alırken, bütün dünya ülkelerinin birlikte almaları gereken daha büyük ölçekli önlemler bulunmaktadır.

EĞİTİM VE ÇEVRE

Eğitim ile çevre arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amacıyla bir anket düzenlendi. Anket, İzmir’de yapıldı ve ankete 117 kişi katıldı. Katılanlardan 75’i yüksek okul mezunu idi. Asit yağmurları konusunda bilginiz var mı,sorusuna 62 kişi “evet” yanıtı verdi. Yüksek okul mezunu (75-62
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
13 kişinin asit yağmurlarından habersiz olduğu anlaşıldı. Eğitim bu ise, bu nasıl eğitim? Bu değilse, eğitim nedir?

Asit yağmurlarından etkileniyor musunuz, sorusuna 45 kişi “evet” yanıtını verdi. Yüksek okul mezunu (75-45
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
30 kişi başına yağan asit yağmurlarından bihaberdi. Başına düşenin asit mi, yoksa su mu olduğunu bilmeyen yüksek okul mezunu olan 30 kişi eğitimli midir?

Çevre sizin için önemli mi, sorusuna 45 kişi yanıtsız bırakmış, 3 yüksek öğrenimli de çevrenin önemini kavrayamadığı için “ evet” diyememiştir.
27 kişinin herhangi bir çevre örgütünü tanımadığı 4. sorunun yanıtından anlaşılmaktadır. Gerçek nerede? Eğitim nerede?

Çevre ile girişimleri olmayan veya çevre koruma ilgili girişimlerin ne olduğunu bilmeyen 71 kişinin bulunduğu, 5. sorunun yanıtından anlaşılmaktadır.
Okuduğunu yaşama uygulayamayan yüksek okul mezunu da olsa eğitimli midir?
6. soruda belirtilen hava kirliliği ve asit yağmurlarının nasıl önlenebileceği, sorusuna büyük bir çoğunluk (43 kişi) “eğitimle” yanıtını vermiştir. “Eğitimle” diyenlerin büyük bir bölümü de “mevcut eğitim sistemiyle değil” uyarısında bulunuyordu.
Crée Kızılderilisi’nin ülkesinde, 19.yy. kadar Avrupa’da ve 20. Yy kadar Türkiye’de hava kirliliği ve onun etkisiyle oluşan asidik yağışlardan eser yoktu: Orman kurumuyor, toprak kirlenmiyor, bitkiler, hayvanlar ve insanlar zehirlenmiyordu.

Endüstrinin, zenginliğin ve buna bağlı olarak eğitimin gelişmesiyle daha sağlıklı bir çevre beklenirken, insanoğlunun havayı solunamaz, suyu içilemez ve bitkiyi yenilemez duruma getirdiğini görüyor ve dehşete düşüyoruz.

Eğitim yükseldikçe havada duman, suda asit artıyor!

Murgul’u, Ankara’yı, Soma’yı, Elbistan’ı, Yatağan’ı, kirletenler Gökovayı kirletecek olanlar mühendis, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı gibi “okumuşlar” değil mi?

“İlim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir” Sen kendin bilmezsen bu nice okumaktır”

Diyebildiğimiz zaman yemek yediğimiz sofraya bıçak sokmaktan vazgeçeriz. Aksi takdirde biz karadumanı yaratmaya, karaduman da bizi karartmaya devam edecek; bir olumsuzluk başka bir olumsuzluğu üreterek :

Ankete katılanların eğitim durumu :
İlkokul: 17 kişi
Ortaokul: 25 kişi
Yüksek okul: 75 kişi

II. AŞAMA (KONTROL) DENEMELERİ

Kontrol amacını güden ikinci aşama çalışmalarımız 26.02.2000 de başladı, 12.04.2000 tarihine dek sürdü.
Yine, her birine hem fasulye ve hem de nohut ekilmiş, her biri 4’er saksıdan meydana gelecek şekilde 5 grup oluşturuldu.

Nohut – fasulye (tohum) gruplarına ilk asit (PH) uygulaması 15 gün sonra başlatıldı. 15 gün boyunca normal su ile sulandı. Bu durum, II. Aşama çalışmaları ile I. aşamadakiler arasındaki farklılıktır. Amacımız; topraktaki tohuma 15 gün boyunca çimlenme olanağı sağlamaktır. Sonra PH değeri farklı olan (PH2, PH3, PH4,5, PH6, normal su, yağmur suyu) sularla sulandı.

Yine kızıl çamlar da, her biri 4’er saksıdan oluşacak şekilde 5 gruba ayrıldı, bunlarda asidik değeri farklı sularla (PH2, PH3, PH4,5, PH6, yağmur suyu, normal su) ile sulandı. Periyodik aralıklarla boyları ölçüldü, renk değişimleri gözlendi. Her grup için elde edilen sonuçlar uygun olarak kaydedildi. Bu sonuçlara uygun tablolar çıkarıldı. Genel sonuçlara erişilmeye çalışıldı. İtiraf etmek gerekir ki bu süre, çalışmalarımız için yeterli olmamıştır.

TOHUM GRUBU

Tohum Grubu – 1 (PH2)

17.03.2000 30.03.2000 12.04.2000
1. Saksı Çimlenme Yok Çimlenme Yok Çimlenme Yok
2. Saksı Çimlenme Yok Çimlenme Yok Çimlenme Yok
3. Saksı Çimlenme Yok Çimlenme Yok Çimlenme Yok


Tohum Grubu – 2 (PH3)

17.03.2000 30.03.2000 12.04.2000
1. Saksı Çimlenme Yok Çimlenme Yok Çimlenme Yok
2. Saksı Çimlenme Yok Çimlenme Yok Çimlenme Yok
3. Saksı Yabani ot (çayır) çıktı Çayır 10 cm Çayır 10 cm

Tohum Grubu – 3 (PH4,5)

17.03.2000 30.03.2000 12.04.2000

1. Saksı 3 fasülye: (2,5 cm, 2,6 cm,2,5 cm)
3 nohut : (15,5 cm, 10,5 cm,10,5 cm) 3 fasülye: (6 cm, 4 cm,4,5 cm)
3 nohut : (21 cm, 20 cm,16 cm) Fasülye sarardı.
Nohut : (22 cm, 21 cm, 17 cm)
2. Saksı Çimlenme Yok Çimlenme Yok Çimlenme Yok
3. Saksı 1 Fasülye (4 cm)
1 Nohut : (8 cm) 1 Fasülye : 5 cm
1 Nohut : 18 cm 1 Fasülye : 5 cm
Nohut : 26 cm

Tohum Grubu – 4 (PH6)

17.03.2000 30.03.2000 12.04.2000
1. Saksı Yalnız nohut var ve 3 cm Nohut : 4 cm Nohut : 6 cm.
2. Saksı Çimlenme Yok Çimlenme Yok Çimlenme Yok

3. Saksı 1 Fasülye (5 cm)
1 Nohut : (10 cm) 1 Fasülye : 10 cm
1 Nohut : 13 cm 1 Fasülye : 12 cm
Nohut : 17 cm

Tohum Grubu – 5 (PH5,5-6 = Yağmur suyu)

17.03.2000 30.03.2000 12.04.2000
1. Saksı Çimlenme yok Çimlenme yok Çimlenme Yok
2. Saksı Çimlenme Yok Çimlenme Yok Çimlenme Yok
3. Saksı Çimlenme yok Çimlenme yok Çimlenme yok

SONUÇLAR :

Yüksek asitlerde (PH) çimlenme olayı bile görülmedi.
PH4,5 asidik durumunda çimlenme tam gerçekleşmedi (bazı saksılarda yok) Çimlenip büyüyenlerde de gövde ince uzun ve cansız kaldı.
PH6 durumunda da çimlenme yok. Fasulye ve nohut orta asitlikteki sulardan (Ör.: PH4,5) hoşlanmıştı, az aitli sularda (Ör. PH6) hiçbir gelişme göstermedi.
Yağmur suyundaki PH oranı çimlenmeye bile fırsat vermedi.
Nohudun, fasulyeye göre asitli sulara daha dayanıklı olduğu gözlendi.
Asidik değeri PH2 olan sularla sulanan saksı açıldığında tüm tohumların, asidik değeri PH3 olan sularla sulanan saksılarda ise bazı tohumların çürüdüğü görüldü
Çayırların asidik yağışlardan etkilenmediği gerçeği ortaya çıktı.

b) KIZILÇAM GRUBU

Kızıl çam –1 Grubu (PH2)

17.03.2000 30.03.2000 12.04.2000
1.Saksı 41 cm 41 cm 41 cm
2. Saksı 37 cm 37 cm 37 cm
3. Saksı 45 cm 45 cm 45 cm
4. Saksı 33 cm 33 cm 33 cm

Kızıl çam –2 Grubu (PH3)

17.03.2000 30.03.2000 12.04.2000
1.Saksı 30 cm 30.5 cm 31 cm
2. Saksı 35 cm 35 cm 35.5 cm
3. Saksı 40 cm 40 cm 40 cm
4. Saksı 29 cm 29.5 cm 30 cm

Kızıl çam – 3 Grubu (PH4,5)

17.03.2000 30.03.2000 12.04.2000
1.Saksı 35 cm 36 cm 37 cm
2. Saksı 31 cm 32 cm 33 cm
3. Saksı 35.5 cm 35.5 cm 36.5 cm
4. Saksı 32 cm 32 cm 33 cm

Kızıl çam – 4 Grubu (PH6)

17.03.2000 30.03.2000 12.04.2000
1.Saksı 36 cm 37 cm 37.5 cm
2. Saksı 35 cm 35.5 cm 36 cm
3. Saksı 37 cm 38 cm 38.5 cm
4. Saksı 34 cm 35.5 cm 36 cm

Kızıl çam – 5 Grubu (PH5,5 -6)

17.03.2000 30.03.2000 12.04.2000
1.Saksı 30 cm 31 cm 31 cm
2. Saksı 34 cm 34.5 cm 34.5 cm
3. Saksı 37 cm 38 cm 38 cm
4. Saksı 33 cm 33 cm 33.5 cm

SONUÇLAR :

PH2 olan sularla sulananlarda hiçbir gelişme olmadı. Yapraklarda dökülme görüldü. İkinci ayın sonunda renkler matlaştı.
PH4,5 asitli sularla sulananlar, ikinci ayın sonunda sarardılar.
Yağmur suyu ile sulananlarda normal suya göre daha yavaş bir gelişme görüldü. Tuğlarında küllenme ve dökülmelere rastlandı. Kökler içeriye doğru kıvrılma özelliği gösterdi.
Hava Kirliliği ve Asit Yağmurlarının Oluşturduğu Diğer Zararlar:
Hava : Ozan tabakası incelir. Böylece güneşten gelen ültraviyole gibi zararlı ışınlar yere kadar ulaşır. Bu da deri kanseri ve göz kataraktlarının oluşumuna yol açar.
CO2, SO2 ve karbon monoksit gibi gazlar solunumu zorlaştırır. Solunum yollarında çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına neden olur.
İklim : CO2 ve SO2 gazlarının artması, sera etkisi yaparak, atmosfer sıcaklığının yükselmesine neden olur. Bu durum, buzulların erimesine; deniz suyunun yükselmesine yol açar. Kıyı ovaları sular altında kalır. Bazı ürünlerin üretilmesi güçleşir.
Su : Asitik yağışlar yerüstü ve yeraltı sularını kirlendirir. Arkasından, bu suların ulaştığı göl ve denizler buralarda yaşayan canlılar (balık, bitki, kuş .....) zarar görür. Kirlenmiş kaynak suyunu içen, kirlenmiş göl veya denizdeki balıkla beslenen insan da bu kirlilikten nasibini alır.
AntikYapıtlar :
Atmosfer Yağış Taş ve metal Sonuç

H2O+SO2 H2SO4 + Ca CaSo4+H2
(Sülfirikasit) (Kalker)

H2O + SO2 H2SO4 + 2Al Al2(SO4)3+3H2
(Aliminyum)

H2O + NO2 HNO3 + Al Al(NO3)2+3/2H2
(nitrikasit)
Görüldüğü gibi yere düşen asitli sular, taş ve metallerden yapılmış olan antik yapıtlarımızı da bozabilmekte, böylece insanlığın ortak mirasına zarar vermektedir.
Tarihi bina ve yapılar son 20 yılda bir önceki 2000 yılına göre daha çok yıpranmıştır. Efes’i ve Bergama’yı düşünün; bir süre sonra İngiltere’deki Westminister Manastır’ı gibi kopyalarını yapmak zorunda kalacağız. Kaybettiğimiz geçmişimizi kaç dolara geri alabiliriz?

Kağıt ve tekstil de SO2 ve NOx gazlarını emiyor; emdikçe gevriyor. Gerçekten, Britanya kütüphanesindeki kolleksiyonlardan % 5’i sülfür gazından zarar görmüştür.
Toprak : Asit yağmurları topraktaki minarellerle tepkimeye girerek toprağın yapısını bozmaktadır. Ayrıca, topraktaki su asitik özellik kazanmaktadır. Yeni asitik ortama uymayan bitki türleri yok olurken, bir bölümü de asitli suyu bünyesinde depolamaktadır.
Böylece;
Bitki örtüsünün azalması, bir taraftan erozyon ortamını hazırlarken, diğer taraftan da fotosentez olayının azalmasına ve sonucuda atmosferdeki CO2 tutarının artmasına neden olmaktadır.
Asitli su ile sulanan sebze ve meyvelerle beslenen insan zarar görmektedir.

ÖNLEMLER :

Hava kirliliği ve asit yağışlarının çevreye, özellikle bitkilere olan etkisinin kesin sonucu ve buna karşı isabetli önlemler alınmak isteniyorsa, çok sayıda bilimsel denemenin yapılması gerekir.
Yakıtların (araç ve meskenlerde) kalitesi kontrol edilmeli.
A ) Hava kirliliğine dayanıklı bitkiler (böğütlen, ıspanak, kızılcık,...) ekilmeli
B) Kışın yaprak döken bitkiler ekilmeli
Kentlerin kurulma yerleri topografik açıdan iyi saptanmalı. Başka bir anlatımla Yerleşmeleri (kent, köy,...) çanak şeklindeki alanlardan uzaklarda kurmalıyız.
Bacalara filitre takılmalı
Araçların bakımı zamanında yapılmalı
Alternatif enerji kaynakları kullanılmalı
(Güneş, rüzğar, gelgit, akıntılar, biyokütle, end. ve evsel atıklar gibi.)
Tüketim toplumu olduğumuz sürece yeni üretimlere yeni kirlenmelere neden olmamız kaçınılmazdır. Onun için tüketim çılgınlığı yerine mevcutlardan haz almayı öğrenmeliyiz.
Yakıtlardaki kükürt oranı azaltılmalı
Çevre insanlara öğretilmemeli; insanoğlu çevreyi içselleştirecek şekilde bizzat kendisi öğrenmeli
Kısaca; konunun sosyolojik, ekonomik ve politik boyutları aynı anda alınmalı ve hemen uygulamaya geçilmelidir. Bunların içinde en önemli olanı ise yaşam ve eğitimi el ele tutuşturan uygulamalar olacaktır.
Bu önlemler alınmadığı zaman en temiz kalan yerlerimizden biri olan Gökova Körfezi ve çevresi de son kurbanlardan biri olmaktan kurtulamayacaktır.
Kirli hava ve asitik yağışlara etkileri yerel değildir. Çünkü rüzgar kirli hava ve yağışları çok uzaklara taşıyabilmektedir. Asit yağışları, düştüğü yerde kalmayıp akarsular ve denizler yoluylada dünyaya yayılmaktadır. Onun için çözümler yerel değil, küresel olmalıdır. Ancak öncelikle yerel düşünmeyi ve yerel davranmayı öğrenerek bu felaketten kurtulabiliriz.


Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet