Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08 Temmuz 2009, 03:11   #1
Çevrimdışı
Spammer
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Allah, insanı doğru düşünen dostlardan mahrum eylemesin




Bir gece Medine sokaklarında Hz. Ömer ve Arkadaşı bir evden içki içildiğini gördü. Hz. Ömer’in sorusuna dostu öyle bir cevap verdi ki; ibretlik bir sözdü...

Halife Hazreti Ömer’e ait bu dua, hayatımızın her anında yapacağımız duamız olsa gerektir. Çünkü günlük hayatta en kötü alışkanlık, yanlış kanaatinde inat etme alışkanlığı, dostlarının düzeltmesine rıza göstermeme iddiacılığı... En güzel alışkanlık da, yanlışta ısrar etmeme, dostlarının düzeltmesine hazır olma alışkanlığı... İşte bu anlayış daha ziyade Halife Hazreti Ömer’in anlayışıdır. Dostlarının düzeltmesine her an hazır olma hali... Bundan dolayı ona ‘Vakkaf’ denmiştir. Vakkaf; hızla giden arabanın önüne aniden çıkan engeli görünce hemen frene basıp zınk diye durma durumu...

Hazreti Ömer de bir şeyi kabul etmiş, hızla uygulamaya giderken bir dostu aniden önüne çıkar da onun yanlışlığını söylerse hemen durur, doğru bulduğu fikri derhal kabul eder, asla tereddüt göstermez, arkasından da duasını yapar:

-Allah, insanı doğru düşünen dosttan mahrum eylemesin!.. Yoksa ben sadece yanlış düşüncede kalmayacak, yanlışı uygulama vebalini de yüklenecektim...

Bu konuda oldukça örnek davranışlarını görmekteyiz. Şibli’nin Sadr-ı İslam Hazreti Ömer’inde. Bunlardan birini, geceleri Medine’de birlikte gezdikleri Abdurrahman bin Avf nakleder bizlere...

Bir gece Medine sokaklarında kontrolde iken bir evin içinden karışık seslerin geldiğini duyarlar. Biraz yaklaşınca Halife sorar:

- Ey Abdurrahman, bu evin kime ait olduğunu biliyor musun?

Abdurrahman “Bilmiyorum.” der. Şöyle açıklama yapar Halife Hazreti Ömer:

- Burası Rebi’a bin Ümeyye’nin evidir. İçindekiler de sarhoşlar, içmişler bağırıp çağırıyorlar. Ne dersin, bunlara ne türlü bir ceza uygulayalım?..

Abdurrahman bin Avf der ki: Bana kalırsa ceza uygulanacak onlar değil, biziz! İrkilen Halife;

- Neden? diye sorar. Şöyle izah eder büyük sahabi:

- Allahü azimüşşan ‘İnsanların gizli kalan ayıplarını araştırıp da meydana çıkarmayın..’ buyuruyor. Biz ise gecenin bu saatinde evinin içindeki gizli ayıplarını araştırıp meydana çıkarmak istiyoruz. Aslında cezalık işi biz yapıyoruz!..

Bunun üzerine düşünmeye başlayan Halife, elini Abdurrahman bin Avf’ın eline uzatarak der ki:

- Tut şu elimden de bir an evvel buradan uzaklaşalım; yoksa dışarı çıkar da bizi bu halde görürlerse biz onlara değil, onlar bize ceza isteyebilirler. Oradan hızla uzaklaşırken duasını tekrarlar Halife:

- Allah, insanı doğru düşünen dostlardan mahrum eylemesin. Kimseyi de kendi kanaatinde ısrarcı ve inatçı kılmasın. Kendi kanaatini dostlarına kontrol ettirmek, daha doğrusunu duyunca da hemen kabul etmek ne güzel bir anlayıştır?..

Ne dersiniz? Sizde de var mı böyle bir anlayış? Siz de kendi düşüncenizi dostlarınıza kontrol ettirir, daha doğrusunu duyunca hemen kabul eder misiniz? Yani ‘Vakkaf’lık sizde de söz konusu mu?

Yoksa kimse sizin gibi doğru düşünemez, sizi kimse tashih edemez mi? Siz hep herkesten iyi düşünür, herkesi siz mi düzeltirsiniz? Anasından daha doğmamış mı sizi düzeltecek insan?

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet