Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Aralık 2005, 13:08   #3
Çevrimdışı
CyberNeaT
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)



Çanak Verimi

Alacağınız çanağın verimli olup olmadığını nasıl anlarsınız? Kokusuna bakarak, cebinizden kumpas, metre çıkarıp şurasını burasını ölçerek, f/D oranına bakarak, en iyi markanın hangisi olduğunu öğrenerek, Metal, offset, ithal, beyaz oluşuna bakarak, satıcıya çanağın kazanç dBi degerini, etkinlik yüzdesini sorarak, dökümanından bakarak? Kestirmeden cevabı söyleyelim. Anlayamazsınız.
Satıcınız size satmak istediği çanağın en iyisi olduğunu, *** marka olanların, offset olanların, ithal olanların, TV şirketlerinin satın aldığı modellerin en iyisi olduğunu söyleyecektir. (Araba alırken doktordan olması gibi TV şirketlerinin tercih ettiği çanağın da sizin için en uygun olması akla yakın görünse de biraz dayanaksız gelmektedir.)
Satıcınızın ve hatta çanağınızın üreticisinin çanağın etkinlik yüzdesi ve kazancı gibi teknik değerleriyle arası pek iyi değildir. Çanağa ilişkin (şayet bulabilirseniz) teknik dökümanların hazırlanışından bunu kolayca anlayabilirsiniz. Bunları ölçen bağımsız tüketici kuruluşları hatta soran müşteri de pek olmadığından satıcınız bu sorunuza şayet hazırlıksız yakalanmamışsa size avrupanın SMW gibi iddialı üreticilerinin kullandığı etkinliği %70, kazancı 55cm/36dBi olduğunu söyleyecektir. (Tabii inanmazsanız siz kendiniz ölçün ?)
Gerçi kendiniz bu değerleri tam inandırıcı bir biçimde ölçemezsiniz ama kurulduğunda (biraz da kurucusuna bağlı olarak) anten kendi kalitesini ve verimini belli eder. Çanak az-el yönlendirmesinin, LNB odak uzaklığının ve polaritesinin tüm ince ayarlarının yapılmasından sonra aynı şekilde, aynı LNB ile aynı uydunun takatini bildiğiniz aynı yayınına sahametrenizin okuduğu sinyal şiddeti ve kalitesi için başka bir çanakla okuduğunuz değerleri karşılaştırdığınızda iki çanak arasında hangisinin daha iyi olduğu hakkında bir fikir edinebilirsiniz. Aslında sahametre her zaman için elzem de değildir. Aldığınız en zayıf analog yayındaki çapakların yoğunluğu size bu konuda bir fikir verecektir. Digital uydu alıcılarında ise zaten genellikle sinyal şiddeti ve kalitesi BER hata oranı göstergesi var. Ama, eğer işiniz buysa veya sık sık çanak kuruyor iseniz her yeni denediğiniz çanak için böyle bir karşılaştırmayı yapabilmek üzere standart olarak kullanacağınız bir LNByi elinizde tutmanız ve her uydudan belirli kanallar için daha önce ölçtüğünüz bazı değerlerin kaydını tutmanız yararlı olacaktır.
Belli başlı çanak üreticilerinin emsal özellikteki çanakları arasındaki performans farkının da genellikle ince ayarda gösterilebilecek titizliğin sağladığından çok fazla olmadığını belirtelim. Önemli farklar genellikle yanlış odak ayarı, kusurlu LNB, yanlış feed gibi farklardan kaynaklanmaktadır. En iyi şekilde üretilmiş bir çanağın bile kötü nakliye sırasında en kötü verimi sağlayacak deformasyona uğrayabileceğini hatırdan çıkarmayalım. (Çanağa profilden baktığımızda tek bir çizgi yerine 8 görüyorsak çanak deforme olmuş demektir.)
Ayrıca iyi ayarlanmış ve sabitlenmiş bir çanak sol/sağ aşağı/yukarı yönlerde kuvvetlice çekiştirmenize rağmen yayını kaybetmemeli, bıraktığınızda da eski kazanç seviyesine ulaşabilmelidir. Aksi halde çanak yeterince rijid olmadığından kısa sürede verimini kaybedip işe yaramaz hale gelebilir.
Şimdilerde DiSEqC1.2 uyumlu motorlar sayesinde artık hareketli anten mekaniğine de ayrıca ihtiyacınız yok. Sabit anten olarak aldığınız bir anteni bu motorlar sayesinde kolayca motorluya dönüştürebiliyorsunuz. Bu motorların 90, 120, 150cm çanaklar için olanları var. Çanağınızın daha büyük olmaması, ayrıca kurulacağı yerin de çok rüzgarlı olmaması gerekiyor. Soldaki resimde görülen motordan başka herhangi bir parçaya da gereksiniminiz yok. Tabii eğer digital uydu alıcınız DiSEqC1.2 uyumlu ise (şimdilerde üretilenlerin hemen hepsi uyumlu). Ancak kurma ve ayar işlerinin hiç de kolay olmadığını peşinen bilmelisiniz. Bu şekilde çanağınızdan aldığınız yayın sayısını en az 10 kat arttırabilecek bir uyducu kaç paranızı alısa alsın haketmiş olacaktır.
Özellikle saç çanaklarda üzerinde tırnakla kazınamayan epoksi tipi boya olması çok önemlidir, çünkü boya kalktığında çanak korozyona karşı hiç korunmasız kalacağından süratle işe yaramaz hale gelir. Ancak her çanağın veriminde hiçbir azalma olmadan istendiği zaman istenen renge kolayca boyanabileceğini belirtelim





Şu uydu çanağının ortasına takılan şey. Low Noise Block downconverter. Mikrodalga kafa, düşük gürültülü konverter. Çanak uydudan gelen yayını odak noktasına toplar, bu cihaz da toplanmış olan bu mikrodalga (2-50GHz) sinyali güçlendirip, üzerinde elektronik işlemlerin daha rahat yapılabileceği daha alt bir frekans bandına (1-2GHz) dönüştürür. Esas olarak üç ana kısmı bulunur. Besleme ağzı(feed) , yükseltici(amplifier), ve alt frekansa dönüştürücü(converter). Uydulardan gelen yayınların bulunduğu (2-50Ghz) arası bant dilimlere ayrılarak sırasıyla S, C, X, Ku, Ka, EHF,V bandları olarak adlandırılmaktadır.. Burada sadece ticari haberleşme uydularının radyo TV yayınlarını almakta kullanılan C (3.4 - 4.2GHz)bandı ve Ku (10.7 - 12.75 GHz) bandı LNB'lerinden söz edilecektir.

LNB Nasıl seçilir ?

Size gereken LNB'nin hangisi olduğunu bilebilmek için öncelikle "Hangi yayınlar izlenecek, hangi çanak kullanılacak?, kaç kullanıcı izleyecek? sorularının cevabını bilmek gerekiyor. Eğer amacınız kendinize küçük çanaklı bir uydu sistemi kurup Türk ve Avrupa yayınlarını izlemek ise o zaman aşağıda anlatılan onca şeyin hepsini öğrenmeniz kesinlikle gerekmiyor. Size gereken kendinden offset feedli bir "Ku Universal LNBF' "dir. Böyle bir LNB Türk uydu yayınlarının tamamını, avrupa yayınlarının ise %95'ini almanız için yeterlidir. Piyasada satılan LNBlerin %95i bu türdendir. Fiyatları 15 dolar mertebesindedir ve birçoğu türkiyede üretilen 10-15 değişik markada piyasada bulunmaktadır.(Türk LNB üreticisi yok. Sadece sürümü çok olan modellerden yabancı isim markalarla montaj (CKD üretim) yapılmaktadır). Eğer çanak birkaç uydu alıcısına paylaştırılacaksa Twin veya Quad universal, merkezi sistemden çok kullanıcıya dağıtılacak ise Quattro Universal kullanılır. Piyasa markaları arasında bir tavsiyemiz yok. Ancak dünyanın belli başlı üreticilerinin (ALPS, ALPS, ASTROTEL, ASTRX, CAL - AMP/Gardiner, , CHAPARRAL, FTA (MTI Europe), GRUNDIG, HYTON, MTI, NICHIMEN, SAMSUNG, SHARP, SWEDISH, VECCOM, ZINWELL)sitelerine bir uğramanız oldukça aydınlatıcı olabilir.... Eğer çanağınız büyükse, veya almak istediğiniz yayınlar arasında C bandında olanlar da var ise veya uydudan zor alınabilen bir kanal veya data almak amacında iseniz, veya özel tipte bir LNB'ye gereksiniminiz var ise o zaman aşağıdaki teknik bilgiler işinize yarayacaktır sanıyoruz.




Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



1995 yılındaki Nokia Mediamaster cihazını hatırlayanlarınız vardır. Binbeşyüz dolardan fazla fiyatıyla herkesin kolay kolay yanından geçebileceği gibi değildi. Şu anda ise onunla aynı özellikteki bir cihazı $150 dolar gibi fiyatlara kadar alabildiğinizi düşünürsek fiyatların en az 10 misli ucuzladığı kesinlikle söylenebilir (Gerçi o modelin hala hastaları var). Öte yandan marka ve model sayısındaki artış ise 100 kat sayılabilir. Global pazara çıkmış durumdaki yüzlerce modelin yanı sıra her ülkenin sadece orada bilinen markaları da var. Yani herşey çok değişti, o yüzden biz de iki yıl önceki yazımızı revize ettik.

Digital cihazların ülkemizde yaygınlaşmaya başladığı 1997 yılından bu yana geçen 5 yıl içinde cihazların teknik bakımdan birkaç nesil geliştiği, CPU'larının ve yazılımlarının hızlandığı, belleklerinin büyüdüğü ve muazzam bir evrim geçirdiğini de kabul etmek gerekiyor. Bu arada alınabilen digital kanalların sayısı da onlarcadan binlerceye yükseldi. Analog kanallar gitgide ortadan silinirken digital kanallardaki ve toplam kanal sayısındaki artış oldukça dikkat çekici. Yani biz de artık hala bir tane alamamış isek almamız için gereken sebepler eskisine göre çok fazla. Hatta eskiden bir tane almış dahi olsak yenilemenin vakti geldi denilebilir.


Eskiden karar vermemizi güçleştiren nedenler çoktu. Analog mu alsam digital mi? sorusu vardı. Güzel kanalların paralı buketlerde olması ve bu buketlerin abonelik karşılığı gerekli cihazları bedava vermesi ve bu yayınların başka hiçbir cihazla alınamaması uygulaması kafamızı karıştırmaktaydı. Alınan cihazın kısa sürede demode olabilmesi endişesini güçlü kılan nedenler de çoktu.

İlk önce 1997 'de D+A yani hem analog hem digital cihazlar, hemen sonra da pozisyonerli olanları (DAP) çıkmıştı. Hemen sonra bunların şifreli yayınları da alabilmek üzere gerekli standart arayüze sahip (DACI) olanları çıktı. Bu sonuncular yani genelde iki tane olan CI'lı (modül yuvalı) modellerin dışında gerekli şifre modülü kendinden içinde gömülü (embedded) olanlar IR (Irdeto), VA(Viaccess) şeklinde harfleriyle eklendi. Yani IRCI, VACI modül arayüzleri dışında kendinden Irdeto, veya Viaccess şifre çözme sistemlerine sahip cihazlar için kullanılan kısaltmalar idi.

99 ve ikibin yılları digital korsancılığın doğuşu ve yükselişine sahne oldu. Analog ve D2MAC türü şifre sistemleri gitgide sahneden silinirken yaygınlaşmaya başlayan Irdeto, Seca(Mediaguard) ve Viaccess sistemlerinin kırılmasıyla bu kanalların bedava izlenme fırsatının peşine düşen milyonlarca kişi korsan yükleme yapılarak (IrdetoFree, FreeCAM) kartsız kullanılabilen Irdeto modüllerin, daha sonra çeşitli korsan kartların sahibi oldu. Bu kartlara yükleme yapmakta kullanılan programmer cihazlarının sadece türkiyede bile "onbinlerce" sattığı söylenebilir. Değişen şifreleri almak vermek için internette onbinlerce board ve site kuruldu. Bunlar milyonlarca defa ziyaret edildi. Bu arada korsanlıktan zarar gören yayın şirketleri de buna reaksiyon göstermekte gecikmedi. İlk ve en büyük çapta korsanlığa uğrayan CanalPlus şirketi bu işin arkasında NDS'nin olduğu iddiasıyla bedeli iki milyar doları bulan tazminat davaları açtı. İddiaya göre rakip NDS firması büyük maddi ve teknik imkanlarını kullanarak algoritmaları açmış ve internet üzerinden korsancılara sunmuştu. Kanıtları da olduğunu söyledikleri ve mahkemeye sundukları bu davalar hala sürüyor. Gerçekten de bu işe hevesli şaşılacak kadar çok sayıdaki bilgisayar meraklısı gencin bütün gayretlerine rağmen algoritmaların kırılabilmesi ellerindeki standart donanımlarla pek mümkün görünmüyor. Nitekim önce Irdeto, sonra Viaccess ve Mediaguard kilitlerinin yeni versiyonlarını ortaya sürdüler. Bunların iki yıldır herhangi bir korsan çözümüne rastlanmadı. Eğer birinci versiyon şifrelerin çözülme olayı teknik ve ticari olarak mümkün olabilse idi ikinci versiyon şifreler için de bunun şimdiye kadar mutlaka başarılması gerekirdi. Başarılamamış olması bunun bir "bilgisayar dehası çocukların arayıp bulup çözme olayı" olmadığının (ve CanalPlus'un iddiasının doğruluğunun) bir kanıtı gibi durmaktadır. Şu anda tek CAM ile birinci versiyon Irdeto, Viacess, Seca, Nagra v.s şifreye sahip birçok kanalın izlenebilmesini sağlayan yazılımlar (3in1, 5in1, 6in1) revaçta, kırılabilen kanalların sayısı da 50'den fazla. Uydu alıcılar bu özellik nedeniyle "tüm şifreli yayınları çözebilen" diye satılıyor. Ama, kanallar ikinci versiyon şifrelere geçtikçe sistem etkisini yitirmektedir.

Öte yandan geçtiğimiz yıllarda tüm paralı kanal şirketlerinin hepsinin zarar etmiş olması, kimilerinin milyarlarca dolar batırarak iflas bayrağını çekmesi, ayrıca korsan olayındaki yaygınlık birçoklarının "paralı TV işi yürümeyecek" görüşünü edinmesine yol açtı. Oysa, gerçek gidişat yatırımcıların tercihleri doğrultusunda olacağına, ve onlar da bu konuda bir geri adım atmadıklarına göre ParalıTV olayının bundan sonra da artarak gelişimini sürdüreceğini kesinlikle söyleyebiliriz. Nitekim son üç ay içinde de şifreli kanal sayısı şifresiz kanal sayısının iki misli artmıştır. Ayrıca yakın gelecek için şunlar da söylenebilir.

Analog kanallar hemen bitmeyecek, izlenmeğe değecek - her türden- parasız digital kanallar da yeterli sayıda olacaktır. Teknik çeşitlenme sürecek, şifreli kanalların sayıları arttığı gibi teknolojik bakımdan çeşitlilikleri de artacaktır. Yayınlar C, Ku, Ka bantlarında çoğunlukla etkileşimli veya etkileşimsiz DVB ve Streaming digital olacak, online gaming ve broadband internet en hızla artan yayın türü olacaktır. Maçlar ve her türden yayının lisans ücretlerinde ciddi düşüşler olacak, abone ücretleri ucuzlayacak, korsanlığın da büyük ölçüde önüne geçilecektir.

Yani isterseniz kehanet deyin ama bu işin gurularının söyledikleri genellikle çıkıyor ve beklenenler bu doğrultuda. Türkiyeye gelince (maalesef) iki sene önceki yazdıklarımızın ve endişelerimizin hepsi gerçekleşti.

Platformların "yanlızca kendi yayınlarını alabilen" kutular vermeleri daha önceden yanlış olduğu ispatlanmış bir stratejinin tercihi idi. Bu yüzden ülkemiz (ve kendileri) yüz milyonlarca dolar kaybettiler.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet