03 Kasım 2009, 11:42
|
#8 |
| Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Sevgili Günlük
Saçmalamaya ihtiyacım olduğu zamanlarda yazmayı severim, Hoş zaten sadece saçmalaya ihtiyacım olduğu zamanlarda içimi döküyorum. Ne saçma bir cümle oldu.. Kendi kendine konuşmanın tuhaf ve akıl sağlığının bozukluğuna işaret eden bir şey olduğunu duyduğumdan beri, kendi kendime yazıyorum. Bunu yaparken de fazla garip(!) karşılanmamak adına kendime değil sana hitap edicem. İçinde yaşayamayacağım dünyaların hayaliyle yaşıyorum. Kafamın içinde sürekli olmadığım birileriyim. Ulaşamadığım her şey o kadar elimin altında ki, elimin tersiyle silkeliyorum hepsini. Neyse ki bazen normal biri olduğumu hatırlayıp, dönüyorum dünyaya. Sonra bir bakıyorum ki, dünya dedikleri yer hiçte dönülesi değil, baştan alıyorum hayallerimi. İnan bana dünyada anlayamadığım işler dönüyor. Bişeyler ters gidiyor yada ben ters gitmesini istiyorum yada bilerek acı çekmek istiyorum, Mazosist bir insanmı oldum? Bir kaç gündür ruh halimi anlayamıyorum.. Kafamda bişeyler kuruyorum devamlı. Asıl sorun şu, ben geride bıraktıklarımı tekrar hatırlamak istemiyorum. Kafam onlarla meşgul olsun istemiyorum. Sildiklerimi geri istemiyorum. Peki benim sildiklerim neden beni rahat bırakmıyorlar? Biraz da takıntılı bir insanım galiba. Aslında pek de umursamam ama bazen öyle bir ruh hali içinde oluyorum ki, bu halimi yadırgıyorum. Değişiyorum tanıyamıyorum kendimi. Herkesten uzaklaşma hissine kapılıyorum. Sevdiklerimi sözcüklerimle acıtıyorum.. Uf sıkıldım yazmaktan da. Aslında yazasım çok var. Ama rahat olamıyorum bir türlü :// Neyse, her zaman ki monotonluk işte. Farklı bişey yok. Kal sağlıcakla.. 03/11/09 11:42
__________________ Rüzgarda savruk, Başına buyruk ~ |
|
| |