IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 15 Temmuz 2007, 16:31   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Ağız ve Diş Sağlığı (DEV Arşiv)




AFT (AGIZDA YARA)

En sik rastlanan tekrarlayici agiz yaralarindan birisi aft (aftöz ulser) dir.|Aft nedir?|Aft dilde, yumuSak damakta, dudak ve yanaklarin iç kisimlarinda görulen kuçuk, yuzeysel ulserlerdir. cok agrilidirlar ve 5-10 gun surerler.|Nedenleri|Neden olabilecek etkenler arasinda stres, travma, asitli yiyecekler (domates, turunçgiller, vs.) gibi lokal tahriS edici maddelere sayilabilir.|Aft baSkasina bulaSir mi?|Hayir. Bölgesel yayilimi veya bir baSkasina bulaSmasi söz konusu degildir.|Tedavi|Tedavi direkt olarak az önce bahsedilen rahatsizlik verici durumlarin ortadan kaldirilmasi ve enfeksiyondan korunma ile olur.|Kenacort-A orabase gibi haricen kullanilan bir kortikosteroid veya pyralvex solusyon gibi ilaçlar tedavide kullanilmaktadir. Ayrica aSiri agri duyuluyorsa aft in uzerine kisa sure için (7-10 dakika) bir adet aspirin koymak (emmeyin veya yutmayin) faydali olacaktir. Sik olarak meydana gelen veya uzun sureli devam eden aft durumunda bir hekime görunmeniz gerekir.
(Lutfen Uçukla ilgili bilgileri de okuyun)

AĞIZ KURULUĞU

Dişhekimli inde bu hal için "xerostomia" terimi kullanılır.Tükürük bezlerinin tükrük salgılama fonksiyonlarının azalması sonucunda oluşur. Tükürük salgısındaki azalma a ızda oldukça ciddi sorunların oluşmasına yol açabilmektedir.

Sebepleri:

- Biyolojik yaşlılık: Bu etkili bir faktördür, tek başına etkili de ildir.

- Sistemik hastalıklar: Romatizmal hastalıklar(Sjogren s sendromu), Ba ışklık sistemi hasarı (AIDS), Hormonal bozukluklar (Şeker hatalı ı), Nörolojik bozukluklar (Parkinson)

- Çi neme kabiliyetinin azalması: E er beslenme alışkanlıklarınızda sıvı ve yumuşak gıdalar a ırlıktaysa çi neme fonksiyonu azalır.

- Tükrük bezlerinin cerrahi olarak çıkarılması

- Radyoterapi (Radyasyon tükrük bezlerinde kalıcı hasar yapar.

- İlaçlar (400 ün üstünde ilaç türü a ız kurulu u yapar: deconjestanlar, diüretikler, tansiyon ilaçları,antidepresanlar, antihistaminikler,...)

- kafein ve alkol tüketimi

Belirtileri:

- dilde yanma hissi

- özellikle kuru yiyecekler için yeme zorlu u

- konuşma zorlu u

- sık susama

- protez kullanmada zorluk

- dudaklarda çatlaklar ve kuruluk

- tat bozuklu u

- kötü a ız kokusu

A ız kurulu u nelere yol açar?

- tükrü ün az olması ciddi problemleri de beraberinde getirebilir.

- bakteri pla ı ve yiyecek artıkları kolayca birikir. bu, dişeti hastalıkları ve çürü ü hızlandırır. tükrü ün kendi başına yıkama-temizleme mekanizması diş yüzeylerini temiz tutmaya yardımcıdır.

- tükrük çürükleri önler, diş yüzeyini temizler ve asitleri nötralize eder. böylece çürük önlenir.

A ız kurulu u nasıl kontrol altına alınır? nasıl tedavi edilir?

- sık sık yudum yudum su içilmeli. gece yatarken yanında sıvı içecek, su bulundurulmalı

- şekersiz sakız çi nenmeli

- sigara,alkol,şekerli yiyeceklerden uzak durulmalı

- yaşanılan mekanın nemi ayarlanmalı

- gerekirse eczanelerden temin edilebilen yapay tükrük tabletleri kullanılmalı

- bakteri pla ı kontrol altına alınmalı

- floridli diş macunu, jel, gargara kullanılmalı


C vitamini kullanılmalı

- bileşiminde alkol ve sodyum lauryl sülfat bulunan a ız ve diş bakım ürünlerini kullanmamalı


AGIZ BOSLUGU

A ız boşlu u, sindirim sisteminin birinci bölümü olup dudaklar, yanaklar, sert ve yumuşak damakla dilin sınırladı ı bir boşluktur. A ız boşlu unun giriş kapısı, dudakların çevreledi i açıklık (a ız), çıkış kapısı ise yuta a açılan, tepesinde küçük dil sallanan darlıktır. A ız boşlu unun yüzeyi sümüksel bir gömlekle kaplanmıştır.
Dişlerin görevi yiyecek maddelerini kesmek, parçalamak, ezmek ve ö ütmektir. Dişlerin konuşmada da büyük rolleri vardır. Bir diş kök, kron ve boyuncuk olmak üzere üç bölümden oluşmuştur. Diş kronunun üzeri diş minesi adı verilen çok sert bir maddeyle kaplıdır. Diş boyuncu u ile kökü de mineye göre daha sarımsı renkli ve kemi e benzer bir dokuyla kaplıdır. Bu örtü seman tabakası adını alır. Mine ve seman tabakalarının altında dişin esas yapısını oluşturan fildişi tabakası (dentin), dişin kron (taç) bölümünde içinde damar ve sinirlerin bulundu u ve diş özü adı verilen bir yapının yer aldı ı diş boşlu u, diş köklerinin ortasında çok ince bir diş kökü kanalı vardır. Kan damarları ve sinirler, kök uçlarında bulunan diş ucu deli inden girerek diş boşlu una ulaşırlar. Dişler köpekdişleri, azıdişleri ve kesiciler olmak üzere üç türdür. Azıdişleri de büyük ve küçük azıdişleri olarak iki tiptir. İnsanın a zında alt ve üstçenede 16 şar olmak üzere 32 adet diş vardır. Üst ve altçenelerdeki dişler de sa lı sollu 8 er adettir. Çocuk do duktan 6-7 ay sonra dişleri çıkmaya başlar ve iki yaşına kadar dişlenme tamamlanır. Sütdişi adı verilen bu dişler geçicidir ve 20 tanedir. Çocuklar bu dişleri ço unlukla yedi yaşına kadar taşırlar ve yedi yaşından itibaren bu dişler dip taraflarında bulunan asıl diş taslaklarının oluşmasıyla itilir ve atılır. Sütdişlerinin dökülmesi genellikle 11 yaşına do ru tamamlanır. Dökülme sırasında dökülen dişlerin yerine hem 20 diş, hem de bunlara ek olarak her çenede 4 er tane fazla diş çıkar. Böylece 11-18 yaşlarındaki bir çocu un dişlerinin sayısı 28 i bulur. Genel olarak 20 ya da daha sonraki yaşlarda alt ve üstçenenin en sonlarındaki akıldişi adı verilen 4 azıdişi daha çıkar ve böylece insan a zındaki dişlerinin sayısı 32 yi bulur.

Dil, üzeri epitel dokuyla kaplı, kastan yapılmış ve a ız boşlu unda ön bölümü serbest olan tat alma organıdır. Dilin ucu, kenarları ve arka bölümleri tada karşı en duyarlı olan bölgelerdir. Dilin üst yüzeyi ipliksi memecikler adı verilen birçok kabarcıklarla örtülmüştür. İpliksi memecikler arasında şapkalı mantar görünümünde olan mantarsı tat memecikleri, dilin dip tarafında ise 8-12 daha büyükçe çanaksı tat memecikleri bulunmaktadır. İpliksi memecikler dokunum, mantarsı memecikler tat duyusu görevini yaparlar. Çanaksı tat memecikleri ise, en önemli tat alma yapıları olan çok küçük ve yuvarlak tat keseciklerini taşırlar. Tat keseciklerinin uçlarında tat duyusu hücreleriyle destek hücreleri yer almıştır. Tat hücreleri sinirlerle beyine ba lantılıdır. Tat hücrelerinde olan uyartı sinirlerle beyine ulaşır ve orada tat duyusu halinde algılanır.

Tükürük, yapısındaki pityalin enzimi aracılı ıyla nişastayı şeker ve suya yıkarak maltoza (arpa şekeri) dönüştüren bir salgıdır. Tükürük, kulak, çene ve dilaltı tükürük bezleri tarafından salgılanır. Tükürük salgısı bu bezlerin kanalları ile a ız boşlu una verilir. Tükürük bezlerinin en büyü ü olan parotis (kulak altı tükürük bezi) salgısını, son ikinci azıdişin karşısına açılan küçük bir kanalla a ız boşlu una verir. Çene ve dilaltı tükürük bezlerinin salgıları ise küçük kanallarla dil altına dökülür. Tükürük salgısı, a ız içi ve yemek borusunun iç yüzeylerini kayganlaştırıp yutmayı kolaylaştırır.

Yutma, yutkunma hareketiyle oluşan bir işlemdir. Yutma sırasında soluk alışverişi durur, genzin yuta a açılan bölümü yumuşak damak tarafından kapanır. Gırtlak yutma sırasında yukarı kalkar ve gırtlak üzerinde bulunan gırtlak kapa ı dilin köküne dayanır. Kapa ın bu şekilde ileri itilmesi sonucu soluk borusuna giden gırtlak yolu kapanmış olur.

AGIZDA KOTU KOKU

A ızda kötü koku (HALİTOZİS); kişinin yediklerine (sarımsak, so an, baharat gibi), içtiklerine (rakı, şarap, sigara, bira gibi) veya aldı ı ilaçlara ba lı olarak gelişebilir. Hastalı ından dolayı sadece sıvı tüketenlerde mekanik olarak besinlerin temizlenmesi mümkün olmayaca ından a ız kokusu olabilir.
Bazı psikiyatrik rahatsızlıklarda da kişi her şeyin kötü koktu unu sanır (dysosmia).

A ız boşlu undan kaynaklanan kötü kokular
- Kötü a ız hijyeni : Dişler arasında kalmış olan besin artıkları, çürük dişler, temiz tutulmayan protezler, paslı dil
- Piyore :
- A ız içi iltihapları : aftlarda, a ız içi yaralarında (özellikle vincent stomatiti), agranülostoz hastalı ında ve akut lösemiye ba lı gelişen a ız içi iltihaplarında
- Bazı tonsillitler (bademcik iltihabı)
- Bazı kanserler : dil, bademcik, damak, a ız tabanı, arka duvar (farinks) kanserleri ülserleşince fena kokuya neden olurlar.

A ız arka duvarından (farinks) kaynaklanan kötü kokular
- Burnun iç yüzeyini döşeyen derinin hastalıkları
- Burun orta duvarında iltihabi harabiyet : sifilise ba lı olabilir.
- Sinüzitler : özellikle kronikleşmiş maksiller sinüzütler
- Nazofarinks kanseri
- Burun polipleri, e rilik (septum deviasyonu) :
- Adenoid hiperplazi : küçük çocuklarda sık rastlanır, burunla a ız arka duvarının kesişim yerindeki lenf dü ümlerinin büyümesidir.
- Nazofaringeal kist (Thornwaldt kisti): enfekte olursa koku yapar.
- Burunda yabancı cisim : özellikle küçük çocuk, akıl hastaları ve ileri yaştakilerde göz ardı edilmemelidir.

Bronş ve Akci er Hastalıklarından kaynaklanan kötü kokular
- Bronşektazi
- Akci er absesi ve özellikle gangreni (tüm odada duyulur).
- Üzerine enfeksiyon binmiş verem (tüberküloz) kaviteleri
- Bronş kanserinin ileri aşaması
- Bronşlara açılan abse veya ampiyem

Sindirim Sistemi Hastalıklarından kaynaklanan kötü kokular
- yemek borusu kanseri
- yemek borusu darlı ı, mide ilk bölümünde genişleme bozuklu u
- yemek borusu ve a ız arka duvarında keseler (divertiküller)
- diyafragma fıtıkları
- mide kanseri

Di er Hastalıklarından kaynaklanan kötü kokular
- Asidozis : şeker hastalı ı ve di er bazı hastalıklarda görülebilen ve komaya kadar gidebilen acil durumlar. Aseton (ekşi elma) kokusu
- Üremi : böbrek yetmezli ine ba lı gelişen bir durum. Amonyak kokusu
- Karaci er yetmezli inde : fare idrarı kokusu
- Alkol koması

YUKARIDA SIRALANA NEDENLERİN HİÇ BİRİ SAPTANAMADIĞI HALDE YİNE DE AĞZI KÖTÜ KOKAN KİŞİLER BULUNABİLİR. DİŞ DOKTORU, KBB UZMANI, GÖĞÜS HASTALIKLARI UZMANI, GASTROENTEROLOJİ UZMANI TARAFINDAN İNCELENMEDEN KESİN TANI KONMAMALIDIR

AGIZICI ILTIHABI (STOMATIT)

A ıziçinin tipik iltihapları a ızdaki nedenlerden kaynaklanıyorsa birincil, başka hastalıklardan kaynaklanıyorsa ikincil olarak nitelenir.
Yunanca da stoma "a ız", itis "iltihap" demektir. Stomatit geniş anlamıyla a ız içindeki bütün iltihapları içerir. Dar anlamıyla ise gerçek a ız boşlu u mukozasıyla sınırlı olarak kullanılır. İltihap dildeyse glossit, dişeti mukozasındaysa jinjivit adını alır. A ız mukozası do rudan do ruya a ızdaki nedenlerle kolayca hastalanır. Ayrıca bazı genel hastalıkların da ilk belirtileri a ızda ortaya çıkar. Bu nedenle a ız içi iltihapları birincil ve ikincil olarak ikiye ayrılır, îlki başka hastalıklara ba lı olmadan gelişir, ikincil olanlar başka organların hastalanmasından sonra ortaya çıkar.

A ıziçi iltihabının başlıca türleri arasında a ız nezlesi ile eksüdalı, ülserli, kangrenli, kanamalı ve aftlı iltihaplar sayılabilir.

A ız Nezlesi

En sık görülen ve en az zararlı türdür. A ızdaki yerleşik bakteri florasının, genel ve yerel çeşitli durumlara ba lı olarak hastalık yapabilme yetene i kazanmasından kaynaklanır. Her yaşta görülebilir. Özellikle iyi beslenmeyen çocuklarda, diş çıkaran bebeklerde ve kızamık, kızıl, suçiçe i, kızamıkçık gibi döküntülü hastalıklar sırasında ortaya çıkar. Erişkinlerde başlıca nedenleri diş taşlan ve uygun olmayan diş protezlerinin kullanılmasıdır. Sindirim bozuklukları, yüksek ateş, örseleyici yiyecekler, çok sıcak içecekler ve sigara da a ızda bu tip iltihap yapabilir. A ız nezlesinin sık rastlanan bir başka nedeni vitamin eksikli idir. Artık iskorbüt ve beriberi gibi a ır vitamin yetmezliklerinden kaynaklanan hastalıklar dengeli beslenme bilinci ve olanaklarının bulundu u ülkelerin gündeminden çıkmıştır. Ama yetersiz ve dengesiz beslenmeye ya da vücuttaki işlev bozukluklarına ba lı olarak gizli vitamin eksikli i hastalıktarı görülmektedir.

A ız nezlesi genellikle a ız boşlu unda kırmızılıkla ortaya çıkar. Ço u kez dil ve dudaklarda yaygın ve tekdüze kızarıklıklar görülür. Hasta a zında kuruma ve yanma duyar. Yutma ve çi neme hareketleri güçleşir. Bu tip a ıziçi iltihapları, mikrop öldürücü gargaralar kullanılarak tedavi edilebilir. Ayrıca a rı ve yanma duyumunu ortadan kaldıran hafif uyuşturucu ve mikrop öldürücü ilaçlar yararlı olabilir. İltihap vitamin eksikli ine ba lıysa tedavi eksik olan vitaminlerin karşılanmasına dayanır.

Eksüdalı A ıziçi İltihabı

Mukozada üstü beyaz renkli a ır bir iltihaplanma biçiminde ortaya çıkar. Genellikle ülserli stomatitin başlangıcıdır. Başlıca nedenleri a ız nezlesininkiyle aynıdır. Bazı meslek hastalıkları ve kimyasal maddelerin yol açtı ı kronik zehirlenmeler de a ızda bu tip iltihaba neden olur. Bunların başında gelen kurşun ve cıva zehirlenmeleri özellikle dişeti ve bazen dil iltihabına yol açar. A ızdaki iltihaplanma bütün vücudu etkileyen hastalıkla birlikte tedavi edilir.

Ülserli a ıziçi iltihabı

A ız nezlesinden de, eksüdalı a ıziçi iltihabından da a ırdır. Genellikle salgın biçiminde ortaya çıkar ve a ız boşlu unun temizli ine özen gösterilmemesi durumunda kolayca bulaşır, iltihap dişetlerinde başlar. Daha sonra bütün a za yayılır. Diş köklerine, hatta dudaklara da yayılan sarımsı bir eksüdaya ve a rılı şişkinli e neden olur. Ülserli a ıziçi iltihabı Fusobacterium ve spiroketlerin etken oldu u Vincent anjini gibi yutak enfeksiyonlarına ba lı olarak ortaya çıkabilir. İlk şişkinlik evresinin ardından çok yavaş iyileşen ülser ve yaraların belirdi i bu tip a ıziçi iltihabında mikrop öldürücü gargaralar yeterli de ildir. Ayrıca antibiyotik ve sülfamitlere dayanan genel bir tedavi uygulanır; bazı olgularda kortizon da gerekebilir.

Kangrenli A ıziçi İltihabı

Ülserli tipin son evresidir. Organizmanın aşırı ölçüde güçten düştü ü durumlarda görülür ve doku ölümüne yol açar.

Kanamalı A ıziçi İltihabı

Kanamalarla ortaya çıkan a ız mukozası iltihabıdır. Genellikle a ızdaki belirli bir nedenden kaynaklanmaz. Pıhtılaşma bozuklukları, karaci er ve kalp-damar hastalıkları, zehirlenmeler ve vitamin yetmezlikleri (niyasin ve C vitamini eksikli i) gibi genel hastalıkların bir belirtisidir. Akut lösemi, B12 vitamini eksikli ine ba lı kansızlık, tifo, sıtma gibi hastalıklar sırasında da sık görülür. Tedavi genel hastalı a ba lı olarak yürütülür.

Aftlı A ıziçi İltihabı

Ço u kez virüslerden kaynaklanır. Genellikle sütçocuklannda, gebe kadınlarda ve sindirim bozuklu u çekenlerde görülür. Bazı insanlarda ceviz, badem, çilek gibi belirli besinlerin yenmesiyle aftlı oluşumların yinelendi i göz önüne alınırsa bu hastalı ın alerjik bir boyutu da oldu u söylenebilir.

Hastalık titreme ve ateş yükselmesiyle birden ortaya çıkar. Daha sonra a ız boşlu unda çok a rılı ülserlere dönüşen sıvı dolu kabarcıklar görülür. Hastalık hızlı gidişlidir ve 1-2 haftada iyileşir. Gargara biçiminde bölgesel tedavinin yanı sıra antibiyotikler ve kortizonla genel tedavi uygulanır.

Kronik bakteri ve mantar enfeksiyonlarına ba lı a ıziçi iltihabı

Actinomyces a ız boşlu unda iltihaba yol açan önemli bir bakteri grubudur. Bu bakteriler a ızdaki kemik ve kas dokusuna yerleşir. Oluşturdukları fistüllerden çıkan irin çok miktarda tipik tanecikler içerir. Bu bakterilerin giriş yollan genellikle diş çürükleridir.

Oldukça sık rastlanan pamukçuk a ızda mantarlara ba lı bir iltihaptır. A ız boşlu u mukozasında Candida albicans türü mikroskopik bir mantarın gelişmesiyle oluşur. Dişetlerini, dili, yanak iç yüzeylerini ve bademcikleri kaplayabilen kesilmiş süte benzer. A ızda birbirleriyle birleşmeye e ilimli beyaz alanlar ortaya çıkar. Kolayca kaldırılabilen bu oluşumların altında kırmızı bir yüzey görülür. Pamukçuk daha çok yenido anlarda görülür. Yerel olarak uygulanan mantar öldürücü ilaçlar ve metilen mavisiyle kolayca tedavi edilebilir. Ama bu hastalık zayıf düşmüş ve organizmanın savunma yetenekleri azalmış yaşlılarda da ortaya çıkabilir. Bu durumda enfeksiyon derindeki dokulara, yani solunum ve sindirim mukozalanna yayılabilir.

İkincil A ıziçi İltihapları

Genel bir hastalı a ba lı olarak ortaya çıkar. Kızıl, kızamık, kızamıkçık ve suçiçe i gibi döküntülü hastalıklar, iskorbüt ve hemofili gibi kanamalı hastalıklar, lösemi, agranülositoz ve B12 vitamini eksikli ine ba lı kansızlık gibi kan hastalıkları, cıva, bizmut, kurşun, gümüş, bakır gibi kimyasal madde zehirlenmesine ba lı çeşitli meslek hastalıkları sırasında görülür.

Özgül mikropların neden oldu u başlıca a ıziçi iltihapları şunlardır: Frengide birinci evre lezyonu, ikinci evreye özgü kabartı ya da kızarıklıklar ve üçüncü evreye özgü göm (yumuşak şişkinlikler) ve ülserler biçiminde iltihaplar (frengi stomatiti); veremde ülserler ve çatlaklarla birlikte görülen iltihaplar (verem stomatiti); cüzamda zamanla ülserleşen derin dü ümcük oluşumlan (cüzam stomatiti); belso uklu unda hastalık etkeni olan gonokoklara ba lı iltihaplar; difteri, yılancık ve impetigo etkenlerine ba lı a ıziçi iltihapları.

DIS APSESI


Bazı kişiler diş çürümesini ciddi bir sa lık sorunu olarak görmezler. Ancak, zamanında ve do ru şekilde müdahale edilmedi inde, daha çok sorun yaratan bir hastalı a yol açabilir. Çürüme, bakterinin, dişin özünü enfekte etmesine izin verir. Enfeksiyon köke ve çevre kemi e yayılır. Bu apse olarak bilinir. E er enfeksiyon kemi e ulaşırsa, diş kaybedilebilir. Enfekte diş kökü ve şişmiş doku a rıya neden olabilir. E er kök ölürse, a rı yok olacak, ancak yavaş yavaş da bitişik kemi e zarar verecektir. Enfeksiyonun bir bölümü olarak oluşan irin, çene boyunca bir kanalı aşındırabilir ve diş eti üzerinde bir şişme ya da içi irinle dolu bir deri lezyonuna yol açabilir.

Belirtiler


- Dişte sürekli ya da zonklama şeklinde a rı;


- Sıcak ya da so uk yiyecek ve içeceklere karşı hassasiyet;


- çi nerken a rı;


- Boyunda şişmiş lenf dü ümleri


- Ateş ve genel kırıklık.


Teşhis


E er dişinizde sürekli ve zonklama tarzında bir a rı varsa, çi nerken a rı duyuyorsanız ya da sıcak ya da so uk yiyecek ve içeceklere karşı hassassanız apseli bir dişiniz olabilir. Hafif ateş, boyunda şişmiş lenf dü ümleri olabilir ve genel olarak kendinizi iyi hissetmezsiniz.


Sızlayan dişin yanındaki diş eti üzerinde oluşan şişme bir noktada patlayabilir ve patlarken a zınızda kötü tat ve koku bırakan yo un bir sıvı çıkarabilir. Aynı anda, a rı büyük bir olasılıkla geçecektir. E er bu semptomlardan herhangi birini yaşarsanız, derhal dişçinize başvurun. Dişçiniz dişinizi muayene eder ve ne yapılması gerekti ine karar verir.


Tedavi


Diş hekiminize gitmeden önce, aspirin ya da başka bir a rı giderici alarak apse a rısını geçirmeye çalışabilirsiniz. Yalnız, aspirini do rudan dişinizin ya da çevre dokunun üzerine uygulamayın. A zınızı saat başı ılık, tuzlu suyla çalkalamak yatıştırıcı olabilir ancak tedavi edici de ildir.


Geçmişte, apseli bir dişe yapılan tek tedavi, dişin çekilmesiydi Belirli koşullar altında diş çekimi yine de uygun olabilir. Ancak, günümüzde diş hekimleri genellikle apseli dişleri iyileştirmektedirler.


İlk adım olarak, dişçiniz büyük bir olasılıkla enfeksiyonu gidermek için bir antibiyotik tedavisi uygulayacak. böylece enfeksiyonun vücudunuzun di er bölümlerine yayılmasını önleyecektir. Rahatlamanız için ayrıca reçeteye a rı giderici ilaçlar yazabilir.


Dişinizi kurtarmak için diş hekiminiz, o bölgeyi uyuşturabilir ve daha sonra o dişin diş özü yuvasına bir delik açabilir. Bu basıncı azaltacaktır. Diş özü yuvası temizlenir, dezenfekte edilir ve hareket etmeyecek şekilde bir maddeyle doldurulur. Apseli diş temizlendikten sonra e er şişme devam ediyorsa, dişçiniz aktinomikoz adı verilen bir hastalık olup olmadı ını anlamak için özel bir kültür yapmayı isteyebilir.


Bir sonraki adımda diş hekimi diş içine geçici bir dolgu koyacaktır. Enfeksiyon temizlendikten sonra (genellikle birkaç hafta içinde), dişinize kalıcı dolgu yapılır.


Diş hekimi büyük bir olasılıkla sizi birkaç ay içinde tekrar görmek isteyecektir. Tekrar gördü ünde ise apsenin bıraktı ı boşlukta kemik ve dokunun büyüyüp büyümedi ini saptamak için dişin röntgeni çekilecektir. E er boşluk sa lıklı görünüyorsa, tedavi biter. Enfeksiyon devam ederse, ek tedaviler gereklidir ve diş hekimi sizi hastalıklı dokunun (zaman zaman kökün ucunu da içeren bir küçük kısım) ortadan kaldırılması için ameliyat edecek olan bir uzmana gönderebilir.

DIS CURUMESI VE FLOR

Bundan on, yirmi sene önce, bilim adamları floru eksik içme suyuna flor ekleyerek, bu suyu içen çocuk ve ergenlerde çürük sayısının azaldı ını buldular. Günümüzde, bilim adamlarının delili ise kesin: içme suyuna ve diş macununa flor eklenmesi, özellikle çocuklar arasında çürükleri önlüyor. Özellikle çocukluk dönemi başlangıcında flor almak dişlerin gelişimine yarar sa lar. Flor, mine yapısı içine girer ve sürekli koruma sa lar.
Siz ve aileniz her zaman flor içeren diş macunu ile dişlerinizi fırçalamalısmız.

Çocuklara cazip kılmak için özel olarak tatlandırılmış olanlar da dahil çeşitli florlu diş macunları vardır.

Flor kullanımının sonuçları öyle etkileyicidir ki, günümüzde sadece diş macunları de il bazı içme suyu kaynaklan da florid içerir. Flor ucuz, güvenilir ve etkilidir. Yine de, insanların çok azı florlu su içmektedir. E er çocu unuz varsa ve içme suyu şebekesi böyle bir işlem görmemişse, okullarınızda içme suyu için florlama isteyin. Buna ek olarak, florlu su içemeyen her yaştaki kişi, diş hekimi ya da doktor reçetesiyle elde edebilece i flor damlaları ya da tabletleri kullanarak yarar sa layabilir.

Büyük yaştaki çocuklar, ergenler ve erişkinler diş çürümesine en duyarlı olanlardır. Bunlar için, diş hekimi tarafından uygulanacak flor tedavisi kadar, florlu a ız çalkalama sulan (diş suyu) da yararlı olabilir.


DIS CURUMESININ ONLENMESI

Başarılı bir diş çürümesini önleme planı üç aşama içerir: Dişinize iyi bakmanız, do ru diyet ve çocukların durumunda ve tüm dişlere florid uygulanması. Böyle bir plan, günlük temelde, baştan sona tam bir fırçalama ve diş ipiyle diş aralarını temizlemeyi, kontroller için diş hekimine düzenli olarak gitmeyi, diyetinizde aldı ınız şeker ve karbonhidratı denetlemeyi ve çürü ü önlemek için florid kullanımını içerir. İdeal bir dünyada herkes her ö ün ve atıştırmadan sonra dişlerini fırçalamalıdır. Daha gerçekçi bir hedef ise dişleri bir sabah ve bir gece yatmadan önce olmak üzere günde en az iki kez fırçalamak ve en az bir kez diş ipiyle diş aralarını temizlemektir. çürüme süreci ço u kez, gece a zınız tükürük yoklu undan kurudu unda ve diliniz a zınızı temizleme hareketleri yapma konusunda hareketsiz kaldı ında başlar. Gece yatmadan önce dişlerinizi fırçalamanız ve diş aralarını temizlemeniz çok önemlidir, çünkü aksi halde çürümeye neden olabilecek yiyecek ve bakteriler dişlerin çevresinde birikir.
Di er bir yöntem, atıştırmalardan sonra a zınızı su ile çalkalamaktır.Yaşam boyu sürecek iyi alışkanlıkların kazanılması erken yaşlarda olur. çocuklarınıza. tam takım dişleri olmadan önce fırçalama alışkanlı ını kazandırın. Benzer şekilde, çocu unuzun diş hekimi de diş ipiyle dişlerin arasını do ru olarak temizlemeyi size ve çocu unuza gösterecektir.

Aldı ınız şeker ve Karbonhidrat Miktarını Denetleyin

Şekerin, diş çürümesine katkısı oldu u düşüncesi yeni de ildir. Ancak mayalı karbonhidratlar da buna neden olur. Mayalı karbonhidratlar şeker ve ço unlukla pişirilmiş nişastayı içerir.

Karbonhidratlar, sa lıklı bir diyetin önemli bir bölümü olduklarından, karbonhidratı kesmeyin. Bunun yerine, diş çürümesini önlemek için aşa ıdaki ipuçları yararlı olabilir. Bu, hiçbir zaman kendinizin ve çocu unuzun dondurma, kek, turta ya da şeker yemesine izin vermeyin demek de ildir. Yedi iniz şeker miktarı, nasıl ve ne zaman yendi inden daha az önemlidir. ö ünler arasında yenilen tatlılar ö ünde yenenlere nazaran daha çok zarar verir.

Aşa ıdaki önerileri, sizin ve çocu unuzun yeme alışkanlıkları haline getirmeye çalışın:

1. Atıştırmalık yapışkan yiyeceklerden uzak durun. şeker, şeker kaplı fındık-fıstık, yapış-kan kuru tahıl, hamur ekmek, kuru üzüm, kurutulmuş meyva gibi yiyecekler dişlerinize yapışır. Kuru üzüm ve kurutulmuş meyve yemeye son vermeyin. Bunun yerine, bunları yedikten sonra 20 dakika içinde dişlerinizi fırçalayın (bakteri, diş çürümesine neden olan asidi bu süreden sonra üretmeye başlar) ya da a zınızı su ile çalkalayın.

2. Atıştırdı ınız yiyecekleri dikkatle seçin. Diş çürümesine neden olan yiyecekleri ö ün aralarında yemek, aynı yiyecekleri ö ünde yemekten daha zararlıdır. Gün boyunca azar azar atıştırmak bakterinin dişiniz üzerinde sürekli asit bulundurmasına izin verir. Sürekli şekerli içecekler içmeyin ya da şeker, şekerle tatlandırılmış nefes açıcı, öksürük tabletleri ya da sakız yemeyin ve çi nemeyin.

Bebekler dahi diş çürümesi riski taşırlar. Biberonla (süt ya da meyva suyu) uykuya yatırılan bebekler, diş çürümesi riskine maruz kalırlar. Hem süt hem meyva suyu şeker içerir. Bebe inizin yatışması için biberona gereksinimi varsa. biberonu su ile doldurun.

Yakın zamanlarda yapılan araştırmalar, karbonhidratlarla birlikte alındı ında bazı yiyeceklerin diş üzerindeki şekerin etkisini nötralize etti ini ileri sürmektedirler. Ö ünlerde, genellikle çeşitli yiyecek bileşimleri olur. Bu bileşimler, bakterilerin etkisini de iştirebilir ve diş çürümesini azaltma potansiyeline sahiptirler.

Floridin Önemi

Belediye suyunun optimum düzeyde florid içerdi i yerlerde yaşayan kişilerde hemen hemen hiç diş çürümesi olmadı ı ortaya çıkarılmıştır. Bazı yerlerde, içme suyundaki do al florid içeri i o kadar yüksektir ki dişler üzerinde kahverengi lekeler oluşur. Floridin do ru miktarda kullanılmasıyla bu kozmetik risk giderilir, Floridin, su kaynaklarına da eklense, do al olarak oluşsa da herhangi bir sa lık riski içerdi inin bir delili yoktur.

Florid, özellikle dişleri gelişmekte olan çocuklar için yararlıdır. Florid. mineli yapıyla birleşir ve sürekli bir koruma sa lar.

Amerika Birleşik Devletlerinde birçok belediye, içme suyu tesislerine az miktarlarda florid eklemektedir. Bu yaklaşım hem güvenli hem de ekonomiktir. içme suyunuzu floridleme hakkında bilgi alabilirsiniz.Doktorunuz size reçeteyle florid tabletleri yazabilir.

Diş çürümesine karşı en hassas olanlar çocuklar, ergenlik ça ındakiler ve yaşlılardır. Bunlar için, florid içeren diş macunları dahil olmak üzere florid uygulaması istenir. Ayrıca, floridli a ız çalkalama suları da etkili olabilir. Ayrıca, birçok diş hekimi çocukların dişierine,düzenli check-uplarının bir bölümü olarak florid uygularlar.

Florid, dişlerinizin pürüzsüz, çi nemeyen yüzeylerindeki oyukları önlemenin en etkili yöntemidir. Sonuç olarak, oyukların ço u çi neyen yüzeylerde meydana gelir. Bunun nedeni, arka dişlerinizin (premolar ve molar) bir diş fırçası olmadan temizlenmesi imkansız olan yarık ve oyuklar içermesidir.

Diş Koruyucuları (Sealant)

İyi bir a ız hijyeninin yanında, arka dişlerin çi neyen yüzeylerinin çürümesini önlemenin en iyi ve tek yöntemi diş koruyucularının kullanılmasıdır. Sealantlar ço unlukla saydam ya da beyaz olan plastik benzeri ince bir kaplama sa larlar. Uygulama a rısız ve kolaydır. İlk önce, dişçiniz azı dişlerinin çi neyen yüzeylerini temizler. Sonra, bu yüzeyler ayrı parçaların birbirine yapışmasının önlenmesi için hafif bir asitle yakılır. Dişler iyice yıkanır ve kurutulur. Daha sonra, dişçiniz aynı tırna a oje sürer gibi dişinize kaplamayı sürer. Kaplama daha sonra sertleşir, çukur ve yarıklarda pla ın oluşumunu önler.

Her ne kadar çeşitli koşullar etkinliklerini azaltsalar da diş koruyucuları 10 yıl dayanır. Diş hekimine düzenli giderek, bu koruyucuların ömrünü uzatmak için gerekli önlemleri alabilirsiniz. koruyucu kaplama düşerse, bunun yerine yenisi konabilir; zarar görürse, hiç kaplama yapılmamış dişten daha fazla çürük riskine maruz kalmaz.

Sealant koruması çocuklar için en uygundur. 6 yaş civarında, kalıcı azı dişleri ilk çıkmaya başladı ında uygulanmalıdır. Yine, 11-13 yaşları civarında kalıcı ikinci azı dişleri çıktı ında uygulanmalıdır.

Bakımevlerinde yaşayan sakat, yaşlı insanlar ve diş çürümesi olasılı ı yüksek olan kişiler de sealantlardan yararlanabilir.


DIS CURUMESININ TEDAVISI

Oyukların (çürükler) ço unun farkına bir diş muayenesi sırasında varılır, çünkü çürümenin erken evreleri a rısızdır. Diş çürümesini erken saptamak ve tedavi etmek a rıyı, masrafı önler ve en önemlisi size dişinizi kazandırır.
Bir oyuk keşfedilir keşfedilmez, durum daha a rısız gibidir, çünkü dişin dış bölümleri, diş minesi ve dentin a rıya karşı diş özüne nazaran daha az hassastırlar. Çürü ünüz olup olmadı ını saptamanın bir yolu diş röntgeni çekmektir. Dişçiniz, diş öykünüz ve dişlerinizin durumu temelinde röntgenin gerekli olup olmadı ını ya da kaç röntgen çekilmesi gerekti ine karar verecektir.

Dişinizde çok ciddi bir çürük varsa, modern dişçilik, tedavi sürecinin rahatsızlı ını gidermek için donanmıştır ve genellikle diş dolgusu (onarılma) ya da kanal tedavisi (dişin hastalıklı bölümünün alındı ı ve etkilenmemiş kök ve dişlerin yerinde bırakıldı ı) gibi işlemlerle diş kurtarılabilir.

Diş Dolguları

Ço u kez, belirtileri fark etmişsinizdir. ancak düzenli muayeneniz için dişçinize gitti inizde, dişçiniz çürü ü bulur. Ancak, bazı durumlarda. tatlı, çok sıcak ya da çok so uk bir şey yedi inizde dişinizde hafif bir a rı hissedebilirsiniz. Bu, diş çürümesinin en erken belirtisidir. E er, tatlı, sıcak ya da so uk yiyecekler yerken keskin bir a rı duyuyorsanız, bu daha ciddi bir çürümenin işaretidir. Bu durumların her birinde, çürüme süreci, dişin çürüyen kısmı temizlenerek (oyularak) ve bunun yerine dolgu konularak durdurulabilir

E er çürüme yaygınlaşmış ise ya da siz özellikle çok hassassanız, a rıyı kesmek için lokal anestezi (diş etlerine yapılan i ne yoluyla) uygulanabilir. Duruma göre bazı diş hekimleri rahatsızlık ve endişeyi azaltmak için diazot monoksit verebilirler. E er, ilaçla tedavi görüyor iseniz, herhangi bir anestezik almadan önce bunu mutlaka diş hekiminize söyleyin.çünkü, birlikte alınan belirli ilaçlar ve anestezikler ters reaksiyonlar do urabilir.

Etkilenmiş bölüm bir kez temizlendi inde, dişçiniz artık dişinizi iyileştirmeye hazırlanacaktır. Kullanılan dolgu tipi dişin konumuna ve işlevine ba lıdır çi neme işlevinin ço unu yapan azı dişleri daha fazla basınca maruz kalırlar ve ön dişlerden daha dayanıklı bir maddeye gereksinimleri vardır. Buna ek olarak, e er mümkünse ön dişdeki bir dolgu, dişin kendi rengiyle uyumlu olmalıdır.

Bazen, çürüme yaygın oldu unda, dişinizin tedaviye reaksiyonu ve hassasiyetinin gözlemlenmesini sa lamak için geçici bir dolgu yapılabilir. Birkaç hafta sonra, ters belirti ya da şikayetler yoksa, dişçiniz dolguyu çıkarır ve yerine kalıcı dolguyu koyar.

En yaygın onancı malzeme gümüş amalgamdır ve arka dişlerde kullanılır. Bu tür dolgular aslında civa, gümüş ve di er metal alaşımlarıdır. Standart alaşıma yakın bir zamanda eklenen bakır, günümüzün gümüş dolgularını birkaç yıl öncekinden daha dayanıklı bir hale getirmiştir.

Daha pahalı bir onarım olan altın dolgu, daha fazla kuvvet ve destek gerekti inde amalgamın yerine kullanılır. Böyle bir dolgu kararmaz.

Ön dişlerdeki dolguların mümkün oldu u kadar görünmemesi gerekmektedir. Porselen sementin bir biçimi olan ve diş minesine benzeyen asit silisit tuzu, yakın geçmişe kadar standart bir seçimdi. Artık, daha sıklıkla plastik reçine kullanılmaktadır. Her iki biçim de doldurulan dişin rengiyle uyum sa layacak biçimde renklendirilebilir Gelecekte, bileşik malzemeler azı dişleri ve köpek dişlerinin çi neme yüzeylerinde kullanılabilecek kadar güçlü yapılabilir.

Ara sıra, ön dişlerdeki küçük oyuklar için onarım malzemesi olarak altın kaplama kullanılmaktadır. Porselen ya da plastik bileşik malzemelerden daha pahalı ancak daha dayanıklıdır.

E er dişiniz, birkaç dolguyu ya da bir büyük dolguyu kırma tehlikesi olmadan destekleyemeyecek kadar çürümüşse, dişçiniz çürü ü temizleyebilir, boşlu u sement ya da amalgama doldurabilir ve bir porselen kaplama, metal bir kron ya da bir birleşik metal ve porselen kron ile doldurabilir. Kalıp genellikle dişinize göre yapılır ve kron laboratuvarda imal edilir. Daha sonra bu kron yerine oturtulur, şekil verilir ve son olarak dişinizden geriye kalan parça üzerine yapıştırılır.

Kanal (diş kökü kanalı) Tedavisi

E er şiddetli biçimde çürümüş bir dişiniz varsa ya da kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya gelecek kadar iltihaplanmışsa, diş hekiminiz ya da endodontist bir kanal tedavisi uygulayabilir. Bu işlem, sinir ve damar dokusunun (diş özü), kökten ve diş özü yuvasından ve ilişkili herhangi bir çürümüş diş yapısından temizlenmesini içerir. Kök ve dişin temelinin yerinde kalmasına izin verir.

Kanal tedavisi, bir muayenehane işlemidir ve lokal anestezi gerektirir. Bu çok aşamalı işlemde, diş özü temizlenir, yaratılan oyuk sterilize edilir ve hareketsiz bir malzeme (guttapercha) ve sement ile doldurulur. Diş yapısı artık öncekinden daha kolay kınlabiıir bir yapıdadır. Bu nedenle, genellikle kron gibi kalıcı bir onarım gerektirir


DIS FIRCASI SECIMI

Dişlerinizin ve diş etlerinizin temizli i için en iyi diş fırçası yumuşak, ucu yuvarlatılmış ya da parlatılmış kılları olanlardır. Sıkı ya da sert diş fırçaları diş eti dokularınızı zedeleyebilir.
Diş fırçasının büyüklü ü ve biçimi, her dişe ulaşabilecek şekilde olmalıdır. Çocuklar ve erişkenler için çeşitli büyüklükte diş fırçaları oldu u gibi, çeşitli kıl şekilleri olan diş fırçaları da bulunmaktadır. Unutmayın, diş fırçasındaki kılların yalnızca uç kısımları temizlik işlemi yapar, bu nedenle diş fırçasını büyük bir kuvvetle bastırmaya gerek yoktur.

Diş fırçanızı her 3-4 ayda bir ya da fırçanın kılları büküldüyse daha önce yenileyin. Böylece, her zaman, dişlerinizin ve diş etlerinizin yüzeyinden pla ı (bakteri ve şeker) daha iyi temizleyen kılları olan bir diş fırçası kullanıyor olursunuz. Dışa do ru e ilen kıllar, diş fırçanızı yenileme zamanının çoktan geçti ine işaret eder.

Sizin ve aileniz için en uygun diş fırçasının hangisi oldu u konusunda şüpheleriniz varsa, diş hekiminizden size uygun diş fırçasını önermesini rica edin.


DIS HEKIMLERI VE UZMANLIK ALANLARI

Tüm olası sa lık sorunlarıyla baş edebilen tek bir hekim olmadı ı gibi, diş hekimlerinin de çeşitli uzmanlık alanları vardır. Diş hekiminiz çeşitli alanlarda özel uzmanlı a sahip olabilir, ancak onun e itimi dışında olan belirli sorunlar için, o konunun uzmanı olarak bilinen başka bir diş hekimine baş vurabilirsiniz. Bu uzmanlar:
Dişleri destekleyen ve çevreleyen (diş etleri ve kemik) doku hastalıklarını teşhis ve tedavi eden periodontistler;

Çocukların do umundan bulu ça ına kadar olan tedavisinde uzmanlaşmış olan pediyatrik diş hekimleri;

Dişlerin ve çenelerin yerinden çıkma ya da yer de iştirmesini teşhis eden ve bunları düzelten ortodontistler;

Diş özü ve çevre dokuların hastalık ve yaralanmalarını teşhis ve tedavi eden endodontistler;

Dişleri çeken ve yaralanmaları, hastalıkları, çene, yüz ve a ız kusurlarını teşhis ve tedavi eden a ız, üstçene ve yüz cerrahları; ve Diş kronları, köPage Ranküler (sabit kısmi takma diş) dahil olmak üzere hasarlı ve kayıp dişlerin yerine yapaylarını yapan ve takan prostodonti uzmanları.


DIS RONTGENLERI

Hemen hemen hepimiz diş röntgeni çektirmişizdir. Tıbbın di er alanlarında da oldu u gibi bu röntgenler, hastalık ya da yaranın teşhis edilmesinde kullanılır. Röntgenler ço unlukla, diş çürükleri, periodontal hastalıktan dolayı kemi in zarar görmesi, diş apseleri, sıkışmış dişler, çene kemi inde ve dişte kırılma ile dişler ve çene kemi indeki di er bozukluklarının varlı ını ve boyutunu teşhis etmekte yararlıdır.
Çürüklere gelince, röntgen özellikle, çürük, dişlerin ya da diş eti çizgisinin arkasına gizlendi inde, diş minesi sa lıklı gibi dursa da dişteki gösterebilir. Diş hekiminiz, bir sorun oldu undan şüphelenirse, dişinizin bir röntgenini çekebilir.

Diş röntgeni çekmek için kullanılan radyasyon miktarı son derece azdır, işlem ise çok basittir.

Çürüklerin saptanması için, diş hekimlerinin ço u, aynı röntgen yöntemini kullanırlar. A zınızın içine, dişin yanındı küçük bir film yerleştirilir. Siz filmi, filmi sara n ka ıdı aşa ı do ru ısırarak yerinde tutarsınız Bu arada, röntgen aleti sorunlu dişi hedefler ve röntgen çekilir. Birkaç dakika süren filmin hanyosundan sonra, diş hekiminiz yapılması gerekenleri belirleyebilir.

Özellikle dişlerin tümünün röntgeni, düzenli muayenenin bir parçası olarak de il, yalnızca teşhis amaçlı çekilmelidir. Hiç kimse, gerekti inden fazla radyasyon almamalıdır. Özel bir amaç için gerekmedikçe, tüm a zın röntgeni, her beş yılda bir kezden fazla çekilmemelidir. Diş hekiminiz size, çektirmeniz gereken do ru röntgeni önerecektir.

Fazla radyasyona karşı bir önlem olarak, diş hekiminiz size, gö üsten baca a do ru ön tarafınızı kaplayan bir kurşun önlük giydirebilir. Herkes bu önlü ü giymelidir, ancak bu önlü ü giymek özellikle hamile kadınlar ve emziren anneler için önemlidir.


DIS TASI (TARTAR)

Diş hekiminizin kalkülüs olarak adlandırdı ı diş taşı yani tartar, tükürii ünüzdeki minerallerin ve plakların bir ürünüdür. Taş, diş eti iltihabı ve periodontit gibi diş eti hastalıklarının başlıca nedenidir.
Taş, özellikle diş eti çizgisinin altında oluştu unda en büyük surunu yaratır. Taş. kireçli ve serttir; temizlenmesi ise güçtür. Düzenli diş kontrollerinin bir bölümü dişlerinizin ve taşların temizlenmesini içerir. Bu temizleme işlemi, özellikle diş eti çizgisinin altındaki taşlar için gratuar ve küret adı verilen aletlerle dişi kazıyarak yapılır, işlem, rahatsız edicidir ve diş etlerinizi kanatır. Di er bir yöntem ise, taşlan temizlemeye yardımcı "lan bir titreşim aleti kullanmaktır.

Şu günlerde, tartar karşı diş macunları için fazlaca reklam yapılmaktadır. Bu diş macunlarının, diş etinin üstündeki dişler üzerinde taş birikmesini azalttı ı, iîncak diş eti çizgisinin altındaki taşlar için çoK az etkisi oldu u ya da hiç olmadı ı bulunmuştur. Ne yazık ki, diş kaybıyla sonuçlanabilen bir diş eti hastalı ı olan periodontite yol açan da, diş etinin altında oluşan taşlardır (tartardır). Tartar kontrollü diş macunlarının estetik bir görünüme etkisi olabilir ve diş hekiminize gitti inizde dişlerinizin daha iyi temizlenmesine .yardımcı olabilir, ancak gerçek, zararlı taşların oluşmasını önlemekteki yararı çok azdır.

Ayrıca, sigara içmiminin neden oldu u diş lekelerini temizlemek için tasarlanmış özel diş macunları da bulunmaktadır. Biz bu diş macunlarını Önermiyoru2: Diş etleri zaten çekilmiş olan kişiler, diş eti çizjgisi altındaki daha yumuşak tabakaların maruz kalaca ı bu tür diş macunlarından zarar görebilirler. Bu tür diş macunları, aynı zamanda dişlerinizin sıcak ya da so uk yiyeceklere karşı daha da hassaslaşmasına neden olabilir.

Bazı tartara karşı diş macunları üzerinde bulunan uzman kuruluşların onayı, anti-tartar nitelik için de il, diş macununun içerdi i flor için verilmiş bir onaydır


DISLERIMIZ CURUYOR

A ız bakımının ve sa lıklı dişlere sahip olmanın temelini oluşturan, diş fırçalamak gibi basit ve sadece birkaç dakika alan bir işlemi niçin yapmıyoruz?
Toplum olarak, a ız bakım ve diş sa lı ına yeterli özeni göstermedi imiz bir gerçek.

Dişlerimizi neden çürüklere teslim ediyoruz? Yapılan tüketici araştırmalarına göre, tüketicilerin yüzde 50si zaman bulamadı ı için dişlerini düzenli olarak fırçalamadı ını belirtmiş. Yüzde 29unun nedeni tembellik, kalan yüzde 21lik kısım ise çeşitli nedenlerle dişlerinin günlük bakımını yapmıyor. Bu nedenler arasında diş macununun tadını sevmemek, gerek görmemek, dikkatsizlik, unutkanlık ve hatta diş macunu ve fırçası gibi diş bakım malzemelerine sahip olmamak da bulunuyor. Son grup ankete katılanların yüzde 1ini oluşturuyor. DİŞ MACUNU TÜKETİMİ Ülkemizde diş macunu tüketimi kişi başına yılda 60 ile 70 gr arasında de işiyor. Bu rakam İngilterede 350 gr, İtalyada 270gr, İspanyada 250gr ve Amerikada ise 650gr. Yine İngilterede 2.4, İspanyada 2.5 olan kişi başına yıllık diş fırçası kullanımı ülkemizde 3 kişiye 1 fırça olup oldukça düşüktür. Türkiyede nüfusun yüzde 40ı dişlerini ara sıra, yüzde 26sı günde 2-3 kez fırçalıyor. Nüfusun yüzde 10u dişhekimine hiç gitmemiş, yüzde 43ü ise son bir yıldır dişhekimine gitmemiş. Gelişmiş ülkelerde nüfusun dişhekimini ziyaret etme aralı ı ise yılda 2. Türkiyede diş macunu pazarı büyüklü ü 2001 yılı rakamlarıyla 48,1 milyon dolar ve yaklaşık 3,800 ton. Diş fırçası pazarı ise 17,3 milyon adet ve 23 milyon dolar. Diş macunlarında pazarı İpana, Colgate, Signal, Sanino, ve Sensodyne paylaşıyor. Diş fırçalarında ise Oral B, Colgate, Signal, İpana, Banat, ve Vepa markalarını bulmak mümkün. HERKESİN BEKLENTİSİNİ KARŞILAYACAK BİR DİŞ MACUNU VAR! Diş macunları özelliklerine göre çok büyük bir çeşitlilik gösteriyor. Diş macunları, formülleri ve etkileri ile birbirinden ayrılıyor. Dişleri beyazlatan, diş çürümelerine karşı koruyan, a ızda uzun süre ferahlık sa layan veya uzun süreli tam koruma sa layan diş macunları farklı beklentilere sesleniyor

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 15 Temmuz 2007, 16:32   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Ağız ve Diş Sağlığı (DEV Arşiv)




DISLERINIZIN BAKIMI

Dişleriniz sahip oldu unuz en de erli organlarınızdan biridir. Kökleri, güçlü kaslarla çalışan çeneye gömülü olan dişleriniz, sindirimi kolaylaştırmak için yiyeceklerinizi çi nememizi sa lar.

Dişlerin elbette estetik bir boyutu da vardır. Ço unlukla, karşımızdaki kişide ilk farketti imiz şey o kişinin gülüşüdür.

Temiz ve sa lıklı görünen dişler, genel sa lı ın bir işaretidir. Geçmişte, sa lıklı bir gülüş sadece gençlere aitti, çünkü yakın bir geçmişe kadar birçok kişi orta yaşa geldi inde dişlerini kaybediyordu. Ancak günümüzde, diş bakımı, iyi beslenme ve ev hijyeni (temizli i), dişlerimize tüm yaşamımız boyunca sahip olmamıza olanak sa lamıştır.

Sa lıklı dişler elde etmek için yaşam boyu sürecek iyi bir diş hijyeni programı gereklidir (erken yaşta başlanılan ve sonraki yıllarda ısrarlı bir şekilde uygulanan bir program). Bu program, şeker ve karbonhidratların etkilerini azaltmak, için diyetinizde bazı de işiklikler yapmanızı da gerektirir.

Çocukların ve erişkinlerin ço unda, başlıca sorun diş çürü üdür. Diş çürümesine esas nedeni bakteriler ve karbonhidratlardır. Bakteriler, dişlerinizin üzerinde ince, hatta görünmez bir tabaka halinde bulunurlar. Tükürü ünüzdeki enzimler, a zınızda nişastayı şekere çevirir. Bakteriler ise şekeri, dişlerinizi çürüten bir asite dönüştürürler.

Çocu unuza, erken yaştan başlayarak düzenli bir diş fırçalama ve diş aralarını temizleme programı uygulatmaya başlayın. Diş çürükleri, çocu unuzun ilk (bebek) dişleri patlamaya başlar başlamaz oluşmaya başlayabilir..

Hiç bir zaman bebe inizin elinde meyve suyu ya da süt içeren bir biberonla uyumasına izin vermeyin. Bu içeceklerin içindeki şeker çürümeyi artırır. E er bebe iniz uyuma esnasında biberonla yatıştırılmaya gereksinim duyuyorsa, biberonu suyla doldurun.

Yeni yürümeye başlayan bebe inize günde iki kez dişlerini fırçalamasını ö retin. Siz de ona iyi bir örnek oluşturarak bu alışkanlı ı kuvvetlendirin. Çocuklarınızın dişlerini florlu diş macunuyla fırçaladı ından emin olun ve 3 yaşından geç olmamak kaydıyla düzenli diş kontrollerine başlayın.

Erişkinlerde, diş kaybının başlıca nedeni çürüklerdir. Buna ek olarak, ilerlemiş periodontal hastalık da, diş kaybına yol açabilir (bkz. A ız ve Diş Bozuklukları).

Periodontal hastalık, dişleri destekleyen diş eti ve di er dokuların enfeksiyonudur. Diş eti iltihabının (jinjivit eriodontal hastalı ın hafif şekli) ortaya çıkma oranı tüm yaş gruplarında yüksektir ( 45 yaş ve üzeri erişkinlerde bu oranın % 80 in üzerinde oldu u rapor edilmiştir). Periodontitin (hastalı ın daha ciddi şekli) ortaya çıkma oranı ise yaşa ba lıdır ve yaş ilerledikçe artar. 45 yaş ve üzeri kişilerin % 50 sine yakın bir oranının bundan etkilendi i düşünülmektedir.

İleri periodontit, dişlerin salanmasına ve sonuç olarak da kaybına yol açar. Ancak, do ru, günlük bir bakımla diş eti hastalıklarını önleyebilirsiniz.

Diş eti hastalıklarının en sık görünen belirtisi, özellikle fırçalama ve diş aralarının temizli i sırasında kolayca kanayan, şişmiş diş etleridir. Di er belirtiler ise, kötü kokan nefes, yumuşak ya da hassas diş etleri, diş eti çizgisinde (diş etinin diş çevresinde bir kuşak oluşturdu u yer) iltihap, diş etinin aşa ı çekilerek büzülmesi, sallanan diş, diş hizasının bozulması ve ısırmadaki de işikliklerdir.

Diş çürümesi gibi, periodontal hastalı ın da nedeni plaklardır (yiyecek artıklarının diş çevresinde oluşturdu u tabaka). Plak, diş yüzeyinde toplanmış olan bakteri ve şekerleri içerir. Plak, sürekli olarak a zınızda oluşur ve dişlerinizin yüzeyinde toplanır. Plak, diş eti çizgileriniz boyunca biriktikçe, diş etlerinizi hassaslaştırarak ve kanar hale getirerek diş etlerinizi rahatsız eder. Bu durum, dişeti iltihabı olarak adlandırılır (bkz.Diş Etleri iltihabı). E er hergün dişlerinizi fırçalayarak ve diş aralarını temizleyerek pla ı kaldırmazsanız, birikmeye devam eder ve taş (tartar) olarak bilinen kireçlenmiş birikmeleri oluşturmak üzere tükürü ünüzdeki minerallerle birleşir.

Plak, taşın üzerinde biriktikçe, diş etleri yavaş yavaş dişlerden ayrılır ve diş kovuklarının bakteri ve zaman zaman da irinle dolmasına neden olur. Hastalık tedavi edilmedi inde, dişleri destekleyen kemi e geçer ve zarar verir. Sonuçta, tedavi edilmedi inde, sa lıklı olan çürümemiş diş gevşer ve kaybedilebilir.

Plak ve taşı kontrol etmenin en iyi yöntemi dişlerin her yerini düzenli olarak (günde en az iki kez) fırçalamak ve günde en az bir kez diş aralarını temizlemektir. Diş çürümesiyle birlikte, özellikle ö ün aralarında yedi iniz şeker miktarını sınırlayın.

DOGRU DIS FIRCALAMA VE DIS TEMIZLIGI

Tam a ız bakımı, herhangi bir ürünün kullanılmasından çok, diş fırçalama ve diş aralarını temizleme tekniklerine dayanır. Anti-plak ya da anti-tartar olarak adlandırılan diş macunlarına fazladan ücret ödemek yerine, do ru teknikleri ö renerek uygulayın.
Diş fırçalama ve diş aralarını temizleme, diş sorunları başlamadan önce bakterileri ve yiyecek parçalarını temizlemenin en iyi yollarıdır. Diş bakımına, diş aralarınızı günde en az bir kez temizleyerek ve dişlerinizi en az iki kez (sabah ve gece yatmadan önce) fırçalayarak başlayın. Ancak daha da iyisi, her ö ün ya da atıştırmadan sonra bir kez fırçalamaktır. Florlu diş macunu, diş fırçası ve diş ipi ile yapılan tam bir temizlik en az 3 ila 5 dakika sürmelidir.

Do ru sıra ise, önce diş aralarını temizlemek, sonra fırçalamaktır. Bu şekilde, diş arasını temizlerken gevşetti iniz yiyecek parçaları ve bakterileri fırçalayarak temizleyebilirsiniz.


Diş sorunlarını önlemek için, dişlerinizi düzenli olarak fırçalayın ve diş aralarınızı temizleyin. Tüm dişlerinizin dış yüzeyleri ve arka dişlerinizin iç yüzeyleriyle başlayın. Diş fırçanızı yatay olarak tutun, arkaya ve öne sürterek fırçalayın. (A) Daha sonra, üst ve alt ön dişlerinizin iç yüzeylerini temizlemek için dikey olarak fırçalayın (B). Diş fırçanızı hem dişler hem de diş eti üzerinde hareket ettirin. Diş ve diş etlerinizin aralarını temizlemek için, 45 derecelik bir açıyla fırçalayın (ortadaki resim). Mumlanmış ya da mumlanmamış diş ipini her iki elinizin orta par_maklan çevresine dolayın. Alt dişler için (O, diş ipini işaret parmak_larınız çevresine dolayın ve arada kalan bölümü dişleriniz arasına sokun. Sonra, dişinizin altından üstüne do ru yavaşça ileri-geri hareket ettirin. Üst dişler için (D), baş par_mak ve işaret parma ını kullanmak en iyi yön_temdir.DOGRU DIS FIRCALAMA VE DIS TEMIZLIGI

Tam a ız bakımı, herhangi bir ürünün kullanılmasından çok, diş fırçalama ve diş aralarını temizleme tekniklerine dayanır. Anti-plak ya da anti-tartar olarak adlandırılan diş macunlarına fazladan ücret ödemek yerine, do ru teknikleri ö renerek uygulayın.
Diş fırçalama ve diş aralarını temizleme, diş sorunları başlamadan önce bakterileri ve yiyecek parçalarını temizlemenin en iyi yollarıdır. Diş bakımına, diş aralarınızı günde en az bir kez temizleyerek ve dişlerinizi en az iki kez (sabah ve gece yatmadan önce) fırçalayarak başlayın. Ancak daha da iyisi, her ö ün ya da atıştırmadan sonra bir kez fırçalamaktır. Florlu diş macunu, diş fırçası ve diş ipi ile yapılan tam bir temizlik en az 3 ila 5 dakika sürmelidir.

Do ru sıra ise, önce diş aralarını temizlemek, sonra fırçalamaktır. Bu şekilde, diş arasını temizlerken gevşetti iniz yiyecek parçaları ve bakterileri fırçalayarak temizleyebilirsiniz.


Diş sorunlarını önlemek için, dişlerinizi düzenli olarak fırçalayın ve diş aralarınızı temizleyin. Tüm dişlerinizin dış yüzeyleri ve arka dişlerinizin iç yüzeyleriyle başlayın. Diş fırçanızı yatay olarak tutun, arkaya ve öne sürterek fırçalayın. (A) Daha sonra, üst ve alt ön dişlerinizin iç yüzeylerini temizlemek için dikey olarak fırçalayın (B). Diş fırçanızı hem dişler hem de diş eti üzerinde hareket ettirin. Diş ve diş etlerinizin aralarını temizlemek için, 45 derecelik bir açıyla fırçalayın (ortadaki resim). Mumlanmış ya da mumlanmamış diş ipini her iki elinizin orta par_maklan çevresine dolayın. Alt dişler için (O, diş ipini işaret parmak_larınız çevresine dolayın ve arada kalan bölümü dişleriniz arasına sokun. Sonra, dişinizin altından üstüne do ru yavaşça ileri-geri hareket ettirin. Üst dişler için (D), baş par_mak ve işaret parma ını kullanmak en iyi yön_temdir.

--------------------------------------

Diş Arasını Temizleme

En az 45 cm uzunlu unda, mumlanmış ya da mumlanmamış (hangisi sizin için daha rahatsa) bir diş ipi alın ve bunu bir elinizin orta parma ı çevresine dolayın, ipi di er elinizin orta parma ı çevresinde iki parmak arasında 5 -8 cm uzunlu unda diş ipi kalacak şekilde bir ya da iki kez döndürün .

Üst dişleriniz için, diş ipini bir elinizin baş parma ı ve di er elinizin işaret parma ı üzerine yerleştirin. Daha iyi ulaşmak için baş parma ınızı kullanarak yana ınızı geri itin . Dişleriniz arasındaki her boşlu a 2,5 cm civarında iplik girsin. Her dişin iki yanınım da ovmak için ipli i sıkıca tutarak yavaşça aşa ı-yukarı hareket ettirin.

İp diş eti çizgisine ulaştı ında C harfi şeklinde dişinizin etrafında bükün ve yavaşça diş duvarına sürterek aşa ı ve yukan hareket ettirin. Diş ipinin kullandı ınız parçasını orta parma ınız çevresine dolayın ve böylece yeni, temiz bir bölümle bir sonraki işleme başlayın. Bu işlemi her diş için yineleyin. Alt dişler için, diş ipini işaret parmaklarınız çevresine dolayın ve dişleriniz arasına sokun. Üst taraftaki dişleriniz için açıklanan hareketlerin aynını uygulayın ve işlemi her dişiniz için yineleyin.

Diş ipini ilk kez kullandı ınızda diş etlerinizde bir kanama olursa telaşlanmayın. Ancak, diş ipini her kullanışınızda kanama oluyorsa, diş hekiminize başvurun. Sorun, diş ipini yanlış kullanma olabilir. Diş hekiminiz sizin için uygun olan yöntemi gösterebilir.

Diş Fırçalama

Dişinizi fırçalarken, diş fırçasını dişinize yatay olarak tutun. Tüm dişlerin üst ve alt yüzeylerini etkin bir şekilde temizlemek için, kısa fırça darbeleriyle ileri-geri ve yukarı-aşa ı hareket ettirin.

Diş etlerinize bitişik yüzeyler için, fırçayı kısa, ileri-geri darbelerle ya da hem dişler hem de diş etleri üzerinde daire çizercesine hareket ettirin. Diş fırçanızı belli bir açıyla tutmak, dişleriniz ve diş etleriniz arasındaki bölümü daha etkin temizlemede yardımcı olacaktır.


Dişeti Hastalıkları
(Periodontal Hastalıklar)
Periodontal hastalık nedir?

Periodontal hastalıklar dişeti ve dişleri destekleyen di er dokuları etkileyen iltihabi hastalıklardır. Erişkinlerde diş kayıplarının %70'inden periodontal hastalıklar sorumludur. Periodontal hastalıklar dişeti iltihabı (gingivitis) ile başlar. Yani gingivitis periodontal hastalı ın erken dönemidir. Bu dönemde dişetleri kanamalı, kırmızı ve hacim olarak büyümüştür.
Periodontitis periodontal hastalıkların daha ilerlemiş bir safhasıdır. Periodontal cep varlı ı infeksiyonun yerleşimini ve hastalı ın ilerlemesini kolaylaştırır. Hastalık ilerledikçe dişler sallanmaya başlar, hatta çekime gidebilir.

Dişeti hastalı ının belirtileri nelerdir?

Dişeti hastalı ının pek çok bulgusu vardır; Diş fırçalama sırasında kanayan dişetleri Kırmızı, şiş ve hassas dişetleri Dişlerden kolaylıkla ayrılabilen, uzaklaşan dişetleri Dişler ve dişetleri arasında iltihabi akıntı Sallanan veya giderek birbirinden uzaklaşan dişler (dişler arasında aralıkların oluşması veya mevcut aralıkların artması) Isırma sırasında alt ve üst dişler arasındaki ilişkilerin de işmesi Bölümlü protez uyumundaki de işiklik, bozulma. Sürekli kötü a ız kokusu.

Dişeti hastalı ının nedeni nedir?

Dişeti hastalı ının en önemli nedeni "bakteriyel diş pla ı" adı verilen, dişler üzerinde biriken yapışkan ve renksiz film tabakasıdır. Günlük fırçalama ve diş ipli i kullanımı ile diş pla ının uzaklaştırılması sa lıklı bir a ız için temel gereksinimdir. E er plak etkin bir şekilde dişlerden uzaklaştırılmazsa diştaşı veya tartar olarak bilinen düzensiz yüzeyli ve geçirgen bir yapıya dönüşür. Plaktaki bakteriler tarafından salınan zararlı ürünler dişetinde irritasyona neden olur. Bu ürünler nedeni ile dişetini dişe sıkıca ba layan lifler yıkıma u rar, dişeti dişten uzaklaşır ve periodontal cep oluşur. Böylece bakteri ve ürünlerinin daha derin dokulara ilerlemesi kolaylaşır. Hastalık ilerledikçe cep derinleşir, bakteriler daha derine; kemi e kadar ilerler ve dişi destekleyen alveol kemi inde de yıkım başlar. Hastalık tedavi edilmeden bırakılırsa sonunda dişler sallanır ve çekimleri bile gerekebilir.

Dişeti hastalı ı nasıl önlenir?

Periodontal hastalı ın önlenmesinde en önemli görev kişinin kendisine düşmektedir. Dişleri sa lıklı bir durumda sürdürmek için, günlük a ız bakımı işlemleri ile (diş fırçalama ve diş ipli i kullanma) bakteriyel diş pla ının uzaklaştırılması gerekmektedir. Dişhekimine düzenli aralıklarla gidilmesi de aynı derecede önemlidir. Günlük a ız bakımı işlemleri diştaşı oluşumunu en az düzeye indirebilir, ancak tamamen önleyemeyebilir. Diş fırçası, diş ipli i veya di er temizlik araçları ile ulaşılamayan bölgelerin bir diş hekimi tarafından de erlendirilmesi mevcut diş pla ı ve/veya diştaşının uzaklaştırılması açısından gereklidir.

Dişeti hastalıklarının tedavisi nedir?

Dişeti hastalı ının erken döneminde tedavi, dişler üzerindeki eklentilerin (plak ve diştaşı) uzaklaştırılması ve düzgün bir kök yüzeyinin sa lanmasını kapsar. Bu işlem dişetinde iltihaba neden olan bakteri ve irritanların uzaklaştırılmasını sa lar. Genellikle bu tedavi, dişetinin tekrar dişe adaptasyonu veya dişetinin büzülerek cebin elimine olması için yeterlidir. Dişeti hastalı ının erken döneminde vakaların ço unlu unda, diştaşı temizli i, pla ın uzaklaştırılması ve düzgün bir kök yüzeyinin sa lanmasını takiben günlük etkin a ız bakımı başarılı bir tedavi için yeterlidir. Daha ilerlemiş vakalar cerrahi tedaviyi gerektirebilir. Bu tedavinin amacı dişleri çevreleyen derin periodontal ceplerdeki diştaşlarını temizlemek, cebin büzülerek eliminasyonunu ve düzgün bir kök yüzeyini sa lamak ve daha kolay temizlenebilir bir dişeti formu oluşturmaktır.

Periodontal tedavi sonrası hastaların düzenli olarak dişhekimi tarafından muayene edilmesi, plak kontrolü ve yeni diştaşı birikimlerinin ortamdan uzaklaştırılması gereklidir. Fakat unutmamak gerekir ki; periodontal tedavi ile elde edilenlerin sürdürülmesi için hiçbir işlem kişinin günlük a ız bakımı işlemlerini etkin bir şekilde uygulamasından daha yararlı olamaz.

Başlangıç Periodontal Tedavi Sonrası Öneriler:

Bilindi i gibi, komplike olmayan, basit gingivitis interdental ve marjinal dişetini etkileyen en yaygın dişeti hastalı ıdır. Dişeti kanamasının başta gelen nedenlerinden biridir. Tedavisindeki başarısızlık yıkımın daha derin periodontal dokulara ilerlemesine ve erken diş kayıplarına neden olabilir. Diş pla ını ve plak birikimini artıran ve/veya uzaklaştırılmasını engelleyen faktörlerin eliminasyonu başlangıç tedavi girişiminin ana hedefi olmalıdır. Basit gingivitis tedavisinde; dikkatli bir muayene yapılarak diş pla ı, diştaşı, besin birikimi (food impaction), taşkın veya bozuk konturlu restorasyonlar, irritasyon oluşturan hareketli protezler ve cep derinlikleri de erlendirilmelidir.

Basit gingivitis tedavisi tek seansta bitirilmemeli ve sırasıyla şu aşamaları içermelidir.
1. Komplike olmayan gingivitis tedavisi plak kontrolünün öneminin hastaya anlatılması ve ö retilmesi ile başlamalıdır.
2. Dişler plak, diştaşı, boya gibi tüm eklentilerden arındırılmalı ve iyi bir polisaj işlemi yapılmalıdır. Polisaj, gingivitisin tekrarını önleyici önemli bir faktördür. Gingivitisin başlamasında ve diştaşı oluşumunun başlangıç aşamasında en önemli faktör olan bakteriyel plak polisaj yapılmamış pürüzlü yüzeylerde cok daha çabuk birikir.
3. Hasta kontrole geldi inde dişeti gözlenir ve plak elininasyonunun etkinli i de erlendirilir. İltihabın hala mevcut oldu u alanlarda diştaşı ve plak eliminasyonu tam olarak başarılamamış olabilir. Tekrar temizlik işlemi yapılır, hasta plak eliminasyonu konusunda yeniden motive edilir. Tedavinin başarısı veya aşa ıda sıralanan başarısızlık nedenlerinin de erlendirilmesi için hasta mutlaka kontrole ça ırılmalıdır.


Tüm bu tedavi sırasında hastaya verilmesi gereken bilgiler ve öneriler:
1. Periodontal hastalıklar dişeti iltihabı ile başlar ve dişeti iltihabının en önemli etkeni diş pla ıdır. Diş pla ının kalsifiye olması ile diştaşı oluşur. Diştaşı pürüzlü bir yüzeye sahiptir ve üzeri daima kalsifiye olmamış plak ile örtülüdür. Böylece diştaşı, plak için uygun bir yuva oluşturarak iltihabın sürmesine ve şiddetlenmesine neden olur. Bu nedenle oluşmuş diştaşları mutlaka hekim tarafından temizlenmelidir. Temizlenmiş bir a ızda diştaşının yeniden oluşumu etkin bir a ız bakımı ile engellenebilir.
2. Hasta tedavi sonrası olası kanama konusunda uyarılmalıdır ve kontrole geldi inde bu kanama alanları ve tipi de erlendirilmelidir. Kanama marjinal dişetinden geliyorsa, yeni oluşan plak bu kanamanın nedenidir ve pla ın eliminasyonu problemi çözer. Kanama e er cep tabanından geliyorsa kök yüzeyi tam olarak temizlenememiş ve kalan eklentiler, plak nedeni ile biyolojik olarak uygun nitelik kazandırılamamıştır. Kanamanın tam olarak eliminasyonu için bu eklentiler tamamen temizlenmelidir.
3. Diştaşı temizli i dişlere zarar verebilecek veya tehlikeli bir işlem de ildir.
4. Diştaşı temizli i yapıldıktan sonra dişlerde hassasiyet olabilir, bu durum normaldir. Diştaşı temizli i sonrası önceden diştaşı ile örtülü yüzey açı a çıkar ve açı a çıkan bu yüzeyde so uk ve sıca a karşı duyarlılık olur. Bu duyarlılı ın üç-dört günde geçmesi beklenir. Önemli olan, hastanın dişlerindeki duyarlılık nedeni ile etkin fırçalama ve a ız bakım işlemlerini ihmal etmemesidir.
5. Bazı hekimler diştaşı temizli i sonrası yeni oluşacak pla ın mineralizasyonunu önlemek amacı ile anti-tartar diş macunu önerebilir. Bu tür diş macunlarının özellikle bu dönemde kullanılması hassasiyet olasılı ını ve şiddetini artırabilir


Diş Hekimi Korkusu (Dentofobia)



Dişçi korkusu, psikolojik olarak dişçiye gitmekten korkma veya hoşlanmama ile dişçiye gitmeyi iğrenç bulma gibi mantıkdışı korkuları içerir. Bu korkular, dişçi koltuğunda geriye doğru yatırılma, ellerin veya diğer diş aletlerinin ağzın içine sokulması, (özellikle de dişçilikte sıkça kullanılan delici aletin), iğne korkusu ve kullanılan aletlerin steril olmayacağı düşüncesiyle, HIV ve hepatit gibi bulaşıcı çeşitli hastalık ve mikropların kapılabileceği korkularından oluşabilir. Aslında bu korkular bir bakıma kabul edilebilir korkulardır ve kişinin bu tür korkular içinde olmasında kendine göre haklı nedenleri de bulunabilir. Ancak her şeye rağmen, yaşantımızda her zaman için dişçiye gitme olasılığımızın bulunduğu ve hoşlanmadığımız bu gibi durumlarla karşılaşmak zorunda kalabileceğimiz gerçeği göz ardı edilmemeli ve hoşumuza gitmese de günün birinde bu duruma katlanmak zorunda kalabileceğimiz unutulmamalıdır.

Hepimizin bildiği ve bize önerildiği gibi sağlıklı bir gülüş için en az altı ayda bir olmak üzere bir diş hekimine giderek ağzımızı ve dişlerimizi kontrol ettirmemiz gerekmektedir. Ağız ve diş sağlığımız için olduğu kadar diğer organlarımızın sağlığı için de gerekli olan bu durum, bazılarımız için büyük bir korku ve endişeye yol açmaktadır. Bu korku ve endişe; değil diş hekimine gitmek bu düşüncenin akla getirilmesiyle dahi yaşanabilmekte ve kişide panik hali yaratabilmektedir. Diş hekimine gidildiğinde yapılacak işlemlerin zihinsel olarak deneyimlenmesi dahi bu kişiler için son derece korkutucu olabilmektedir. Bu kişiler ve dişçi korkusu olan diğer kişilerin büyük çoğunluğu daha önce dişçi koltuğunda çeşitli kazalar geçiren ya da olumsuz deneyimler yaşayan kişilerdir. Bu nedenle aynı durumun yeniden yaşanabileceği endişesi, korkunun dev..... neden olmakta ve kişilerin bu olayları hatırlamasıyla da korku hali ortaya çıkmaktadır.

Yaşanan bu aksilikler ve olumsuzlukların yanında tedavi sırasında ve sonrasında ortaya çıkan ağrı ya da diğer çeşitli problemler dişçi korkusunun kaynağını oluşturabileceği gibi hiçbir deneyim yaşanmadan yalnızca başkaları tarafından anlatılan dişçi hikayeleri ve bu tür duyumlar ile de dişçi korkusu geliştiren kişiler bulunmaktadır. Bu durum kişilerin dişçiye gitmelerini engellediğinden ortaya çok daha ciddi diş sorunları çıkmakta ve giderek büyüyen sorunlar nedeniyle de dişçiye gitmek zorunda kalan kişiler daha uzun süre ve daha çok sayıda tedavi işlemlerine maruz kalmaktadır. Bu işlemlerin diş problemine bağlı olarak uzaması ve kişiye sıkıntı vermesi de dişçi korkusunu pekiştirmektedir.

Hasta bu korkusundan dişçisine önceden söz edebilir ve korkularının kaynağı ile nedenleri konusunda doktoruyla konuşabilirse çok çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilen ve çok çeşitli korkuları da içeren (iğne korkusu, kan görme korkusu, ağrı duyma korkusu, hastalık ya da mikrop kapma korkusu vb.) dişçi korkusunun üstesinden gelebilmek çoğunlukla mümkün olabilmektedir. Aksi halde yaşanan. korkular konusunda hastası ya da hasta yakınları tarafından önceden bilgilendirilmeyen doktorun bu durumu kendiliğinden anlaması beklenemeyeceğinden fobik hastaya bu anlamda yaklaşımında korkusu olmaya diğer hastalara göre hiçbir farklılık olmayacak ve hasta korkusuyla baş etmede zorluklar yaşayabilecektir. Üstelik bu korku hem paylaşılmadığı hem de bu konuda doktordan yardım alınmadığı için giderek şiddetlenebilecektir. Diş tedavisinden önce bu korkunun mutlaka yenilmesi ve paylaşılması gerekmektedir.

Bazı durumlarda hastanın dişçi korkusu tedavi sırasında ortaya çıkabilir ve dolayısıyla bu korku ancak tedavi başladığında fark edilebilir. Bu geciken fark etmenin hastanın tedavisi konusunda çeşitli alternatiflerin araştırılmasında ve geliştirilmesinde de gecikmelere yol açabileceği unutulmamalıdır.

Hemen hemen tüm diş hekimleri dişçi korkusu yaşayan hastalarla çalışmak durumunda kalmışlar ya da kalacaklardır. Aynı şekilde siz ya da bir yakınınız bu korkuyu halen taşıyor olabilir ya da günün birinde bu korkuyla siz ya da bir yakınınız karşılaşabilirsiniz. Böyle durumlarda atılması gereken ilk adım diş hekiminden randevu alınırken bu korkudan söz edilmesidir. Bu adım alınacak randevu saatinin en uygun bir zaman için ayarlanmasını sağlayacak dolayısıyla randevu hem doktor hem de hasta için daha uygun bir hale getirilebilecektir. ikinci olarak yapılması gereken, hastanın korkuları konusunda hekimiyle açık bir şekilde konuşmasıdır. Hasta, diş hekiminden neden korkuyor ve bu konuda neler yapılabilir? Korku ve kaynakları konusunda doktorla hastanın konuşması ve bu anlamda alınacak önlemlerin yanı sıra yapılabilecek değişiklikler konusunda ortak kararlar alınması korkunun yenilmesinde önemli yararlar sağlayacaktır. Ayrıca unutulmaması gereken. bir başka konu da dişçi korkusu olan hastaların daha önceden tanıdıkları ve iyi bir iletişim kurdukları doktorları tercih etmeleridir. Tanıdık bir doktorla çalışmak yabancı bir doktorla çalışmaya göre daha rahatlatıcı ve gerilimi azaltıcıdır.

Diğer yandan, özel olarak dişçi korkusu olan hastalarla çalışan diş hekimlerinin bulunduğu da bilinmelidir. Bu alanda çalışan ve deneyimi olan diş hekimlerinin seçilmesi hasta açısından kolaylıklar sağlayabileceği gibi diş hekimi açısından da kolaylık sağlayacaktır. Bunun için önceden bir araştırma yapılabilir. Dişçi korkusu çok sık yaşanılan ve pek çok kişinin başına gelen bir durum olduğundan bu alanda çalışan kişilere ulaşmak çok da zor olmayacaktır. Diğer yandan bazı diş doktorlarının dişçi korkusu olan hastalarla çalışmak istemedikleri de bilinen bir gerçektir. Bu nedenle randevu alınırken dişçi korkusundan mutlaka söz edilmelidir.
Dişçi korkusunda göreceli olarak diğerlerine göre sonuçlandırılması daha kolay olan bazı korkular vardır. Bu korkular belirlendikten sonra bazı önlemler alınabilir ve korku ortadan kaldırılabilir. Örneğin; diş hekimliğinde kullanılan delici aletin çıkardığı sesten rahatsızlık duyanlar için tedavi sırasında walkman kullanılması önerilebilir. Bu yolla aletin çıkardığı ses müzik sesiyle bastırılacağı için korku nedeni ortadan kaldırılmış olur.

Pis kokular ve yabancı kokular nedeniyle oluşan korkuları gidermede arama terapi uygulanabilir.

Diğer yandan Diş hekimi ya da asistanının hastaya yumuşak bir biçimde teması, sıcak ve içten tavrının yanı sıra sakinleştirici konuşmaları. da duyulan gerginliği gidermede yardımcı olabileceği gibi duyulacak ağrıyı hafifletmede de yardımcı olabilir. Bazı durumlarda ise meditasyon denenebilir.

Yine çok heyecanlı kişiler için çeşitli relaksasyon yöntemleri kullanılabilir ve hastaya gevşeme eksersizleri öğretilebilir.

Diş hekimi tarafından hastaya tedavi sırasında yapılacak olan işlemler.adım adım anlatılabilir ve ağrı duyulduğunda hastanın elini kaldırılarak haber verilmesi istenebilir. Böylece hastaya işlemin ağrı duyulduğu anda kesilebileceği garantisi verilerek korku azaltılabilir.

Bazı insanların ise daha ciddi korkuları olabilir. Bu durumlarda oral veya damardan sakinleştiriciler verilmesi gerekebileceği gibi bazen genel anestezi dahi gerekli olabilir. Ayrıca psikoterapinin yanında hipnoz kullanılarak bu korkuların yenilmesinde yardımcı olunabilir. Bunun için diş hekimi ile diğer bazı alanlardaki doktorların ve psikoloğun işbirliği yapmaları gerekmektedir.

Burada önemli olan, öncelikle hangi tekniğin hasta için uygun olduğuna karar verilmesi ve o tekniğin uygulamaya konulmasıdır. Hasta dişçi koltuğuna oturduktan sonra bu konuda yaşanacak kararsızlıklar hastanın ya da hekimin tedaviden vazgeçmesine yol açabilir ve hastaya gitmesi için izin verildiğinde de dişten kaynaklanan sorunlar daha da artabileceği gibi hasta daha sıklıkla diş hekimine gitmek zorunda kalabilir. Bu durumda hasta çok daha çeşitli işlemlerden geçmek durumunda kalabilir. Bu nedenle dişçi korkusu ya da dişçiye gitme korkusu mutlaka yenilmelidir.


Çocuk Diş Sağlığı
Biberon Çürüğü

Bebeklerde bazen dişlerin üzerinde sürer sürmez kahverengi lekeler oluştuğu ya da bu dişlerin kırılıp döküldüğü gözlenir. Aslında bu lekeler diş çürükleridir ve dişler de çürük nedeniyle kırılır. Bu kadar erken bir dönemde çürük oluşmasının nedeni de biberon çürüğü adı verilen çürüklerdir. Bebek beslenmesinde en önemli besin olan anne sütü ya da inek sütü doğal olarak şeker içerir. Gece yatmadan önce yada uyku sırasında bebek anne sütü ya da biberon emerse süt ağızda birikerek mikropların dişleri çürütmesi için elverişli bir ortam oluşturur. Bu nedenle özellikle gece beslenmesi sonrası dişlerin temizliğine özen gösterilmelidir.

Biberon çürüğünden korunmak için ne yapmak gerekir?
Bebeklerde meydana gelen çürüklerin tedavisi çok güç olduğundan, koruyucu önlemlerin erken dönemde alınması gerekir.

Bunlar nelerdir?

Bebeğinizin gece ağzında biberonla uyuma alışkanlığını önleyin. Beslendikten sonra uyutmaya çalışın.
Biberondaki süte şeker, bal pekmez gibi tatlandırıcılar ilave etmeyin.
Bebek beslendikten sonra mutlaka su içirin.
İlk dişlerin sürmeye başlamasıyla gece ve sabah beslenmeleri sonrası temiz, ıslak bir tülbent ile dişlerini silerek temizleyin.
Biberon çürüğünün önemi nedir?
Biberon çürüğü görülen dişler tedavi edilmezse ağrı yapar ve iltihaplanır. İltihaplı ya da ağrıyan dişler bebeğin huzursuzlanmasına ve beslenme düzeninin bozulmasına neden olur. İltihap alttan gelecek kalıcı dişler de etkileyip şekillerinin bozuk olmasına yol açar. Bu dişler çekilmek zorunda kalırsa çocukta konuşma problemleri ortaya çıkabilir.
Biberon emmediği halde bebeğimin dişleri çürüdü neden olabilir?
Biberonun yanı sıra emziklerin ağlayan bebekleri susturmak amacıyla bal, pekmez, reçel gibi tatlandırıcılara batırılarak verilmesi de biberon çürüklerinin başka bir nedenidir. Bunun yanı sıra, dişler sürdükten sonra oyalanmak amacıyla bebeğin eline verilen karbohidratlı-şekerli gıdalar da diş çürüklerine neden olur. Çocuğu bu tür gıdaların yerine elma, havuç gibi besin değeri yüksek; diş temizliğine yardımcı gıdalara yönlendirmek gerekir

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Temmuz 2007, 16:33   #3
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Ağız ve Diş Sağlığı (DEV Arşiv)




Diş Çürüğü



Diş çürüğü nedir?
Diş çürükleri daha çokkoyu renklenmelerle birlikte görülen oyuklar olarak algılanmaktadır. Önlenebilir bir hastalık olmasına karşın dünyada diş çürüğü deneyimi yaşamayan çok az insan vardır.

Dişler neden çürür?
Ağızda bulunan bakterilerden oluşan bakteri plağı, şekerli ve unlu yiyeceklerin ağızda kalan artıklarından asit oluşturabilmektedir. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözerek dişin minesinin bozulmasına ve sonuçta da diş çürüğünün başlamasına ve dişhekimlerinin kavite dedikleri oyuklara neden olmaktadırlar.

Kimlerde daha çok çürük olur?
Şekerli ve unlu yiyeceklerle bakterilerin buluşması sonucunda çürükler oluştuğuna göre herkes için bir tehlike var demektir. Ancak beslenmelerinde karbonhidratlı ve şekerli yiyeceklerin oranı çok yüksek olanlar bir de sularında florür oranı çok düşükse çok daha fazla çürük tehlikesi altındadırlar. Bakteri plağı tarafından oluşturulan asite karşı tükürük doğal bir savunma mekanizması oluştursa da tek başına çürüğü önleyemez.Tükürük akışını ve miktarını azaltan hastalıklar ya da ilaçlar da çürük oluşumunu hızlandırmaktadırlar. Bu nedenle de dişhekimleri tükürük akışını arttırdığı için şekersiz sakızları sıklıkla önerirler.

Diş çürüğü önlenebilir mi?

EVET.

Sabah kahvaltısından sonra ve akşam yatmadan önce dişlerin fırçalanması ve hergün diş ipliğinin düzenli kullanılması en etkili yoldur. Yiyecek artıkları en çok dişlerin çiğneme yüzeylerindeki girintilerde ve dişlerin birbirine değdiği ara yüzeylerde biriktiği için, diş fırçaları küçük başlı seçilmelidir. Dişlerin iç yüzeyleri, dış yüzeyleri, çiğneyici yüzeyleri ve dilin üstü fırçalanmalı ve ara yüzlerde diş ipliği kullanılmalıdır. Fırçalar, orta derecede sert ya da yumuşak kıllı olmalı ve belirli aralıklarda değiştirilmelidirler. Fırça kıllarının aşınmamış olması ve bakteri taşımayacak bir şekilde muhafaza edilmesi gerekmektedir. Asla başkasının diş fırçası kullanılmamalıdır. Diş fırçalama sırasında florürlü bir diş macunu kullanılarak, florürün diş çürüğünü önlemedeki rolünden yararlanılmalıdır. Florürlü macunlara yardımcı olarak aynı zamanda ağız kokusunu gidererek ferahlık ve temizlik hissi veren florürlü gargaralar da kullanılabilir.
Şekerli yiyecekleri ana öğünlerde tüketmeye çalışmak ve yemek aralarında birşey yememeye gayret etmek de diğer bir önlemdir.
Dişhekimine muntazam aralıklarla başvurmak bir çürüğü önlemek ya da erken yakalamada en iyi yoldur. Ayrıca sıcak ve soğuğa duyarlı dişler ya da ağrılı dişlerde veya tebeşirimsi renkte olan başlangıç çürükleri, kahverengi renklemeler ve oyuklar gibi durumlarda vakit geçirilmeden hekime başvurulması tedavinin şeklini değiştirecek ve zorluğunu azaltacaktır.
Çapraşık Dişler


Dişlerdeki çapraşıklıkların nedenleri nelerdir?
Çocukluk döneminde süt dişlerin değişip,kalıcı dişlerin gelmeye başlamasıyla pekçok çocukta çapraşıklıklar gözlenir. ”Çocuğumun dişleri eğri geldi ”sözleriyle anne babalar büyük bir endişeyle dişhekimine başvururlar. Bu durumun en büyük nedeni kalıtımdır. Ancak zamanında alınmayan bazı önlemler de çapraşıklara yol açmaktadır. Dişlerdeki çapraşıkların nedenleri ve alınması gereken önlemler kısaca şöyledir;



1)Genetik olarak çocukta çene boyutuyla dişlerin genişlikleri arasında uyumsuzluk olması ya da çenelerin gelişmesini olumsuz yönde etkileyen solunum yolu problemleri gibi faktörlerin bulunmasıdır. Çocuğunuzun burun yollarındaki solunumu engelleyen faktörler öncelikle üst çenenin daha sonrada alt çenenin normal büyümesini etkileyerek dişlerin düzgün sıralanmasına engel olurlar. Bu durumda mutlaka uzman bir dişhekiminin (ortodontist) müdahalesi gerekir.

2)Dişlerdeki çapraşıklığın bir diğer nedeni de süt dişlerin normal değişme zamanı gelmeden çekilmesidir. ”Nasıl olsa yerine yenisi gelecek” düşüncesiyle tedavi edilebilir düzeydeki süt dişlerinin çekimi son derece hatalıdır. Çünkü bu dişler altlarından gelecek kalıcı dişlerin yerini koruyarak çapraşıklıkları önlerler. Bir süt dişi zamanından önce çekilirse yandaki dişler çekilen dişin boşluğına doğru kayar. Alttan gelecek kalıcı dişin süreceği yeri kapatır,kalıcı diş bulabildiği boşluktan sürmeye çalışır yada gömülü kalır. Her iki durumda da diş sisteminin dengesi bozulur ve çapraşıklıklar gözlenir.

3)Süt dişlerini ara yüzlerinde görülen çürükler zamanında tedavi edilmezse yandaki dişler çürüyen, kayıp diş dokusu kadar boşluğa kayar. Çapraşıklıkların bir diğer nedeni de budur.İşte bu nedenlerden dolayı süt dişlerinde görülen çürüklerin tedavisi son derece önemlidir.

Dişlerdeki çapraşıklıklar sadece estetik sorun mu yaratır?
Dişlerin düzgün sıralanması sadece estetik açıdan önemli değildir. Dişlerdeki çapraşıklıklar bu bölgelerin temizlenmesi güç olacağından çürüklere,dişeti hastalıklarına ve eklem ağrılarına neden olurlar.

Dişlerdeki çapraşıklıklar her zaman tedavi edilebilir mi?
Çapraşık dişler her yaşta değişik tedavi yöntemleriyle ortodontistler tarafından tedavi edilebilmektedir. Ancak bu tür tedaviler oldukça pahalıdır. Bu nedenle çürüyen süt dişlerinin çekiminden çok tedavisi yoluna gitmek daha da önemlisi iyi bir ağız bakımıyla dişleri sağlıklı olarak ağızda tutmak en doğru yöntem olacaktır.

Dişeti Hastalıkları ( Periodontal Hastalıklar )Periodontal hastalıklar dişeti ve dişleri destekleyen diğer dokuları etkileyen iltihabi hastalıklardır. Erişkinlerde diş kayıplarının %70'inden periodontal hastalıklar sorumludur. Bu hastalıklar erken dönemde teşhis edildiklerinde kolay ve başarılı bir şekilde tedavi edilebilirler. Dişeti hastalıklarının önlenmesi veya tedavisi; doğal dişlerin korunması, daha rahat çiğnemenin ve daha iyi bir sindirimin sağlanması gibi diğer faydaları da beraberinde getirir. Periodontal hastalıklar dişeti iltihabı (gingivitis) ile başlar. Yani gingivitis periodontal hastalığın erken dönemidir. Bu dönemde dişetleri kanamalı, kırmızı ve hacim olarak büyümüştür. Erken dönemde çok fazla rahatsızlık vermeyebilir. Tedavi edilmezse hastalık periodontitise ilerleyerek dişeti ve dişleri destekleyen alveol kemiğinde geriye dönüşsüz hasar oluşturabilir.
Periodontitis periodontal hastalıkların daha ilerlemiş bir safhasıdır. Dişleri destekleyen diğer dokularla birlikte alveol kemiğinde de hasar oluşur. Diş-dişeti arasında "periodontal cep" oluşur. Periodontal cep varlığı infeksiyonun yerleşimini ve hastalığın ilerlemesini kolaylaştırır. Hastalık ilerledikçe dişler sallanmaya başlar, hatta çekime gidebilir.


Dişeti hastalığının belirtileri nelerdir?Dişeti hastalığının pek çok bulgusu vardır;
Diş fırçalama sırasında kanayan dişetleri
Kırmızı, şiş ve hassas dişetleri
Dişlerden kolaylıkla ayrılabilen, uzaklaşan dişetleri
Dişler ve dişetleri arasında iltihabi akıntı
Sallanan veya giderek birbirinden uzaklaşan dişler (dişler arasında aralıkların oluşması veya mevcut aralıkların artması)
Isırma sırasında alt ve üst dişler arasındaki ilişkilerin değişmesi
Bölümlü protez uyumundaki değişiklik, bozulma.
Sürekli kötü ağız kokusu.

Bununla beraber, periodontal hastalık hiç bir bulgu vermeden de ileri safhalara ulaşabilir. Bu nedenle düzenli aralıklarla dişhekimine gitmek son derece önemlidir.

Dişeti hastalığının nedeni nedir?
Dişeti hastalığının en önemli nedeni "bakteriyel diş plağı" adı verilen, dişler üzerinde biriken yapışkan ve renksiz film tabakasıdır. Günlük fırçalama ve diş ipliği kullanımı ile diş plağının uzaklaştırılması sağlıklı bir ağız için temel gereksinimdir. Eğer plak etkin bir şekilde dişlerden uzaklaştırılmazsa diştaşı veya tartar olarak bilinen düzensiz yüzeyli ve geçirgen bir yapıya dönüşür. Plaktaki bakteriler tarafından salınan zararlı ürünler dişetinde irritasyona neden olur. Bu ürünler nedeni ile dişetini dişe sıkıca bağlayan lifler yıkıma uğrar, dişeti dişten uzaklaşır ve periodontal cep oluşur. Böylece bakteri ve ürünlerinin daha derin dokulara ilerlemesi kolaylaşır. Hastalık ilerledikçe cep derinleşir, bakteriler daha derine; kemiğe kadar ilerler ve dişi destekleyen alveol kemiğinde de yıkım başlar. Hastalık tedavi edilmeden bırakılırsa sonunda dişler sallanır ve çekimleri bile gerekebilir.


Dişeti hastalığı nasıl önlenir?Periodontal hastalığın önlenmesinde en önemli görev kişinin kendisine düşmektedir. Dişleri sağlıklı bir durumda sürdürmek için, günlük ağız bakımı işlemleri ile (diş fırçalama ve diş ipliği kullanma) bakteriyel diş plağının uzaklaştırılması gerekmektedir. Dişhekimine düzenli aralıklarla gidilmesi de aynı derecede önemlidir. Günlük ağız bakımı işlemleri diştaşı oluşumunu en az düzeye indirebilir, ancak tamamen önleyemeyebilir. Diş fırçası, diş ipliği veya diğer temizlik araçları ile ulaşılamayan bölgelerin bir diş hekimi tarafından değerlendirilmesi mevcut diş plağı ve/veya diştaşının uzaklaştırılması açısından gereklidir.

Dişeti hastalıklarının tedavisi nedir?
Dişeti hastalığının erken döneminde tedavi, dişler üzerindeki eklentilerin (plak ve diştaşı) uzaklaştırılması ve düzgün bir kök yüzeyinin sağlanmasını kapsar. Bu işlem dişetinde iltihaba neden olan bakteri ve irritanların uzaklaştırılmasını sağlar. Genellikle bu tedavi, dişetinin tekrar dişe adaptasyonu veya dişetinin büzülerek cebin elimine olması için yeterlidir. Dişeti hastalığının erken döneminde vakaların çoğunluğunda, diştaşı temizliği, plağın uzaklaştırılması ve düzgün bir kök yüzeyinin sağlanmasını takiben günlük etkin ağız bakımı başarılı bir tedavi için yeterlidir. Daha ilerlemiş vakalar cerrahi tedaviyi gerektirebilir. Bu tedavinin amacı dişleri çevreleyen derin periodontal ceplerdeki diştaşlarını temizlemek, cebin büzülerek eliminasyonunu ve düzgün bir kök yüzeyini sağlamak ve daha kolay temizlenebilir bir dişeti formu oluşturmaktır.

Periodontal tedavi sonrası hastaların düzenli olarak dişhekimi tarafından muayene edilmesi, plak kontrolü ve yeni diştaşı birikimlerinin ortamdan uzaklaştırılması gereklidir. Fakat unutmamak gerekir ki; periodontal tedavi ile elde edilenlerin sürdürülmesi için hiçbir işlem kişinin günlük ağız bakımı işlemlerini etkin bir şekilde uygulamasından daha yararlı olamaz.


Hamilelik ve Ağız Sağlığı


Hamilelik ağız sağlığını nasıl etkiler?
Hamilelik sırasında anne dişlerinden kalsiyum kaybı ve her hamilelikte annenin bir dişini kaybedeceği yanlış bir inanıştır. Fakat hamilelik sırasında ağız sağlığında bazı değişikliklerin olacağı da bir gerçektir. En önemli değişiklik östrojen ve progesteron hormon düzeylerindeki artış olup, bu durum da dişler üzerindeki plak birikiminin artması ile bağlantılıdır.


Eğer plak uzaklaştırılmazsa dişeti iltihabına (gingivitis) neden olur. Bu durum "hamilelik gingivitisi" adını alır. Dişeti kırmızı, hacim olarak artmış, hassas ve kanamalıdır. Bu tablo daha çok 2. üç aylık dönemde hamile kadınların çoğunluğunu farklı şiddette etkiler. Eğer gingivitis zaten mevcutsa hamilelik sırasında şiddeti artabilir ve tedavi edilmezse periodontitise ilerleyebilir. Hamile kadınlarda aynı zamanda "hamilelik tümörü" geliştirme riski de vardır. Bunlar dişeti büyümelerinin irritasyonu sonucu oluşan iltihabi lezyonlardır. Genellikle kendi haline bırakılmakla beraber, hastaya rahatsızlık veriyorsa veya çiğneme, fırçalama ve diğer ağız bakımı işlemlerini engelliyorsa dişhekimi tarafından alınmalıdır.


Bu problemler nasıl önlenebilir?
Dişeti iltihabı dişlerin etkin olarak bakımı ve temizlenmesi ile önlenebilir. Her gün en az iki kez, mümkün olan durumlarda her yemekten sonra dişler fıçalanmalıdır. Her gün tüm dişlerde diş ipliği ile temizlik işlemi de yapılmalıdır. Sabah diş fırçalamak rahatsızlık veriyorsa ağız su veya anti-plaque ve floridli gargaralarla çalkalanmalıdır. Dengeli beslenme ile birlikte C ve B12 vitamin destekleri de ağız sağlığının sürdürülmesi açısından önemlidir. Dişhekimine daha sıklıkla gidilmesi de etkin plak kontrolünü sağlayarak gingivtis gelişimini önler. Plak kontrolünün sağlanması aynı zamanda dişeti irritasyonunu ve hamilelik tümörlerinin oluşma riskini de azaltır.


Dişhekimine ne zaman gitmelidir?
Hamilelik planlanıyorsa veya hamile olunduğundan şüpheleniliyorsa dişhekimi ziyaret edilmelidir. Ilk 3 aylık dönemde temizlik yapılması uygundur. Dişhekimi hamileliğin kalan dönemi için bir tedavi takvimi hazırlayacaktır. İkinci 3 ayda da ağız dokularında meydana gelen değişikliklerin ve ağız bakımının etkinliğinin değerlendirilmesi ile birlikte tekrar temizlik önerilebilir. Duruma göre üçüncü 3 aylık dönemde de tekrar randevu verilebilir fakat tüm bu seanslar mümkün olduğunca kısa süreli olmalıdır.


Hamilelik sırasında yapılmaması gereken işlemler var mıdır?
Genellikle acil olmayan işlemler de hamilelik sürecinde yapılabilir. Ancak herhangi bir diş tedavisi için en uygun zaman 4. Ve 6. aylar arasıdır. Şiddetli ağrının eşlik ettiği acil durumlarda tedavi hamileliğin herhangi bir döneminde yapılabilir. Anestezi ve ilaç verilmesini gerektiren durumlarda jinekolog ile irtibat kurulmalıdır. Ertelenebilecek işlemler doğumdan sonraya bırakılmalıdır.


Hamilelik döneminde diş röntgeni zararlı mıdır?
Bu dönemde tedavi için çok gerekli ise ağız içinden 1-2 film alınabilir.Her ne kadar dişhekimliğinde çekilen röntgenlerde verilen radyasyon miktarı çok az ve karın bölgesine çok yakın değilse de gelişmekte olan bebeğin ışın almasını önlemek için mutlaka kurşun önlük kullanılması gerekir.Yine de ilk üç ay film çekilmesinden kaçınmak gerekir.


Dişler hamilelik sırasında daha çabuk mu çürür?
Daha öncede de belirtildiği gibi "hamilelik döneminde annenin dişlerinden kalsiyum çekildiği ve bu nedenle her bebeğin anneye bir diş kaybettireceği" inancı kesinlikle doğru değildir. Hamilelik döneminde vücuttaki dengenin bozulması dişlerin çabuk çürümesine uygun bir ortam yaratır. Bu dönemde dişlerin daha çabuk çürümelerinin nedenleri şunlardır;
Bebek beslenen dönemde tatlıya, aburcubura aşırı istek belirir ve bunlar yendikten sonra diş fırçalama ihmal edilir
İlk aylarda görülen kusmalardan sonra anne ağız bakımına yeterince özen göstermeyebilir.
Gebelik hormonlarının (östojen, progertron) etkisi ile dişetleri daha çabuk kanayan anne, dişlerini fırçalamaktan kaçınır. İşte bu nedenlerden ötürü bu dönemde diş sağlığına daha


Bebeğin diş sağlığı için alınması gereken önlemler var mıdır?
Bebeğin diş gelişimi anne karnında başlar. Bu dönemde anne hem kendi sağlığı hem de bebeğinin diş gelişimi için dengeli beslenmeye dikkat etmelidir. Diş sağlığı için protein,Avitamini (et, süt, yumurta, sarı sebze ve meyveler) C vitamini (narenciye, domates, çilek), D vitamini (et, süt, yumurta, balık) ve kalsiyum (süt ve süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler) dan zengin gıdaların yeterince alınması gerekir. Bunun yanısıra bilinçsiz ilaç kullanımından kaçınılmalıdır. Kullanılan ilaçlar bebeğin diş sağlığının yanısıra genel vücut gelişimini de olumsuz yönde etkileyebilecektir. Bebeğin diş sağlığı konusunda bilgili olmak,çocuğunuzun ömür boyu sağlıklı dişlere sahip olmasında ilk basamaktır. Bebeğin diş bakımı ve beslenmesi ile ilgili bilgi edininiz.


Hamileyken antibiyotik kullandım" bebeğimin dişleri etkilenir mi?
Bu dönemde bilinçsiz ilaç kullanımından kaçınılması gerektiğini belirtmiştik. Ancak kullanılan her antibiyotiğin bebeğin dişlerinde lekelenmelere neden olduğu kanısı yanlıştır. Dişlerde renklenmelere neden olan antibiyotik grubu "tetrasiklinler"dir. Bunun dışındaki antibiyotiklerin renklenme yaptığı kanıtlanamamıştır.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Temmuz 2007, 16:34   #4
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Ağız ve Diş Sağlığı (DEV Arşiv)






Dişler Arasındaki Boşlukların Tedavisi

Genellikle üst ön iki diş arasında görülen boşluklara diestema diyoruz.

Dişlerinin arasında boşluk bulunan bireyler çoğunlukla estetik kaygılarla diş hekimine başvurarak bu boşlukların kapanmasını isterler. Diestama ortodontik tedavi ile düzeltilebilmektedir.

Dişleri arasındaki boşluk bulunan kişilerin bir bölümü konuşurken de bazı sıkıntılar yaşayabiliyor. Konuşurken bu boşluklardan ses gelebildiği gibi dilin boşluklar arasına girmesi yüzünden de rahatsız edici sesler oluşabilir. Dilin sürekli boşluğa temas etmesi zaman içinde dişlerin aralarındaki mesafenin açılmasına neden olur ve bu durumu daha da kötüleştirebilir.

Diestamanın çeşitli nedenleri vardır. Ön kesici dişlerin yanındaki yan kesiciler normalden küçük ise diastema oluşabilir. Ön dişler arasında ve üstünde bulunan dişeti bağ dokusu (frenilum dediğimiz ) olması gerekenden geniş ve uzun ise yine diestemaya neden olabilir. Bazen de arka azılar bölgesinde ,daimi dişleri hiç oluşmamış olan bireylerde, ön dişler geriye doğru hareket ederler ve aralarında boşluk oluşabilir.

Birinci durumda diş hekimi yan kesici dişleri, kron, veneer ya da bonding yönteminden biriyle normal boyutlara getirir. Ön dişleriniz arasındaki boşluklar çok fazla değilse laminate ya da kompozit dolgularla mükemmel sonuçlar alınabilir.Böylece dişler arasındaki boyutsal oran bozuklukları da düzeltilir.

İkinci durumda yani diş eti dokusunun çok kalın ve geniş olduğu durumlarda frenektomi ile bağdokusu alınır. Frenektomi uygulanmaz ise hiçbir tedaviden beklenen sonuç alınamaz.

Üçüncü tip diestama vakalarında ise dişler arasındaki boşluklar, implant, köPage Rankü ya da ortodontik tedavi ile giderilmeye çalışılır. Ortodontik tedavi sonucu yan kesici dişler olmaları gereken yere getirilir. Diestema tedavisi başlanmadan önce bir ortodontist ile birlikte değerlendirilmesi gerekir. Yaş, diş gelişimi ve yüz yapısı tedavinin değerlendirilmesi için önem taşır.

Ortodontist tedaviye karar verir ise önce detaylı bir klinik muayene yapılır. Dişlerin ölçüsü alınır, dişlerin ve yüzün fotoğrafları çekilir. Uygun çalışma modelleri hazırlanır. Aynı zamanda panoramik ve sefalometrik röntgenler alınarak incelenir.

Ortodontik tedavi sonunda bir retainer kullanılması gerekebilir. Düzeltilmiş diş pozisyonları bu sayede sabitlenir. Bütün bu tedavi sürecine ortodontist karar verir.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Temmuz 2007, 16:35   #5
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Ağız ve Diş Sağlığı (DEV Arşiv)




Kaybettiğiniz dişlere yeniden kavuşabilirsiniz

İnsan hayatında 2 dişlenme dönemi vardır. İlk dişlenme döneminde insanın süt dişleri çıkar. Daha sonra süt dişlerimiz dökülür ve sürekli dişlerimiz ağzımızdaki yerlerini alırlar. Bu ikinci dişlenme dönemimiz hepimiz için önemli ve heyecanlı bir dönemdir. Çünkü bir adım daha büyüdüğümüzü hissederiz. İbrahim Hepdarcan, mynet okurları için yazdı.

Fakat ilerleyen yaşlarda bilinçsiz beslenme, bakımsızlık vb. gibi sebeplerle oluşan çürükler nedeniyle dişlerimizi tedavi ettiririz. Eğer tedavi için geç kalmışsak dişlerimizi kaybedebiliriz.

Bu diş kayıpları çeşitli yollarla tedavi edilebilmektedir.

Eğer bir diş zarar görmüşse, bu dişin boyutları küçültülüp kaplama yapılır. Ama bu dişi tedavi ettirmekte geç kalmışsak ve dişimiz çekilirse, o zaman ağzımızda boşluk kalır. Bu boşluk nedeniyle çiğnemede zorluk çekeriz. Diğer dişlerimiz yer değiştirir, diş çarpıklıkları oluşur ve ağzımızda bu boşlukla yaşamak hiç hoş bir görüntü oluşturmaz. Bu boşluğu tamamlatmanın klasik yolu boşluğun yanındaki iki dişin boyutlarını küçültüp onlardan destek alarak köPage Rankü yaptırmaktır. Sağlam dişlerimizi kestirmek istemiyor da olabiliriz.

İşte bu noktada karşımıza yepyeni üçüncü bir dişlenme şansı çıkıyor.

İmplantlar sayesinde kaybettiğimiz dişlerimize yeniden kavuşabiliriz.

Tüm dişlerin kaybı halinde tam damak kullanmak zorunda kalan kişilerde veya aynı bölgedeki birçok dişini birden kaybeden kişilerde uygulanan klasik tedavi yöntemi ise ağız dokularından destek alınarak yapılan total protez ya da parsiyel protezlerdir.

Ağızdaki tutuculuğu sağlam olmayan protezler hareket etikleri ve ağızdan çıktıkları için kullanışlı değillerdir. Oysa implant uygulandığında implantların üzerindeki ve protezdeki özel tutucular ya da mıknatıslarla protezlerin hareketleri ortadan kaldırılır.

Ya da yeterli sayıda implant yerleştirilerek dişsiz ağızlar, sanki hastanın kendi dişleri varmış gibi implant üstü sabit köPage Rankülerle tamamlanırlar.


Klasik tedavi yöntemleri bugüne kadar geçerli yöntemler olsalar da , insan implantı öğrendikten sonra eski yöntemler pratik olmayan yöntemler olarak görülüyor..


İmplantlar çene kemiğine yerleştirilen yapay dişkökleri olarak tanımlanabilir. Bunun yapılabilmesi için hastanın bazı özelliklerinin olması gerekir :

1- Öncelikle hastanın kontrol edilemeyen yüksek şeker hastalığı, kontrol edilemeyen yüksek tansiyon rahatsızlığı, olmamalıdır.
2- Hastanın ağız hijyeni iyi olmalı, en azından bu tedaviye başladıktan sonra ağız hijyenine dikkat etmelidir.
3- En önemli faktör ise hastanın yeterli miktarda çene kemiğine sahip olmasıdır. Çene kemiğinin erimemiş olması çok önemli bir faktördür. Üst çenede bulunan sinüs boşlukları alt çenede ise içinden sinir ve damarların geçtiği bir kanal vardır.
İmplantların yerleştirilmesi için yeterli miktarda çene kemiğine sahip olmalıyız.

Bu anlatılanlardan sonra gözünüzde tıpkı filmlerdeki gibi bir ameliyat ortamı canlandırmış olabilirsiniz. Oysa ki operasyon sırasında muayenehanenin normal günlerden farkı sadece birkaç fazladan alettir.

İmplant uygulaması sırasında hasta uyutulmaz, diş çekilirken ya da dolgu yaptırırken uygulanan lokal anestezi yöntemi kullanılır.

İmplant vidasının materyali saf titanyumdur. Bu metal alerji yapmaz ve vücut tarafından reddedilmez. Bu nedenle de hiçbir yan etkisi yoktur.

Bir çoğumuz böylesine önemli bir operasyon sonrasında hastanın yüzünde şişlik olabileceğini düşünebilir. Oysa ki hastalar operasyon sonrası sanki basit bir dolgu yaptırmışçasına rahattır.

İmplantın çene kemiğine yerleştirilmesinden sonra aynı gün implant üstüne diş yapılabildiği gibi çoğu zaman 3 ay kadar bekleme süresi gereklidir. Bu sürede çene kemiği vidanın oyuklarını doldurarak çok iyi bir tutunma sağlar.

Daha sonraki aşamalarda ise implantın üstüne diğer bölümleri yerleştirilir ve diş ya da protez yapılır. Bunun klasik yöntemlere göre avantajı ise insana sonsuz hareket özgürlüğü sağlamasıdır.

Dünyada 50 yıldır uygulanan ve sürekli geliştirilen bu yöntem, Türkiye'de son gelişmiş haliyle on, onbeş yıldır ve sadece belli şartların yerine getirildiği muayenehanelerde dişhekimleri tarafından uygulanmaktadır ve tedavinin başarı şansı yüzde yüze çok yakındır.

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
agiz, arsiv, dev, dis, sagligi, ve


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Ağız ve Diş Sağlığı Sözlüğü Violent Ağız ve Diş Sağlığı 0 19 Mayıs 2013 14:53
Hamilelikte Ağız Sağlığı Sim Kadın Sağlığı 1 14 Mart 2013 14:40
Ağız Ve Diş Sağlığı Haftası Zen Ağız ve Diş Sağlığı 0 05 Şubat 2013 16:27
Ağız Sağlığı İçin Yapılması Gerekenler - Ağız Sağlığı Hakkında Zen Ağız ve Diş Sağlığı 0 05 Şubat 2013 16:19