IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Etiketlenen Kullanıcılar

1Beğeni(ler)
  • 1 Post By CORDON BLEU

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 18 Haziran 2023, 19:04   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Teyplİ ve kasetlİ seneler...




Dünyanın heryerinde olduğu gibi memleketimize de “ses kaydetme kültürü”, ilk defa gramofonlarla girdi. 20. yüzyılın hârikası olarak lanse edilen ve taş plak yuvasıyla, oldukça iri bir şemsiyeyi andıran hoparlör görevi gören aparatıyla, zengin evlerinin salonlarının baş köşelerini süsleyen gramofonlar 1950’lere kadar bu kıymetlerini kaptırmadı, ancak bu tarihlerden itibaren gramofonun yavrusu olarak tâbir edilebilecek olan pikapların üretilmesiyle son derece hızlı bir şekilde gözden düşerek antikacılardaki yerini aldı.

Pikaplar da gramofonlar gibi müzik dinlettiren ev aletleri olma özelliklerini, 1960’larda ortaya çıkan makaralı teyplerle birlikte bir süre boyunca ortak götürdükten sonra, kalıp sabun büyüklüğündeki ve ebadındaki asıl kasetlerin ağababası diyebileceğimiz ilk nesil kasetler piyasaya sürüldü. Bu hantal kasetlerin bir diğer özellikleri mobil olarak da kullanılabilmeleriydi. Eski Plymouth, Dodge, Desoto, Chrysler... taksi ve dolmuşlarla, minibüslerin torpido gözlerinin hemen yanına monte edilen hantal teyplerde, dönemin revaçta olan parçaları eşliğinde İstanbullular kentiçinde seyahat etmenin ayrıcalığını yaşamaya başladılar.

Evlerde ise halen pikap ve teyplerden müzik dinleme geleneği devam etmekteydi. 1970 senesinde bizimkiler de bu rüzgârdan etkilenerek evimize “Siera” marka makaralı bir teyp almaya karar verdiler. Ailecek toplanıp çıkılarak Fatih Fevzipaşa Caddesi'ndeki mağazadan hep birlikte gidilip satın alınan "Siera",
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
hepi-topu birbuçuk kilometrelik yoldan dönüleceği vakit, sarsılmasın diye taksi tutularak binbir ihtimamla sağsalim halde eve getirildi. Rahmetli anneannem şoförün yanına kurularak, bagaja konulmasına kesinlikle ve de şiddetle karşı çıktığı teyp kutusunu bir evlât özeniyle kucağına oturttu, bizleri de arka koltuğa (O günkü halimizi görenler, herhalde karton kutunun içinde 250'şer gramlık külçe altın kalıpları falan taşıdığımızı zannetmiş olmalılar). Şoför, yolda hızlı gitmemesi konusunda uyarıldı, ses kayıt cihazımıza mazallah yolda bir halel gelmesin diye...
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Eve girilince vitrinin üzerindeki tahta kasalı emektar radyomuz biraz ileriye itildi ve boşalan yerine Siera teyp konuldu ihtimamla. Daha Peder beyin akşama eve gelmesi bile beklenmeden... Belki de O’na sürpriz olarak mı alınmıştı, hatırlayamıyorum... Teknoloji harikası (!) bu alet, aslında sadece ileri, geri, çal, pause ve kaydet isimlerindeki 5 tuştan ibaretti. Üzerinde yatay konumda yaklaşık 10-12 santim çapında iki plastik makara vardı. Simetrik olarak yerleştirilmiş olan makara yuvalarına bunlar takıldıktan sonra, içindeki kahverengi bantın ucu teybin tam ortasında bulunan ses kristalinden geçirilerek boş makaraya tutturuluyor, sonra da “çal” düğmesine basılınca makarada kayıtlı olan müzik, kristale temas ettikçe ses vermeye, çalmaya başlıyordu.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Dolu makaradaki bant yavaş yavaş boş makaraya aktarılıyor ve sonu gelip bittiğinde de tersyüz edilerek, bu sefer öbür cihetine kaydedilen kısım devreye giriyordu. Ama kartuşları son derece özenle tersyüz etmek gerekliydi. Aksi taktirde bant kopabilirdi. Bu yüzden validem bir makarayı, teyzemse diğer bir makarayı tutarak aynı anda senkron bir ekip çalışması göstererek bu değişimi gerçekleştirmekteydiler.

Ancak o senelerde makaralara kayıtlı hazır müzikler yaygın değildi. Belki de vardı ama çok pahalıydı ve bizimkiler sadece Ajda Pekkan’ın şarkılarının olduğu biri dolu, üçü de boş makara satın almışlardı teyple birlikte... O senelerde Telif Yasası felân yok tabi, elektronik eşya satıcısı da, Ajda Pekkan’ın parçalarından derlediği seçmeleri muhtemelen bir pikaptan kaydetmişti.

Teybe 30 santimden fazla yaklaşmam kesinlikle yasaklanmıştı. Çalarken de, çalmazken kapalı halde dururken de...
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Aldığımız gün öğlenden akşama kadar Ajda Pekkan’ın 20’şer dakikadan toplam 40 dakikalık ses kayıtları üçer defa dinlendikten sonra bıkıldı. Validem mutfağa bulaşık yıkamaya, anneannemse arka odaya akşam nemâzını edâ etmeye gitti ("Nemâz" derdi rahmetli, onun yaşındaki eski İstanbullu hanımlar hep böyle zikrederlerdi nedense namaz kelimesini
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
).


Cihazın yanındaki teyzem, elinde evirip-çevirip durduğu tek yapraktan ibaret kullanma kılavuzunu okurken aniden birşey keşfettiğini farkederek içeriye seslenip annemi çağırdı. Teybin üzerinde birşeylere bastılar, bir kablonun ucunu teybe, diğer ucunu ise cigara paketi büyüklüğünde ama ondan daha kalın, adeta kabaca bir küp görüntüsündeki plastik bir kutuya taktılar. Ardından da beni bu kutuya doğru konuşturdular. 3-4 yaşında olmamın verdiği saflık ve de salaklıkla aklıma gelenleri birbiri ardına yumurtladıkça da birbirlerine bakıp güldüler.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Sonra yeniden bir düğmeye bastılar ki, teypten; ince sesli, abuk-sabuk bir Türkçe ile konuşmaya çalışan ve arada bir de hançeresinin acemiliğine ve müzik kulağının henüz gelişmemişliğine bakmaksızın, kendini, dönemin meşhur parçası olan “Samanyolu”nu söylemeye zorlayan küçük bir erkek çocuğunun sesi yükseliverdi... Aman Yarabbi!... Yahu bu ses benim sesim...
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Meğerse bizimkiler doğal olması için bana haber vermeden sesimi kaydetmişler. Öyle bir planlı programlı kayıt yapmışlar ki, en başta kulağıma bizimkilerin fısıldadığı ve benim yüksek sesle tekrar ettiğim “Bugün 9 Ağustos 1970... Ben bilmemkim... 3 yaşındayım...Eeeüüüeeeee!...” ibaresi (Cümlenin en sonunda sarfedilen hafiften şımarıkça kelimemsi eklenti, 3 yaşındaki bir velet için son derece normal bir cümle bitiriliş şeklidir.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
O yaştaki bir çocuktan TRT spikeri ciddiyeti bekleyemezsiniz haliyle), hayatımda bir teyp bandına sabitlenen ilk ses kaydımdır. Halen durur, aradan geçen senelere rağmen ısrarla bozulmadı...
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Takibeden günlerde, yanıbaşındaki emektar radyomuzda çalan her ama her parçanın bir kopyası da teybimizle beraber gelen 3 boş makarayı doldurdu. Sonra bu makaralara birkaç tanesi daha eklendi. Ardından iş tavsadı, teybin ilk günkü özeninden bir miktar ödünler verildi ve benim de teybe dokunabilmem izni çıktı. Elbette ki, bu özgürlüğümü son raddesine kadar kullanmakta gecikmedim ve neredeyse sabahın sekizinden gecenin onuna kadar teypte kayıtlı parçaları dinlemeye ve dinletmeye başladım...

3-4 yaşındaki bir çocuk için oldukça kolay olan kullanımı yalnızca “çal” ve “dur” düğmelerinden ibaret olduğu için, müzik dinleme ve dinletme konusundaki bu hevesim, bizimkilerin “Yeter artık çocuk, illâllah!...”, “Bak, andolsun ki teybi artık camdan aşağıya fırlatacağım!...” serzenişleriyle kimi zaman kısa süreli kesintilere uğrasa da, yine de fırsatını bulduğum ilk vakitte teybin başında bitmeme engel olamadı.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


En çok sevdiğim şey de; dönmekte olan dolu makaranın üzerine parmakla hafifçe bastırılınca, makaraların turlarının yavaşlayarak, o anda çıkarttığı müzik sesini kalınlaştırmasıydı.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Bir keresinde parmağım tam makaranın üzerinde olduğu halde valideme suçüstü yakalanmam ve buna mukabil vakit kaybetmeden güzelce dövülmem sonrasında, bu "iş yavaşlatma"
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
eylemine mecburen artık son vermek zorunda kalmıştım...
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Teybin "on" düğmesine basılınca hemen açılmazdı. Takriben 1 dakika kadar ısınması beklenirdi. Düğmelerin üzerinde bulunan küçük bir camlı dikdörtgen göstergenin içi önce beyazlaşır, ardından yeşerir ve bu yeşil rengin üzerinde parlak kırmızı incecik bir çizgi, soldan sağa ve de sağdan sola hareket ettikten sonra, tam ortasına gelip dururdu. İşte o vakit teyp çalmaya hazır hale gelmiş demekti.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Bir de bu teybin ahşap-plastik karışımı kasası mükemmel kokardı. Evet...
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Deli miyimdir neyimdir ama, burnumu teybe dayayıp bu portakallı sakız benzeri güzel kokuyu koklamadan edemezdim ilk açılırken...
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Aradan neredeyse 40 sene geçti ama, bizim eski teybin üzerine sinmiş olan o nefis koku halen kaybolmadı... Açtıkça koklarım...


Benden fırsat kaldıkça bizimkilerin radyodan çektikleri ses kayıtlarında; Zeki Müren’den, Emel Sayın’a, Erol Deran’dan, Muazzez Abacı’ya, Ajda Pekkan’dan Berkant’a, Yıldırım Gürses’ten Beyaz Kelebekler’e, Barış Manço’dan Mediha Şen’e, Ömür Göksel'den Tanju Okan'a, Hümeyra'dan Cem Karaca'ya kadar türlü çeşit sanatçının aranjman, şarkı ve türküleri ile birlikte, Orhan Boran’ın o meşhur “Yuki”si, hatta ve hatta bazen teybin kayıt düğmesinin durdurulması unutularak farkında olmadan kaydedilen cumartesi öğleden sonra reklâm kuşağının bir kısmı, ondokuz haber ajansının giriş müziği, “Burası 875 nokta dokuz kilohertz... bilmemkaç amperden yayın yapan İstanbul Radyosu, şimdi saz eserlerini dinleyeceksiniz...” benzeri anonslar ve altı kısa bir uzun sinyalden ibaret saatbaşı uyarı anonsu dahi mevcut... Neredeyse 40 sene evvelinin radyo yayınları, teybin manyetik bantları üzerinde vakt-i zamânında yerini almış ve günümüze kadar da bir şekilde gelebilmiş. Artık hafif cızırtılı da olsa...



alıntı

__________________

Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 18 Haziran 2023, 19:28   #2
Çevrimdışı
# Forum Dedesi #
Yardımcı Admin
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Teyplİ ve kasetlİ seneler...




O günleride özledik daha güzeldi bence...

__________________
Yahudi mi dediniz? onlar yumurtalarini pisirmek icin dunyayi atese vermekten cekinmeyen LANETLILERDIR!!!
Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Geçti Seneler AfraN Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 17 Ağustos 2014 17:08
Nice seneler yagmuR She Tebrikler & Kutlamalar 30 25 Ekim 2013 00:06
Mutlu seneler Selale yoSun Tebrikler & Kutlamalar 25 18 Ocak 2013 15:56
Mutlu seneler juDGe Nur Tebrikler & Kutlamalar 30 26 Ekim 2011 00:00
Mutlu seneler Sorrow .. Nur Tebrikler & Kutlamalar 19 10 Ekim 2011 18:23