IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 25 Nisan 2014, 15:05   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Ayrılık Acısını Yönetmek








Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Artık acı çekmek istemiyorum?
Artık onu unutmak istiyorum?
Seni yüreğimden silip atabilseydim?


Kim bilir kaçımız , bizim için özel olan bir insan için böyle şeyler düşünmüşüzdür. İlişkimizi sürdüremediğimiz için öfkelenip acı çekmişizdir. Hatta ondan nefret etmişizdir. Belki de onunla ilişkimizi bitirmişizdir. Ama yine de onu tam anlamıyla kalbimizden, beynimizden söküp atamamışızdır.

Ayrılıklar, bir ilişkinin en zor kısmıdır. Başlarken ne kadar yukarıya çıkıyor, bulutların üzerinde ne kadar kalabiliyorsak, ayrılırken de o kadar dibe vurur, acı çekeriz. Eğer duygularınızı bastırmıyorsanız, acı çekersiniz.

Bazen de duygularımızı bastırmayı tercih ederiz çünkü acı çekmeyi istemeyiz. Acı çekmekten kaçınmak, aslında ruhumuzda bir yerlerde gizli bir DİRENÇ olduğunu gösterir. Hayatın akışına direnç gösteriyorsak, acı çekmeye başlarız. Tıpkı hızla akıp giden bir nehirde ters yönde hareket etmeye çalışmak gibi bir şeydir bu. Hiçbir yere varamayız. Hatta üzüldüğümüzle kaliriz.

Oysa acıları, beynimizle, düşünce gücümüzle baştıramayız. Tam tersine, acımızı dindirecek tek yol, ona kabul vermektir. Dibe vurmaya direnç göstermezsek, ve duygularımıza sahip çıkarsak, zaman içinde ferahlar, unutmamız gerekenleri unutur, karşımızdaki kişiyi affederiz.

Peki aynı acıyı bir daha yaşamamak için ona kabul vermek yeterli olur mu?
Ne yazık ki hayır. Çünkü yaşadığımız açıların ardında aslında yine bir korku yatıyordur. Pek çok hanımla çalıştım. Ayrılık açısı yaşarken, kendi bilinçaltına yerleşmiş esas korkularıyla yüzleşmekten kaçıyordu. Mesela kaybetme korkusu?.

Kaybetme korkusu, bir insanı ne olursa olsun hayatımızda tutmaya çalışmamıza sebep olur. Ama kaybetme korkusunun da derinlerinde ?Ben yetersizim? korku kalibi yatar.

Pek çoğumuzun kök korkuları, ?Yetersizlik?, ?Güçsüzlük?, Güvensizlik? gibi belli başlı ana korkulardan türer. Bunların sonucunda karşımızdaki kişiyi kontrol etmek isteriz. Onu kaybetmemek için ödünler veririz. Hatta kimimiz sevgisini adeta karşısındakini borçlu bırakmak için fazlasıyla lüzumsuzca verir. ?Bak ben sana kendimi feda ettim, bana bunu nasıl yaparsın?? diyebilmek için.

Oysa, asla kurban yoktur. Kurban rolünü oynamayı seçen bizleriz. Bu rolden bazen beslendiğimizi bile fark eder çok şaşırırız.

Acı çektiğimiz bir ilişkiyi bitirebilmek, yine bu duygunun içine korkmadan dalıp, kendimizle yüzleşmekten geçer. Kendimizi tanıyabilirsek, zaten artık bir daha aynı hataları yapmayız. O dürtümüz kaybolur. Ve bir sonraki ilişkimizde daha iyi bir erkeği hayatımıza çekebiliriz. Eğer biten bir ilişkinin ardından dönüp te kendimize bakmıyorsak, hatalarımızı görmüyorsak, dengeye gelmek olumsuz kalıplarımızı, kök korkularımızı temizlemeye çalışmıyorsak, bir sonraki ilişkimizi yine aynı tarz olur. Ve bu kez, artık kısır döngünü içine hapsoluruz.

BAĞIMLILIK ANALİZİ

Tekrarlayan ilişki sorunları olan kadınlar ile kişisel bazda yaptığım seansların yanısıra, dönem dönem maksimum 10 kişilik gruplarla da çalıştım. Bu çalışmalar sırasında toplu olarak bilinçaltı analizleri yaptık, hayatlarındaki unutamadıkları ya da kendilerini çok üzen erkeklerle ilgili kişisel bazda bir liste hazırlattım. İlk önce onlarla ilgili neden üzüldüklerini anlatabilecekleri özel bir soru sordum. Birkaç madde ile listelediler. Daha sonra , onları neden unutamadıklarını ifade edebilmeleri için, onlardan aldıkları en güzel şeyleri listelemelerini istedim.

Yukarıdaki alıştırma, aslında enerji kancaları ile ilgili bir çalışmanın parçasıdır. Zihnimizde yer eden, bizi çok üzen, ama bir türlü hakkında düşünmemeyi, unutmayı başaramadığımız erkekleri ya da ilişkilerimizi, kalbimizden ve beynimizden tamamiyle söküp atabilmeyi sağlayacak bir çalışmanın bölümüdür. Bazen bizi çok üzse de, hiç bir mantığı olmasa da, kalbimize söz geçiremeyiz. Bize kötü davranan erkekleri ya da kişileri hayatımızda hala tutmak isteriz. Onları şeklen terk etsek bile, bir türlü aklımızdan çıkartamayız. Sürekli bize yaptıklarını düşünürüz. İyi ya da kötü pek çok olayı tekrar tekrar anarız. Hatta onlardan birgün intikam almayı bile için için isteyebiliriz. Yaptığımız davranışlar, gittiğimiz yerler, bazen de görüştüğümüz insanlar bile sadece onları yeniden etkileyebilmek için vardırlar. Bu dürtümüz öylesine kuvvetli bir hal alır ki, sonunda zihnimiz iflas eder ve sürekli bunu düşünmeyi bırakabilmek için uzun uzun uyumaya başlarız. Hayattan yeterince zevk alamayız.

Hayattan zevk almamaya başladığımız nokta, bizim sınır çizgimiz olmalıdır.

Hayat her zaman güzeldir. Hayat, çevremizdeki insanlardan, yaşadığımız mekandan, zamandan, hatta paradan bile bağımsız olmalıdır. Eğer belli bir kişi yüzünden hayattan zevk alamaz hale gelmişsek, bu ilişkiye tehlikeli bir bağımlılık geliştirmişiz demektir

Peki bu bağımlılık neden kaynaklanır? Her alanda çok zeki davranışlar sergiliyor olabiliriz. Çok başarılı bir iş hayatımız olabilir. Öylese neden aynı zekayı basit bir ilişki için kullanmakta zorlanıyoruz?

Çünkü her insanın bilinçaltında belli inanç kalıpları yatar. Ve kişi, kendisini sadece bu konuda zayıf hisseder. Bu kalıp ne kadar kuvvetliyse, davranışlarını o denli kuvvetli etkileyecektir.

Bilinçaltı, zihnin uyarılarını, mantığımızı bir kenara koyarak baskın çıkar. Böylece biz, sadece derinlerdeki olumsuz ve korku dolu inanç kalıbımızın var olduğu konuda, mantığımızı yitiririz.

Sağlıklı düşünemeyiz. Düşünsek bile, uygulayamayız. Kendimizi bu konuda aciz ve zayıf olarak görürüz, ve bu da canımızı daha çok acıtır. Zayıf davrandıkça kendimize öfkeleniriz. Karşımızdaki kişiyi suçladığımız gibi kendimizi de suçlarız.

İşte böyle bir konuda yaptığımız pek çok grup çalışması sırasında, hanımlara, kendi elleriyle yaptıkları listeyi okutturduğumda, ortaya çok değişik tablolar çıktı. Bunları tek tek burada anlatmam doğru olmaz ama en çarpıcı olanını sizinle paylaşmak istiyorum. İnsanlar genelde karşısındaki insanı suçlarken, dürüstçe bir liste hazırladıklarında görüyorlar ki, asıl değişmesi gereken kendi egoları.

Karşımızdaki erkekten bizi sürekli beslemesini, sevgisini ifade etmesini, bizim kafamızdaki ?güzel bir ilişki nasıl olur? ise öyle davranmasını beklediğimizi görüyoruz. Elbette, beklentilerimizi karşılayacak bir erkek isteyeceğiz. Ama bu beklentilerin arkasında yatan gerçek dürtüleri bulup yakalamamız gerekiyor. Eğer erkeğimizin bize davranışlarında güven arıyorsak, bunu içimizdeki korku nedeniyle değil, sevgi ile yapmalıyız. Dengede olmalıyız. Onunla iletişimimizi düzeltmeliyiz. Çünkü kadınlarla erkekler arasında müthiş iletişim farkları var. Sizin söylediğiniz kelimeleri önün zihni farklı şekilde yorumlayabiliyor.

Tabi en önemlisi, bizim korku kalıplarımız ve inançlarımız bizi dengeden çıkartıyor.

Bazı hanımlarla tek kişilik seanslar yapıp ayrıldıkları ya da ayrılmaları gereken ilişkileri dengeye getiriyoruz. Bu çalışma asla tek başıma yapabileceğim bir şey değildir. İlaç kullanmadan, hatalı yollara sapmadan, bitirilmesi gereken ilişki, yardım alan kişi ile ortak yapacağımız bir çalışma ile, ruhtan, bedenden, zihinden ve duygulardan tamamen çıkartılır. Artık ona odaklı yaşamak yerine hayatlarını kendileri için yaşarlar. Mutluluk aslında çok yakındır. Korku, öfke, kırgınlık, kıskançlık gibi olumsuz duyguları sistemimizden çıkartıp, yaşananların nedenini düşünmeyi bıraktığımızda, karşımızdaki insana sadece 3 his besleyebiliriz.

SEVGİ, ŞÜKRAN VE SAYGI

Sevgi, seni olduğun gibi kabul ediyorum ve böylece seviyorum diyebilmektir. Onu kontrol etmeden sevebilmektir.

Şükran, hayatıma girdiğin ve bana yeni hayat dersleri öğrettiğin için, ruhsal gelişimime katkıda bulunduğun ve yaşattığın tüm güzel anılar için teşekkür ederim diyebilmektir.

Saygı ise, onu değiştirmeye çalışmadan, olduğu gibi hiç kontrolsüzce kabul etmek, varlığına, seçimlerine, davranışlarına saygı gösterebilmektir. Öyle ya, her insanın ruhu yücedir. Eğer bu şekilde davranmayı seçiyorsa, biz kim oluyoruz da onu değiştirmeye çalışıyoruz ki?Karşımızdaki kişinin yaşam dersi almasına zorla vesile olamayız.

Unutmayın.

Kendimizi değiştirir, geliştirirsek, tüm evren değişir.
Kırılamayacak hiçbir kısır döngü yoktur

__________________
kar havası gibisin dışarda, içimde elmanın dişlenişi.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
acısını, ayrılık, yönetmek


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Ayrılık Acısını Nasıl Unutursunuz? Sevda Aile Evlilik ve Çocuklar 0 16 Ocak 2013 05:00
Ayrılık Acısını Tatilde Atıyor Thetis Haber Arşivi 0 26 Haziran 2012 17:36
Ayrılık Acısını Soranlara Thetis Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 14 Mayıs 2012 14:53
Çocuklarınıza Ayrılık Acısını Yaşatmayın Ecrin Çocuk Sağlığı 0 16 Ağustos 2011 16:55