IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 28 Ekim 2010, 16:56   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Aşkın ve Aşığın Çeşitleri




Aşkın ve Aşığın Çeşitleri

Aşk bir çok insanın gözünde en yüce duygu. Ama aşkın ve aşığın da çeşitleri var. Peki siz nasıl bir aşıksınız?

ANTRENÖR: Geleceğinizin güvende olmasını mı istiyorsunuz? Çevrenizdeki insanların sizinle aynı düzeyde olmasını mı istiyorsunuz? Bu durumda siz ilişkinizi 'bir takım' olarak görüyorsunuz. Aşka aslında çok da inanmıyorsunuz. Aşkı ve ilişkiyi çıkarların uyumu olarak niteliyorsunuz. Sevgilinize sürekli taktikler veriyorsunuz. Gerektiğinde iş değiştirmesi için baskı yapıyorsunuz. Ama onu biraz rahat bırakmalı ve siz de rahatlamalısınız.

SAHİPLENEN: Onu kıskanıyor musunuz? Sürekli sevgisini kanıtlamasını mı istiyorsunuz? Sık sık onsuz bir hayatın nasıl olacağını düşünüyor ve onun odak noktası olmak için çabalıyorsunuz. Sorunlar da bu noktada başlıyor. Onun sizsiz bir şeyler yapması sorun oluyor. Onun adına yaşamaktan, iki vücutta tek ruh olmaktan vazgeçmeniz gerekiyor.

BAĞIMLI: Onu deli gibi seviyorsunuz. Bu sevgi adına her şeyi yapmaya hazırsınız. Onun için yapamayacağınız fedakarlık yok. Peki bu ilişkide siz neredesiniz? Biraz kendiniz için yaşamayı öğrenmelisiniz. Başkası için yaşadığınız taktirde siz yok olursunuz..

DOST: Kavgaları çocukça mı buluyorsunuz? Siz sevgiliden çok, dost olmayı istiyorsunuz. Aşk her şeyden önce güven sizin için. Değişiklik, uçarılık size göre değil. İlişkileriniz hep uzun soluklu. Sevgilinizle her şeyi yapmayı, onunla tüm hayatı paylaşmayı istiyorsunuz. Ancak dostça tavırlarınızın yanında bir sevgilinin şefkatini de ondan esirgemeyin..

TUTKULU: Onu çok çekici buluyorsunuz. Siz aşka aşık bir insansınız. Partnerinizin de öyle olmasın tercih ediyorsunuz. Onsuz bir dakika bile ıstırap içinde geçiyor. Çevrenizdekiler sizden 'Romeo ve Juliet' diye söz ediyor. Ancak siz aşkta acı olması gerektiğine inanıyorsunuz. Hep imkansız aşkların peşinde koşuyorsunuz. Onun için şiirler yazıyorsunuz. Doğru insanı bulursanız bir sorun yok ancak, kendinize acı çektirmekten vazgeçmelisiniz.


----------

Psikiyatrist, yazar Cem Mumcu, günümüzde aşkın hangi hallerini yaşadığımızı, aşkın çeşitlerini anlatıyor. Seks, şehvetten; adanmış, karşılıksız, menfaatsiz sevgiye aşkın halleri...

Psikiyatr Dr. Cem Mumcu'nun Milliyet Cadde'deki köşesini zevkle takip ediyoruz. Kendini tanımaya, hayatı anlamaya ve aşka dair yazıları harika... Aşkın çeşitlerini anlattığı yazısını pudra.com'da sizlerle paylaşıyoruz:

'Aşkın çeşitleri' ve 'biz'

Herkes kendi meşrebince sever bir diğerini. Öyle çok aşk yaşadı ki insanoğlu var olduğu günden beri. Ben bile oturup yazmaya kalksam bildiklerimi, bitiremem bir ömür boyu. Ama yine de kaç çeşit sevebiliriz birbirimizi? Şeyleri anlamak için zaman zaman sınıflandırırız çünkü. Batı düşüncesi -doğuya göre- daha çok sever sınıflamayı, bölmeyi. O yüzden daha iyi anlar insan. Bu anlama zihinsel bir anlamadır gerçi. Yine de daha çok güven verir. Doğu, meseleyi zihnin ötesine de taşıdığı için zordur. Çoğu, içine alamaz. Oysa doğuda “iç” ve “dış” bile kesin çizgilerle ayrılmaz. (Doctor Maximus’u okuyup anlamaya çalışanlar bilirler.)

Gerçek ilişkide hepsi var. Batı düşüncesinde aşkın temel anlamda dört çeşidi var. Basitçe anlatmak gerekirse ilki libido. Bu bildiğiniz seks ya da şehvet. Sonra eros geliyor. Bu yaratmaya ve üretmeye dönük ve daha yüksek ve derin biçimi aşkın. Sonra philia geliyor: Daha dostluğa, kardeşliğe yakın bir sevme biçimi. Ve agape : adanmış, karşılıksız, menfaatsiz sevgi.

Gerçek bir ilişki ve aşk deneyiminde bunların hepsinin olması ideal olanı. Libidonun tümüyle bastırılması veya agapenin hiç olmaması gibi durumların nelere yol açtığını aslında sizler de biliyorsunuz. Genellemelerin tehlikesini bile bile “aslında hepimiz yaklaşık olarak bu dördünün iyi oranlarda karıştığı bir ilişkiyi istiyoruz” diyebiliriz.

Bunu çeşitli biçimlerde de günlük hayatımızda dile getiriyoruz. “Artık kardeş gibi olduk”, “Onu seviyorum ama öyle değil” gibi konuşmalarda libido neredeyse hiç yok. Hatta genellikle bu durumlarda gözümüz dışarıya kaymaya başlıyor. Gözümüzün peşinden gidersek aldatıyoruz. Aldatmanın verdiği suçlulukla iyiden iyiye sıkışıyoruz.

Ertesi gün telefonla aranmayı bekleyen sağlıklı kadın, aslında libidosunu yaşadığı adamın eros’unu, philia’sını ve agape’sini teyit etmek istiyor. Erkek de aslında bu dördünün var olduğu bir ilişkiyi vaat ettiği için arıyor o kadını.

Oysa bize bir şeyler oldu. Arzu ettiğimiz şeyin derinliğinden korkar olduk.

Bastırılmış cinselliğimizin -üzerindeki örtüyü atıp- nevrotik saçmalıklarını aştık derken, aşktan korkar olduk. Tenimizin arzularını hissetmeye başladık, fakat bu kez de bedenimizi bir makine gibi kullanıp ana hislerimizi yaşayamaz olduk. (Makineler her şeyi yapabilirler ama hissedemezler.) Umursamazlığı, kayıtsızlığı, arzu etmeyişi, heyecansızlığı ‘cool’ bulmaya başladık. Derin ve yüksek olan insani hisleri ‘ezik’lik olarak görmeye başladık. Bedenlerimiz özgürleşirken ruhlarımız buna eşlik etmedi. Erotik diye tarif ettiğimiz şeyler aslında erotik değil. Eros’u libido’ya kurban ettik bu kez de.

Ruhun çıplaklığını paylaşamıyoruz
Anne ve babalarımız seksin olmadığı bir aşkı aradılar, aramak zorunda kaldılar. Biz ise aşkın olmadığı bir seksin içinde kavrulmaya başladık. Onlar seksten korktular, biz aşktan korkuyoruz. Aşkı bir istilâ gibi yaşıyoruz. O istilâdan korkuyoruz. Libidomuzu erostan kaçışın bir aracı olarak kullanıyoruz.. Ötekine uzanmayan, diğerine karışmayan, -iç sıkıntısını bastırmak için yapılan mastürbasyonlar gibi- diğerinde erimeyen sevişmeler yaşıyoruz.

Aşkın bu dört yönünü birden isterken karşımızdakine bu isteğimizi söylemekten utanıyoruz. Sevişmekten utanmadığımız birine bunu söylemekten çok utanıyoruz! Ruhumuzun çıplaklığını paylaşamıyoruz. Ve o örtük ruhumuzu geçici olarak rahatlatmak için bedenimizi soyup sevişiyoruz.

Bir zamanlar sadece dizgini olan atın şimdilerde dizginlerini boşalttık. Elimizdeki kırbacı şaklatıyoruz bedenine. Onu koşturmayı başardık, oysa dikey düzlemdeki şahlanma isteğini tümüyle unuttuk. Dahası onun hâlâ üstündeyiz. Onun kendisi olmayı, onunla bir bütün olmayı başardığımızda ne dizgin ne kırbaç kalacak. Bunun tek yolu ise bir istila gibi yaşadığımız aşk. Aşk ise kendinden vazgeçenin olabileceği, “bir başkası”nın kalmadığı bir bütünlük durumu. Bizi ancak bir başkası istilâ edebilir.

Cem Mumcu, Milliyet Cadde

__________________
Rakı geçmişe, bira şimdiye, şarap geleceğe içilir..
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
aşığın, ve


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Aşkın Çeşitleri N999 Aşk ve Sevgi Köşesi 0 02 Mayıs 2012 23:25
Kas Çeşitleri - Vücudumuzdaki Kas Çeşitleri Nelerdir Liaaa Ödev ve Tezler 0 13 Mart 2012 15:13
Aşığın Ölümü GÜLL Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 3 05 Ağustos 2010 17:47
Çok aşığın var diyorlar... Süslü Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 3 06 Haziran 2010 18:06
Aşığın Gam Kokan Gözleri Süslü İslamiyet 0 29 Mayıs 2010 18:34