IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
4Beğeni(ler)
  • 2 Post By Afrodit
  • 1 Post By HANDSOME
  • 1 Post By Sue

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 16 Ocak 2012, 20:07   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Ah Minel-Aşk/İskender Pala





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


''Bir erkekten kusursuz aşk beklemek; tavuğa çikolata yedirip Kinder Sürpriz yumurtlamasını beklemek gibidir... '' yok artık bu kadar da değil... yani haksızlık oluyor erkeklere . Bence erkekler kadınlardan daha duygusal ve daha derin yaşıyorlar ama belli etmiyolar. Hani bir erkek adam olayı var ya lânet olası O yüzden hayatı hem kadınlara hem kendilerine zehir ediyolar yazık...


Bu yüzden erkekler genelde âşık oldukları kadında değil de onlara zırt pırt aşkım, canım, cicim kelimelerini bayağılaştıran ağzından ciklet gibi düşürmeyen ve balondan öteye gidemeyen, dağarcıklarında toplamda 300 kelimeyi aşmayan kadınların elinde olmaya mahkûm oluyorlar... Sevgi istiyorlar ama gösteremiyorlar... Yeterli kadın değil de, yetersiz kadın her istediğini kabul ediyor erkeklerin...

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 17 Ocak 2012, 22:18   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Ah Minel-Aşk/İskender Pala




Vikipedi, özgür ansiklopedi

Ah Mine’l-Aşk, İskender Pala'nın yazdığı, ilk baskısı 1999 yılında Ötüken Yayınları tarafından yayınlanan, Divan Edebiyatı, Divan şairleri ve aşk konularını ele alan bir eserdir.

Güzel den Güzel paylaşım (:



 
Alıntı ile Cevapla

Alt 26 Temmuz 2012, 15:49   #3
Çevrimdışı
Sue
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Ah Minel-Aşk/İskender Pala




Ah Mine'l-Aşk

Sevgi üzerine kullanılabilecek bütün mecazları üstüne alınmadır aşk. Aşk acıdır hasrettir. Hicran ve hayrettir firkat ve gurbettir. Gözyaşı ve ahtır; tazarru ve münacattır. Aşk ölümdür can vermedir kurban olmadır. Canların birbirinde kaynayıp erimesidir; canların can özünde yitirilmesi ve aranmamasıdır aşk. Parçalara böldükçe demiri mıknatısı güçle bütün parçaların yine birbirlerini aramalarıdır. Arama gücünü yitiren zayıflatan küçülten parçalar bırakır; ancak birbirini kovalamayı Tasın içinde saklı olan ateştir aşk; bir kıvılcım çakınca kuşatır bütün evreni Atom çekirdeği etrafında saniyede iki bin kilometrelik hızla dönen elektronların kârıdır bu Kudretin ve İlahi san'atin özündeki cevherden beşeri estetiğe akıp gelen ilhamdır o. Bir şehre Ussak bir köye Asıklar adini vermektir. Aşk ki şiirde Su kasidesi mimaride Selimiye musikide Ferahfeza'dır. Aşk haddehanelerden dökülen ateş manaya gebe sözdür Aşk meşktir.

"Kim aşık olur da iffetini muhafaza eder halini gizler ve bu yüzden ölürse şehit olarak vefat eder" diyen bir hadis-i şerif rivayet ediliyor.

Kalplerimizin incelmesi yüreklerimizin güzellikleri tatması ve tanıması açısından her insanin aşka ihtiyacı vardır Bunu yasaklayamazsınız Fakat gizlilik esastır Aşık olan insan aşkını herkese ilan edemez bu ayıp bir şeydir Çünkü sevgilinin adi onun için kutsaldır. Sevilen insanin eskiden beri adının ulu orta söylenmesi aşık’ı incitir. Aşık olmak değil aşkı söylemek ayıptır. Çünkü aşk bir sırdır dedik Aşkı mutlaka kötü yorumlamamak lazımdır. Çünkü aşk olgunlaştırıcıdır. Gönlümüzle Allah’ın işaretlerini görebilmemizi sağlayacak en önemli vasıtalardan birisidir aşk. Gönlü açmak ancak sevmekle olur. Aşktan kaçış ta yoktur siz istediğiniz kadar yasaklayın o kişiye bir gün gelir Seyh Galib’in dediği gibi "Birden bire bu aşkı bu tuhfe bulanındır" (Tuhfe:hediye)

Önce beşeri aşkın rafine edilmesi lazım İlahi aşka yükselmesi için Bir insanin esine veyahut da bir başkasına beslediği aşk-i mecazi var Daha sonra bu insan Aşk-i İlahi‘ye yükseliyor. Bu hal ailesine karşı olan aşkında bir düşme göstermeyecektir. İlahi aşkın içerisinde beşeri aşkın cüzleri zaten mevcuttur. İlahi aşka vasıl olmak bilakis beşeri aşkların temelini sağlamlaştırır. Denizin içinde damla vardır; ama deniz damladan ibaret değildir Bugün aşkla ibadet edebilen bir insan yarin ibadet eder gibi aşık olabilir Bugünkü işini aşkla yapan da ayni isi yarın aşk ile yapamayabilir.

Aşk sayesinde insan ebedilik kazanır ve lamekan olur. Aşk bir hiçliktir tasavvuf neşvesinde. Fakat o hiçlikte kendinizi "hiç" hissettikçe var olursunuz ve hiçlik büyük bir varlığa sebep olur Can verirsiniz; ama can verdikten sonra yaşamaya başlarsınız kendinizi feda edersiniz feda olduktan sonra şöhret olursunuz.

"Güzelsiz olmazız amma oluruz etsiz ekmeksiz"

Beşeri boyutta aşkın mekanı ve zamanı çok kısıtlı insanlar sadece birisinin gözlerini görebiliyor "Küçüksu'da gördüm seni gözlerinden bildim seni" gözlerinden başka bir yerinden de bilmesi mümkün değil zaten böyle bir kıyafet böyle bir toplum yapısı sokakta olmayan bir kadın beşeri aşkın sadece gözyaşı getirdiğini sadece acı getirdiğini dolayısıyla bizim şairlerimizin de "sevgili" diye hitap ettikleri insanların ancak kokularını duyabildikleri; saba yeli sevgilinin saçının kokusunu getirdiği zaman acısının en fazla olduğu yoldan geçecek diye günlerce yolda beklemek bir haber gelecek diye bir süzgün bakışına bir gamzeli bakışına muhatap olurum diye günlerce uykusuz kalmak Bütün bunlar içerisinde beşeri ilişki ve birliktelik çok sınrlı. Bu sınırlılık aşkın bir gömlek daha yükselmesini sağlayabiliyor. İçinizde büyütüyorsunuz hasretin çoğalması aşkın da çoğalması demek.

"Eyitti ol peri bir gün düşüne gireyim bir seb Sevincimden nice yıllar geçiptir görmedim uyku" : O sevgili bir gün bana dedi ki hadi gönlün olsun rüyana gireceğim bir gece bu sözü duyduğumdan sonra sevincimden nice yıllar geçiyor hala uyku uyuyamadım Böyle bir tek söz bazen bir çift göz ömür boyu süren bir aşkın merkezidir. Böyle bir toplumda o güzellikten o sözden yola çıkan insan İlahi aşka gidebiliyor.

Aşkın en büyük özelliği ruh terbiyesine müsait olması Seven daima niyazda sevilen daima nazda Sonuçta insanin yaratılışındaki özü mutlak suretle hissetmesini sağlayacak bir acı ve kederle kalbi yumuşatmak mumları eritmektir. Kalp mumlaşıp mum da eriyince ister istemez bir yanış "Hamdım pistim yandım" olur Yanma son noktadadır Artık çeşitli tecellileri kabul etmeye hazırız; hoşgörü affetme sabır ve hatta bütün ömrünüz boyunca ulaşacağınız duyguları kapsar. Bunu yapmadıkça kalp çiğ kalır ister istemez meseleleri de hazmetmek zor olur. Onun için ayrılık vardır acı ve hasret vardır. Aşkta vuslat yoktur vuslat olduğu an aşk yoktur. Vuslat aşkın düşmanıdır üstelik.

Bugünün nişanlılıkları üç ay evlilikleri iki-üç sene sürüyor Çünkü aşk diye yaşanılan şeyler riyakarca yürütülen bir oyundan ibaret. Her iki taraf da gerçek yüzlerini gizliyorlar karşı tarafa hoş gelecek geçici bir hale bürünüyorlar. Oğlan bir simit alıp gelesiye kadar kız yeni bir sevgili bulabiliyor mu kendine ona bakmak lazım. Bu kadar vazgeçilebilir duygulara aşk diyebiliyorlarsa onu sorgulasınlar.

Aşk sorgulanmalıdır; bir ilgi midir bir sevgi midir bir tutku mudur Anormalliktir; ama bu anormalliğe geçiş sürecinde bizim duygularımızı hangi derecede hangi merhalede tuttuğumuza bağlı Bir üstünlük bir ayrıcalık vesilesi yani Oysa bugün hepsine aşk diyoruz hatta cinselliğe bile aşk deniyor aşk yapmak aşk adına çok küçültücü bir şey üstelik İnsanin bir ilgiyi aşk sanması; onun aşkıdır; fakat aşkın ancak bir nebzesidir. İçinde aşk yok değil mutlaka vardır; ama aşkın ne kadarıdır işte ona bakmak lazımdır Mutlak aşktan herkes ancak nasibi kadarını alabilir.

Bir şeyin aşk olabilmesi için tutkulu olması patolojik olması anormal olması gerekir iştahla yemek yerken hatırlayıp sevileni yemek boğazda düğümleniyorsa; derin uykularda görülen rüyadan sonra bir daha uyku girmiyorsa gözlere sen bir mecliste adı anıldığında onun inziva engin bir boyut kazanıyorsa hamasi bir söylevin tam ortasındaki bir kelime bir cümle ne dediğini bilmezleştiriyorsa insanı işte odur aşk O ki göz kapakları kapandığında karanlıkları son bulmuyorsa ne cür’et aşktan söz edile!?

Eskiler "Ah mine'l-Aşk" yani "Ah aşkın elinden!" demişler Galiba biz de "Ah Bine'l-Aşk " yani "Ah aşka ulaşmak!" demeliyiz.

İskender Pala



 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
ah, minelaşk or iskender, minelaşk or İskender, pala


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Gül/İskender Pala Afrodit Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 27 Aralık 2011 21:20
Katre-i Matem/İskender Pala Afrodit Kitap Tanıtımları 0 13 Aralık 2011 08:23
Aşk Sırrı (İskender PALA) Sevda Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 24 Temmuz 2011 01:45
Külün İçinde Saklı Ateş /İskender Pala Afrodit Aşk ve Sevgi Köşesi 2 15 Ocak 2011 19:52
Aşkname (İskender Pala) Afrodit Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 22 Ağustos 2010 17:05