IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
4Beğeni(ler)
  • 2 Post By Yunus
  • 2 Post By GabrieLLa

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 27 Aralık 2018, 23:36   #1
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (1)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Aşk Nedir ?




Uzun zamandır paylaşmak istediğim bir konuydu.Biraz uzunca oldu sabırla okumanızı rica edeceğim.Umuyorum ki faydalı olacaktır.

AŞK NEDİR ?

PEYGAMBERİMİZ (SAV) BUYURUYOR Kİ:

‘İnsanın bedeninde bir et parçası vardır. O iyi olursa beden tümüyle iyi, kötü olursa tamamıyla kötü olur. Dikkat edin o kalptir’ (Buhari,iman,39)

Yüksek derecede şiddetli muhabbete AŞK denir.

Muhabbet, yani sevgi, yani aşk, şu kainatın varoluş sebebidir. Hem kainatın rabıtasıdır.[1] Yani kainata bağlanma sebebidir. Biz, annemizi, babamızı, eşimizi, tabiatı vs severek bu kainata bağlanırız.

İnsan, kainat ağacının meyvesi olduğundan kainatı istila edecek bir muhabbet o meyvenin çekirdeği olan kalbine yerleştirilmiştir.[2] Kainatı bir ağaç olarak düşünürsek insan o ağacın meyvesidir. Zira kainattaki bütün varlıklar insan için var edilmiş, insan da Allah(cc) için var edilmiştir.

Nasıl ki bir ağaç her şeyiyle meyvenin gelişip olgunlaşmasına hizmet ediyorsa aynen bunun gibi bütün varlıklar canlısından cansızına kadar insanoğlunun hizmetine sunulmuştur. Ve nasıl ki bir meyvenin çekirdeğini toprağa ektiğimizde, koskoca bir ağaç elde ediyorsak, işte bunun gibi kainatın meyvesi olan insanoğlunun, çekirdeği hükmünde olan kalbini, doğru yerlere ektiğimizde, kainatı istila edecek kadar büyük bir sevgi potansiyeli ortaya çıkar.

Ferden ferda her insan da bu sevgi potansiyeli mevcuttur. Böyle nihayetsiz bir muhabbete layık olacak, nihayetsiz bir kemal sahibi olabilir.

İşte insanın fıtratına yerleştirilen bu potansiyel sevgi, ya yaratılmışlara veya yaratana yönelmiş olacaktır.

Sevgiyi İslami doktrinde üçe ayırabiliriz:

A)Basit sevgi, B)Mecazi sevgi, C)Hakiki sevgi.

Basit sevgi; insanın mala, mülke, paraya vs maddi varlıklara duyduğu sevgidir.

Mecazi sevgi; insanın, bir başka insana duyduğu sevgidir. Eşine, annesine, babasına, evladına, arkadaşına, karşı cinse vs duyduğu sevgi mecazidir.

Hakiki sevgi ise; insanın Allah’a(cc) duyduğu sevgidir.

Aslında sevgi, Allah(cc) içindir. Fakat insan onu suiistimal ettiği için basit ve mecazi sevgiler ön plana çıkmıştır. Allah sevgisi tabiri caiz ise bilek gibidir. Parmaklarda mal, para, eş, ana, baba gibi diğer sevgilerdir. Bilek olmadan parmaklardan söz edilemeyeceği gibi, Allah(cc) sevgisi olmadan da diğer sevgilerden bahsedilemez.

Allah(cc) sevgisi, tabiri caiz ise prizma gibidir. Prizma, kendine yönlendirilen beyaz ışığı yedi renge böler. Yağmur sırasında, yağmur damlasına vuran güneş ışınlarının yedi renge bölünerek gökkuşağını oluşturması gibi. işte insanoğlu kalbinde mevcut olan saf, salt sevgi ışığını, Allah’a(cc) yönlendirirse bu sevgi kainata, ana baba sevgisi, eş sevgisi, tabiat sevgisi, mal sevgisi vs olarak yansır ve böylece hayatımız, gökkuşağı misali renklenir.

Yunus’un ‘yaratılanı, yaratandan ötürü sevmek’ sözü, anlatmak istediğimiz hakikati en güzel şekilde ifade etmektedir.

Eğer bu sevgi Allah’a(cc) yönlendirilmez; direk mala, makama veya bir insana yönlendirilirse,O mal, makam veya insan, bu büyük sevgiye layık olmadığı için, kişi muhabbet ettiği şeyle imtihan olacaktır.

Çünkü;

‘Yerinde sarf olunmayan bir gayri meşru muhabbetin cezası, merhametsiz bir musibettir’[3]

Eğer muhabbet, gayrı meşru ise; paraysa, parayla imtihan olunacaktır; makamsa, makamla imtihan olunacaktır; insansa, o insanla imtihan olunacaktır. Sıkıntı ve acı görülecek, maddi sıkıntılar yakasını bırakmayacak, gayrı meşru sevdiğinden ya mukabele göremediği için acı duyacak; ya firaktan (gerek dünyevi ayrılık, gerekse ölüm ayrılığından) acı duyacak; veya kıskançlıktan acı duyacaktır.

Çünkü;

Bir kalpte iki sevgi bulunmaz. ‘Allah bir kimsenin göğsünde iki kalp yaratmamıştır’[4] buyurulmuştur. Allah’ın ayinesi olan insan kalbi, yerinde sarf olunmayarak gayrı meşrulaşmıştır. Ve gayrı meşru bir muhabbetin neticesi de, merhametsizce acı çekmektir.

Kur’an-ı Kerim’de Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktad

‘Öyle insanlar vardır ki Allah’tan başkasını Allah’a denk tutar, tıpkı Allah’ı severcesine onları severler. Müminlerin Allah’a olan sevgileri ise her şeyden daha ileri ve daha kuvvetlidir. O, böyle yaparak kendilerine zulmedenler, azabı gördükleri zaman anlayacakları gibi, bütün kuvvet ve kudretin yalnız Allah’a ait olup, Allah’ın azabının pek şiddetli olduğunu, keşke şimdiden bilselerdi!’[5]

Bu ayet gösteriyor ki Rabbimizden başka bir varlığı veya kişiyi, Allah’ı seviyor gibi sevmek Allah’ı o varlığa veya kişiye denk tutmak demektir. Bu sevgide Allah’a ortak koşmak demektir ve tevhide aykırıdır.

Peki bir kalpte iki sevgi bulunmazsa ben eşimi, ana babamı, evlatlarımı vs nasıl seveceğim?

Eşinizi, ana babanızı, evladınız, malınızı vs sevmeyin demiyoruz.

Bilakis onları sevin, ama Allah(cc) için sevin diyoruz.

Peki Allah(cc) için sevmek nasıl olur?

Bize verilen bütün nimetlerin Allah’tan(cc) geldiğini bilerek ona şükretmekle olur.

Bunu bir teşbihle anlatacak olursak:

Siz sevdiğiniz bir insana hediyeler alırsınız. Mesela bir gül aldığınızı düşünelim.

Niçin sevdiğiniz kişiye gül almışsınızdır?

Öncelikle sevdiğiniz kişi gülü seviyordur, onun için gül almışsınızdır; eğer papatya seviyorsa papatya alırsınız.

Niçin sevdiğiniz kişiye gül almışsınızdır?

Çünkü onun size olan sevgi ve teşekkürü artsın diye gül almışsınızdır.

Aynen bunun gibi de Allah’ta(cc) insanın hayatının belli dönem ve noktalarında insanoğluna güller takdim etmektedir. Bu küçük bir çocukken üç tekerlekli bisiklet olabilir; veya gençken üniversite sınavını kazanmak olabilir; veya hayırlı bir iş olabilir; veya hayırlı bir eş olabilir; veya hayırlı bir aş olabilir; veya hayırlı bir evlat olabilir; veya makam olabilir; veya para olabilir; hasılı istediğimiz herhangi bir şey olabilir.

İşte bize takdim edilen bu güller karşısında asıl sevgimizi Allah’a(cc) yönlendirmeli ve O’na(cc) teşekkür etmeliyiz ki İslami doktrinde biz buna şükür diyoruz.

Elbetteki ilgi duyduğumuz şeyleri seveceğiz, gülü sevdiğini bildiğimiz kişiye gül aldığımız gibi Allah’ta(cc) sevdiğimiz ve istediğimiz için o nimetleri bize vermiştir.

Ama asıl nimeti vereni bilip, asıl sevgimizi O’na(cc) vermeliyiz.

Yoksa nasıl ki gül aldığınız kişi size hiç teşekkür etmese, tüm sevgisini güle yönlendirse, gülle yatsa, gülle kalksa nasıl alınırsınız, üzülürsünüz ve bir daha hediye almayı istemezseniz.

Aynen öyle de bize verilen bütün nimetler Rabbimizin bize ikramıdı

Bunun için şükretmeliyiz ki bize verilen nimetler artsın.

Çünkü Allah(cc): ‘Eğer şükrederseniz, Ben nimetlerimi daha da artırırım, ama nankörlük ederseniz haberiniz olsun ki azabım pek şiddetlidir!’ buyurmaktadır.[6]

Bize verilen rızk için ne kadar şükredersek Allah(cc) rızkımızı da o nispette arttıracak.

Ailemiz için ne kadar şükredersek Allah(cc) huzur ve mutluluğumuzu da o nispette arttıracak.

Evladımız için ne kadar şükredersek Allah(cc) o nispette evladımızı hayırlı kılacaktır.

Sevginin kaynağı ilahi olduğu müddetçe sıkıntı ve ızdırabtan uzak, huzurlu ve mutlu bir sevgiyi elde etmiş oluruz. Yok eğer sevginin kaynağı, bir şarta veya sevgilinin sahip olduğu bir özelliğe bağlı ise o sevginin uzun ve huzurlu sürmesi zordur.

Bu bağlamda sevgiyi, sevginin kaynağı açısından üçe ayırabiliriz:

A)Eğer türü sevgi: Bu tür sevgide, sevilen kişi, bir şarta bağlı olarak sevilir. Örneğin:

-Eğer uslu çocuk olursan seni severiz. Veya;

-Eğer bana itaat edersen seni severim. Gibi.

B)Çünkü türü sevgi: Bu tür sevgide, sevilen kişi, sahip olduğu bir özellikten dolayı sevilir. Sevgilerin büyük bir çoğunluğu bu türdendir. Örneğin:

-Seni seviyorum, çünkü çok güzelsin. Veya;

-seni seviyorum, çünkü çok yakışıklısın. Veya;

-seni seviyorum, çünkü çok zenginsin. Gibi.

Bu açıkladığımız eğer ve çünkü türü sevgide, daima iki çeşit kaygı vardır.

Birincisi; sahip olduğum bu özellik yok olursa kaygısı.

-Şuan güzelim, ama güzelliğim kaybolursa, yaşlanırsam. veya

-Şuan zenginim, ama fakir düşersem vs. kaygısıdır.

İkinci kaygı ise; sahip olduğum özellikten daha iyi birini bulursa kaygısıdır.

-Güzelim, ama benden daha güzelini bulursa. Veya

-Zenginim, ama benden daha zenginini bulursa vs. kaygısıdır.

Bu saydığımız kaygılardan uzak üçüncü tür bir sevgi vardır ki asıl muhtaç olduğumuz sevgide budur.

C)Rağmen türü sevgi: Bu tür sevgide sevgili her şeye rağmen sevilir. Güzel de olsa, çirkin de olsa, fakir de olsa, sakatta kalsa sevgili sevilir. Ona vefa gösterilir ve yarı yolda bırakılmaz. Çünkü; sevgili para için veya güzellik için değil sırf Allah(cc) için sevilmektedir.

Gerçekten seviyorsanız biliniz ki bu sevildiğinizden ötürüdür. Allah için birisini seviyorsanız, Allah o kişinin kalbinde bir sevgi yaratacaktır.Kur’an-ı Kerim’de buyurulduğu gibi:

‘İman edip de iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için çok merhametli olan Allah, (gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır.’[7]

Rabbimizin bir ismi de Vedud’tur. Vedud, hem insanları seven, hem de insanlar tarafından sevilen manasına gelir. Yüce Rabbimizin, insanoğluna duyduğu sevgi de rağmen türü sevgidir.

Hadis-i Şerifte:

‘Muhakkak ki Allah(cc) sizin suretlerinize ve mallarınıza değil, kalplerinize ve amellerinize bakar’[8] buyurulmuştur.

Allah katında üstünlük takva iledir. Kimseye zengin veya güzel diye bir ayrıcalık tanınmaz. Zaten zenginliği ve güzelliği veren de yine yüce Rabbimizdir. Ve dilediği kimselere bunu vermiştir.

Günümüzde çoğu genç fiziki güzelliğe ve maddi imkanlara meylederek, sevdiklerini sanmaktadırlar. Ve aşk, sevgi ve beğeniyi birbirine karıştırmaktadırlar.

Oysa her ne kadar birbirlerinin yerine kullanılsalar da, aşk ta, sevgi de, beğeni de farklı kavramlardır.

Aşk coşkundur, önü alınamaz, taşan bir baraj gibidir, insanın ayağını yerden keser.

Aşk, aşık olunan kişinin hatalarını göstermez.

Sevgi ise taşan barajın dinmesi gibidir. Artık sevgilinin hataları görülmeye başlanır. Ve düzeltmesi için anlayış gösterilir. Sevgi, aşk gibi değildir. Sevgi çaba ister, özveri ister, üzerine titremek ister.

Beğeni ise insanın şehvetiyle alakalı ihtiraslarıdır. Bir insan başka bir insanı güzelliğinden, boyundan, endamından vs özelliklerinden dolayı beğenebilir. Beğendiği insan da onu beğenirse işte o zaman tele vole aşkı ortaya çıkar. Üç gün biriyle, beş gün öbürüyle gezerler ve bunu sevgi sanırlar. Acı, sitem ve ayrılık, hep sevgi sanılan beğenilerin sonucu olagelmiştir.

Zaten adam akıllı bestelenmiş şarkı ve türkülere baktığımızda, çoğu şarkıda aşık, maşukundan şikayet halindedir. Ben, sana şu fedakarlıkları yaptığım halde sen, bana bu cefaları layık gördün. Şeklinde sitem vardır.

Hadisimizde de belirtildiği gibi sevgi, her şeyin temelini oluşturur. Sevgiyi halleden her meselesini halleder ve gerek bu dünyada zilletsiz bir saadet yaşar; gerekse ahirette kurtuluşa erer.

Çünkü; dünyada sevdiği kişiyi geçici ve devamsız hüsn-ü suretinden (yüz güzelliğinden) dolayı değil, hüsn-ü siretinden (huy ve ahlak güzelliğinden) dolayı sever ve huzurlu olur. Mal, mülk ve makamı Allah’ın(cc) rızasını kazanmada bir araç alarak görür ve insanlığa faydalı olur. Ve bu dünyada sevilir sayılır ve mutlu olur.

Allah’ı sevdiği için onun emirlerini yerine getirir; Peygamberini(SAV) sevdiği için onun yolundan gider ve ahirette de bahtiyar olur. Saadet-i dareyni (iki dünya saadetini) kazanır.

Sevgi konuda önemli bir mevzuu da ‘korku’ ve ‘itaat’ meselesidir. Allah korkusu, Allah’ı sevmekten kaynaklanan bir çekinme mahiyetindedir. Bu sebeple Allah korkusu ile Allah sevgisi birbirini tamamlayan iki kavramdır.

İtaat meselesine gelince; seven, sevdiğine itaat eder.

Yüce Rabbimiz kur’an-ı kerimde:

‘Habibim, de ki: Eğer Allah’ı(cc) seviyorsanız; bana uyun ki Allah’ta sizi sevsin’(Nisa suresi 4/80) buyurmaktadır. Eğer Allah’ı(cc) seviyorsak; eğer böyle bir iddiamız varsa O’na(cc) itaat etmeliyiz.

Rabiatü'l-Adeviyye'nin: "Allah'a isyan edip durduğun halde O'nun muhabbetinden dem vuruyorsun. Yemin ederim bu anlaşılır gibi değil! Eğer muhabbetinde sadık olsaydın O'na itaat ederdin; çünkü seven sevdiğine itaat eder" sözü de konumuza ışık tutmaktadır.

Mesela sizin, sevdiğiniz biri olsa ve onunla sabah buluşacaksınız. Ne yaparsınız?

Erkenden kalkar, güzel kıyafetlerinizi giyer ve bekletmeyeyim diye erkenden randevu yerine varırsınız. Beklediniz ve sevdiğiniz kişi gelmedi. Telefon açtınız, uyuyakaldığını söyledi. Öğlen buluşmak için tekrar randevulaştınız. Beklediniz ve yine gelmedi. Telefon açtınız, işlerinin yoğun olduğunu ve onun için gelmediğini söyledi. Akşam buluşalım dediniz. Beklediniz ve yine gelmedi. Tekrar telefon açtınız, yorgun olduğu için gelmediğini söyledi. Yatsı buluşalım dediniz. Beklediniz yine gelmedi. Telefon açtığınızda, uyuyacağı için gelmediğini söylese ne yapardınız? Ve daha ne kadar daha buna dayanabilir ve tahammül gösterirsiniz?

İşte Yüce Rabbimiz bir ömür boyu bekliyor. Ve randevuyu ezanlarla hatırlattığı halde!

Allah’ı(cc) sevdiğimizi iddia ediyorsak O’na(cc) itaat etmeli ve hayya’l-essalah (haydi namaza!) nidasına kulak vermeliyiz. Yoksa sözlerimiz yalandan öteye gitmez. Ve ömür tükenip cenaze namazımız kıldırılırken:

-Namaz kılmaz, zekat vermezdi; ama kalbi temizdi(!); Allah’ı çok severdi. Cümleleri de bizi ahirette kurtaramaz.

Yüce Rabbimiz kutsi[9] bir hadis-i şerifte:

‘Kulum farz ibadetlerle yaklaştığı kadar başka hiçbir şeyle bana yaklaşamaz. Kulum nafile ibadetlerle de bana yaklaşır; o kadar çok yaklaşır ki; ben onun gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Artık o benimle görür, benimle işitir, benimle tutar, benimle yürür. Böyle bir kul bana sığınırsa onu korurum, benden bir şey isterse dileğini yerine getiririm’ buyurmaktadır.[10]

İnsan, Rabbine ibadet ettiği müddetçe O’nu(cc) sevecektir. Namazlar artık kişiye sevgiliyle buluşma gibi gelecek ve beş vakit haricindeki nafileler de yetmeyecek ve gecelerin büyük bir bölümü de Sevgiliye(cc) ayrılacaktır. Sevgili(cc) razı ve hoşnut edilmeye çalışılacaktır. Ve O’nun(cc) sevdiği davranışlar yapılmaya çalışılacaktır.

Her duygu gibi sevginin de Kur'an ve sünnet kıstasları içinde terbiyeden geçirilerek yaratılış gayesi istikametine yönlendirilmesi gerekmektedir.

Biz de Rabbimizin bizi sevmesini ve bizden razı olmasını istiyor ve arzuluyor ve ahirette de Allah ve Resulüyle beraber olmak istiyorsak,[11] O’nu çok sevmeli ve O’nun sevdiği işleri yapmalıyız. Çünkü hakkımızda neyin hayırlı olup neyin olmadığını en iyi Allah bilir.

‘Olur ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız ama, o sizin hakkınızda hayırlıdır. Ve yine olur ki siz bir şeyi seversiniz ama, o sizin için şerdir; siz bilmezsiniz her şeyi Allah bilir’[12]

Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın(cc) hangi kulları sevdiği şu ayetlerle açıklanmıştır:

ALLAH’IN SEVDİĞİ KİMSELER

'Allah(cc), ihsan sahiplerini sever’[13]

‘Allah(cc), adaletli olanları sever’[14]

‘Allah(cc), takva sahiplerini sever’[15]

'Allah(cc), temiz insanları sever’[16]

‘Allah(cc), tevekkül edenleri sever’[17]

‘Allah(cc), çokça tevbe edenleri sever’[18]

'Allah(cc), sabırlı insanları sever’[19]

‘Allah(cc), kenetlenmiş bir yapı gibi saf bağlayarak kendi yolunda mücadele edenleri sever’[20]

‘Habibim, de ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız; bana uyun ki Allah’ta sizi sevsin’[21]

Yüce Rabbimizin en çok sevdiğini ifade ettiği insanlar ihsan sahibi kişilerdir. Zira Yüce Rabbimiz, ihsan sahibi kişileri sevdiğini beş farklı ayette söylemektedir. İkinci olarak, üç ayetle sevildikleri ifade edilen adaletli olanlar ve gene üç ayetle sevildiği ifade edilen takva sahipleri gelmektedir. Üçüncü olarak, iki farklı ayetle sevildiği ifade edilen temiz insanlar gelmektedir.

Son olarak, bir ayetle sevildikleri ifade edilen tevbe edenler, sabredenler, tevekkül edenler, Allah’a ve Resulüne tabi olanlar, Allah yolunda birbirine kenetlenerek mücadele edenler gelmektedir.

Yüce Rabbimizin sevdiğini söylediği özellikler olan ihsan, adalet, takva, temizlik, tevekkül, tevbe, sabır, itaat ve cihad konuları kitabımız ileriki bölümlerinde ayrıntılı olarak işlenecektir. Yalnız, Yüce Rabbimizin ihsan sahibi kişiler üzerinde çokça durmasının ve çok sevmesinin sebebini kısaca izah edecek olursak:

İman, üç şekilde gösterilir: dille, kalple ve amelle. Sadece dille gösteren kişiye münafık; sadece dil ve kalple gösteren kişiye Müslim (teslim olan); hem dili hem kalbi hem de ameliyle gösteren kişiye mü’min (imam eden); hem dili hem kalbi hem de ameliyle gösterip Yüce Rabbimizin her an kendisini görüp gözettiğini bilerek tüm fiil ve davranışlarını kaliteli, seviyeli ve samimi yapanlara ise Muhsin (ihsan sahibi) denir.

İşte biz de Rabbimizin bizi sevmesini istiyor ve Muhsinlerden olmak istiyorsak, ibadetlerimizden gündelik işlerimize kadar tüm fiil ve davranışlarımızı Allah’ın bizi görüp gözettiğini bilerek kaliteli, seviyeli ve samimi yapmalıyız.

Bir de Rabbimiz sevdiği toplumun özelliklerini Kur’an-ı Kerim de şöyle tarif etmektedir:

‘Ey iman edenler! Sizden her kim dininden dönerse dönsün: Allah, onların yerine öyle bir toplum getirecektir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kâfirlere karşı onurlu ve zorludurlar. (Onlar) Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar (hiçbir kimsenin kınamasına aldırmazlar). İşte bu, Allah'ın, öyle bir lütfudur ki dilediğine verir. Allah'ın lütfu ve ilmi geniştir.’[22]

ALLAH’IN SEVMEDİĞİ KİMSELER

‘Allah(cc), kendini beğenen ve övünüp duranları sevmez’[23]

'Allah(cc), aşırı gidenleri sevmez’[24]

‘Allah(cc), kafirleri sevmez’[25]

‘Allah(cc), zalimleri sevmez’[26]

‘Allah(cc), hainlikte ve günahta çok aşırı gidenleri sevmez’[27]

‘Allah(cc), fesat çıkaranları sevmez’[28]

‘Allah(cc), israf edenleri sevmez’[29]

‘Allah(cc), hainleri sevmez’[30]

‘Allah(cc), kibirlileri sevmez’[31]

‘Allah(cc), şımaranları sevmez’[32]

‘Allah(cc), fesadı sevmez’[33]

‘Allah(cc), kafirlikte ileri gidenleri ve günahta ısrar edenleri sevmez’[34]

‘Allah(cc), ağır ve inciten sözlerin açıktan söylenmesini sevmez’[35]

Yüce Rabbimizin en sevmediği fiil, kendini beğenmek, övünmek ve aşırı gitmektir.

İkinci olarak, kafirleri, zalimleri, fesat çıkaranları, hainlikte ve günahta aşırı gidenleri, israf edenleri; üçüncü olarakda, şımaranları, hainleri, açıktan ağır ve incitici söz söyleyenleri, günahta ısrar edenleri sevmez.

Yüce Rabbimizin en sevmediği fiil olan kendini beğenmek, gururlu ve kibirli olmak küfre götüren sebeplerinden biridir. Dolayısıyla Allah, kibri hiç sevmediğini belirterek küfre giden yolu kapatmıştır. Şeytanın lanetlenmesinin ana sebebi kendini üstün görüp kibirlenerek ‘ben topraktan daha üstünüm’ demesidir. Aynı zamanda Yahudilerin lanetlenmesinin ve Allah’ın öfkesini çekmelerinin ana sebebi de, kendilerini üstün ırk görüp insanlığın efendileri olarak kendilerini görmeleridir.

Hz. Peygamberimiz (SAV) Allah’tan(cc) en çok korkan ve O’na(cc) en çok itaat eden kişi olduğu için ‘habibullah’ (Allah’ın sevgilisi) sıfatıyla anılmıştır. Biz de Yüce Rabbimizin sevdiği fiilleri yapıp, sevmediklerinden uzak durarak O’nun(cc) sevgisini kazanabiliriz.

- Risale-i Nur Külliyatı Bediuzzaman Said Nursi Hazretleri

__________________
mazafaka
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 18 Ocak 2019, 23:21   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Aşk Nedir ?




Allah (cc) için sevmek kocaman bir yürek ister. Aşk var olmaktır. Varlığını cümle aleme duyurmaktır. Aşk insanı degiştirir. Aşkla değişen bır insan ancak dünyayı değiştirebilir. Gönlün Allah'a aşıktır gerçek olan. Beri gelsin Allah (cc) aşkıyla yanan. Allah'tan uzak ne varsa hepsi yalan. Ey gönül ölmedinse uyan. Yanacaksan Onun aşkıyla yan. Allah (cc) aşkıyla yanan yanmaz.

@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] teşekkurler bu güzel paylasım icin..

__________________
🌹
Allah'ın bahşettiği en güzel aksesuardır vicdan.
Takın onu yüreğinize.
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
#ask, #askin#aşkmanasi, #aşkintarifi, #aşknedemektir, #aşknedir, #aşıknedir, aşk


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Transeksüel nedir? Transgender Nedir?Trans Nedir? PySSyCaT Cinsel Sağlık 4 20 Ekim 2017 13:33
Konya Bank Asya Büsan Şubesi Adresi Nedir? Telefonu Nedir? PySSyCaT İç Anadolu Bölgesi 0 09 Kasım 2014 19:13
Konya Bank Asya Alaaddin Şubesi Adresi Nedir? Telefonu Nedir? PySSyCaT İç Anadolu Bölgesi 0 09 Kasım 2014 19:12
Konya Halk Bankası Akşehir Şubesi Adresi Nedir? Telefonu Nedir? PySSyCaT İç Anadolu Bölgesi 0 09 Kasım 2014 16:10
Konya Akbank Büsan Sanayi Şubesi Adresi Nedir? Telefonu Nedir? PySSyCaT İç Anadolu Bölgesi 0 09 Kasım 2014 15:50