IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 02 Aralık 2015, 10:01   #1
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (-1)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
StarCraft 2: Legacy of the Void




Yapımcı-Yayıncı: Blizzard - Activision
Çoklu Oyuncu: Var Türü: Gerçek Zamanlı Strateji

Akıcı ve sürükleyici hikâye.
Oyunun atmosferini tamamlayan müzikler.
Spear of Adun ve geliştirmeleri.
Co-Op ve Archon modları.
Multiplayer kısmı için yapılan düzenlemeler ve geliştirmeler
Görev çeşitliiği önceki oyunlara nazaran daha az.
Epilogue biraz daha uzun tutulabilirmiş.
Co-Op modunun biraz daha geliştirilmeye ihtiyacı var

Bundan yaklaşık 17 sene önce, evde kendime ait ilk bilgisayarımın geldiği gün ilk işim StarCraft’ı yüklemek olmuştu. Daha önce WarCraft II’yle strateji ve Blizzard’a aşina olan bünyemin neyle karşı karşıya olduğuna dair zerre fikri yoktu tabii... Kısa zamanda pençesine aldı beni StarCraft: Raynor’ı, Kerrigan’ı, Zeratul’u, Fenix’i, Artanis’i, Tassadar’ıyla muazzam bir hikâyenin içine çekti. Benim için bir nevi dönüm noktası oldu. Hayatıma “Blizzard oyunu” kavramını soktu. Sonrasında Windows teması değiştirildi, fare ikonu StarCraft’taki ikona çevrildi, arka plana Zeratul’lu bir görsel eklendi derken yıllar geçti... 17 sene sonra bu sefer StarCraft için bir dönüm noktasına gelmiş bulunuyoruz. 1998’de başlayan o hikâyenin sonuna yani. Bende böylesine derin bir iz bırakan serinin son oyununu almak için Hollanda’nın ayazında en yakın oyun mağazasının yolunu tuttuğumda bu yüzden heyecanlıydım işte. Eh, o gün birçokları için “Fallout 4 günü” sayılıyordu belki. Ama bizim için o gün aslında Aiur’u geri alma günüydü...

EN AIUR!

StarCraft’ı yakınen takip ediyorsanız Blizzard’ın (bence) çok yerinde bir kararla anlatmak istedikleri hikâyeyi tam teşekküllü üç pakete böldüğünü ve her birinde bir ırkın hikâyesini anlattığını da biliyorsunuzdur. 2010’daTerran hikâyesini anlatan Wings of Liberty ile başlayan serüvenimiz, 2 sene önce çıkan Zerg eklentisi Heart of the Swarm ile devam etmişti. Bu paketler kendi başlarına zaten bir oyun uzunluğunda ve içeriğinde oldukları için Blizzard’ın hikâyeyi üçe bölmesinin anlaşılır olduğunu söylemiştim daha önce de. Bu sefer de Legacy of the Void ileProtoss hikâyesine dalış yapmanın ve üçlemeyi sonlandırmanın yanında iki adet ek mini-senaryoyla birlikte geliyor oyunumuz. Bunlardan ilki LotV’un çıkışından kısa süre önce yayınlanan üç görevlik Whispers of Oblivion senaryosu. Heart of the Swarm ve Legacy of the Void’un arasını dolduran bu senaryo Zeratul’un keşfettiği ve ana oyunda da bizi peşinden sürüklediği kehanetin kaynağını göstermesi açısından gayet doyurucuydu açıkçası. İkinci mini-senaryo ise Protoss ana senaryosunu bitirdikten sonra açılıyor ancak oraya sonra geleceğiz.

Legacy of the Void’un senaryosu oldukça hızlı açılıyor doğrusu. Artanis’in Aiur’u geri alma temasını taşıyan konuşması Protoss savaşçılarıyla birlikte sizin de kanınızı kaynatıyor –hele ki hikâyeye hakimseniz daha da gazlanıyorsunuz. Aiur’da olanlara detaylı bir şekilde girip zevkinizin içine limon sıkmaycağım tabii ki. Ancak genel anlamda oyunun en başından itibaren bir strateji oyunundan beklemeyeceğiniz kadar duygu selini beraberinde getirdiğini söyleyebilirim. Protoss ırkının kaderini sonsuza kadar değiştirecek bazı gelişmelerin ardından kendimizi Spear of Adun isimli devasa (ama hakikaten devasa yani) savaş gemisinde, Zeratul’un Whispers of Oblivion’da öğrendiği kehanetin peşinde koşarken buluyoruz. Wings of Liberty’de Hyperion, Heart of the Swarm’da da Leviathan’dan sonra “asıl üssümüz” saydığımız yerin de Spear of Adun’un ta kendisi olduğunu söylememe gerek yoktur herhalde? Yine bir strateji oyununda pek de alışıldık olmayan şekilde önemli karakterlerle muhabbete girdiğimiz, birimlerimizi geliştirdiğimiz, savaşta işimize yarayacak çeşitli güçleri seçtiğimiz bir ortam söz konusu Spear of Adun’da.

İlk birkaç görevi atlattıktan sonra oyun biraz daha serbest bırakıyormuş gibi yapıyor sizi. Önünüze sunduğu iki gezeenden hangisine önce gideceğinizi sizin seçiminiz belirliyor. “Serbest bırakıyormuş gibi yapıyor” deme sebebim ise bu seçimin oyununuz üzerinde kesinlikle hiçbir etkiye sahip olmaması. Wings of Liberty’de Raynor olarak (her ne kadar hikâyeye direkt bi katkıları olmasa da)zorlu bazı seçimler yapmışken bu sefer çok daha çizgisel bir yapıda ilerlemesine biraz burun kıvırmadım değil hani. Neyse ki hikâye o kadar akıcı ve sürükleyici ilerliyor ki bunu çok da durup düşünecek vaktiniz olmuyor. Yine önceki paketlerden artık alışmış olduğumuz gibi yeni görevlerle birlikte yeni birimleri ordumuza ekliyoruz sürekli. Terran’daki “diğer ırklardan aldığımız teknolojileri kendimize uyarladık” ve Zerg’deki “ne yöne evrileceğimizi seçtik” konseptini Protoss kabilelerinin farklı farklı teknolojileri karşılıyor bu sefer. Hemen örnekle pekiştireyim: Misal, standart Zealotünitelerine Aiurlu yaklaşımı düşmanın üzerine zıplayan, ellerindeki mızrakla döne döne düşmanı kuş başı etme üzerineyken; Nerazim’in Zealotları görünmez olabilen ve düşmanı sersemletebilen yeteneklere sahipler. Elinizdeki her birimin bu şekilde geliştirilebilecek 3 farklı varyasyonu bulunuyor. Bunlardan bir çoğu çok sonradan açılıyor tabii ancak hem birimleri bu şekilde oyun stilimize göre kişiselleştirebilmek hem de bazı seçeneklerin uzun süredir görmeye hasret kaldığımız eski birimleri geri getirmesiyle (Arbiter mi dedi biri?) gayet başarılı bir gelişim tablosu çıkartmış önümüze yine.

pear of Adun’un kafamıza göre ayarlayabileceğimiz artıları sadece bu birimlerle sınır değil tabii. Bu işin “Savaş Konseyi” kısmıydı. Bir de “Solar Core” adı verilen teknoloji departmanımız var ki... Kendisi aslında Spear of Adun’un içinde bulunan “sentetik” bir yıldız. Spear of Adun’un gerçekten devasa olduğunu belirttiğimde bana inanmadıysanız da şu an itibariyle kafanızda daha net bir fikir oluşmuştur sanırım. Aşağı yukarı her haritada bulunan yan görevleri yaptığınızda “solarite” adında bazı materyalleri topladığınızı fark edeceksiniz. İşte o solariteların işe yaradığı nokta tam olarak burası. Topladığınız Solarite miktarına göre Solar Core’un enerjisini Spear of Adun’un çeşitli avantajlarını aktive etmekte kullanabiliyorsunuz. Benim favorilerimden bir tanesi olan “Orbital Assimilators”, işçi çalıştırmanıza gerek kalmadan Vespene kraterine Assimilator kurmanızla Spear of Adun’un yörüngeden kaynak toplamasını sağlayan geliştirme. Bunun dışında bütün birimlerinize kalkan vermekten tutun da yine yörüngeden seçtiğiniz hedefi bombardımana tutma ve ölmek üzere olan birimlerinizi her 60 saniyede bir kurtaran koruma gücüne kadar çeşit çeşit güç mevcut. İşin iyi yanı elinizdeki solarite miktarı sabit olduğu için görev aralarında “şu yetenekten aldığım 15 solarite’i öbürüne vereyim” şeklindeki değişiklikleri yapmak da mümkün. Bir yeteneği seçtiniz diye sonsuza kadar ona bağlı kalmıyorsunuz yani.

KHASSAR DE TEMPLARI!

Hikâye, ara sahneler (ve bunlara eşlik eden müzikler), birim çeşitliliği ve kişiselleştirmeleri... Buraya kadar her şey muazzam. İş harita ve görev çeşitliliğine gelince biraz şikayetçi olsam da bir yandan da bu görev yapısının Protoss’a yakıştığını da inkar edemiyorum. Nasıl mı? Biraz daha açayım: Önceki eklentileri hatırlarsanız (özellikle de Wings of Liberty) hakikaten çılgın bir görev çeşitliliğine sahipti. Bir görevde tren durdurmaya çalışıyordunuz, ötekisinde Zeratul’un anılarını oynuyordunuz, derken bir de bakmışsınız işçilerinizi lavlardan kaçırmaya çalışıyorsunuz, hop noluyoruz derken kahramanları kontrol ediyorsunuz bizzat... Hatta Heart of the Swarm’da da Hyperion’ı kontrol ettiğimiz enteresan bölümler vardı evrim görevleri ve normal harita objektiflerine ek olarak. Legacy of the Void bu konuda tamamen güdük olmasa da önceki iki oyunun gölgesinde kalmış durumda. Görevler neredeyse tamamen “şuradaki kalkanı patlat, solarite topla, şu kadar süre savunma yap” şablonunu izliyor. Bunun Protoss’a yakıştığını düşünme sebebim de “Aiur’u geri almaya gidiyoruz!” diye ayaklanarak tüm askeri gücünü ortaya koyan Protoss’un odağını bozmadan yansıtıyor olması. Yine de Rak’Shir bölümü gibi daha önceden yayınlanan kısa hikâyelere de doğrudan bağlanan ve oyuna müthiş yedirilmiş görevleri görünce keşke bu çeşitlilik daha iyi yansıtılsaymış demeden de edemedim.

İlk Doğanlar’ın, yani Protoss’un bütün haşmetine tanıklık ettikten sonra senaryo biraz açık uçlu şekilde bitince endişelenebilirsiniz. Paniklemeyin, en başta bahsettiğim “oraya sonra geleceğiz” dediğim ikinci mini-senaryo burada devreye giriyor zira. “Into the Void” adındaki bu senaryo, Whispers of Oblivion gibi üç haritadan oluşuyor ve her haritada farklı bir ırkı kontrol ederek o bildiğimiz, sevdiğimiz 17 yıllık StarCraft hikâyesinin noktasını burada koyuyoruz. Haliyle o ucu açık bırakılan noktalar falan hep birlikte toparlanıp bir güzel boğazınızda düğümleniyor. Açıkçası internette çeşitli yorumlar okudum, oyunun sonunu ve her şeyin bağlanışını beğenen de var, beğenmeyen de. Ben gayet inişli çıkışlı bir duygu seli olan sondan bayağı memnun kaldım açıkçası. Sanırım bu noktada getirebileceğim tek eleştiri, Epilogue’un biraz daha uzun sürebileceği yönünde olurdu. Zira hele ki seriyi benim gibi çok uzun süredir takip ediyorsanız sonlara doğru iyiden iyiye “Bitmese keşke” derken bulacaksınız kendinizi.


İşin daha rekabetçi kısmındaysaalışıldık, bilindik Multiplayermodları ve Arcade yine olduğu gibi duruyor. O ikisine ek olarak tecrübesiz oyunculara koçluk yapmayı inanılmaz kolaylaştıran tek üssü iki kişinin yönettiği Archon Mode ve Turnuvalar ekleniyor. Archon Mode’u kısa bir şekilde özetlemiş bulundum zaten. Ancak Turnuvalar kısmına ayrıca bir parantez açmak istiyorum, zira gerçekten de “Neden daha önce yapmamışlar ki?” dedirten dahiyane bir fikir kendisi: Oyun belli aralıklarla otomatik olarak turnuvalar düzenliyor artık. Önce birkaç deneme maçı yapıp yetenek seviyenizi belirledikten sonra turnuva başlarken özel bir lige alınıyorsunuz ve sizinle aynı lige düşen oyuncularla birincilik için mücadele etmeye başlıyorsunuz! Turnuvalarda aldığınız güzel dereceleri profilinizde sergileyebilmek de cabası... Kendini rekabetçi arenada geliştirmek isteyenler için Legacy of the Void hakikaten de mükemmel bir iş çıkartıyor. Bunda dengeleme ve oyunun başlangıç kısmına yapılmış düzenlemelerin de etkisi var tabii. Artık girişteki o ilk “kurulma” anını minimal tutmak için başlangıçtaki işçi sayısını ve kaynak toplama hızını yeniden düzenlemiş Blizzard. Böylece oyuna çok daha hızlı giriş yapabiliyorsunuz.

Toparlayacak olursam Legacy of the Void tek kelimeyle “olmuş”. Son zamanlarda yarım yamalak çıkıp da ilk günden yamalanan çoğu oyunun aksine inanılmaz derecede stabil ve sorunsuz, hikâyeyi takip etmeyi sevenleri fazlasıyla tatmin edecek, rekabetçi kısmını arzulayanlarıysa uzun süre meşgul edecek bir oyun karşımızdaki. Her şeyden de öte, StarCraft efsanesine yakışan ve serinin hakkını veren bir final notası olmayı başarıyor. Bize de efsaneyi en iyi bildiğimiz şekilde buradan uğurlamak düşüyor:

En Taro Raynor! En Taro Kerrigan! En Taro Artanis!

__________________
Vatan ne Türkiyedir Türklere, ne Türkistan Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan."
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
2, legacy, starcraft, void


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
StarCraft II: Legacy of the Void Çıkışını Gerçekleştirdi PyrO Oyun Dünyasından Son Haberler 0 12 Kasım 2015 02:15
''StarCraft II: Legacy of the Void'' en son haberler RaMSeS Oyun Dünyasından Son Haberler 0 07 Kasım 2014 01:09
Marduk - This Fleshly Void hAte Yabancı Şarkı Sözleri 0 16 Ekim 2014 14:33
C# Void Methodlar Sunay C# 0 24 Nisan 2010 01:49