IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 15 Şubat 2012, 12:25   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Tina Moditti (1896 - 1942)





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.





20. Yüzyılın En İyi Fotoğrafçılarından Biri: Tina Modotti

Meksika'lı kadın fotoğrafçılar, insanları ve onların Meksika'lılığını gösterdiği için uluslararası platformda en çok ilgiyi görmeyi başarmıştır. Bunlar, Tina Modotti'nin 1920'lerde, Lola Alvarez Bravo'nun 1920'lerden 1990'lara kadar ve Graciela Iturbide'in son 20 yılda çektiği fotoğraflarıdır. Bu fotoğrafların ortak yanları, başkalığı, egzotik tadların yanısıra Meksika'nın açlığını fotoğraflamış olmalarıdır.


20. Yüzyılın en iyi fotoğrafçılarından biri olan Tina Modotti, bilinçli ve dikkatli bir şekilde objektifiyle Meksikalı fakirlere ve özellikle fakir kadınlara odaklandı. Lola Alvarez Bravo ve Graciela Iturbide uzak ve fotoğraflaması kolay olmayan görüntüleri tercih ettiler. Onlar insanları başrol oyuncusu yaparak onların trajedisini ve gizini ortaya çıkardı. Daha doğru tanımlamak gerekirse, onlar Sebastiao Salgado'nun kadın eşitleridir.


Bu fotoğrafçılar, ayrıca, portre de çektiler. Modotti'nin en tanınmış portresi, ortağı Julio Antonio Mella'nın muhteşem güzellikteki görüntüsüdür. Modotti aynı zamanda pek çok kadının da portresini çekmiştir (örneğin, kız kardeşi Yolanda, Dolores del Rio ve Anita Brenner gibi kültürel figürler). Onun fotoğraflarından biri olan Benita Galeana'nın portresi (Pankartlı Kadın olarak bilinir), portrenin neyi içerdiği hakkında pek çok soruyu akla getirir. Bu sadece portre değildir; önemli olan Meksika'daki sosyal hareket sırasında yaptıklarından dolayı Benita Galeana'nın tarihi bir figür olmasıdır. Fakat, son bilgilere göre onun Galeana olup olmadığı tartışılmaktadır. Bazıları fotoğraftaki kadının Modotti ve Edward Weston'ın favori modeli Luz Jimenez olduğunu savunmaktadır. Model kim olursa olsun gerçek, bu görüntünün asla bir kişinin adıyla doğmadığı ve modelin kişiliği hakkında bir şüphenin olmadığıdır.


İlk Yıllar


Asıl adı Assunta Adelaine Luigia Modotti Mondini olan Tina, 17 Ağustos 1896'da Kuzey İtalya'da bir kasabada doğdu. Mali güçlükler yüzünden önce Avusturya'ya taşınmak zorunda kalan aile, daha sonra da makine mühendisi olan baba Guiseppe Modotti'nin 1905'de Amerika'ya gitmesiyle yeni bir bocalama içine girdi. Tina henüz 12 yaşında iken beş küçük kardeşinin bakımına katkıda bulunabilmek için bir ipek fabrikasında çalışmaya başladı.


1913'te Tina, babasının ve ablasının yanına New York'a gitti. New York'ta İtalyan göçmenlerin yaşadığı Küçük İtalya tabir edilen muhit, çalkantılara gebe yapısıyla entelektüellerin ve sanatçıların uğrak yeri durumuna gelmişti. Çalışıyor olmasına rağmen Tina, zamanının büyük bölümünü tiyatro ve operaya ayırıyordu.


Sanatçılık Yolunda Atılan Adımlar


1915'teki "Panama-Pasifik Sergisi", Tina'nın yaşamında bir dönüm noktası oldu. Sergilenen sanat eserleri, Tina'ya kendisininkinden bambaşka bir dünyanın varlığını göstermişti. Sergide tanıştığı Amerikalı şair ve ressam Roubaix de I'Abrie Richey ise genç kadının açısından içe dönük İtalyan cemaatinin ötesindeki dünyaya yolculuk için bir pasaport niteliği taşımaktaydı. Bu sırada 17 yaşını bitiren Tina, yerel tiyatro prodüksiyonlarında çeşitli roller için seçmelere katılmaya başlamıştı. Çeşitli rolleri oldukça başarılı biçimde oynamasının ardından da küçük çaplı bir şöhret edindi. 1918'e gelindiğinde yeni arayışlara girecek kadar kendine güveni artmıştı ve Robo ile birlikte Holywood'a gitmek üzere yola çıktılar.


1919'un ortalarında, "Tiger's Coat-Kaplanın Postu" adlı filmde oynadığı başrol, aktrislik yaşamının tepe noktalarından biri konumundaydı. Ancak Tina, kısa süre sonra sinemanın kendisine sunduğu kısıtlı olanaklardan sıkıldı. İlgisini çeken pek çok şey vardı: Edgar Allen Poe'nun, Oscar Wilde'ın, Freud'un ve Nietzsche'nin yapıtlarını büyük bir açlıkla okumaktaydı. Sürgündeki ressam Rafael Vera de Cordova, şair ve çevirmen Ricardo Gomez Robelo gibi pek çok entelektüel ve sanatçı ile aynı çevrelerde bulunmaktaydı. Bu çevredekilerin yolları, daha sonra, içlerinde ünlü Amerika'lı fotoğraf sanatçısı Edward Weston'un da bulunduğu Los Angeles'tan bir başka grupla kesişti.


Robo ve Tina, ateşli entelektüel tartışmalara sahne olan, son derece hareketli ve bir o kadar da eğlenceli geceler düzenliyorlardı. Tina kaçınılmaz biçimde bu gecelerin odak noktasına yerleşiyordu. Weston da dahil pek çok erkek, Tina'ya çılgınlar gibi aşıktı. Edward Weston ile duygusal bir ilişkiye girmesinin kısa bir süre sonrasında Tina, Meksika'ya gitmiş olan kocası Robo'nun bir hastalık sonucu öldüğünü öğrendi.


Meksika'ya Gidiş ve İlk Siyaset Kıvılcımları


1923'e gelindiğinde Weston'un da desteği ve cesaretlendirmesi sonucu Tina ciddi anlamda fotoğrafla ilgilenmeye başladı. İkisi birlikte Meksika'ya gittiler. Meksika'da o sırada sanatsal ve politik etkinlik açısından oldukça hareketli bir dönem yaşanmaktaydı. Tina ve Weston, verdikleri ve sanatçıların ve devrimcilerin de katıldığı çılgın partilerle isimlerini duyurdular. Bu partilerde en büyük çılgınlıkları yine Tina ve Weston yapıyorlardı. Tina jean giyiyor, sigara içiyor; Weston ise Tina'nın elbiseleri ile dolaşıyordu. Ancak böylesine bir sosyallik bile her ikisinin de çalışmalarını son derece verimli biçimde sürdürmelerini engellemiyordu. Tina, fotoğraf sanatçılığında kendi üslubunu oluşturmak için çok çaba harcıyor ve Weston'la birlikte açtıkları ilk sergide bu konuda başarıya ulaşıyordu.


Duygusal birlikteliklerinin bitmesinin ardından her ikisi de devrimci siyasetin içine dahil oldular. Ancak her ikisinin siyasetle iştigali oldukça farklı rotalardaydı. Tina, Meksika'daki siyasi durumla özdeşleşir ve sanatının bu tür bir sorumluluk duygusuyla giderek daha az örtüşür duruma geldiğini hissederken Weston, son derece açık biçimde komünist karşıtı bir tutum sergilemekteydi. Tina, fotoğraflarındaki özneleri toplumsal bağlam içine oturtuyordu. El Machete gibi oldukça radikal bir yayının ve Uluslararası İşçi Yardımı ve Anti-Imperialist League gibi uluslararası örgütlerin bünyesinde yer almaya başlamıştı. Bu sırada Kominist Parti üyesi Xavier Guerrero ile ilişkisi dolayısıyla fotoğraflarındaki siyasi yan daha da belirgin biçimde algılanır olmuştu.


Hapsedilişin Ardından Vidali İle Moskova'ya Yolculuk


Tina'nın siyasi uyanışı oldukça şiddetli olmuştu ve bu dönemden sonra da siyasetin dışında hiç kalmadı. 1927'de katıldığı Meksika Komünist Partisi'nde yaşamında çok önemli rol oynayacak olan iki kişiyle tanıştı. Bunlardan ilki ateşli bir faşist karşıtı ve sokak savaşçısı olan ve Meksika'ya Komünist Parti'nin öncü konumdaki örgütlerini yeniden yapılandırması için gönderilen Vittorio Vidali idi. İkinci önemli kişi ise henüz 25 yaşında olmasına karşın Küba'da Gerado Machado'nun diktatörlüğünde gönderildiği hapishanede başlattığı ayaklanmayla adı Sol'un Adonis'i olarak duyulan devrimci Julio Antonino idi. Bu dönemde El Machette'teki etkinliğini arttıran Tina, dergi için fotoğraf çekmeye de başladı.


Birliktelik yaşadığı Guerrero'nun 10 Ocak 1929'da öldürülmesinden sorumlu tutularak tutuklandı. Tina böylelikle Komünist Parti'nin aşağılanması için kullanılacak günah keçisi oldu. Tina'nın hafifmeşrep bir kadın ve tehlikeli bir katil olduğu yolunda acımasız bir kampanya başlatıldı. 1930'da da Başkan Pascaul Ortiz Rubio'ya yönelik gerçekleştirilen suikast girişiminden sorumlu tutularak önce hapsedildi daha sonra da Meksika'dan sürüldü ve Berlin'e gitti. Berlin, belgesel ve sanat fotoğrafçılığı konularında avantgarde konumdaydı. Ancak Tina, makinelerinin yetersizliği ve etraftaki fotoğrafçı bolluğu dolayısıyla ruhsal çöküntüye uğradı. 6 ay içinde kendisiyle Berlin'e de gelmiş olan Vittorio Vidali ile birlikte Moskova'ya geçti.


Fotoğrafçılığa Veda ve Ajanlık Yılları


Moskova, Tina'nın yaşamında yepyeni bir dönemin başladığı yer oldu. Burada fotoğraf makinesini bir daha eline almamak üzere bırakarak kendini tümüyle siyasal etkinliklere verdi. Vidali vasıtasıyla Lenin'in baş kalemi ve International Red Aid'in başındaki Yelena Stassova ile tanıştı. Stassova'nın kısa sürede güvenini kazanmasının ardından çeviri işlerinden faşist Avrupa'ya yönelik gizli görevlere terfi ettirildi. Komünist ajanlar, yakalanmaları durumunda hemen ölüm cezasına çarptırılıyorlardı. Ancak Tina en tehlikeli durumlardaki serinkanlılığıyla hatırı sayılır derecede ün yaptı ve siyasi tutukluların savunulması için kullanılacak fonları teslim etmek üzere pek çok kez İtalya ve İspanya'ya gizli görevle gönderildi. Tina'nın ünü ve yetkisi Moskova'da giderek arttı. 1933'de Red Aid Örgütü'nün Yönetim Komitesi'nde göreve getirildi.


İspanya'daki iç savaş döneminde de aktif rol aldı. Bu arada Ayuda adlı haftalık gazetede yazıları yayımlandı. 1939'da İspanya'dan ayrılmak zorunda kalınca New York'a gitmek istedi ancak ABD'ye girişi kabul edilmeyince Meksika'ya geçmek zorunda kaldı. Burada uzun çabaların sonunda 1930'daki sürgün kararını geçersiz kılmayı başardı. Meksika'da büyük bir değişim yaşanıyordu. Devrim rüzgarları durulmuştu ve Nazi-Sovyet saldırmazlık anlaşması Tina'nın Komünist Parti'ye olan inancını oldukça sarstı. Vidali ile süren beraberliğine karşın gerek güvenliği açısından gerekse ideolojik nedenlerle eski arkadaşlarının çoğundan uzak durmayı seçti. Siyasi etkinliklerine ise çeşitli kurumlar aracılığıyla Meksikalı sürgünlere yardım etmek suretiyle sürdürdü.


Kalp Krizinin Ardından Gelen Ölüm


Tina'yı Avrupa'ya gitmesinin öncesinde tanıyanlar döndüğünde daha önceki Tina'nın ancak bir gölgesi olduğu görüşündeydiler. Bu sırada Vidali'nin Meksika polisi tarafından tutuklanarak sorgulanmaya götürülmesi Tina'yı son derece olumsuz etkiledi. Vidali'nin serbest bırakılmasının hemen ardından da şiddetli bir depresyona girdi. Tina, 5 Ocak 1942'de arkadaşlarıyla gittiği bir akşam yemeğinin dönüşünde geçirdiği kalp krizi sonucu öldü. Ölümü bile kendisi için huzurlu bir ortam yaratmadı. Eski hikayeler ve iddialar yeniden gündeme getirilerek adı yıpratılmaya çalışıldı. Stalinizm'den uzak durması nedeniyle Komünist Parti tarafından zehirlenerek öldürüldüğü iddiaları yaygın bir kesime ulaştı. Tina Modotti'nin yaşamı gibi ölümü de olaylı oldu.


Ölümünden yıllar sonra, bugün Tina Modotti'nin fotoğraf sanatçısı olarak konumu artık sorgulanmıyor. Nisan 1991'de Roses-Güller adını verdiği fotoğrafı, bir müzayedede 165.000 $'a satıldığında sanatçının adı yeniden gündeme gelmiş oluyordu.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 30 Ağustos 2013, 01:08   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Tina Moditti (1896 - 1942)





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Asıl adı Assunta Adelaine Luigia Modotti Mondini olan Tina, 17 Ağustos 1896′da Kuzey İtalya’da bir kasabada doğar. Babası bir marangoz ustasıdır ve o dönemde sosyalizme sempati duyuyordu. Bir bakıma Tina’nın hayatını etkilemiştir babasının görüşleri. Mali güçlükler yüzünden Tina ve ailesi önce Avusturya’ya taşınmak zorunda kalır. Babası ise 1905 yılında iş için Amerika’ya gider. Tina henüz 12 yaşında iken beş küçük kardeşinin bakımına katkıda bulunabilmek için bir ipek fabrikasında çalışmaya başlar.

Ailenin maddi durumunun kötü olması Tina’nın ancak üç yıl kadar okula gitmesinin de nedenidir. Bu bakımdan, yaşamı boyunca Tina’nın politik ve sanatçı olarak edindiği beceriler ayrı bir öneme sahiptir. Tina 1913 de babasının yanına ABD’ye gider. New York’ta İtalyan göçmenlerin yaşadığı “Küçük İtalya” olarak tabir edilen bir yerde yaşamaya başlar. Ailenin Avusturya’da kalan kısmı ise ancak 1920′de ABD’ye gelebilir. Çalışıyor olmasına rağmen Tina, zamanının büyük bölümünü tiyatro ve operaya ayırır. Bunun yanında göçmen semtinde oldukça canlı olan kültür etkinlikleriyle de ilgilenmeye başlar ve değişik amatör tiyatroların oyunlarında önce küçük, daha sonra önemli roller üstlenerek oyunculuğa başlar.

Bu sırada 17 yaşını bitiren Tina, yerel tiyatro prodüksiyonlarında çeşitli roller için seçmelere katılmaya başlar. Oyunculuk yeteneğinin duyulmasından sonra küçük çaplı bir “şöhret” edinir. 1918′e gelindiğinde ise yeni arayışlara girme heyecanıyla Holywood’ın yolunu tutmaya başlar. Ancak Tina, kısa süre sonra sinemanın kendisine sunduğu kısıtlı olanaklardan sıkılır. İlgisini çeken başkaca şeyler vardır: Edgar Allen Poe’nun, Oscar Wilde’ın, Freud’un ve Nietzsche’nin yapıtlarını büyük bir açlıkla okumaya, sürgündeki ressam Rafael Vera de Cordova, Şair ve çevirmen Ricardo Gomez Robelo gibi pek çok sanatçı ile aynı çevrelerde bulunmaya başlar. Tina’nın hayatı ise daha sonra, ünlü Amerika’lı fotoğraf sanatçısı Edward Weston’la kesişir.


1920’li yıllarda Meksika, bir çok devrimci sanatçı için bir çekim merkezi durumundadır. Daha sonra yenilgiye uğrayan devrimci iktidar, devrim yıllarında devrimci sanatçılara yer yer destek sunmuştur. Devrimci sanat o dönemde Meksika’da büyük bir atılım yapmıştır. Özellikle 1920′li yılların başlarında Meksika ile Sovyetler Birliği arasında önemli bir yakınlaşma olur. Tüm bu nedenlerden dolayı Tina Meksika’ya yerleşmeye karar verir. 1923 yılında Tina, eşi Weston’un da desteği ve cesaretlendirmesi sonucu ciddi anlamda fotoğrafla ilgilenmeye başlar ve birlikte Meksika’ya giderler.

Fotoğrafçılık, onun için teknik araçları, kamera, ışık, filmlerin banyosu, baskısı gibi bugünle karşılaştırılmayacak derecede zor ve karmaşık gelir. Bunun yanında o günlerde, sanatın birçok başka alanında olduğu gibi fotoğrafçılık da hemen hemen bütünüyle erkeklerin egemenliğindeydi. Mesleği aracılığıyla Tina, o dönemde kullandıkları alışılmamış yöntemlerle bir çok insanı çeken devrimci sanat çevreleriyle de ilişki kurar. Tina, sanatın yalnızca seçkin küçük bir gruba değil, tersine halkın geniş kesimlerine açık olması gerektiğini savunuyordu. Sanata bakış açısı ve düşünce tarzındaki değişiklik netleştikçe bir çok kişiyle tanışır bunlardan biri de Meksikalı devrimci, ünlü duvar ressamı Diego Rivera’dır.

Weston 1926′da ABD’ye kesin dönüş yaptıktan sonra, Tina, onunla birlikte kurduğu stüdyoyu tek başına üstlenir. Bu dönemde Tina’nın fotoğraf çalışmaları çok geniş bir yelpazeyi kapsar. Bir yandan para kazanmanın yolu olarak üst tabakadan gelen portre fotoğraf siparişlerini yerine getirir. Diğer yandan Rivera ve arkadaşlarının duvar resimlerinin fotoğrafik dokümentasyonu işini üstlenir. Bu işi yıllar boyunca yapar.

Bu dönemde öncelikle İngiltere’deki ve ABD’deki kimi sanat dergileri -örneğin ABD’de “New Masses” isimli sol sanat dergisi- Tina’nın fotoğraflarını yayınlar. Daha sonra diğer ülkelerde de tanınmaya başlar. Meksika’daki bir çok kez sanat fotoğraflarını sergiler. 1929′da Meksika’da ilk kez yalnızca Tina’nın eserlerinin yer aldığı bir sergi düzenlenir.

İki yıl sonra Tina ile Weston’un yolları ayrılır. Tina’nın hayatındaki dönüm noktalarından biri olur ayrılmaları. Tina, Meksika’daki siyasi durumla özdeşleşir ve sanatının bu tür bir sorumluluk duygusuyla giderek daha az örtüşür duruma geldiğini hisseder. El Machete gibi oldukça radikal bir yayının ve Uluslararası İşçi Yardımı ve Anti-Imperialist League gibi uluslararası örgütlerin bünyesinde yer almaya başlar. Bu sırada da Komünist Parti üyesi Xavier Guerrero ile birliktedir.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Tina’nın siyasi uyanışı oldukça etkili olmuş ve bu dönemden sonra da siyasetin dışında hiç kalmamıştır. 1927′de Meksika Komünist Partisi’ne katılır. Bu dönemde El Machette’teki etkinliğini arttıran Tina, dergi için fotoğraf çekmeye de başlar. Eşi Guerrero’nun 10 Ocak 1929′da öldürülmesinden sorumlu tutularak bir komplo sonucu tutuklanır. Tina böylelikle Komünist Parti’nin aşağılanması için kullanılacak bir koz olmuştur. 1930′da da Meksika devlet Başkanı Pascaul Ortiz Rubio’ya yönelik gerçekleştirilen suikast girişiminden sorumlu tutularak önce hapsedilir daha sonra da Meksika’dan sürülür ve Berlin’e gider.

Ancak Tina, Berlin’deki makinelerinin yetersizliği ve etraftaki fotoğrafçı bolluğu dolayısıyla ruhsal bir bunalıma girer. 6 ay sonra kendisiyle Berlin’e gelmiş olan Vittorio Vidali ile birlikte Moskova’ya giderler.

Moskova, Tina’nın yaşamında yepyeni bir dönemin başladığı yer olur. Burada fotoğraf makinesini bir daha eline almamak üzere bırakarak kendini tümüyle siyasal etkinliklere verir. Vidali vasıtasıyla Lenin’in baş kalemi ve International Red Aid’in başındaki Yelena Stassova ile tanışır. Stassova’nın kısa sürede güvenini kazanmasının ardından çeviri işlerinden Avrupa’daki faşistlere yönelik gizli görevlere terfi ettirilir.

Komünist ajanlar, yakalanmaları durumunda hemen ölüm cezasına çarptırılıyorlardı. Ancak Tina en tehlikeli durumlardaki serinkanlılığıyla hatırı sayılır derecede ün yaptı ve siyasi tutukluların savunulması için kullanılacak formları teslim etmek üzere pek çok kez İtalya ve İspanya’ya gizli görevle gönderilir. Tina’nın ünü ve yetkisi Moskova’da giderek artmaya başlar. 1933′de Red Aid Örgütü’nün Yönetim Komitesi’nde göreve getirilir. İspanya’daki iç savaş döneminde de aktif rol alır. Bu arada “Ayuda” adlı haftalık gazetede yazıları yayımlanmaya başlar. 1939′da İspanya’dan ayrılmak zorunda kalınca New York’a gitmek ister ancak ABD’ye girişi kabul edilmeyince Meksika’ya geçmek zorunda kalır.

Burada uzun çabaların sonunda 1930′daki sürgün kararını geçersiz kılmayı başarır. O yıllarda Meksika’da yaşanan büyük değişim rüzgarları ve Sovyetlerden ayrı oluşu onun partiden uzak kalmasına ve kendini yalnız hissetmesine yol açtı. Bu sırada Vidali’nin Meksika polisi tarafından tutuklanarak sorgulanmaya götürülmesi Tina’yı son derece olumsuz etkileyen başka bir neden olmuştur. Vidali’nin serbest bırakılmasının hemen ardından da şiddetli bir depresyona girer. Tina, 5 Ocak 1942′de arkadaşlarıyla gittiği bir akşam yemeğinin dönüşünde geçirdiği kalp krizi sonucunda ölür.

Tina öldükten sonra yaşamı ve siyasi üzerine pek çok yazılar yayınlanır. Fakat Tina yaşadıkları ve yaptıklarıyla saygı duyulacak, kendini herhangi bir burjuva toplumsal gelenekle sınırlamayan, bağımsız bir kadındı. Onu bağlayan yalnızca yüreğinin sesi ve içinden geldiği sınıfa bağlılğı idi… Hayatı boyunca kendini hem sanattıyla hem de siyasi görevleriyle tanımladı ve ifade etti. Yaşamında bir çok rahatlıktan vazgeçmesini bildi ve 1920′li yıllardan ölümüne dek Komünist Enternasyonal’in görevlisi bir komünist kadın olarak sürekli yollardaydı. O, yaptığı herşeyi özgür iradesi, gücü ve davaya olan bilimsel inancı ile yaptı. Tina, kendini kurban eden, ya da teslim olan birisi değildi, tersine görülmemiş biçimde güçlü bir kadındı.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Ardon, Mordecai ( 1896 Galicia – 1992 Kudüs ) Sır Ressamlar 0 11 Eylül 2011 08:50